BEN Ankara’nın iyi sayılan Anadolu Liselerinden birinde çocuğu okuyan bir veliyim, aynı zamanda da emekliyim. Oğlumu bu liseye sokabilmek için orta okulda 2 yıl iyi bir dershaneye gönderdim, 4 yıl belli derslerden özel hoca tutarak ders aldırdım. Kısacası dünyanın parasını harcadım. Karşılığını alabilsek helali hoş olsun.
Malum liseler 3 yıldan, 4 yıla çıkarıldı. Ancak gördüğüm kadarıyla yapılan şu oldu: Daha önceki 3 yıllık müfredat programı, şimdi 4 yıla yayıldı. Böyle olunca da, dersler sürekli boş geçmeye başladı. Örnek vermek gerekirse, oğlum şu anda 11. sınıfta okuyor. Müfredat gereği, matematik, fizik, kimya gibi derslerden 2. dönemde ikişer, bilemediniz üçer ünite okutulacak. Bir ünitenin yaklaşık 1 haftada işlendiğini düşünürsek, en fazla 2 veya 3 haftada işleri bitecek, ondan sonrası boş. Bu durum; 1. dönemde ve lise 1-2’de de böyleydi. Öğretmenlerin çoğu okul dışında muhtelif dershanelerde çalıştığı için, öğretmenlerin toplantıları bile, ders saatlerinde yapılıyor. Tabi ki dersler yine boş geçiyor. 2. dönem başlayalı doğru dürüst tam gün ders yaptıkları olmadı. Okul saatlerinde hangi sinemaya, hangi AVM’ye, hangi kafeye, internet kafeye, atari salonuna girseniz ağzına kadar öğrenci doludur. Çocuklar göz göre göre elden çıkıyor. Kısacası liselerin 3 yıldan 4 yıla çıkarılması, (bir veli olarak gördüğüm kadarıyla) çocukları tembelliğe ve haylazlığa alıştırmaktan başka bir işe yaramadı. Metin YAYKINLIOĞLU
Haydi Kızılay’a
SİZİN aracılığınızla tüm Türkiye’ye özellikle Ankara halkına seslenmek istiyorum. Başbakan Sayın R. T. Erdoğan’ın Tekel işçilerine verdiği süre bildiğim kadarıyla yarın (bugün) sona ermektedir. Bu nedenle Tekel işçilerinin vermiş olduğu bu haklı ve onurlu mücadelelerinin heba olmaması için, ayrıca olası bir ‘biber gazı’ teröründen işçileri korumak ve onlara destek olmak için, yarın (bugün) ailecek çoluk, çocuk tüm Ankara’lılar Kızılay’da olmalıyız diye düşünüyorum. Kendimizden vaz geçtik, en azından çocuklarımızın geleceği için... İ.Ç.
Sürücü kurslarının yetiştirilmeye ihtiyaçları var
BÜYÜK şehirde yaşamak hem güzel hem zor. Trafiktesiniz yollarda şerit yok, bir genişleyen bir daralan yollar akordiyon etkisi yaratarak trafiği keşmekeş haline getiriyor. Trafiktesiniz; geçmiş zamanda yol çalışması yapılırken bilinçsizce döşenmiş trafik levhaları aylar hatta yıllar geçmiş hala yol kenarında duruyor. Trafiktesiniz; yollara güzel kaymak gibi asfalt atılıyor, üç gün sonra ASKİ yolun ortasından boru geçirmek için kazıyor. Karşıya dikilen yeni bina sahibi kanalizasyon geçirmek için kazar, üstünü kapatmaz, yeniden asfalt yapmaz. Asfalt dökülür logar kapakları su kuyusu gibi derinlikte kalır. Kenarları bıçak gibi keskindir. Trafiktesiniz, bilmem falanca sürücü kursu aracı, içi dolu yeni nesil sürücü adayları yetiştiriyor, ama sürücü kursunun yetiştirilmeye ihtiyacı var. Emniyet kemeri kullanmayan sürücü kursu araçları, araçlarda dörtlü flaşör ne için kullanılır? Sürücü kursu aracı bilmiyor ki sürücü adayına anlatsın. Bizde duraklama yapmak flaşörle ifade edilir. Tehlike olduğunda da dörtlü flaşörü dikkate almayız çünkü sıradanlaşır. Trafiktesiniz; trafik ışıklarından geçiyorsunuz, yolunuz açık yani yeşil. Nasıl oluyorda yeşil olduğu halde yayanın karşıdan karşıya geçer gibi, önce sola, sonra sağa sonra yine sola bakılıp yol geçer gibi kırmızıda geçen araç olabilir diye korku panik ile sağa sola baka baka geçeriz. Trafiktesiniz; yıllarca yapılmayan çukurlar kazılmış çizilmiş yollarda, mayınlı tarlada gider gibi çukur kazıntı gözlemekten, sağa sola kaçmaktan yoldan çıkarız, kazalar yaparız. İşte Kasım ayında gecenin karanlığında logar kapağına düşüyorum, sıfır aldığım lastik patlıyor, jantım eğiliyor araca mekanik hasar açıyor. 3 ay geçmiyor, kablo döşemesi nedeniyle yol kazılıyor. Gecenin karanlığında yine aynı yoldan geçiryorsunuz, 3 aylık lastik jant eğiliyor, lastik patlıyor. Bu ülkede asfalt kazıp dökmekten ne zaman usanacağız. Ne zaman koordineli çalışmayı öğreneceğiz. Yapılan işi tamamlayıp gideceğiz. Ali KÜRKÇÜ