Gümrükler huzursuz

GÜMRÜKLERDE yılbaşına bir gün kala yapılan 'şok' atamaların etki ve tepkilerini, bu konuda eleştiriler yönelten Mustafa Mutlu gibi biz de unutmuşken...

Gümrük çevrelerinden ilginç belge ve bilgiler gelmeye başladı yine... 18 gümrük başmüdürü bir gecede görevden alınıp yerlerine 'vekalet' atamalar yapıldı. Üçlü kararname Cumhurbaşkanı'na gitmeden görevlendirmeler yapıldı.

Aradan bu kadar süre geçti, gümrük mensuplarının bu konuda öfkesinin sürdüğünü görüyoruz. ‘‘Hiçbir iktidar böyle bir şey yapmadı’’ diyorlar. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in ‘‘bazı sicili bozuk insanlar’’ demesinin çok ağırlarına gittiğini, bununla neyi kastettiğini açıklaması gerektiğini söylüyorlar.

Bazı başmüdürlerin yasal haklarını kullanmakta kararlı oldukları anlaşılıyor. Bazılarını dinliyoruz:

‘‘Bir kere Sayın Bakan Tüzmen'in, Müsteşar Nevzat Saygılı'nın imzası olmadan bu tayinleri yapması yasadışıdır. Yasaya göre bizi müsteşar temsil eder. Saygılı'nın neden imzası yok? Böyle olunca 18 başmüdürün atamasının tamamıyla siyasi bir karar olduğu ortaya çıkıyor. Ancak biz partinin adamı değiliz ki... Biz yasalara göre görev yaparız, rejimin taraftarı olmak zorundayız; bakanın yanında bizlere 'bu bir siyasi tercihtir' diyen, Sezer'in kararnamesini imzalamadığı vekalet Gümrükler Genel Müdürü Sezai Uçarmak'ın istediği gibi bir partinin adamı olamayız. Ayrıca bizler Cumhuriyet'e öfke duyan memurlar da değiliz.’’

YASADIŞI UYGULAMALAR

Bu arada önemli bir konuya işaret ediyorlar:

‘‘Gümrükler ve Gümrük Muhafaza Başmüdürlükleri, ayrı ayrı 18 başmüdürlüktü. Ancak bunlar Bakanlar Kurulu kararı ile birleştirildi; 'Gümrükler ve Gümrük Muhafaza Başmüdürlükleri' oldu. Mehmet Keçeciler'in geçen bakanlığı sırasında atanmış başmüdürleriz. Şimdi iki kurum birleştirilince, bize tek müdürlük altında 'vekalet' verildi. Yeni atama yapıldığına göre, yasa gereği öncelikle bizlerin atanması gerekiyordu. Bu yasadışı işlem karşısında biz de bu görevlere atanmamız için başvuruda bulunduk.’’

BİZ HIRSIZ MIYIZ?

Bu atamaları yapanların Gümrük Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Şahin ile Vekalet Gümrükler Genel Müdürü Sezai Uçarmak'ın, Tayyip Erdoğan'ın döneminde Büyükşehir'de 'Beyaz Masa'da çalıştıklarını hatırlatıyorlar.

Yanıtını aradıkları sorular da şöyle:

‘‘Aralarında takdir alan sayısız arkadaşımız var; başmüdürlüklerini ISO belgesine sahip kılanlar, beş vakit namazını kılanlar var. Gümrüklerde 3 yıldan beri huzur vardı; AB standartlarına hazır hale gelen ilk kurum olma onurunu taşıyorduk. Bütün işlemlerimiz bilgisayara dökülmüştü; rüşvet olayı kalkmıştı; kaçakçılık engellenmişti. Ne oldu da bizler kötü kişi olduk? Neyimiz beğenilmedi? Yoksa bizler daha az mı Müslümanız? Cemaat üyesi mi olmalıydık. SBF, Hukuk ve İktisat mezunu olmamız mı suç? Rüşvetçi miydik?’’

Yarın: Kimler yer değişti?

Neşter, nereye kadar uzanacak

ANKARA'dan arayan bir dostumuz, ‘‘Her şeyi anladım da Ersin Pamuksüzer gibi bir önemli ismin bu çetenin içinde ne işi var onu çözemedim’’ dedi.

Çukurova Grubu'nun Yargıtay'da davaları olduğunu hatırlattıktan sonra, 2002 yılındaki gelişmeleri hatırlatıyor dostumuz:

‘‘İçini boşalttığı gerekçesiyle sahibi olduğu Pamukbank'a Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu'nun kararı ile 18 Haziran 2002 tarihinde el konulmuştu. Çukurova Grubu kararın iptali için Danıştay'a başvurmuştu. Çukurova Grubu'nun yürütmenin durdurulması yönündeki istemi Danıştay 10. Dairesi'nin 19 Eylül 2002 günlü kararıyla reddedilmişti. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 22.11.2002 günlü kararıyla Pamukbank'a el konmasına ilişkin karar için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karar üzerine eli güçlenen Çukurova Grubu BDDK ile görüşmeler yapılarak anlaşma yoluna gidildi. 31 Ocak 2003 tarihinde imzalanan anlaşma ile toplam 2.7 milyar dolarlık borç için üç yılı ödemesiz 15 yıl vade ile bir anlaşma imzalanması mümkün oldu.’’

Yaşananları ve bugün olanları bu satırlar arasından çıkartabilirsiniz.

Üsluba bakın

ANKARA Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 'Şanssız Baba' (15.1.2004) tarihli yazımız üzerine bir açıklama gönderdi. Önce okuyalım:

‘‘Yalçın Bayar,

15 Ocak tarihli yazınızı bugün bana gösterdiler. Benden bazı konularda cevap istemişsin. Objektif bir yazar olsan, sana hemen cevabı veririm. Ama gayet iyi biliyorum ki Emin Çölaşan gibi sen de yazılan yazıları kırpıp, yazının anlamını kaybedip kuşa çeviriyorsunuz. Şu an bana ve avukatım Sayın Mehmet Ali Alan'a mahkum olduğun tazminatlar dolayısıyla kinle dolu olduğunu biliyorum. Ama yüce adaletin bu yazıların dolayısıyla açılacak davalarda seni gene mahkum edeceğine inanıyorum.

Şimdi senden iki ricam var:

1. Gazeteciliğe bir parça saygın varsa bu metni köşende aynen kesmeden yayınla.

2. Seninle bu konuları gel bir televizyonda tartışalım. Hangimiz kaçarsak, bilinsin ki, o kişi yalan söylüyor.

Acele köşende cevap bekliyorum.

Köşende cevap vermezsen ilk çıkacağım televizyonda sizi kamuoyu önünde teşhir edeceğimden emin olunuz.

Saygılarımla. Melih Gökçek’’

GÖKÇEK'İ TANIMAK

Soyadımızı bile yanlış yazdığını bırakın, ‘‘sen'li’’ üsluba dikkat ediniz bir kere.. Cevap hakkını kullanmaktan çok kişilik ve üslubundaki özellikler bakımından kendisini bir kez daha tanımış olmalısınız. Tazminata mahkum olduğumuzu iddia ettiği konu da doğru değil. 23.11.2001'deki 'Gel de yargıya isyan etme hocam (Prof. H.S.Türk)' başlıklı yazıda; Emin Çölaşan'ın Gökçek hakkında inanılmaz iddiaları gündeme getirdiği, İller Bankası ve Hazine'ye yüz milyonlarca dolar borcu olduğu, sayısız soruşturma geçirmesine karşın hiçbir iktidarın kendisini yargı önüne götüremediği ve bu arada o zamanki Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Ergül Güryel'in oğluna ihale verdiği anlatılıyordu. (İhale olayını Güryel de doğrulamıştı.)

Gökçek
, olumsuz işlemlerini dile getiren gazetecileri sindirmek amacıyla her zaman yaptığı gibi bize de 10 milyar manevi tazminat davası açmış... 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2 milyara hükmetmiş, avukatlarımızın itirazı üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 'tümden reddi gerekirken kısmen kabulünü yasaya aykırı bularak' davayı bozmuş.

Gökçek'in 'açıklaması'nın ne kadar anlamsız olduğunu şimdi anlıyor musunuz? Kaçtığımız yok da televizyonda kimseye şov yaptıracak halimiz de yok.

UTANDIM

İMARBANK'a para yatıranların, GP'ye oy vereceklerini söyleyenlerin, Miliyet'te Nedim Şener'in yayınladığı Cem Uzan'ın, Yeşim Salkım'a yönelik ağır hakaret içeren küfürlerini okumalarını rica ederim.

O konuşmalar içinde (....) bırakılan yerleri çözerseniz, Cem Uzan'ı daha fazla tanımış olursunuz.

Tunaer BAŞTÜRK
Yazarın Tüm Yazıları