İlhan Selçuk korkusu mu

İLHAN Selçuk’un, 40 yıllık kooperatif dairesi 90 metrekare bile değil... Kapısının önünde Mehmet Ağar’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü döneminde, terör saldırılarına karşı bir önlem olarak koydurttuğu polis kulübesi var. Bakkalı, sabahtan gazetelerini gönderir; onları okuduktan sonra resmi koruma polisiyle Cumhuriyet’e gider.

Haberin Devamı

Eşi Handan Hanım vefat ettikten sonra yalnız başına yaşıyor Selçuk... Dostları, daha önce iki kez kalp krizi geçirdiği için yalnız bırakmak istemezler ama aşırı ilgiden rahatsız olur hep. Yanında hiçbir ’hizmetli’ çalıştırmaz. Her işini kendi görür. Gösterişten uzak ve mütevazıdır İlhan Abi.

Evi bir anlamda kütüphanedir.

Polis 04.00’te dairesini basıyor...

Polis ne yapsın ki, tepeden gelen ’emir’ öyle.

Rahatsız etmemek için hiç kimseye haber vermiyor Selçuk; saat 08.00’lere kadar... Niçin gazete yönetimini veya kardeşi Turhan Selçuk’u arasın ki; katil, soyguncu, vurguncu değil.

Zaten böyle gözaltılara alışık Selçuk.

’MUZ CUMHURİYETİ’ VE ’ÖKÜZBAŞ CİVİT’

12 Mart 1971’de öyle olmuştu; 12 Eylül 1980’de de...

Cumhuriyet’in aile içi dengelerinden ötürü Nadir Nadi ve bazı Cumhuriyet çalışanları ile birlikte ’gerici unsurların’ çeşitli baskıları nedeniyle bu dönemlerde gazeteden uzaklaştırılmıştı.

Askeri yönetimlere ’Muz Cumhuriyeti’ dedi; eski Cumhurbaşkanı (Cevdet Sunay) için, ’Öküzbaş Civit’ deyimini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti’nden iki yaş küçük; yani 83 yaşında (Doğum; 1925, Aydın).

1952’den beri yazıyor; Cumhuriyet’te ise tam 45 yıldır...

Bir gazetede bu kadar uzun süre günlük yazı yazan, yakın dostu Çetin Altan dışında, başka bir gazeteci yok sanırız. (Mehmet Barlas, geçenlerde evinde İlhan Selçuk, Çetin Altan ve Yaşar Kemal’i bir araya getirmiş, yemek yemişlerdi.)

İlhan Selçuk, aynı zamanda Türkiye’yi aydınlatmaya kendisini adamış bir düşün adamıdır.

Her zaman sorar:

"Neden cumhuriyete sahip çıkılmıyor? Laik, bağımsız cumhuriyeti savunanlar bir araya gelseydi Türkiye bu tablo ile karşılaşabilir miydi?"

BAŞBAKAN’IN ERGENEKON İLGİSİ

Başbakan, Ergenekon soruşturması sürerken, Emniyet Genel Müdürü’nden bu konuda brifing alıyor (25 Şubat). Pek alışıldık bir durum değil.

Selçuk’un da neden gözaltına alındığının cevabı verilemiyor.

Hükümet de, Vali ve Emniyet de suskun. 04.00’te evinde basılabiliyor ’bilge yazar’...

Sorular çok ama yanıt verecek bir yetkili yok.

İlhan Selçuk’u içeri atarak, iktidarlarını güçlendireceklerini umanlar varsa bu hesapların tutmayacağı kısa sürede görülür.

Komik operasyon

BEN Aydınlık’ın arşiv-araştırma sorumlusuyum. Dergiye sabah 04.30’da geldiler. Haberlerde de bahsedildiği gibi çuvallarla belgelerimize ve bilgisayarlarımıza el koydular. Ama bunlarda bir şey yok. Belgeleri biliyorum. Bir gazete ve dergide ne olması gerekiyorsa onlar! Bunları alıp götürüyorlar. Bunların çoğu da 30-40 yıllık belge ve doküman. Polislere ’Bunları ne yapacaksınız. Savcı Bey bunlarla ancak tarih çalışması yapar’ dedim. Onlar da ’Görev gereği alıyoruz. Ne yaparsın’ diyorlar. Çok komik ve içi boş operasyonun amacı AKP’yi kapatma davasına karşı intikam mı? Ama toplumdan büyük tepki gördüler. Şu an tek amacımız dergimizi bir an önce çıkarmak. Ercan DOLAPÇI

’Pencere’ köşesi bugün boş çıkacak

CUMHURİYET’in Şişli’deki binasının önü İlhan Selçuk’un (Ve de Doğu Perinçek, Prof. Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever dahil 12 kişinin) tutuklanmasını protesto eden ’sevdalı’ Cumhuriyet okurlarıyla dolu; sokak trafiğe kapatılmış... Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız olayı anlamaya çalıştıklarını söylerken, "Aradığımız Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri ve Adalet Bakanları telefonlarımıza geri dönmedi" diye sitem ediyor.

’Hepimiz İlhan Selçuk’uz’ pankartları dikkat çekiyor. Ziverbey ’işkence’ Köşkü’ndeki anıları gündeme geliyor. Gazete yöneticileri ziyaret edenler ilk gördüklerimiz Süleyman Çelebi, Çetin Soysal, İlhan Kesici, Gürsel Tekin, Dr. Gürbüz Çapan, Hüsamettin Özkan, Erdoğan Toprak, Selami Öztürk, İsmail Ünal, A.Ünal Erzen, Rıdvan Budak, Leyla Umar, Serdar Akinan, Nihat Genç, Mustafa Mutlu, Enver Ayseven, Tuncay Özkan, Metin Uca, Deniz Kavukçuoğlu ve Işık Yenersu oluyor. Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Emine Uşaklıgil, Can Kıraç, Turgay Ciner, Yaşar Kemal, Zülfi Livaneli, gazete yöneticilerini ’geçmiş olsun’ diye telefonla arıyorlar. Mustafa Sarıgül bina çevresinde belediye ekiplerince önlem aldırıyor. Daha sonraki saatlerde CHP ilçe örgütleri geliyor. ADD, CMOK, ’Biz Kaç Kişiyiz’ en tepkili gruplar. Aralarından biri "İlhan Selçuk salıverilinceye kadar nöbetteyiz" diye haykırıyor. İlhan Selçuk’un, F.Gülen’le ilgili son yazılarının dikkatlice okunmasını istiyorlar. Hikmet Çetinkaya bugünkü yazısını ’Yılmayız, korkmayız’ başlığını koyduğunu, ’Pencere’ köşesinin boş çıkacağını söylüyor.

’Ergenekon’la kendinden geçenler

YAŞADIKLARIMIZ, 27 Mayıs öncesinin Tahkikat Komisyonu uygulamalarını, 12 Mart ve 12 Eylül operasyonlarını anımsatıyor. Hüseyin Cahit Yalçın’lar, Ahmet Emin Yalman’lar, Bedii Faik’ler, Metin Toker’ler, Cüneyt Arcayürek’ler de bir dönem böyle götürülmüşlerdi. İlhan Selçuk’un ’gece yarısı operasyonu’ ile gözaltına alınabildiği bir ülkede hepimizin özgürlüğü ve yaşamı tehdit altındadır. Tehlike, sanıldığından da büyüktür. AKP yalakası sözde ’liberal aydınlar’ın yaydığı iyimserlik havası, ülkeyi bir rehavete sürükledi. ’Ergenekon’ masalına öylesine kaptırdık ki kendimizi, bu hengámede cezaevlerine tıkılan yazarları, gazetecileri, öğretim üyelerini unuttuk! Hatta kimi ’solcu’ gazetelerimiz, tutuklamalarla ilgili olarak, "Güzel kokular geliyor!" türünden başlıklar atacak kadar kendilerinden geçtiler. Şimdi takke düştü, kel göründü! Umarım, yanıldıklarını anlamışlardır.

Dinci-faşist bir darbenin ayak sesleri geliyor! Dayanışmayı yükseltelim. Çok geç olmadan ve hepimizin sesi kısılmadan...

Attila AŞUT-ANKARA

GÜNÜN SÖZÜ

"RTE (Recep Tayyip Erdoğan), XIV Lois edasıyla ’Devlet benim’ diyor." (Cumhuriyet, 21.3.2008)

(İlhan Selçuk)

Yazarın Tüm Yazıları