‘İki dudak’

CHP’lilerin, Ankara’ya yönelttikleri eleştirileri soru-cevap şeklinde aktarıyoruz:

Haberin Devamı

-  CHP, daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmalı?

-  Hemen bir tüzük kurultayını toplaması gerekiyor. Tüzükte 3-4 köklü değişiklik yapılmalı... Demokratik bir işleyiş ve parti üyelerinin üyelik hakları, parti içi hukukça güvence altına alınması...

CHP kendisini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlıyor. Sosyal demokrat partilerde kadın ve gençlik kollarının varlığının ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Ne yazık ki, mevcut tüzükte bu organlar kurumsal olarak yer almıyor. Yer alması da yetmez, bu organların başkanları ilçe ve il yönetim kurullarında doğal üye olarak yer almalı. Ayrıca, milletvekili ve belediye başkan adaylarının mutlaka önseçimle belirleneceği tüzükte yer almalı. Yine.. sosyal demokrat partileri, sosyal demokrat yapan en temel özelliklerinden biri de parti içi eğitim kurumunun varlığıdır. Halihazırda, tüzükte parti içi eğitim kurumu da yoktur.
Parti önce parti olmalıdır.

-  Hangi irade yapacak bunu?

-  Evet, bir partinin ve partililerin geleceği, genel başkan ve yardımcısı veya genel sekreterinin iki dudağına bağlı olamaz. Peki, ‘iki dudak’ iradesi
hep öne çıkınca, onları seçen organların varlığına ne diyeceğiz? Niye kongre süreçleri yaşanıyor, delegeler seçiliyor, onlar da kurultayda irade kullanıyor. ‘İki dudak’la, üye ve delegelerinin iradesi ve varlığı yok sayılıyorsa buna demokrasi denir mi?

-  Neden oluyor bunlar?

-  Delege yanlışlığından... Onu parti içi eğitiminden geçirmemişsen, eğitmemişsen, onları suçlama hakkın olabilir mi? Önce, Türkiye’nin siyasal yaşamına önderlik etmiş olan bir partinin siyasi yapılanmada sağlıklı bir işleyişe önderlik etmesi gerekir. Hatta diğer partilere örnek olması gerekir. Nerede, bir siyaset okulu var mı? Kadın ve Gençlik Kolları bu yapı içinden gelseler, kurumsal olarak etkin olsalar, ne sağdan adam taşınabilir, ne de bugün eleştiri konusu olan isimler parti yönetiminde yer alabilir. Çünkü bu kadrolar bu anlayışa karşı çıkarlar. Ne belediyelerin rant kapılarının peşinde koşarlar, ne Ankara’da iş takip ederler.
Sorun esas budur.

Haberin Devamı

‘Yanlış işler’ (2)

Haberin Devamı

CHP örgütünün % 3’ü aday olabildi; örgütü de seçilenlerin % 6’sı temsil etti

‘YANLIŞ işler’ başlıklı yazımızın bu kadar ilgi göreceğini beklemiyorduk.

CHP’den tanıdık tanımadık aradı; örgüt meselesini gündeme getirmemizin iyi olduğunu söylediler. Bu vesile ile de yeni şeyler öğrendik.

CHP’de il, ilçe başkanı, yönetim kurulu üyesi, belediye ve il genel meclisi üyesi olmak üzere 276 üye aday adayı olmak üzere istifa etmiş. Konu/sorun önemli; örgütün nasıl dışlandığı ortaya çıkıyor.

276 kişiden istifa eden 44’ü il başkanı... Bu 44 ilden 24’ünde önseçim yapıldı. Artvin’den: Uğur Bayraktutan; Bolu’dan Tanju Özcan, Çorum’dan Tufan Köse, Niğde’den Doğan Şafak, Çanakkale’den Serdar Soydan da 2. sıradan milletvekili seçildiler. Nevşehir 1. sıraya gelen Bülent Yumuş ile  Yozgat’tan 1. sırada Ali Ayık seçilemediler.

20 ilde de merkez ataması yapıldı; sadece Malatya İl Başkanı Veli Ağbaba 1. sıradan aday gösterilip seçildi. 5. sıradan aday gösterilen Sakarya İl Başkanı Ecevit Keleş ise kazanamadı.

206 ilçe başkanından (önseçim yapılan Tekirdağ’da) Çorlu İlçe Başkanı Emre Köprülü 3. sıradan, eski Kadıköy İlçe Başkanı Kadir Öğüt İstanbul 1. bölge 11. sıradan, Bornova İlçe Başkanı Mustafa Moroğlu da İzmir 2. bölge 7. sıradan seçildi. Örgütten bileğinin gücüyle 8 kişi seçildi.
Yani örgütten istifa edip aday olabilenlerin % 3’ü seçilmiş oluyor. Bir başka hesapla da örgüt, seçilen milletvekillerinin % 6’sı ile temsil ediliyor.
Bu tabloya kızıyorsanız, hangi sözcüğü ağzınıza yakıştırıyorsanız yakıştırın!

Haberin Devamı

İzmir’de seçimin şifresi

-  İZMİR ile ilgili yapılan spekülasyonlara rakamlar ile değinmek isterim.

-  AKP 2009’da 600.000 oy almışken, bu seçimde % 50 artarak 900.000’e çıkmış. (Göç nedeniyle gelen yeni seçmenler özellikle seçilmiş.)
-  CHP 2009’da 1.100.000 oy almışken 1.099.000’a gerilemiş, aslında yerinde saymış.
-  MHP 2009’da 144.000 oy almışken, % 100 artarak 280.000’e çıkmış. (İnanılmaz bir artış!)
Bu seçimin şifresi bu; CHP, İzmir’de MHP’yi kurtarmak için kendini feda etti. Aslında iyi de etti. Belediye seçimlerinde kaybettiklerini geri alacaktır.      -Harun PAMUK

Bizler mazluma bakmayız güçlü ve mağruru severiz

-  UNUTMAYINIZ ki bugünkü ezici çoğunluk 12 Eylül’de Evren’i alkışladı. Zira Evren’in o günkü devlet gücü ile Erdoğan’ın bugünkü gücü aynıydı. Devlete sahip olan, halka evin babası gibi görünen bu kitleler üzerinde hep revaçtadır.

İnsanların “AKP’ye ekonomik rahatlık için oy verdiğini” söylerseniz birçok basamağa basmadan değerlendirme yapmış olursunuz. Seçimlerden hemen önce önemli komutanların içeri atılması, İzmir Belediyesi’ne baskınlar düzenlenmesi hep bu güç gösterisinin parçalarıydı. Güce zeval getirecek ÖSYM Başkanı’nın görevden alınması, Hrant Dink cinayetinin ihmalkârı polis şeflerine dokunulmaması da madalyonun öteki yüzüydü.

Türk halkı mazluma değil, güçlü ve mağrura daha çok itibar eder. Nasıl ki zamanında 12 Eylül zindanlarında ezilen solcuya “Komünist bunlar, beter olsun” diyorsa, bugün de Silivri için “Çıkamasınlar” diyebiliyor. Bu da asırlarca padişahlıkta yaşamış bir topluluğun kendisini koruyacak tek şeyin sert, otoriter devlet ile olabileceğine inanmasındandır.
Mesut Y. KAMER

Haberin Devamı

‘Tiran’lık

GİRESUN Valisi Dursun Ali Şahin, demokraside, seçimde ilerlediği söylenen ülkede askılı, mini etekli giyinmeyi teşhircilik sanıyor. Sizlerin çocukları yok mudur, nasıl bu yasakçı kafalara karşı çıkılmaz! İnsanların çocuklarının dışarıda nasıl giyineceğine devletin valileri mi karar veriyor? Hani “İnsanların kılık-kıyafetine karışmadık”, hani “Kimseye baskı yok” sözleri. Ekonomik kalkınma demokratikleşme olmadan yapılmaya kalkılırsa Suudi Arabistan gibi olunur, onun adı da ‘tiranlıktır!’
Doç. Dr. Melis SEZER R.KANADA

AÇIKLAMA

SÜLEYMANCILARIN neden MHP’ye oy verdiklerine ilişkin çarşamba günkü yazımızda, cemaatin merhum önderi Kemal Kaçar’ın yanında şoför olarak bulunduğunu yazdığımız Nurettin Akman’ın oğlu Kemal Akman aradı. “Eski AKP milletvekili olan babamın biyografisini TBMM internet sayfasından okuyabilirsiniz. (Özetle 1951, Çankırı Ilgaz doğumlu, subay ve öğretim üyesi, Fransızca biliyor.) Hayatı boyunca hiç araba kullanmadı ve kullanmayı bilmiyor. Bir yanlış anlaşılmaya vesile olduysam affınıza sığınırım.”

   

 

Yazarın Tüm Yazıları