GS ve FB'liler aynı tribünde maç izlesinler

Kore karşılaşmasından takımlarımız da ders çıkarmalı

OKURLARIMIZDAN Milli Takımımız için çok sayıda kutlama mesajları geliyor.

Herkes böyle bir başarıdan ötürü mutlu ve coşkulu...

Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük toplumsal sevincini yaşıyoruz.

Bir dönem kapalı kutu haline gelen Futbol Federasyonu'nun Başkanı Haluk Ulusoy ile federasyonun bazı uygulamalarına karşı çıkan Bakan Ünlü arasındaki gerginliğin şimdilik sona erdiği dikkat çekiyor.

Kameraların karşısında bir nezaket gösterisi mi?

Türkiye-Kore maçı bir festival görüntüsündeydi. Türkiye ile Koreli futbolcuların el ele, kol kola girerek tribündekileri selamlamaları dünya halklarının kardeşliği bakımından çok önemli bir mesajdı...

Karşılaşma keyfini, skor ne olursa olsun düşmanlık duymadan birlikte yaşadılar.

Bu Türkiye'de bazı politikacılara ders olmalıydı. Antalya'dan Lütfi Gökalp, ‘‘Bize bu güzellikleri yaşatan Milli Takımımız'a sonsuz teşekkürler ederken, birbirlerine çektikleri ayak oyunları ile ülkeye zarar veren politikacıları ise aynı ölçüde nefretle kınıyorum’’ diyor.

Kadıköy'den Arif Bulakbaş adlı okurumuz ‘‘Neden Olmasın?’’ başlıklı mesajında çok önemli bir konuya değiniyor:

‘‘Kore'de yaşanan centilmenlik, dostluk ve kardeşliğin artık bizim sahalarımızda da yaşanmasını diliyorum.

Federasyon, kulüp yöneticileri, oyuncular ve seyirciler yeni bir sayfa açarak dünya üçüncülüğünü kazanan centilmen Türk insanına yakışır bir şekilde, hep birlikte hiçbir takım oyuncusuna kötü tezahürat yapmadan maç izleyelim.

İki takımın seyircileri aynı tribünlerde birlikte maç seyredebilsinler.

Oyuncular, rakipleriyle el ele sahayı terk etsinler.

Yaşadığımız başarı, güzel duygular yeni güzelliklere ve başarılara vesile olsun...’’

İlk GS-FB maçında bunu yapalım; GS'liler Fener bayraklarıyla, Cimbomlular da FB bayraklarıyla tribünde coşku yaşayamazlar mı?

Neden olmasın!

Her şey spor değil


CUMHURİYET Gazetesi'nde ‘‘İZDOB Almanya'ya gidemiyor’’ (30.6.2002) haberini okuduğumda üzüldüm. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Başbakanı Wolfgan Clement'in, Duisburg Festivali'ne yaptığı daveti, İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB) bütçe yetersizliği nedeniyle iptal etmiş... Bu konudaki afiş ve tanıtım broşürleri basılmış ve dağıtılmış vaziyetteymiş. Şimdi bu durumda şöyle düşünemez miyiz? Bir ülkenin yurtdışındaki prestiji açısından insanlığın en yüceldiği ortam olan sanat etkinlikleri çok önemli değil midir? Sporda, sanatta, bilimde kazanılan çağdaş çizgi ve yorumların hepsi aynı değerde değil midir? Yazık değil mi İZDOB'un hazırlanmış bulunduğu bir etkinliğe parasızlık yüzünden katılamaması... Buna hazırlanmış bulunan sanatçılar için de moral bozucu bir durum ortaya çıkmıştır. Bu durumda bir sponsor bulunamaz mı? Futbolda başarı kazanmış bir ülkenin sanat alanında da başarı çizgisinin evrensel olduğunu göstermek için...

Nejat YAVAŞOĞULLARI Bulutsuzluk Özlemi İSTANBUL

Görev aşkı!


CUMARTESİ ve pazar günü Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası'nı gezdik; gemi ve müze girişleri hariç sadece benzin paramız 120 milyon lira tuttu. Gelelim esas meseleye; pazar günü Gelibolu Yarımadası'nı gezerken MTA'ya ait resmi plakalı dört cip de 'tetkik gezisi' yapıyordu. Her birinin içinde üç kişi -birinde ise bir bayan- vardı. Onlar da bizim gibi dolaştılar; Balıkesir ve Çanakkale yöresinde görevli olduklarını belirterek hiçbir yere para ödemediler. Resmi ciplerin fotoğraflarını çektim; plakaları 06 V 2353 ve 06 V 2420. Görev aşkı ile gezdilerse bu yazdığıma üzülürüm, ama aksi ise ödenen benzin paralarının hesabını da sorarım.

Osman TOPÇUOĞLU BURSA

Anıtkabir ve bir slogan


‘‘TÜRKİYE sizinle gurur duyuyoruz’’u artık mafya, Susurluk ve bir partinin ana sloganı olarak duymak istemiyorum. Bu sloganı ilk kez kalbim ısınarak haykırdım.

(İ.H.-İZMİT)

MİLLİLERİMİZİN
Anıtkabir'i ziyaretleri önerisinde bulunan 19 Mayıs ve Malatya İnönü Üniversiteleri rektörlerine katılıyorum. Aslında bunu önermeye bile gerek yoktur. Devlet Bakanı Ünlü, federasyon yönetimi ile futbolcuları tatile çıkmadan önce Anıtkabir'den başlayarak Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan'ı ziyaret ettirmeliydi. Yoksa unutuldu mu?

(Fuat TUNA-İSTANBUL)

Tahtırevan


HAKLI ya da haksız Türk ulusunun 'Karaoğlan'ı olmuş muhterem bir zatın hazin görüntüsü hepimizi sonsuz acılara sürüklüyor. Acıyalım mı, sevinelim mi ne yapalım bilemiyorum. Bulunduğu konum ulusumuzun yazgısının oynandığı bir makam. Doğaya direniyor. Madem direniyor, hiç olmazsa dışarıya çıkışlarında, makamına gidebilecekse, gidiş-gelişlerinde büyük kolaylık sağlayacak bir önerim var. Kendilerine bir 'tahtırevan' yaptırabilir. Böylece arabalara binip inmekten, asansör aramaktan kurtulmuş olur.

Av. Hasan Fehmi KORKMAZ ANKARA
Yazarın Tüm Yazıları