Gazze doğalgazı

İSRAİL’in Gazze işgalinin esas nedeni, öncelikle terör veya Hammas tehlikesi değil... Gazze kıyıları boyunca deniz sahası içinde bulunan doğalgaz kaynaklarının egemenliğine sahip olmaktır.

Gazze açıklarındaki doğalgaz rezervlerinin 1999 yılında farkına varılmasıyla, İngiliz gaz şirketi British Gas (BG Group) ile Lübnanlı Sabbagh ve Khoury ailelerinin ortaklığında merkezi Atina’da bulunan Consolidated Constractors International Company (CCC) adlı şirket, Yaser Arafat’ın başkanlığı döneminde 1999 yılında Filistin yönetimiyle Gazze açıklarındaki doğalgazın çıkarılması ve pazarlanması konusunda resmi işbirliği yaptılar.

Bu ortaklıkta British Gas % 60, CCC % 30 hisseye sahipken Filistin yönetimi % 10 hisseye sahip oldu. (Kaynak: İsrail Gazetesi, Haaretz, 21.10.2007, Middle East Economic Digest 05.01.2001)

British Gas,
2000 yılında Gazze açıklarındaki deniz sahasında Gazze Marine 1, Gazze Marine 2 adlı kuyulardan doğalgaz çıkarmaya başladı. British Gas’ın bildirisine göre bu iki kuyudan pazar değeri 4 milyar dolar olan 1.4 trilyon metreküp doğalgaz elde edilmekte. Bunun yanında İsrail’in de deniz sahası içinde halihazırda faal doğalgaz yatakları var. Fakat Gazze’de bu alandaki doğalgazın % 60’ı Gazze kıyısındaki deniz sahası içinde bulunuyor.

Gazze deniz sahası içindeki gaz yatakları doğal olarak Gazze, yani Filistinlilere ait olması gerekirken, bu alanların egemenliği konusu İsrail tarafından tartışmalı hale getirilmektedir.

Ariel Şaron 2001’de başbakan olduğunda Gazze açıklarındaki doğalgaz yataklarının egemenliği en önemli sorunlardan biri olarak İsrail politikasında yerini alıyordu. Ariel Şaron, biz Filistin’den doğalgaz almayacağız derken, 2003 yılında British Gas’tan Filistin’de çıkarılan doğalgazı alacaklarını açıklıyordu. (The Independent, 19.08.2003)

ENERJİ KORİDORU

2006 yılında Hammas’ın seçimleri kazanmasıyla durumlar tekrar değişti. Başbakan Ehud Olmert’in başkanlığındaki İsrail kabinesinden Mayıs 2007’de Filistin’den doğalgaz alınması için onay çıkmasına rağmen başta İsrail İstihbarat Servisi MOSSAD Başkanı Meir Dagan’ın ve askeri kaynakların Filistin’den doğalgaz alışının İsrail’in iç güvenliği için tehlikeli olacağını öne sürerek bu uygulamaya karşı çıkmaları sonucu bu girişim de sonuçsuz kaldı. Böylece Filistinlilerin her türlü gelir kaynağına engel konulmuş olunuyordu. Bu gaz anlaşmasının senelik 4 milyar dolar civarında olması planlanıyordu. Filistin, 1 milyar dolara yakını bir gelir sağlayacaktı.

Burada British Gas ve ortakları da para kaybediyordu. British Gas bile bu baskılara isyan ederek Ocak 2008’de İsrail’deki ofisini kapattı.

Aslında İsrail, Gazze’yi istila etmek için planlarını ’Operation Cast Lead’ adı altında Haziran 2008’de yapmıştı. Bunu bizzat Yahudi gazeteci Barak Ravid’in 27 Aralık 2008 tarihli Haaretz Gazetesi’ne yazdığı makalede bulabilirsiniz. Bu plandan altı ay sonra 27 Aralık 2008’de Gazze bombardımanı başladı, arkasından istila geldi.

İsrailli yetkililer Ekim 2008’den itibaren yoğun bir şekilde British Gas yetkilileriyle Gazze açıklarındaki doğalgaz alımıyla ilgili görüşmeler yapmaktadırlar. Bunun yanında Gazze işgaliyle doğalgaz alanı üzerindeki egemenlik iddialarını da güçlendirmeye çalışmaktadırlar. İsrailli yetkililer kasım ayından itibaren Moti Friedman’ın başkanlığında İsrail Elektrik İdaresi aracılığıyla Filistin gazını almanın şartlarını belirlemek için British Gas ile yoğun temas halindedirler (Globes, 13.09.2008)

İsrail, Gazze açıklarındaki doğalgazı Trans-İsrail denilen Eilat-Aşkelon boru hattına bağlayarak kuzeyden Hayfa’ya kadar gelmesi planlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ile bütünleştirip kendine bir enerji koridoru yaratmayı planlamaktadır.

Gazze’nin istilasını yalnız Hamas’a yapılan bir sindirme planı olarak görmemek lazım; işin ucu Türkiye’ye kadar uzanan geniş çaplı planın yalnız bir parçasıdır. Bu çıkar oyununda halkın doğruları bilmesi çok önemlidir, fakat maalesef her zaman olduğu gibi acıyı günahsız halk kitleleri çekmektedir.

İsmail TOKALAK

Kurnaz Olgaç’a hemen bir rol gerekiyor

SİNEMANIN teknolojide zirve yapmasıyla birlikte tiyatro, kitlelere hitap etmekten çıkıp sanat için yapılmaya başlandı. Gazetelere manşet olan Atilla Olgaç da, sinemanın artık sanayi olduğu 1970’li yıllarda Devlet Tiyatrosu kadrosuna girdiğinde bunun böyle olduğunu pekálá biliyordu.

Ama tam emeklilik çağında bir de ne görsün: Binlikler deste deste uçuşuyor havada... "Eee benim başım kel mi?" diyerek, önce ’Hayat Bilgisi’, ardından da ’Kurtlar Vadisi’ne attı kapağı... Burada yankesicinin yakalandığı zaman avukatın verdiği akılla "Kurtlar Vadisi’nden esinlendim hákim bey" dediği gibi yıllarca kırılamayan izleyici rekorunu yakalamış hayali bir öyküyü eleştirecek değilim.

Fakat başa dönersek, reyting başka şeydir, ’tiyatro’ denilen sanat dalı başka... Biri para için yapılır, diğeri sanat... Şimdi tutup ’Kurtlar Vadisi’ çaptan düşerken, "Ne yapsam da yeni bir dizide rol kapsam" kurnazlığı ile milyonlarca kişiyi dünyaya karşı ’esir katili’ durumuna düşürmek affedersiniz, ancak ’bo. yedi başılık’ ile tarif edilebilecek bir hareket. Çok değerli yapımcıların da göz ardı etmemesi gereken önemli bir durum var: Hazır kendinden bu kadar söz edilmişken, Olgaç’a ilk projenizde oturaklı bir rol verirseniz, reyting çantada kekliktir. Kuşkunuz olmasın!

Mustafa SAĞLAMER

Biliyor musunuz

SAYIN Başbakanımızı, "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" dediği sözünden dolayı mahkemeye veren ve Başbakan’ı 1 YTL’lik manevi tazminata mahkûm eden kişinin, evinde silahlar ve yeraltında gıcır gıcır silahların bulunduğu Ergenekon tutuklusu Yarbay Mustafa Dönmez olduğunu biliyor musunuz? (Tevfik Diker’den)

Türk ürünleri kullanın

ÇEVREMİZE dikkat edelim... Son üç yıldır Türkiye kabuk değiştiriyor.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler ya kapanıyor ya da birleşip büyümeye çalışıyor. Bunu yapamayanlar ve durumu kabullenemeyenler iflasın eşiğinde.

Sermayenin kıt olduğu ülkemizde yeni sermayedarlar üretmek adına çok büyük bir kitle yok ediliyor.

Bu planın sosyal sonuçlarını göze alan iktidar, vatandaşımızın kaderci dünya görüşüne sığınıyor. Lütfen bu süreçte tüm sağduyulu vatandaşlar, Türkiye’de üretilen ürünleri almaya dikkat edin.

Bu dikkatiniz, sancılı değişim sürecinin yan etkilerini en aza indirecektir.

Serhan YILDIRIM
Yazarın Tüm Yazıları