Paylaş
Keneyi sökmek |
DOKTOR olan rahmetli pederim, 1914-18 savaşında yalnız tifüse yani bitlere karşı değil kenelere karşı da savaşmıştır. Kenenin üstüne bir damla kolonya, alkol, rakı, votka damlatmak yeterlidir. Kene ağzına gelen bu tattan hoşlanmadığından yapıştığı deriyi hemen bırakır. Aynı şey sülükler için de geçerlidir. Sağlık merkezleri ve hastanelerde civa merhemi bulundurulabilir. Halûk TARCAN |
verileceğini belirten Atalay, ihalenin muhtemelen ağustos ayında açılabileceğini söyledi.
Atalay’ın daha sonra gönderdiği yazılı açıklaması şöyle:
"Türk sporunun en önemli destekçilerinden biri olan Spor Toto Teşkilatı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün bir birimi olarak hizmet ve faaliyetlerini sürdürmektedir.
Spor Toto Teşkilatımızın 5738 Sayılı Yasa’ya dayanarak gerçekleştireceği ihale ile ilgili köşenizde yer verdiğiniz bazı konulara açıklık getirmek istiyorum.
İlk aşaması 2002 yılında dönemin Spor Bakanı Fikret Ünlü’nün himayelerinde gerçekleştirilen Spor Toto Oyunları Merkezi Sistem İhalesi’nin ardından, 2003 yılında kamuoyunda ’İddaa’ oyunu ihalesi olarak bilinen risk yönetimi ve başbayilik verilmesi ihalesi gerçekleştirildi. İlk aşama ihalesini mevcut işletmecinin kazandığı işle ilgili olarak birçok firma şartname satın almasına karşın yalnızca bugünkü işletmeci firma ihaleye teklif verip katılım göstermiştir.
Son derece şeffaf bir ortamda ve objektif kriterlerle gerçekleştirilen ihalenin ardından İddaa oyununun kamuoyunca sevilip benimsenmesi sonucunda bu faaliyet Türk sporu için büyük bir kaynak oluşturmuştur.
Özellikle belirtmek isterim ki, yazınızda bahsettiniz ihalenin Danıştay makamınca iptali konusu, ihaleye ilişkin bir husustan kaynaklanmamıştır.
Görevde olduğumuz 5.5 yıldır gerçekleştirdiğimiz hiçbir ihaleye ilişkin en ufak bir şüphe, iltimas veya imtiyaz tanınması söz konusu dahi olmamıştır.
Özelliği itibarıyla Kamu İhale Kanunu kapsamına alınamayan (kamu kaynağı kullanılmadığı ve ödenek tahsisi yapılmadığı için) ihaleye ilişkin son derece detaylı ve kapsamlı bir kanun birçok firma yetkili ve temsilcinin, iktidar ve muhalefet partilerinin oybirliğiyle hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Ülkemizin belki de tek bir işe ilişkin en tafsilatlı ihale kanunu olarak yürürlükte olan kanunumuzda tüm şartlar ve temel kriterler belirlenmiş olup ihale en şeffaf ve objektif şekilde gerçekleştirilecektir.
Köşenizde belirttiğiniz idarenin şartnameyi göstermemesi konusu genel ve etik bir kural olup hiçbir ihalede ilana çıkılmadan şartname isteklilere sunulmamaktadır.
Kaldı ki son hazırlıkların da tamamlanmasını müteakiben şartname isteklilerce temin edilebilecektir.
Türk sporunun en büyük kaynaklarından birini teşkil eden ihalemize, Türk ekonomisine yön veren büyük firma, şirket ve holdinglerin iştirak etmesini özellikle arzuladığımızı belirtmek isterim."
Topbaş: İptal kararı önümüzü tıkamaz
Büyükşehir, 1/100.000'lik planın iptaline ilişkin kararı temyiz edeceğini açıkladı
KÖŞEMİZDEN ilk kez "İstanbul plansız kaldı" (24.5.2008) başlığı ile duyurduğumuz 1/100.000’lik İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın (ÇDP) iptali ile ilgili yargı kararına karşı Büyükşehir Belediyesi iptali yerinde bulmadığını açıkladı.
Büyükşehir, kararı temyiz edecek.
Bu konuda yapılan açıklamada "1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın iptali için açılan 66 davadan sadece 2 dava dosyasında iptal kararı söz konusudur. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na karşı, aralarında 7 meslek odasının da yer aldığı 66 dava açılmıştır" denilerek, şu karşı görüşler öne sürülüyor:
"İstanbul 2. İdare Mahkemesi hariç diğer idare mahkemeleri (İstanbul’da 10 idare mahkemesi mevcuttur), ara kararlarında 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nı hukuka uygun bulmuşlardır (Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odaları’nın açtıkları davalar da dahil).
Son haberlerde yer alan, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın iptal kararı, İnşaat Mühendisleri Odası ve Peyzaj Mühendisleri Odası’nın açtığı davalarda, İstanbul 2. İdare Mahkemesi tarafından verilmiştir. Bu karar yerinde olmadığı için belediyemizce temyiz edilecektir."
Belediye Başkanı Kadir Topbaş bu konuda yaptığı açıklamada ÇDP’nin Büyükşehir meclisinden oybirliği ile geçtiğini belirterek "Bu planı yapma sürecine, odalar katılmadılar, görüş vermediler, yazılı davetler yaptık katılmadılar.
Şu anda kentteki imar planları devam ediyor. 1/5000’lik planları var.
İstanbul’un projelerinin duracağı şeklinde yer alan bilgiler tamamen yanlış.
Hepsi yürürlükte.
Bu bölgeler için bir problem teşkil etmiyor.
Uzmanlık alanları konusunda konuşan, maalesef çok az" diyor.
Topbaş, daha sonra şunları ekliyor: "İstanbul sıkıntıya düşmesin diye B Planımız da hazır. Şehrin 6 ay, 1 yıl daha beklemeye tahammülü yok. Bu iptal kararı bizim önümüzü tıkayan bir durum değil.
Temyiz süreci uzama eğilimi gösterirse, Yeni bir Çevre Düzeni Planı hazırladık, Meclis’e takdim edip hemen devreye sokarız."
TRAKYA'DA BİR PROJECİ VALİ VE LOJİSTİK KÖYÜ
'SHİVA' sözcüğü Hintçe 'tanrıça' demekmiş.
Daha doğrusu Hintlilerin en büyük tanrıçasıymış.
Bayburtlu olan Cebe ailesinin çocuklarının, Çorlu'nun E5'in üzerindeki Vakıflar Köyünde 20 dönüm tarla üzerine kurdukları lokanta ve toplantı salonlarında bu isimle karşılaşmak şaşırtıcı. Ömer Cebe "Çevremizde çoğu tekstil sektörü olmak üzere yüzlerce fabrika var.
Sahipleri ve yöneticilerinin yemek yiyecekleri ya da yabancı konuklarını ağırlayacakları bir yer yoktu.
Burasını açarken İtalyan ve Hint isimlerini taradık, sonunda bu sözcüğü beğendik” dedi.
Bahçenin girişinde Hint tanrıçalarının bibloları ile karşılaşıyor.
Bu arada Çorlu'da, birkaç Hintlinin bazı tekstil fabrikalara ortak veya müdür olarak görev yaptıklarını öğrenmez miyiz?
Hindistan kökenli sorumlu veya çalışanların sayısı bazen aileleriyle birlikte 100’ü buluyormuş.
Bazı işadamlarımız Çin'den sonra Hindistan’ı yöneldikleri biliniyor.
İşçilik ücretleri daha ucuz imiş; bu nedenle Hindistan yeni üretim bölgesi olarak yeni bir ‘moda’ ülke olmaya başladığı biliniyor.
Bizim Çorlu'da deri fabrikalarının bazılarının krizden kapanması ayrı bir sorun…
16 milyon dolara yaptırdıkları arıtma tesisinin elektrik parasını karşılamakta zorlanan deri sanayicilerinin de sorunları giderek büyüyormuş.
Bir sendikanın örgütlenmek isteğine fabrika sahipleri paniklemiş.
Hala kayıt dışı çok sayıda işçi çalıştırılıyor bölgede…
En önemlisi de deri sanayicilerinin Hindistan’a gitmeleri de ayrı bir krizin göstergesi…
ÇORLU-LÜLEBURGAZ HATTI
Tekirdağ Özel İdare kaynaklarınca duble yola dönüştürülmeye başlanan Çorlu-Lüleburgaz yolunun iki yanındaki fabrikaların bacaları eskisi kadar ‘tütmüyor’…
Kapanan fabrikaları da gördük; yeni temeli atılanları da…
Ama Trakya’daki tekstil sektörünün eski keyfi yok; sancılı sürecin ne kadar süreceği bilinmiyor.
“Eski üretim kapasitelerini ve ihracatı rakamlarını çok arayacağız” diyor bir tekstilci sanayici..
Türkiye nereden nereye gidiyor.
ESAS KONU LOJİSTİK
Esas konumuz 'Küreselleşen ticarette lojistik merkezlerinin ülke ve bölge ekonomisi üzerine etkileri ve Çorlu örneği' konulu bir sempozyumda anlatılanlar…
Nitekim toplantıyı bizzat Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan düzenlemiş.
Trakya bölgesinde ‘lojistik’ yatırımında ne yapılabilir diye bir proje hazırlamış..
Dosyalarla bakanların karşısına çıkmış, onları ikna etmiş… Ve projenin adını kendisi koymuş:
“Lojistik Kent veya Kargo Köyü...”
Buna, lojistik bir ihtisas merkezi da denilebilir.
Tekirdağ’ın Çorlu ve Çerkezköy sınırları içinde 1265 fabrika olduğunu, buralarda 163 bin 474 sigortalı işçi çalıştığını anlatan Vali Doğan’ın sözlerinden bir çok bürokratın etkilendiğini de söylemek gerekiyor.
Toplantıyı yöneten AB uzmanı Can Baydarol, bunu Türkiye’nin rekabet gücü ile ilgili bir proje olduğu söyledi.
TOBB adına konuştuğunu belirten TIRSAN Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Kosta Sandalcı,
DPT İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürü Cüneyd Düzyol, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Özkan Poyraz, Dış Ticaret Müsteşarlığı Antlaşmalar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Kaan Sürmeli ve OKAN Üniversitesinden Yrd. Doç. Metin Çancı, lojistik anlayışının artık küreselleşmeye ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ortaya vurguladılar.
Türkiye’nin Avrupa ile ticaretinin %65 olduğunu vurgulayan konuşmacılar, bu arada “Taşımacılık deyince sadece TIR taşımacılığı olmadığını” vurguladılar. Çetin Nuhoğlu, taşımacılığın tarifinin artık değiştiğini belirterek “Lojistik tedarik zincirini yönetmektir” dedi.
Katılımcılar, Türkiye’nin henüz ‘batı anlamında’ bilmediği sektörle ilgili bilgilerden etkilenerek “Daha yapacağımız çok şey var” diye konuştular.
AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, “Çorlu’nun önemli bir sanayi ve ticaret merkezi olduğunu, Tekirdağ Valisinin sunduğu projelerle geleceği parlak bir ilçe olduğunu” söylerken, bu projeden dolayı teşekkür etti…
Ne yazık ki davet edildikleri halde CHP’li Enis Tütüncü ve Faik Öztrak ile MHP milletvekili Kemalettin Nalcı gelmemişlerdi.
Aynı şekilde, Çorlu'nun 'sanayi kenti' olduğunu ortadayken 'ceviz ağaçı' dikme projesine daha ağırlık verdiği dikkat çeken Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Tarkan Ersin toplantıya bir temsilci göndermekle yetinmişti.
Abisi, Çorlu Belediye Başkanı Altan Ersin de toplantının başında bulundu ve öteki konuşmaları dinlemeden ayrıldı.
PROJENİN İÇERİĞİ
Vali Doğan’ın, ilk etapta 1500 dönümlük bir arazide 500 milyon dolara mal olması hesaplanan proje ile ilgili şu ayrıntıları verdi:
Çorlu'da iki pistli uluslararası havalimanı var; Avrupa'ya giden demiryolu hattı buradan geçiyor; Tekirdağ sınırlarında iki liman (Akport ve Martaş) faaliyet halinde; Türkiye'nin en büyük kapasiteli konteynır limanı olacağı belirtilen Asyaport'un ise 2011'de bitirilmesi hedefleniyor.
Ve bu limanlara bağlanmak üzere Muratlı'dan Tekirdağ'a döşenmekte olan ve 150 milyon YTL'ye malolacak 32 km'lik yeni demiryolu hattı bu yılın sonunda devreye giriyor.
D100 (eski E5) ile TEM arasında yapılması düşünülen lojistik merkezi, Çorlu'ya 3, Çorlu havalimanına 7 km, Tekirdağ limanlarına 40 km ve İstanbul'a 90 km uzaklıkta…
Proje, Trakya Çevre Düzeni Planı’na işlenmiş.
Çevre düzeni ile hassasiyetleri bir kenara bırakırsak doğru ve akla uygun bir proje gibi gözüküyor.
İmar rantı ve yolsuzluklara karşı çıktığımız için kızıyorlar
(24.5.2008'de hakkında hakkımda asılsız iddialarda bulunan iki kişiye yanıtımdır.)
BAKIRKÖY Sivil Toplum Kuruluşlarının kurucu üyesi olarak 1996 yılından bu yana Bakırköy'de azimli ve dürüst bir mücadele verdiğimizi ve Florya Atatürk Ormanı'nın imara açılmaması, EGS Park inşaatlarının dev davasını kazanmamız ve verdiğimiz 7 yıllık hukuk mücadelesi, Yenimahalle Fidanlığı'nın imara açılmaması, Ataköy'deki yeşil alanların satılmaması ve imara açılmaması, İstanbul'un 1/100.000'lik planlarında su havzaları ve yeşil alanların betonlaşmaması için hiç taviz vermeden çalıştığımızı tüm Bakırköylüler ve bizi tanıyan iyi niyetli herkes bilir.
Biz şahıs ve siyasilerle ilgili değil kamu mallarının doğru değerlendirilmesi ve kamunun zarara uğramamasına ve yeşil alanların korunmasına özen gösteririz ve ilkelerimizden en önemlisi de Yolsuzluklara karşı mücadeledir.
23 Mayıs 2008 günü Yalçın Bayer'in köşesinde çıkan Osmaniye 1043 ada,3 parsel sayılı yerde yolsuzluklarla mücadele ve kamulaştırılmış bir alanın doğru tasarrufu ile ilgili olup 2006 yılının Kasım ayında bizzat İçişleri Bakanını, Bakırköy'e davet ederek 15 Sivil Toplum Kuruluşunun katıldığı bir toplantıda belgeleriyle Bakırköy Belediye Başkanı ve yönetiminin uygulamaları ve yolsuzluk iddialarıyla yaptığımız şikayet dosyalarından birisidir. Bakanın imzası ve onayıyla bu dosyalar 2006 yılından bu yana Mülkiye müfettişleri tarafından teftiş edilmiş Başkan ve yöneticiler hakkında 23.5.2006/ 83 sayılı raporla soruşturma izni verilmiş, Belediyenin bu konulardaki Danıştay'a yaptığı itirazlar reddedilmiş ve dosyalar Bakırköy Adliyesi'ne gelmiştir.
Bu dosyalardan biri olan EGE seramik satış yerinin durumu ise Büyükşehir Belediyesine yıkım için havale olmuş yıkım ekipleri geçen yıl geldiğinde kullanıcıların İdare Mahkemesi'ne yaptığı yürütmeyi durdurma talebi de reddedilerek mahkeme aleyhlerinde sonuçlanmıştır.
Mahkeme kararını uygulamak üzere Büyükşehir Belediyesinin ikinci yıkım programına alınması ve tebliği üzerine Saklıgöl Restaurant boşaltılmış ve EGE seramik satış yerine ait prefabrik binada kendileri tarafından sökülmüştür.
Zabıta Daire Başkanlığına 'siz gelmeyin, biz hepsini söktük' diye yanlış ve yanıltıcı bilgi veren Ege seramik ilgilileri, alanı boşaltmayıp ticari faaliyetine devam ettiği gibi hem büro olarak kullandığı büyük bir çadır kurmuş, hem de zabıtayı ve yetkilileri oraya getirtmeyerek Karadenizin Sesi ve diğer binaları koruma yoluna gitmiştir.
SEKRETERİMİZİ TEHDİT ETTİ
Platformumuz adına konuyu takiple yetkili olan Genel Sekreterimiz Öcal Ünal, Zabıta Daire Başkanına durumu bildirip buradaki ihmali ve kendisinin yanıltıldığını bildirdiğinde Celal Yazıcıoğlu.
Genel Sekreterimiz Öcal Ünal'ı tehdit etmiştir. Sizin köşenizde yayınlanan yazıdan hemen sonra da şahsımı arayarak "Bundan sonra Bakırköy'de büyük bir düşman kazandığımı ve bundan sonra her türlü kötülük ve iftirayla karşı karşıya kalabileceğimi" söylemiştir.
Bu konuşmanın da üç tanığı mevcuttur.
Daha 30 yaşında CHP Gençlik kolu Başkanlığı yapmış, kendisine genç diyen bir insanın yasal olmayan tüm bu girişim ve davranışları esef vericidir.
Karadenizin Sesi radyosunun sahibi Ali İhsan Koç ise, bu kişi tarafından öne sürülen ve kışkırtılan Bakırköy kamuoyunca eğtim düzeyi ve niteliği ve ilişkileri bilinen bir şahıstır.
Mahkemeler ve tüm teftiş süreci bitmişken para veya çıkar temin edilemeyeceğini aklı başında olan herkes iyi bilir.
Ayrıca da Ali İhsan Koç'un ortaklarına paralarını ödeyemeyecek kadar zor durumda olduğunu, altındaki arabasını sattığını, tüm Bakırköylüler bilir dolayısıyle 24.5.2008 günlü 'Yeter Söz Milletin' köşenizdeki bu iddialar gülünç ve asılsızdır.
Bize attıkları bu iftira ve tehdilerle ilgili suç duyurularımız ve yasal girişimlerimiz başlatılmıştır.
Ülker DURUKAN-Çevre Dostları Derneği Başkanı, Bakırköy STK Platformu Genel Koord.
Paylaş