Gökçek Çankaya'yı parmağıyla boğuyor

ANKARA Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, kendi partisinin bütün uğraşlarına rağmen ele geçiremediği Çankaya Belediye'sini, aklın mantığın alabileceği bütün yöntemlere başvurarak, kıskaca alarak, çalıştırmama, bu amaçla kaynaklarını kesme, kullandırmama yöntemlerine başvurduğunu, hatta yasaları kötüye kullanarak bu baskıyı artırmaya çalıştığı gerçeğini sizinle paylaşmak için bu mektubu yazma gereği hissettim.

Haberin Devamı

Lütfen, birkaç dakikanızı ayırarak 'Çankaya’yı ele geçirme' planının son halkalarını bütün çıplaklığıyla görmenizi, not etmenizi diliyorum.

30.11.2006 tarihinde, Büyükşehir Meclisi’nde, kanuna aykırı bir şekilde ad okuma yöntemi ile yapılan 'bütçe' oylamasında, bütün belediyelerin bütçeleri onaylanmasına rağmen, bir tek Çankaya Belediyesi’nin, bütçesi %50 oranında kesilmiştir. Kesintiye gerekçe olarak da, Büyükşehir’e olan borçlar gerekçe gösterilmiştir.

Oylama yöntemi, kanunun öngördüğü şekilde yapılmamış, Çankaya bütçesi açıkça talan edilmiştir.

Oysa 12.7.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Uzlaşma Komisyonu kararları incelendiğinde, borcu olan belediye yalnızca Çankaya Belediyesi değildir.

Ayrıca 5393 sayılı Belediye Kanunu'nda Belediyenin borçlarının ödenmesi için yapılan düzenlemede 'Takas ve mahsup işlemine tabi olan ya da olmayan borçların, bütçe vergi gelirlerinden her ay ayrılacak payların % 40’nı geçmemek şartıyla kesinti yapılarak tahsis edileceğini' belirtmiş ve işlemlerde uzlaşma komisyonu yetkilendirilmiştir. Yani yasa belediyeler arası borçlar için mahsup ve takas yöntemini ve uzlaşma komisyonu aracılığını öngörmektedir. Dolayısı ile ortada apaçık ve bağlayıcı bir yargı kararı (Danıştay kararı) bulunmaktadır. Böyle bir gerekçe ile bütçenin talan edilmesi hukuku bilerek ve isteyerek çiğnemek anlamına gelir.

Haberin Devamı

Uzlaşma Komisyonuna 2541 belediye başvuruda bulunmuştur. 2540 belediyenin bu konudaki sorunu çözüme bağlanmış, yalnızca Çankaya Belediyesi'nin sorunu çözülememiştir.

Büyükşehir Belediyesi sorunu uzlaşma komisyonunda çözmeye yanaşmadığı gibi AKP iktidarının gündeme getirdiği bu uygulamanın kaldırılması yönünde de hukuki girişimlerde bulunmuştur.

Büyükşehir Belediyesi 'Çankaya Belediyesi’nden ne kadar alacaklı olduğunu bir türlü kesinleştirememekte, borçları da sürekli artırma yoluna girmektedir.

Diğer yandan, Çankaya Belediyesi’nin yaklaşık 28 trilyon TL olarak hesaplanan borçlarına karşılık, Büyükşehir Belediyesi'nden yaklaşık 15 trilyon TL alacağı da bulunmaktadır. HACİZ KOYDURTTU

Haberin Devamı

Bu borç ve alacak ilişkisi ortada olduğu halde Büyükşehir Belediyesi, Çankaya Belediyesi'nin tüm mal varlıklarına haciz koydurmuş ve belediyemizin elini kolunu bağlamıştır.

Bu aşamada, bin 500 vatandaşı mağdur duruma sokan hacizlerin kaldırılması için Çankaya, Büyükşehir Belediyesi, borçlarına karşılık mülkiyetin tamamının Çankaya Belediyesi'ne ait, söz konusu borcu rahatlıkla karşılayacak olan taşınmazlarda toplanması için Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne müracaatta bulunmuş ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından reddedilmiştir.

Ankara Büyükşehir'in açıklamış olduğu borç tutarı 23 trilyon TL iken, Çankaya Belediyesi 28 Trilyon TL’lik arsanın satışı ile borcunu ödemeyi istemiş ancak Büyükşehir bunu kabul etmemiştir. Takdir edersiniz ki burada amaç tamamen 'üzümü yemek değil, bağcı dövmek'tir. Kaldı ki yasa, borçların vergi gelirlerinden taksitle ödemeye imkân tanırken, Belediyemiz, borçların tamamını bir defada ve tamamını kapamayı istemiştir. Açıktır ki, Büyükşehir Belediyesi'nin bu uygulaması, Çankaya Belediyesi üzerinde haciz baskısını devam ettirmek amacını taşımaktadır.

Haberin Devamı

Ancak Çankaya Belediyesi’ne karşı uygulanan bu 'husumet politikası', aynı zamanda kendisine oy vermeyen kesimlere karşı da bir husumetin göstergesidir.

Ankara trafiğinin köküne dinamit koyan, hiçbir çağdaş belediyecilik uygulaması ile de bağdaşmayan, Kuğulu Park Kavşağı inşaatının kış aylarında başlatılarak, kendisinden olmayana eziyet çektirilmesinin de temelinde bu husumet yatmaktadır.

Diğer yandan, 'Kentsel Dönüşüm' olarak kılıf altına alınan, aslında tam anlamıyla 'Rantsal Dönüşüm'e dönüşen uygulamaların da, hiçbir şehircilik anlayışıyla bağdaşmadığı, yeşil alanların yok edilerek, rant alanları yaratıldığı, ihalelerin yandaşlar tarafından paylaşıldığı gerçeklerini de belirtmeden geçemeyeceğim. Alt yapının 'A'sına bile yatırım yapmadan uygulamaya konulan rantsal dönüşüm projelerinin çok yakın zamanda Türkiye’nin başkentinde, altyapı facialarına yok açacağını hep birlikte göreceğiz. AMAÇ ÇANKAYA'YI ELE GEÇİRMEK

Haberin Devamı

Samimiyetle bilmenizi isterim ki, Melih Gökçek’in niyeti Çankaya’yı ele geçirmek, geçiremiyorsa Çankaya’nın 'hayat damarlarını' kesmektir. Bunun için her yolu denemektedir.

Lütfen, gözünüz Büyükşehir’in ve Melih Gökçek’in üzerinde olsun. Yasadışı belediyeciliğe karşı verdiğimiz mücadeleye katkı verin. Açıkça ifade ediyorum ki “Çankaya Melih Gökçek’in parmaklarıyla boğuluyor”. Parmak izi, Kuğulu Park’ta, Çankaya Belediyesi bütçesinde, rantsal dönüşüm projeleri üzerinde mevcuttur.

Bu çerçevede daha geniş bilgiyi her zaman vermeye hazırım. Prof. Dr. Muzaffer ERYILMAZ- Çankaya Belediye Başkanı ve İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı

Baykal ve Sezer bize kulak veriniz

İNANÇ
sömürüsü yapmak, vatandaşı yalan vaatlerle aldatmak, yolsuzluklara bulaşmak.

Haberin Devamı

Kamunun mallarını satmak, hesapsız bütçeler ve plansız yatırımlarla iç ve dış borç batağına sürüklenmek konularında sağ partilere nazaran sicili hayli temiz olan bir siyasi geleneğin temsilcisi iki önemli partinin Genel Başkanları olarak sizlere sesleniyoruz.

Biz kim miyiz?

Biz; vatanının güvenliğini, refahını, huzurunu düşünen, evlatlarının bu topraklarda geleceğe umutla bakmasını isteyen ve bunları sağlayacak bir yönetimin iş başına gelmesine çalışan sessiz çoğunluğuz.

Ne delege avcılığımız, ne adaylık hevesimiz ne de herhangi bir çıkar hesabımız olmaksızın, size şirin gözükmek ve mutlu etmek uğruna, tatlı hayallerle ve anketlerle sizi avutan çevrenizin aksine sandığa tek tek oy atacak olan halk gerçeğiyiz biz.

Lütfen bize kulak veriniz!

Sadece sizlere sürekli çağrı yapmamızın, sizlerden bir şeyler beklememizin, cevap alamayınca da sitem etmemizin nedeni, kişisel olarak bilginiz,birikiminiz ve ahlaki değerlerinizle bizlerde yarattığınız güven duygusudur.

Ülkemizi, asla layık olmadığına inandığımız böyle bir iktidardan bir an önce kurtarmak ve Cumhurbaşkanlığı seçimini bu meclise yaptırmamak üzere lütfen gerekeni yapınız!

Nasıl mı?

1- CHP olarak...

- Erken seçim teklifinizi hemen yapınız.

- Kabul edilmediği takdirde sine-i millete biran evvel dönünüz. Biraz daha gecikirseniz 'dönecek sine bulamayabileceğinizi' de unutmayınız.

- Meydanlar sizi bekliyor. DSP ile koordineli olarak, seçimden kaçan İktidara ulusal iradenin sesini dinletiniz. STÖ’ler harekete geçti bile!

2- DSP olarak... Merhum Ecevit’in vasiyetinin gereğini yaparak, bilim adamı ve siyasetçi kimliğiyle tanınmış ve başarılı hizmetleriyle kendini kanıtlamış olan Sayın Büyükerşen’in iktidara geldiğiniz takdirde Başbakan adayınız olduğunu açıklayınız.

- 2002 seçimlerinde ülkenin başına gelen 'oy kazası'nın, 10 milyona yakın seçmenin sandığa gitmemesinden kaynaklandığını, bugün de AKP’nin yaşattıklarına ve 'iki koyun edebiyatıyla' ülkeyi yönettiğini sanan liderine rağmen "Baykal oldukça CHP’ye oy vermem" diyen inatçı bir kitlenin bulunduğunu, bu nedenle sol seçmene diğer bir seçenek olmak zorunluluğunuzu unutmayınız.

3- Seçimin erken yapılacağını dikkate alarak her iki parti de, il-il yapılacak anketlere göre seçimde oy israfını önleyecek akılcı bir dayanışma içinde bölgesel/sayısal bölüşümü yapıp, dokunulmazlığa ihtiyacı olmayan, dosyasız, sabıkasız, dürüst, bilgili, deneyimli ve idealist kişilerden oluşan milletvekili adaylarınızı ve gerçekçi iktidar programınızı belirleyiniz.

Bu konularda elinizi çabuk tutmayıp, hala eleştirilerle, uyarılarla, dileklerle oyalanarak Cumhurbaşkanlığı’nı da AKP’ye kaptırdığınız takdirde, bu milletin sizi asla affetmeyeceğini ve 'Basra harap olduktan sonra' ne yaparsanız yapın bir işe yaramayacağını biliniz!

Bizden söylemesi ve hatırlatması!Reşit ÇAĞIN

CHP, Hablemitoğlu cinayeti

için TBMM araştırması istedi18 Aralık 2002’de, Ankara Portakal Çiçeği Sokağı’ndaki evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katil ya da katilleri bugüne kadar ortaya çıkarılamamış ve bu acı olay 'faili meçhul cinayet' sayılmıştır.

Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, yazdığı kitaplar ve değişik yerlerde yaptığı konuşmalarda ulusal çıkarları savunmuş, Bergama’daki siyanürle altın aramaya karşı çıkanları Alman vakıflarının örgütlediğini savunmuş değerli bir bilim adamıydı. Yazdığı 'Alman Vakıfları Bergama Dosyası' kitabında, özellikle de Alman vakıflarının Türkiye'deki ulusal çıkarlarımıza aykırı çalışmalarını ortaya koymuştur. Bu araştırmaların kimi çevreleri rahatsız ettiği ortadadır.

Cinayetin işlenişinden bugüne değin değişik basın ve yayın organlarında Doç. Necip Hablemitoğlu’nun yazdıkları ve söylediklerinden dolayı dış güçler tarafından öldürüldüğü konusunda çeşitli yayınlar yapılmıştır.

Bu iddialara göre Doç. Necip Hablemitoğlu, Alman Gizli Servisi BND’nin Türkiye’deki çalışmaları üzerine araştırmalar yaptığı için öldürülmüştür.

Tüm yurttaşlarımızın vicdanını rahatsız eden bu cinayet; eski ve yeni iddialar doğrultusunda incelenmeli, kapsamlı çalışmalar yapılarak bu konudaki kuşkular giderilmelidir. Cinayetin üstünü örten giz perdesi aralanmalıdır. Olaya karışanlardan hukuk yoluyla hesap sormalıdır. İddialar doğru ise yetkililer hiç olmazsa bundan sonrası için gerekli önlemleri almalıdır.

Doç. Necip Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması, irdelenmesi ve yeni siyasi cinayetlerin önünün alınabilmesi için Anayasanın 98. maddesine TBMM İç Tüzüğü’nün 104. ve 105. maddesine göre Meclis araştırılmasını dileriz.Mustafa GAZALCI- CHP Denizli Milletvekili

4. ölüm yıldönümünde

Hablemitoğlu anılıyorANKARA'da faili meçhul bir silahlı saldırı sonucu 18.12.2002 tarihinde

katledilen Dr. Necip Hablemitoğlu çeşitli etkinliklerle anılıyor:

Bursa'da 16 aralık cumartesi günü 14.00'de Uludağ Universitesi Mezunları Derneği tarafından Bursa Kultur Parkta Gazeteciler Cemiyeti Salonunda 'Şengül Hablemitoğlu Sessiz Ağıtını Anlatıyor' konulu söyleşi ve imza günü var.

Ankara'da 18 aralık pazartesi günü 10.00-11.00 arasında Karşıyaka'daki kabri ziyaret edilecek. Saat 14.00'de Portakalçiçeği Sokak'ta Yamac Park'ın adı Çankaya Belediyesi tarafından düzenlenecek olan torenle Dr. Necip Hablemitoğlu Parkı olarak duzenlenecek. 19 Aralık salı günü SBF Konferans salonunda, Atatürk Düşünce Toplulukları'nın işbirliği ile 15.30'da 'Katledilen Aydınlarımız' konulu bir panel düzenleniyor. Konuşmacılar; Av. Ceyhan Mumcu ve Prof. Şengül Hablemitoğlu.

24 Aralık pazar günü Bolu'da ÇYDD'nin 'Bir Olduk Bin Doğuyoruz' projesi kapsamında konuşacak olan Prof. Şengül Hablemitoğlu, daha sonra Viyana'da ADD'nin anma toplantısına katılacak. (Bilgi;0-374-217 97 71; www.ataturk.at

'C Bloku' kurulsun

ESKİ
Başbakanlarimizdan Mesut Yilmaz, Celal Dogan ile Büyükersen ve siyasi parti liderlerine seslenmek istiyorum.

Gelin AKP'ye karşı yeni bir oluşum başlatalım. Gelin yeni bir siyasi hareket kuralım. Hep beraber birleşirsek ülkemizi kalkınmakla kalmayıp büyük önder Atatürk'ün, bizlere emanet ettigi laik ve modern cumhuriyeti koruma altına alırız. Bu nedenle 'Cumhuriyet Koalisyonu' yani 'C Bloku'nu öneriyorum. Geliniz 'C Blok'ta birleşelim.

Yurt Partisi, Genç Parti, ANAP, DYP, Halkın Yükselişi Partisi, Turkuaz Hareket, DSP, BCP ve CHP'ye sesleniyorum.

Geliniz hep beraber 'Cumhuriyet Koalisyon'u kuralım. Destek ve önerilerinizi ve olumlu veya olumsuz görüşlerinizi bekliyorum. Herkesi 'C Blok'ta bekliyorum. Uğur ÇiCEK Ugurcicekgoksel@yahoo.de

Adamlık

IŞIKLAR içinde yatsın; köyün yaşlılarından Haşim (Koçluk Haşimi) şöyle demişti öğretmen İsmet Hoca'ya: "Siz(in nesil)den adam olmaz!"

"Niye ki Haşim Emmi?" sorusu karşısında da açıklamıştı 'adamlık

ölçüsü'nü kendi diliyle:

"Ula... siz duttunuz mu hiç gara saban'ın sapından? Öküz goşdunuz mu cilim (killi) toprakda? Say (sert, taşlı toprak) sökdüüz mü Urus gazmasinen (Rus kazması ile..) Goleydi(!) (Kolaydı) ööle adam olmak?"

Başbakan'ın, Sayın Cumhurbaşkanı'nı kastederek söylediği "... ömründe iki koyun gütmemiş kişiler bize erken seçim yapmamızı söylüyorlar" diye ortaya koyuyor söz söylemedeki adamlık (pardon vatandaşlık) ölçüsünü...(Daha önce de ortaya konmuştu aynı ölçü çok saygın kurum başkanları için...)

Öküz koşmayı başarmak mı adam yapar insanı, koyun gütmek mi, bilemem.

Görünen o ki, bazılarının ağzı çok uzaklarda bulunuyor kulaklarından.Bünyamin YÜKSEL

Çeltik ithali

Tarım Bakanlığı'ndan çeltik açıklaması

TARIM ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker söz verdiği gibi, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kanalıyla, çeltik üretim ve ithalat politikaları ile ilgili bir açıklama yaptı.

'Çeltik üretim ve ithalat politikaları' başlıklı notta şu bilgiler yer alıyor:

 Gökçek Çankayayı parmağıyla boğuyor 
Gökçek Çankayayı parmağıyla boğuyor

TARİFE KONTENJANI VE

İÇ ALIM ŞARTI UYGULAMASI2004 ve 2005 yıllarında 3 kez yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile çeltik üretim ve dış ticaretinde “İç Alım Şartına Bağlı Tarife Kontenjanı” uygulaması yapılmıştır. Bu uygulama ile;

Üreticilerden, kooperatiflerden, birliklerden veya TMO’dan çeltik alımı yapan firmalara, aldıkları çeltiğin %80’i oranında dışarıdan ithalat izni verilmiştir. Bu ithalatta uygulanan gümrük vergilerinde indirim yapılmış, iç alım şartına uyan firmalara uygulanan Gümrük Vergisi oranı %34’ten %20’ye düşürülmüştür. Örnek verecek olursak; yurtiçinden 1000 ton çeltik alan bir firmaya bunun karşılığı olarak 800 ton çeltik için ithalat izni verilmiş, uygulanan Gümrük Vergisi %34 yerine %20 oranında uygulanmıştır. Böylece yurtiçinde pazarlama sorunu aşılmış ve üreticinin ürünü değerlendirilmiştir.

Tablodan görüleceği üzere, son dört yılda çeltik üretimi alınan tedbirlerle %87 oranında artmış, tüketim yaklaşık 600 bin ton/yıl seviyesinde seyretmiş, üretimdeki artışa paralel olarak tüketimin içindeki yerli ürün payı %40’lardan %66’lar düzeyine yükselmiştir.

Ancak bu uygulamalarımız ABD tarafından Dünya Ticaret Örgütü’nde; GATT Anlaşmasının 3.maddesinin 5.fıkrasında “…iç kaynaklardan teminini mecbur kılan ülke içi sınırlandırıcı düzenlemeyi sürdürmeyecektir.” ve aynı anlaşmanın miktar kısıtlamalarının genel olarak kaldırılmasına ilişkin 11.maddesi ise “…gümrük vergisi, vergiler ya da diğer ücretler dışında; kotalar, ithalat ya da ihracat lisansları ya da diğer tedbirler vasıtasıyla etkili kılınan yasaklamalar ya da sınırlandırmalar tesis edilemez ya da sürdürülemez.” ifadelerine dayanılarak DTÖ kurallarına aykırılığı gerekçesiyle şikayet konusu olmuştur.REFERANS FİYAT UYGULAMASI

İç Alım Şartına Bağlı Tarife Kontenjanı uygulamasının ABD tarafından DTÖ’de şikayet konusu olması ve bu politikanın sürdürülemeyeceğinin anlaşılması üzerine; üreticiyi korumak amacıyla, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca iç ve dış piyasa fiyatları da dikkate alınarak belirlenen Referans Fiyat Uygulamasına geçilmiştir.

Dolayısıyla, iddia edildiği gibi “birden bire bir karar alınarak referans fiyat uygulamasının askıya alınması gibi bir durum söz konusu değildir.

Bakanlığımızca bugüne kadar Referans Fiyatların (çeltik için CİF 340 $/ton, kahverengi pirinç için CİF 425 $/ton, pirinç için de CİF 570 $/ton) altında Kontrol Belgesi düzenlenmemiştir.

Yazınızda adı geçen firmanın (Bakanlığımızdan 570 $ üzerinden Kontrol Belgesi almış olmasına rağmen) 305 $ üzerinden ithalat gerçekleştirilmiş olmasının Gümrük uygulamalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Durumun anlaşılması üzerine konu hakkında yetkililer bilgilendirilmiştir. SORUŞTURMA AÇILDI

Bu arada Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in, kendisine soru önergesi yönelten AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez'e, Mehmetoğlu AŞ'nin (Helin) 42.8 bin ton ton çeltik ithalini gerçekleştirdiği İskenderun Gümrüğü'nde soruşturma açtığını söylediği öğrenildi.//////////////////

Ah zavallı deve!... DEVEDEN önce, acınacak duruma getirilen ülkem için kahroluyorum. Atatürk, Atatürk uyan da bak.

Kurtardığın ülkeyi deveye kılavuzluk yapanlar ne hale getirdiler. Salim EREL- Konya eski Milletvekili ve Ereğli eski Belediye Başkanı

Türk Deve Yolları

DÜNÜN
en flaş olayı THY’nın “deve vakası” idi.

Bu deha ürünü olay dramatik bir şekilde sonuçlandı.

Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can bir deveyi kurban etti.

Personel devenin etini yerken, devenin ruhu da müdürü yedi!

Kısacası, Müdür deveyi, deve de müdürü kurban etti.

Yani, devenin intikamı!

Olay hakkaten deha ürünü?

Kurban için deve seçeceksin, hem de en irisini 350 kiloymuş maşallah!

Koca deveyi antiterör sistemi tarafından korunan havalimanına sokacaksın.

Bu hadise THY’nin bu dönemde işe alınan personelinin ne kadar iyi seçildiğini?

Koruma sisteminin ise ne kadar dandik olduğunu gösterir.

Ya bu deve terörist olsaydı?

Allah esirgedi vallahi?

Aslında deve tesadüfen seçilmedi.

Başlayan bir “değişimin” devamı şaşmamak lazım.

THY hızlı bir değişim geçiriyor.

Bu durumdan istifade etmek, durumdan kazanç çıkarmak lazım.

Biliyorsunuz bir Amerikan sigarası vardır CAMEL.. Yani deve.

Üstünde “en iyi Türk tütününden yapılmıştır” yazar.

Ben sigara içmem ama bu sigarayı dünyanın her yerinde gördüm.

Demek ki deve ticari bir seçenek, hem de uğurlu ve İslami bir hayvan.

Biz de uçaklarımızın üstüne TDY yani “Türk Deve Yolları” yazsak ne olur?

Bir yanına da İngilizce “TURKISH CAMEL LINES” harika olur inşallah.

Bence uygulama “değişime”de uygun bir tasarruf olur maşallah.

Sonra her uçağa bir mescit, elektro-ezan sistemi.

Ön taraf selamlık, arka taraf haremlik.

Ardından hostesleri de iyice arabesk giydirelim.

Bunlar ayni anda dansözlük yeteneğine de sahip olsun.

Mesela “oryantal star” yarışmasında çok yetenekli kızlar var.

Erkek personeli de diş fırçası bıyıklı zatlardan seçelim.

İkramda hurma, hacıyağı filan da bulunsun.

Bir de reklam kampanyası?

“Türk Deve Yolları, iman gücüyle uçurur” nasıl slogan ama!

Bir de yedek, “ boynu eğridir ama doğru uçurur”?

Arap kardeşlerimiz ne kadar sevinirler.

Teknoloji ve bedevi kültürü havada buluşur.

Hepsi milli havayolunu bırakır bizimkiyle uçar.

Arap sermayesi oluk oluk merkez bankasına akar.

Zaten bu AB işi eninde sonunda yatar, alternatif bulmak lazım.

Para nerede, alternatif orada.

Bu proje hem alternatif, hem para var hem de iman!

Değil mi Kemal Abi?

Hayırlara vesile olsun inşaallah...Tuncer BAHÇIVAN-tuncerb@gazeteci.tv

GÜNÜN SÖZÜ

"Türkeş'i tanımasaydım, devrimci olurdum. Türkeş beni milliyetçi duygularla etkiledi."(Hür Parti Genel Başkanı Yaşar Okuyan)

Biliyor musunuz

- İŞADAMI Kadir Has'ın doğum yeri Kayseri'ye Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın (1960 ihtilalinde Kayseri Cezaevi'nde yattılar) adlarının verileceği dört okul yaptıracağını açıkladığını...

Depremzede; 17 Şubat 2007'yi unutma

SELİM Edes ile Engin Civan davası Hürriyet'te yine manşetteydi.

Bu haber Türkiye'de yargının nasıl işlediğini çok güzel ortaya koyuyor:"Belge yoksa ceza da yok."

Halbuki, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından müteahhitler aleyhine açılmış davaların belgesi ortada; giden canlar ve enkaza dönüşen çürük yapılar.

Düşünün bu davada savcı 'zamanaşımı' istiyor.Edes ve Civan davası gibi deprem davacılarının hakkının düşmesi 17 Şubat 2007'de bitiyor.

Aradan 7.5 yıl geçmiş olacağından burada da 'zamanaşımı' ortaya çıkıyor.

Depremin belgesi ortaya konulamıyor, dolayısıyla adalet işlemiyor. Sonunda devlet yıpranıyor, vatandaşın adalete güveni kayboluyor.

Sonuçta davalar müteahhitlerin lehine işlemiş oluyor.

İkinci defa 'köşeyi' dönmüş oluyorlar.

Hırsız müteahhit kazanıyor.

Meclis'e bakar mısınız, 550 milletvekilinden kaçı müteahhit?

Belki de dörtte veya beşte biri...

Ne yaptılar deprem davalarının sonuçlanması için?

Allah bu millete acısın!

Yazarın Tüm Yazıları