13 Ocak 2005 tarihinden itibaren, şu bizim ’meşhur’ Tekel’in 2. el makineleriyle ilgili birçok yazıyı gündeme getirmiştik. Sezai Ensari’nin genel müdürlüğündeki Tekel, sert kutulu sigara üretimini artırmak söylemiyle DPT tarafından yatırım programında olmaması ve ödeneği bulunmamasına rağmen bir sürü ’hileli’ yollara başvurulmuştu.
İspanyol MTS firmasından almaya çalıştığı 13 milyon 840 bin Euro bedelli 8 adet sert kutu makinesinin alımına ’şartlı izin’ veren Tütün Üst Kurulu uzmanlarının makineler Türkiye’ye (Tokat) geldikten sonra yapmış olduğu incelemede, makinelerin 2. el olduğu tespit edilmişti. Bu arada Meclis’ten bir sefere mahsus olmak üzere 2. el makinelerin ithaline izin veren eskiye dönük yasa çıkartılmak istenmiş, ancak aklıselim AKP ve CHP milletvekillerinin oylarıyla yasa geri çekilmek zorunda kalınmıştı.
İSO-İTÜ RAPORLARI HAVADA KALDI
Bütün bunlar olurken, Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari, hukuk müşaviri Mine Batova kanalıyla 4733 sayılı Tütün Üst Kurulu yasasının ilgili maddeleri gereğince söz konusu kurulun makinelerin 2. el olup olmadığına karar verme yetkisi olmadığı yönünde Ankara 1.İdare Mahkemesi’ne dava açmıştı.
Davanın görüşülmesi esnasında, Tekel Genel Müdürlüğü gerek İstanbul Sanayi Odası’ndan ve gerekse İTÜ Makine Fakültesi’nden makinelerin ’yeni’ olduğuna dair ekspertiz raporlarını mahkemeye ibraz etmişlerdi.
İBRETLİK KARAR
Ankara 1.İdare Mahkemesi’nin 21.12.2005 tarihli duruşmasında alınan 2005/1496 sayılı kararı hukukun hálá sağlıklı işlediğini göstermiş oluyor.
(Mahkemenin bu kararını daha önce öğrenmiştik. Tebligat ise geçen şubat ayında yapılmış; gerekçeli kararın elimize yeni geçtiğini belirtmek isteriz.)
Kararda, "İSO’nun ekspertiz raporuna dayanılarak söz konusu makinelerin ’yeni ve kullanılmamış’ oldukları ileri sürülmüşse de daha sonra aynı oda tarafından bu rapor iptal edilerek ’fiziki, görsel incelemede kullanılmış ve eski olduklarına dair’ herhangi bir bulguya rastlanmadığı, sert paket kutulama hatlarının teknik ve mali analizlerinin yapılmasının odanın inceleme ve tespit çalışması dışında olduğu belirtildiğinden bu rapora itibar edilmemiştir" denildikten sonra şöyle devam ediliyor:
"Duruşmada ibraz edilen İTÜ Makine Fakültesi tarafından düzenlenen, bazı parçaların (hidrolik pompa, elektrik motoru vb.) üretim tarihi itibarıyla tespiti yapılan makinenin imalat tarihinden önce imal edildiği, ancak bunların görünüm, teknolojik özellikler, aşınma ve yıpranma durumları dikkate alındığında, yeni halde olduğuna ilişkin ekspertiz raporu ise yukarıda ayrıntısıyla yer alan ve kurum (Tütün Üst Kurulu) tarafından düzenlenen teknik inceleme raporunu sakatlayacak nitelik ve ağırlıkta görülmemiştir."
Kararda ayrıca, bu makine ve ekipmanlarının yurtdışı edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılığın bulunmadığı belirtilerek açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verildiği bildiriliyor.
GÜNÜN SÖZÜ
"O öldü biz savaşalım diye, biz savaşıyoruz o ölmesin diye.
(Bir mezar taşından)
Gösteriş için ibadet olmaz
ATATÜRK Havalimanı’nda Cidde’ye gitmek üzere (24.3.2006) bir saat rötarlı THY uçağını beklerken, bir kahve içeyim dedim.
208 No’lu çıkış kapısının önündeki kafeteryaya yöneldiğimde, yüzleri kıble yönündeki masalara dönük 15-20 kişinin, merdiven altında, imamın yüksek sesli duaları eşliğinde namaz kıldığını gördüm.
Önlerinden geçmemek için bir anlık tereddütten sonra, onlar için bir mahzuru olmadığına göre diye düşünüp, gidip kahvemi aldım ve masaya oturup içmeye başladım. Masalarda benden başka 5-6 kişi daha oturuyordu. Bu arada yapılan işin dini ve sosyal kuralsızlığı sinirlerimi germeye başladı; masalarda oturan insanlara karşı namaz kılınıyor... Burası Türkiye mi?..
Bu arada yanımızdan geçmekte olan bir görevliyi çağırıp "Burada mescit yok mu?" diye sordum. Varmış, ama manevi duygularla hareket eden bu insanlara karışamazlarmış.
"Öyleyse, bu havaalanında herkes her istediğini yapabilir mi?" dedim. "Hayır" dedi.
Gidip, bir şikáyet dilekçesi vermek için yerimden kalktığımda, kapı açıldı ve yolcuları içeriye almaya başladılar. Ben de "Kimi, kime şikáyet ediyorsun sen" deyip, kapıdan içeri girdim. Hálá işgal edilmemiş bir kale var mı, bilmiyorum.
Gerçekten üzgünüm.
Nesibe A.
(Bu konuyu havalimanındaki bazı kişilerle konuştuk. Havalimanının dış hatlarında; gümrüklü ve gümrüksüz sahalarda kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı mescit bulunuyor. Aynı şekilde iç hatlarda da mescit var. Daha önce RP’lilerin, oy kullanmak için Türkiye’ye gelirken uçakta topluca namaz kılmak istemeleri olay yaratmıştı. Ayrıca, dini bir günde İstanbul’a gelen Musevilerin dış hatlar binasının dışında ayin yapmasına polis tarafından izin verilmemiş...)
’Kaçak’a suç duyurusu
EMİNÖNÜ Belediyesi’nden: Mahmutpaşa’da anılan ’kaçak’la ilgili olarak 6 Mart’ta tutanak tutulmuş, çalışma durdurulmuş ve yasal prosedür işlemeye başlamıştır; aynı şekilde öbür yerler içinde... Belediyemiz kaçak imar faaliyetlerine karşı büyük duyarlık sergilemektedir. Bu faaliyetteki kişi ya da kurumların 1-5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını öngören yeni yasanın uygulanması için gerekli suç duyuruları yapılmaktadır."
Halk Ekmek
7 yıldır, Halk Ekmek tarafından fenilketonürili (protein içeren şeyler yiyemeyen) hastaları için üretilen glutensiz ekmeklerden alıyorum. Ekmek dağıtımından sorumlu görevliler 2-3 haftada bir glutensiz ekmekleri Kızıltoprak-HalkEkmek şubesine göndermeyi unutuyorlar. Geçmişte Halk Ekmek Müdürü Ömer Bilgiseven’e ekmek dağıtımındaki aksaklığı kendisine bildirmiştim. Hastaların aç kalmaması için bir önlem alınmadı.
Ufuk TUNÇALP
Biliyor musunuz
KADIKÖY Belediyesi’nin, Türkiye’de ilk kez uygulanan yeni sistemle 14 bin çöp konteynerininyerüstünden yeraltına alınmasıyla ilgili uygulamasının tanıtımının 11.00’de Ataşehir Cinepol Sinemaları’nın önünde yapılacağını 0216 346 03 87)... EMİN Çölaşan’ın sözünü ettiği ’Bereket Vakfı’nın kurucuları arasında yeralan isimlerin Nakşibendi tarikatının iki büyük kolundan biri olan Erenköy dergahından olduklarını...
Biyolog da çalışabilir
TÜRKİYE Biyologlar Derneği Genel Başkanı Attila Kaya, Bursa Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Vahap Sınmaz imzalı "Bursa Arıtma Tesisine Zabıta Memuru Atandı" (26.3.2006) başlıklı yazı üzerine bir açıklama yaparak şunları yazıyor:
"Atanan kişi 4 yıllık lisans eğitimi almış bir biyologdur. Biyologlar Sağlık Bakanlığı’nda Halk Sağlığı, Hıfzıssıhha, Kültür ve Çevre Bakanlığı’nda, DSİ’de, belediyelerde su ve su ile ilgili laboratuvarlarda çok ama çok uzun süredir çalışmaktadırlar. Bir kimya mühendisi mikrobiyoloji, biyolojik arıtma konusunda eğitim almadan hem de içme suyu arıtma ünitelerinde çalışabiliyorsa anorganik, organik kimya, biyokimya ve mikrobiyoloji eğitimi alan bir biyoloğun bu tesislerde çalışmayacağını iddia etmek meslek etiği açısından maksadını aşan bir iddiadır. Kişinin mesleki deneyimi olmaması ayrı bir şeydir. Arıtma ünitelerinde çalışamayacağını iddia etmek ayrı bir şeydir. Bunun üstüne bir de kişinin doğum yerinin bir engel olarak gösterilmesi ise jurnalcilikle eşdeğerdir. Meslektaşımızın Doğu kökenli olmasının, yazıyı yazan kimya mühendisi tarafından bir tehdit olarak algılanmasını kınıyoruz."
Aynı Oda’nın Yönetim Kurulu üyesi Bora Ekinci de, biyologların Türkiye’de 54 alanda iş olanaklarında görev ve yetkileri olduğunu belirtiyor ve "Böyle bir tesiste kimya mühendisi çalışabiliyorsa, biyolog meslektaşımız da çalışabilir" diyor