Hiç kimse elindeki tapuya güvenmesin

Tabii bundan, mimar ve mühendislerin örgütü TMMOB rahatsız; ne yapılmak istendiğini soruyor haklı olarak. Bilinen şu ki, bakanlık tüm ülke toprağı üzerinde her türlü tasarrufa yetkili kılınmış durumda.
Olağanüstü bir yönetim biçimi, hem de Meclis’e bir kanun teklifi ile değil KHK kararıyla... Bununla ‘kamu yönetiminin değiştirildiği’ne dikkat çeken TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı “Bakanlar Kurulu dışında ülke kaderi üzerinde karar verecek ve karara katılacak yetkili, özerk bir kurum bırakmamaktadır. Bırakın muhalefeti, AKP milletvekillerinin dahi yeni yapılanma konusunda bilgi sahibi değildir” diyor.
Cumhurbaşkanı’nın derhal onayladığı KHK’lar konusunda kim görüş bildirecek ve eleştirecek bundan sonra? Toplumun geleceği ve yönetim biçimi hükümetin iki dudağı arasında mı olacak?
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Soğancı’nın “Toplumun geleceği ve yönetim biçimi hükümetin iki durağı arasında mı olacak? AKP demokrasisi bu mu?” sorusuyla ‘torba’dan neler çıkacağını şöyle özetliyor:
-  Bu KHK ile Yapı Denetimi Hakkında Yasa, İmar Yasası, Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun’da değişiklikler yapılarak ÇŞB’ye yeni ve olağanüstü yetkiler devredildi ve tanındı.
-  ÇŞB Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’da yapılan değişikliklerle açıkça şu söyleniyor: Hiç kimse ama hiç kimse artık elindeki tapuya güvenmesin. Tapu, ister kamu kurum ve kuruluşun, ister özel kişinin, isterse devletin hüküm ve tasarrufu altında olsun, bu tapu ve araziler üzerinde istediği tasarrufu yapma yetkisi yalnızca ve yalnızca ÇŞB’dedir.
BELEDİYELER İŞLEVSİZ
-  Harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak, iki ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde ruhsat ve yapı kullanma izni vermek, kamu ya da özel kişilere ait taşınmazlar üzerinde yapılacak yatırımlara ilişkin 3 ay içinde onaylanmayan etüt, çevre düzeni, nazım ve uygulama planları ya da ruhsatlandırma ve yapı kullanma izinlerini vermek şeklindeki yetkiler, aslında yerel yönetimleri yetkisiz kılmakla eşanlamlıdır.
-  (Depreme dayanıksız olan alanlar dahil) Kentsel tasarım projelerini yapmak, yaptırmak ve onaylamak; imar hakkı transfer etmek, kamulaştırma ve gerektiğinde acele kamulaştırma yoluna gitmek; yapı ruhsatı ve yapı kullanma izinlerini vermek ve kat mülkiyeti ve tescilini sağlamak bakanlığın yetkisine verilmiştir.
Bu düzenlemelerle belediyelerin yetkisinden ve özel mülkiyetin korunmasından söz edilemeyeceği açıktır. Keyfi kullanıma açık olan bu yetkilerin “oy verenle oy vermeyenin tabii ki aynı olmayacağını” beyan eden Bakan’ın (Erdoğan Bayraktar) keyfiyetine bırakılmasından endişe duymamak olanaklı değildir.�
-  Artık, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgelerinin kullanma ve yapılaşmaya ilişkin kararları ÇŞB’ye verilecektir. Yalnızca doğal sitler değil aynı zamanda doğal sitlerle kesişen arkeolojik, kültürel, kentsel ve tarihi sitler de tehlike altındadır.
MERALAR DA GİDİYOR
-  Köylerde yapılacak yapılara uygulanacak esaslarda, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun uygulanmaması, buralarda kurulacak yapılarda ruhsat ve imar planı aranmaması tarım arazilerini bekleyen tehlikelerin habercisidir.
-  3194 sayılı İmar Yasası’na eklenen madde ile de mera, yaylak ve kışlaklar, 29 yıllığına kiralanıp yapılaşmaya açılmıştır.
- Önceki dönem TBMM’ye havale edilmiş Yapı Denetimi Hakkında Yasa Tasarısı bu KHK ile yürürlüğe girmiştir. Yapı denetçisi mühendis ve mimarları güvencesiz kılan, sorumluluğu ağır, ama bunun karşılığı hak ve yetkiyi vermeyen ve daha önce eleştirdiğimiz tasarı TBMM’de tartışılmadan sessiz sedasız dayatılmıştır.
-  Bakanlar Kurulu’nca belirlenen projelerde çalıştırılacak personele 657 sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırma hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin düzenleme, idareye keyfi bir yetki tanımaktadır.”
‘Kamu yararı’ anlayışı var mıdır?
Meclis’teki iktidar ve muhalefet milletvekillerinin ayrıntılı bir ilgisi var mıdır?
İnsanlığın ortak değerlerine sahip çıkacak hangi kurum, üniversite, aydın, yazar-çizer takımını bırakalım hiçbir ‘yandaş’ da ses çıkaramayacak mıdır?

Hep TOKİ

2B’lerden kentsel dönüşüm yapılabilecekler (ne demekse!) TOKİ’ye devredilecekmiş.
Memleketin insanı da beklesin ki tapu alacak... Aldığı alabileceği bir tapu... 15 sene dişinden tırnağından arttırırsa o da alabilirse bir odalı bir daire.
Hade TÜRKMEN

‘Kadın-erkek’ koltuğu % 2 yolcu kayıp verdiriyor

BİZİM Banu Tuna, otobüs bileti alırken ‘kadın-erkek’ meselesinden başına gelenleri köşemizde anlattığı yazıya Ulusoy’dan yanıt geldi. Tuna bu konudaki yazısını yarın Cumartesi Eki’ndeki köşesinde yayınlayacağını söyledi.
Olay dışarıdan görüldüğü gibi değilmiş... Ulusoy’un açıklamasında “Bizler de bu durumdan hoşnut değiliz. Yılda 120 bin sefer yapan şirketimizde % 2 koltuğumuz boş gitmesine rağmen yolcularımızdan gelen talep ve yaşanılan problemler nedeniyle bu tedbiri almak durumunda kaldık” deniyor.

Büyükşehir ‘boğuyor’

ADALAR Belediyesi’nden bilgi notu:
“Adalarda 500’e yakın fayton; 2000’e yakın da at vardır. Faytonların denetimi Büyükşehir’e bağlı Ulaşım AŞ’ye aittir. Atların dışkı sorunundan ötürü biz de şikâyetçiyiz. Temizliği biz yaparak cefasını biz çekiyor ama parasını Büyükşehir alıyor. Dışkıların toplandığı torbaların yırtık ve delik olmasından ötürü Büyükşehir’e yaptığımız uyarılara karşı hiçbir önlem alınmamaktadır. İstanbullular bu sıkıntımızı anlayışla karşılamalıdır.”
Büyükşehir, anlaşılıyor ki, CHP’li ilçe belediyelerini boğuyor!

Biliyor musunuz

CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler’in, çıkarılan KHK’larla yapılan düzenlemeler sonucunda 2250 üst ve orta kademe yöneticinin kızağa çekildiğini belirterek “Bu partizan kadrolaşmanın tarihte görülen en kapsamlı örneklerinden biridir” dediğini...