Paylaş
Bu konuşmanın içerisindeki ayrıntılar bugün fark edilir, edilmez bilinmez. Ama size bir şeyler vereceği açıktır.
SOMA madeninin kömür çıkarma müteahhidi-taşeronu Alp Gürkan’la ilgili olarak dünkü yazımıza karşı bizi eleştirenler vardı. Bu nedenle her şeyi ortaya koymak ve sergilemek istiyoruz.
Soralım, yanıtlayalım:
-AKP ilişkisi nedir? Manisa’dan belediye başkan adayı olan CHP milletvekili Özgür Özel, yerel seçim kampanyası öncesinde bu ocakla ilgili olarak Soma Holding’e çok yüklendi. Bu madenle ilgili meclis araştırması açılmasını isteyen konuşmasını dikkatle dinleyin. Bir de, Başbakan Manisa’ya geldiğinde, bu maden işçilerinin sarı baretleriyle mitinge katıldıkları biliniyor. Bu konudaki eleştiriler üzerine Alp Gürkan’ın, “Ben istediğim yere gönderirim, parasını ben vermiyorum” demesi büyük gaftır. Siyasi ahlaka yakışmayan bir ‘şımarıklık’tır.
-Soma neden kiralanmış?
-Devlet orayı kontrol edememiş, doğal alarak ‘gevşek’ bir ortam doğmuş... Gerektiğinde işçiler devletin ‘memuru’ olarak rapor almışlar; bu da randımanı düşürüyormuş. Devlet de bunu fırsat bilip ‘özelleştirdi’ burasını...
-Alp Gürkan kimdir?
-İzmir’de doğmuştur, bir subayın oğludur... İsviçre’de metalurji mühendisliği okumuştur. 1976’da MTA’ya girdi. Koç grubunda çalıştı, sonra kendi işini kurdu. Bir dönem maden mühendisi İsmet Kasapoğlu ile ortak oldu. Ka-
sapoğlu daha sonra ortaklıktan ayrıldı. Maden Konseyi ve Maden Meclisi gibi kurumlarda görev yaptı. Gürkan’ın oğlu Can da, metalurji mühendisliği okumuştur. AKP çevrelerinden bazı isimlerle çok yakındır. O bakımdan ‘AKP güvencesi’ altında oldukları söylenir.
-Böyle ciddi bir kazada ihmal olayını nereye koymak gerekiyor.
-Çok ciddi bir ihmal olduğu anlaşılıyor. Kenardan köşeden gelen haberler bunu gösteriyor.
Bir trafo olayı varsa, bunun raporunun şimdiye kadar açıklanması gerekirdi. Böyle büyük bir kazada firmayı hemen suçlamak doğru değildir. Ama iktidarın da bu konuda öncü olması gerekir. Şunu söylemek de mümkün; ihmalin nedenini bu iktidar döneminde ortaya çıkarmak kolay değildir!
-TKİ kömürü çıkarırken, özel sektör ne yapar?
-Şunun bilinmesi lazım... Eskiden kömür çıkaran özel sektör kömürünü satamazdı. Devletin fiyatının altında teklif vermesine karşın, ‘devlet’e ucuz kömür aldıramazdı. Ancak 2005’ten sonra AKP ekonomi politikayı değiştirdi. Bedava kömür meselesi... Daha çok kömür üretmek için bu sahaları özel sektöre verdi. Yani devlet onlara müeahhitlik yaptırdı, onlar da çıkardıkları kömürü doğrudan TKİ’ye verdiler. Devlet kurumu da, bu kömürü istediğine sattı.
-Soruyorum, trafo patlar mı?
-Trafo patlamaz. Bomba mı bu... Ancak ilginç bir kaza. Dünyada bu kadar ölümlerin olduğu, çok sayıda grizu patlaması, ocak çökmesi oldu. Ama bu kaza, elektrik kontağından çıkacak bir yangınla izah edilir bir durum değildir.
-Kömür tozu...
-Araştırmalar sonucunda ortaya çıkacaktır. Evet ocaklarda kömür tozu vardır, en büyük tehlikelerden biri budur. Kömür tozunun yanması büyük tehlike yaratır, madencilikte en büyük sorundur. Yerleşik kömür içten içe yanar. Trafoda bir arıza olduğunda şerare olursa kömür tozu tutuşur.
SOMA’DA GRİZU OLMAZ
-Linyit kömüründe grizu olur mu?
-Olmaz. Bazı olaylarda az bir şey olabilir... Grizu esas taşkömürünün ürettiği bir şeydir, Soma’daki bu işletmede grizu yoktur. Tekrar ediyorum; kömür damarında bir iç yanma olursa bunu söndürmek çok zordur, orada bir yangın olmuşsa, onu söndürmek, onu oksijensiz bırakmakla mümkün olur. Ama böyle bir şey yapmak onları ölüme götürür. Kimse de böyle bir ‘kurtarma’ya tevessül etmez.
-Başbakan, ‘Soma’da iş kazası oldu, hiç kaza olmayacak diye bir şey yok’ diyor.
-Maden kazasıyla ilgili olarak da ‘avukat’ gibi konuştu gene... Rakam verirken ve değerlendirme yaparken, üç aşağı beş yukarı diyor. Burası yol geçen hanı değil ki. Bir madene girmenin de çıkmanın da bir kuralı vardır; her şey de kayıt altında tutulur.
-(...)
-Arkanızda iktidar desteği olursa, her şeyi ben bilirim, ben yaparım anlayışı egemen olmaya başlar. Bu çok tehlikelidir. Kasıt yoktur ama bilinçsizlik vardır. Hiçbir şey gözden uzak tutulmaz. Ne yazık ki, bazı durumlarda insanın gözleri kamaşırsa, çok para kazanılırsa, söylenecek şey çok olur.
Benim büyük dileğim şudur; para insanları bozmasın.
Aferin Gupse Özay’a
BU yazıyı bitirdikten sonra bu aykı Tempo’nun kapak söyleşisinde oyuncu Gupse Özay’ın bir sözünü okuduk.
Şöyle diyordu: “Ülkemizi, beşinci vitese takılmış çok hızlı bir şekilde nereye gittiğini bilmeyen araca benzetiyorum. İnşallah uçurumdan aşağı düşmeyiz.”
Özay’da bir yorgunluk var ama bugünü çok iyi özetlemiş!
İnsan olma ahlakı ve kâr hırsı
AKP istifaya tenezzül etmez
SOMA’da bir iş kazası değil, bir insanlık faciası yaşandı/yaşanıyor... Sayısı bile belirlenemeyen kayıpların temel nedeninin kaba bir ‘kâr’ hırsı olduğu ihtimali yüksek.. Medyaya yansıdığı kadarı ile madeni işleten şirketin yetkilisi gerine gerine, ton başına maliyeti çok aşağılara çektiklerini ve güvenlik tedbirleri bakımından da en yüksek seviyede olduklarını kısa zaman önce açıklamış. Maliyet hesaplarından ve de güvenlik tedbirlerinden ne anladıkları ortaya çıkmaya başladı. Soma ile ilgili araştırma komisyonu kurulmasına dair muhalefet önergesinin TBMM’de gündeme alınması talebi iktidar tarafından reddedilmiş olması işin bir başka vahim tarafı...
Yine yakın bir zaman önce, iş güvenliği müfettişlerinin, kaza olan yerde güvenlik tedbirlerinin yeterli olduğuna dair raporu da, bu acımasız düzenin üzerine devletin nasıl tüy diktiğini gösteriyor.
Siyasi ahlaktan önce, insan olma ahlakının gereği olarak önce, ilgili bakanların istifası, ardından, sorumluların soruşturulması, cezalandırılması ve mağdurların derhal devletin himayesi altına alınması gerekiyor.
Suriyeli mültecilere kucak açan hükümetin, devletini kusuru yüzünden hayatını kaybetmiş vatandaşlarımızın yakınlarının yaşam güvenliğini sağlamak, öncelikli görevi olmalıdır. Şehitlerimiz diyerek ulusal yas ilanı ve diğer hamasi tavırları bir yana bırakıp meselenin özüne inmek zorunluluğu bulunmaktadır. Yakın zaman önce, öğrencileri taşıyan feribot devrilip can kayıpları meydana gelince, ülke başbakanı, gereğini yapamadık demiş ve istifa etmişti, bizdeki siyaset kodamanları ‘istifa’ tenezzülünde bulunmazlar ama yine de yavaş yavaş bu medeni/insani tavırlara alışmak lazım, ölümlere alışmaktan daha kolaydır.
Derin GÜNEBAKAN
Almanya Ruhr havzası ile Zonguldak’ı kıyaslarsak...
BAZI konularda yazı yazmak çok zordur. İnsan ne diyeceğini bilemez.
2007 yılında Almanya’nın Ruhr Havzasında bulunan bir kömür madenini gezmiştim. Her şey olağanüstü idi. Teknolojinin tüm imkanları kullanılmıştı. Her yerde elektronik sensörler vardı. Tünelleri hidrolik sistemli, tümüyle çelikten yapılmış cihazlar tutuyordu.
İşçilerin giysileri astronot giysisi gibi korunaklıydı.
İş güvenliği önlemleri insanı imrendiriyordu.
Geçen hafta Bolu’dan Zonguldak’a giderken kömür madeninin çok olduğu Gökçesu ilçemizden el kaldıran bir yolcuyu aldım. Yolcumuz 35’li yaşlardaydı. Meslek lisesi elektrik mezunuydu. Madende çalışıyordu. Anlattığı şeyler iç burkucuydu.
Başım derde girmesin diye hepsini yazamayacağım. Yerin altında çalışan maden işçilerinin sendikası yoktu. Günde sadece 50 TL yevmiye ile çalışıyorlardı. Çıkarılan kömürün kükürt oranı çok yüksek idi. Ancak bu kömürler sanayi tesislerinde, tuğla fabrikalarında serbestçe tüketiliyor, çevre kirletiliyordu.
Soma/Manisa’da kuru ekmek için yerin altına girerek vefat eden hemşehrilerime Allah’tan rahmet diliyorum.
Ali ÖZDEMİR
www.aliozdemir.net
Yüreğimiz kan ağlıyor Yalçın Bey!
DERİNDEN yaralayıcı yeraltı ocağındaki kaza ile ilgili, Vahap Munyar’ın yazısına atfen yazdığınız yazıyı üzülerek okudum. Yazı, öncelikle Alp Gürkan’ı övücü bir yazı niteliğinde, kazaya neredeyse değinilmiyor yazınızda... Doğru olabilir, Sn. Gürkan çok iyi bir insan olabilir, öyle olmasını da dilerim, Soma A.Ş. başarılı bir şirket olabilir. Ancak, yazınız şu an için iki yüzden fazla (umarım artmaz) insanımızın bir ihmal neticesinde öldüğünü ve bu ihmalin sahibinin de Soma A.Ş. olduğu gerçeğini kapatamıyor. Yazınızın neyi amaçlamak istediğini anlamakta zorluk çekiyorum.
Kaldı ki yazınızda hata(lar)da var. TKİ’nin 2005 yılı dönemine kadar çoğunlukla zarar eden bir kuruluş olduğunu ve rödovans kararıyla birlikte kara geçmesinden bahsediyorsunuz. Keşke TKİ’nin 2005 ve öncesi yıllara ait dönem raporlarına bir baksaydınız, keşke en çok kar eden kuruluşlar listesine de bir baksaydınız. İncelemeden yazı yazmanın yazar hakkında olumsuz yargılara neden olduğunu herkesten iyi bilenlerdensiniz, ah keşke inceleseydiniz. Diğer rakamları incelemek de size düşüyor.
Yüreğimiz kan ağlıyor sayın Bayer, insanlarımız, canlarımız öldü.
Mustafa YÖRÜKOĞLU
Paylaş