ANKARA’da bir halk otobüsü sahibi, otosunun üzerine çıkmış, ağlayarak kendini yakmaya çalışıyordu. Sebebi de, sahibi olduğu aracın trafikten kaldırılacak olmasıydı. Borçları varmış, zor günler kendilerini bekliyormuş...
İlk özel otobüsler sefere konduğunda, Ankara halkı olarak çok sevinmiştik. İsimleri de ’mavi otobüsler’ olarak adlandırılmıştı. Artık ulaşım özel sektöre verilecekti, biz de belediyenin o hantal, eski, temizlikten nasibini almamış araçlarından kurtulacaktık.
Ancak zamanla paranın tadını da alan bu araç sahipleri, halkın vergileriyle yapılan bu yolların, asfaltların, güzergahların tek sahipleriymiş gibi, at koşturmaya terör estirmeye başladılar.
O koca, hantal külüstür araçlarıyla, bir fazla yolcu kapmak için, adeta birbirleriyle yarışlar yaptılar. İnsanlara fena muamelede bulunup; küfürlü, argolu konuşmaya başladılar. Tekerleklerine taktıkları mahmuzlarla, küçük araçları sıkıştırıp, onlarla ’öcü’cülük oynadılar.
Ne egzoz muayenesi yaptırdılar, ne de havaya zehir saçmaktan imtina ettiler. Zerre kadar acıma duygusu olmadan, kenti kanserojen içeren egzoz partiküllerine boğdular.
KENTLİ OLAMADILAR
Yetmedi, aşırı hız yüzünden onlarca kazaya karışıp, en sonunda gidip dokuz Dışişleri personelini ve çocuklarını katlettiler.
Elbette ki, kendilerinin de birer aileleri var ve para kazanıp, geçinmek zorundalar. Ancak, bunu yaparken, kent kültürünü, kent terbiyesini ve kent kurallarını elden bırakmamalılardı. Adeta birer değnekçi gibi hareket ettiler.
Bu durumdan belediye başkanlığı da sorumludur. O da eğer böyle bir işletmeciliği halkın hizmetine veriyorsa, bu insanlara kent kültürünü, kent ahlakını dikte etmeli ve bunun takipçisi olmalıydı. Ne var ki, belediye başkanı, zamanında oy uğruna mavi boncuk dağıttığı bu kişileri, daha sonra da kentin bağrına kirli bir mızrak gibi salmış, bunların estirdiği teröre kulağını ve gözünü kapamıştır.
Şimdi ise gelinen nokta, bu araçların trafikten kalkma durumudur.
Evet, bu araçlar trafikten kalkmalıdır. Yaşadığı kentin insanına saygısı olmayan hiçbir işletmeci ve yönetici, o işte olmamalıdır.
Bu kente saygı, sevgi besleyen ve sahip çıkan insanlar olarak; bu ve bu gibi davranışların takipçisi olacağız. Y.C
Vergi mükellefi olamadık
20 yıldan fazla muhasebe işleri yapmaktayım. Sayın Başbakanımızın zaman zaman yaptığı konuşmalarından bürokrasiyi azalttığını, işyeri açmanın sürekli kolaylaştırıldığını, Sayın Maliye Bakanımızın Gelir İdaresi’ni yeniden yapılandırdığını herhalde bilmeyen yoktur. Fakat bu ülkede her zaman unutulan bir konu var o da bu işlerin kağıt üzerinde kaldığıdır. Geçen gün bir arkadaşımız daire karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak inşaat müteahhitliği işine başladı. Hemen gerekli evrakları hazırladık, inşaatın bulunduğu semte bakan vergi dairesine müracaat ettik. Yıldırım Beyazıt Vergi Dairesi bize inşaatın adresini işyeri olarak kabul edemeyeceklerini ve ev adresi olarak nerede ikamet ediyorsak o vergi dairesine başvurmamız gerektiğini söylediler. Bizde bu sefer ev adresine göre Etimesgut Vergi Dairesi’ne gittik.
Olayın komik tarafı bundan sonra başladı. Etimesgut Vergi Dairesi de bizi kayıt edemeyeceğini ev adresini işyeri olarak kabul edemeyeceklerini üzülerek ifade ettiler.
Ne yapacağımızı şaşırdık kimse bizi kayıt etmiyor. Bu ülkede vergi mükellefi olmak isteyen vatandaş acaba nereden ’torpil bulacak’ diye kara kara düşünüyoruz. Daha yolun başını bile aşamıyoruz.
Bahattin EDE
Oyunları bozuldu
"AHLATLIBEL Mahallesi’nde seçmen sahtekarlığı" başlıklı yazımızı yayınlayarak (26.02.2007) yayınlayarak mahallelimizin konuya duyarlılığını arttırdınız. Bu sayede mahallemizde oturmayan birilerinin oyunları bozuldu. Gösterdiğiniz duyarlılığa teşekkür ederim.
Nizam YILMAZ-Ahlatlıbel Muhtarı
’Ödemelerimiz eksiksizdir’
ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Murat Akal "İşte bir hastanenin taşeronundan feryat" (5.3.2007) başlıklı yazımıza yaptığı açıklama şöyle:"Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde (İbni Sina ve Cebeci) temizlik işlerini üstlenen Öz-Örnek firmasına hak edişlerinin ödenmesi esnasında sözleşme gereği; firma çalışanlarının ücretleri ile sosyal güvenlik primlerinin ödenip ödenmediği kontrol edilmekte, bu ödemelerde eksiklik tespit edilmesi halinde eksik ödenen tutarlar, firma hak edişinden kesilerek doğrudan işçilerin banka hesaplarına aktarılmakta, ayrıca firma hakkında sözleşmede öngörülen cezai yaptırımlar uygulanmaktadır.
Hastanede verilen temizlik hizmetlerinin aksamaması ve çalışanların ücretlerini zamanında, eksiksiz alması üzerinde hassasiyetle durulan bir konu olup, sözleşme hükümleri ve yasal düzenlemelerin titizlikle uygulandığını, bundan sonra da firma uygulamalarının azami dikkat ve özenle izleneceği hususunu bilgilerinize sunarım."
GÜNÜN SÖZÜ
"Bir toplumda en zararlı adam, ehliyetsiz olduğu halde yetki sahibi olandır"
(İsmet İnönü, 8 Temmuz 1929’da Ankara Hukuk Mektebindeki konuşmasından)