Paylaş
3 milyon kişinin gözü üzerinde bulunan Fiskobirlik, bugün çaresizlik içinde, üreticiden aldığı fındığı TMO'yo rehin etmek zorunda kalarak ondan para alıyor. Ancak bu para üreticinin cebine girmiyor, birlik kendisi için gerekli harcamalarda bulunuyor.
Fındık piyasasını üretiminden ihracatına kadar yıllardır izleyen eski Fındık İhracatçıları Başkanı Lokman Kondakçı, "Uyarıyorum, fındıkta geçmişteki banker skandalının bir benzeri yaşanacaktır. Üretici emeğinin karşılığını nasıl alacaktır?" diye soruyor.
Fındıkta sıkıntılar giderek büyüyor.
Geçen yıl fındığın satış fiyatı yaklaşık 7 YTL'ye kadar çıkmıştı. Bu yıl ise 2.8 YTL civarında; yani geçen yılın yarısından bile düşük.
Hükümet, Fiskobirlik'e kızıyor; üretici de hükümete tepki gösteriyordu.
Nitekim ünlü Ordu mitingi bunun bir sonucuydu.
Tepkiler karşısında hükümet, TMO'yu devreye sokuyor, ayrıca 12 Eylül'de Fiskobirlik yönetimi değiştiriliyordu.
Bu yılki üretimin yüzde 40'ı üreticinin elinden çıkmış durumda; ama üretici cebinde para göremiyor. Sıkıntılar giderek büyüyor, kızgınlar büyüyor.YAZ TAHTAYA
AL HAFTAYA
Fiskobirlik'in geçen dönem üreticiye yaklaşık 140 trilyon borcu varken, deposunda ise 50 bin ton ürün bulunuyordu. Ayrıca, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği'ne 25 trilyon da borcu bulunduğu dikkat çekiyordu.
Bu sezon TMO 4 YTL'den 60 bin ton fındık aldı. Bu genel üretimin yüzde 9-10 kadar bir miktarı. Fiskobirlik de 5 YTL ile 30 bin ton fındığı deposuna koydu; ama parasını gelecek şubat, mayıs ve temmuzda üç taksitle ödeyeceğini açıkladı. Ayrıca parayı ödeyemezse, malı geri vereceği taahhüdünde bulundu.
Bir yandan depodan fındık satılıyor, üreticinin eline para geçmiyor, aksine Fiskobirlik'ik borcu azalmıyor.Lokman Kondakçı bu tehlikeli tabloya işaret ederken, bir başka uyarıda bulunuyor:FİSKOBİRLİK, ÜRETİCİNİN
MALINI TMO'YA REHNEDİYOR"Şimdi öğreniyoruz ki, Fiskobirlik 5 YTL'den aldığı ve üreticiye henüz bir kuruş ödemediği fındığını TMO'ya rehnedip oradan avans almaya başlamış.
Ve bu para da, birliğin maaş, vergi ve temsil gideri gibi cari harcamalarda kullanıldı. Bu inanılmaz bir skandaldır. TMO, Fiskobirlik'e bunu sormuyor mu, "Sen bu malın sahibi değilsin, üreticiye niye bu parayı avans olarak ödemiyorsun" diye.Fiskobirlik'in üç dört ay sonra 100 trilyon üzerinde yeni bir borçla karşılaşacağını ve bunun da hiçbir karşılığı olmayacağını ve gelişmelerin bir banker skandalına dönüşeceğini ileri sürüyor.
Fındıkta fiyat 5 YTL, ama serbest piyasada 2.8 YTL; üretici ağlıyor, Türkiye'nin döviz girdisi azalıyor; Fiskobirlik borç içinde yüzüyor.
Peki sorunun sahibi kim?
Biliyor musunuz
MİLLİ Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne atama kararnamesi Cumhurbaşkanı Sezer'e gönderilen Varşova Büyükelçisi Ecvet Tezcan'ın, Aydınlar Ocağı'nın, İslami kesime yakınlığıyla bilinen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da pek sevip saygı duyduğu ruh ve sinir hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ayhan Songar'ın damadı olduğunu...- EL ve ayakları üzerinde yürüyen Hataylı 6 kardeşi, Darwin'in Evrim Teorisi açısından inceleyen, dünya literatüründe şimdiye kadar tanımlanmamış bu çalışması 'Ünertan sendromu' ve 'İnsan ruhunun evrimine ilişkin teorisi'yle bilim adamlarının izlediği ve son çalışmalarını da emekli olarak Çukurova Tıp Fakültesi'nde sürdüren Prof. Dr. Üner Tan'ın üniversitedeki odasının kilidinin değiştirilip laboratuarlardaki malzemelerinin dışarı çıkartılarak üniversiteyle ilişkisinin kesildiğini...
Vali, savcı ve polis, AKP'nin memuru mudur
------------------------------
Türkiye, kabile cumhuriyeti değildirEY benim güzel memleketimin güzel ve de bir o kadar saf insanları, şöyle kafanızı kaldırın da bakın bir etrafınıza neler oluyor neler.
Üzülerek soruyoruz:
Devletin valileri, cumhuriyet savcıları ve emniyet müdürleri artık devletin değil sadece ve sadece iktidarda bulunan AKP'nin memurları mıdır?
Söyleyebilir misiniz?
Bir hükümet başkanının desteği, bir Adalet Bakanı'nın bilgisi, bir İçişleri Bakanı'nın talimatı olmaz ise bir ilin valisi ve emniyet müdürü, Interpol tarafından dolandırıcılık suçundan aranan bir şahsa böyle davranabilir mi? YİMPAŞ'ın Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar böyle görmezlikten gelinebilir mi?
Siz âlemi kör, bu halkı da bu kadar aptal mı sanıyorsunuz?
Bu halkın bu tür densizlik ve aldatmalara daha ne kadar sessiz kalacağını sanıyorsunuz?
Halkın sessizliği, sabrı iktidara cesaret vermesin. Zamanı geldiğinde sorumlulardan gereken hesap sorulacaktır. O zaman bu cumhuriyetin bir kabile cumhuriyeti veya bir muz cumhuriyeti olmadığını çok çok iyi anlayacaksınız.İsmail ÇATAK-ANKARA
Mesaj Panosu
- AMBLEMİNİ 'yeşil'e dönüştüren ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun mumu yatsıya kadar değil, seçime kadar yandı. Türbana peruk önermek, hukuku guguklaştırmak, hile-i şeriyeyi, takıyyeyi kurumlaştırmak, kamu görevlerinin kötüye kullanılması demektir.N.KAPTAN
Kazak asıllı Türk mühendistenKazakistan olaylarının iç yüzü
UZUN yıllardır Kazakistan'da mühendis olarak görev yapan Kazak asıllı Türk vatandaşı Rahmetullah Çetin, Kazakistan'da meydana gelen ve çeşitli yorumlara sebep olan olaylar hakkında sebep ve çözüm önerileri konulu yazısını konuya ışık tutması bakımından önemli bulduğumuz için dikkatlerinize sunuyoruz.“Kazakistan'da Bechtel-ENKA (Senimdi Kurylys-Güvenilir İnşaat) şantiyelerinde bir kaç yıldan beri süregelen olaylar, geçen yıl (2005) kavgaya dönüşmüş ve 160 Türk vatandaşı sınır dışı edilmişti ve nihayetinde
20.10.2006'da (Bayram arifesinde) doruğa ulaşarak büyük
bir kavgaya dönüşmüş ve Türk vatandaşlarından daha fazla olmak üzere
her iki taraftan da yaralananlar olmuştur.
Konu ile ilgili olumlu veya olumsuz bir çok yazı yazıldı. Olayla ilgili olarak Türkleri veya Kazakları suçlayanlar oldu. Hatta işi Türk-Kazak Düşmanlığına değin götürenler de çıktı.
DURUM DEĞERLENDİRMESİ
1- Bu olay, münferit bir olaydır ve yalnızca bir firmanın bünyesinde üst üste ikinci kez olmuştur.
2- Kazakistan'da 500'den fazla Türk firması vardır ve 10.000'den fazla Türk vatandaşı çalışmaktadır. 5-6 milyar dolarlık inşaat işi yapılmakta ve yıllık
ticaret hacmi de resmi rakamlara göre 600 milyon dolar olmakla beraber gayri resmi bu rakam (resmi ve bavul ticareti dahil) 1 milyar doları geçmektedir. Yakın, on yılda bu rakamlar 2-3 kat artacaktır.
3- Bu olay, her iki tarafta da siyasi iradelerin veya devletin (Kazakistan ve Türkiye) istediği veya taraf olduğu bir olay değildir.
Türk kökenli iki kardeş ülkenin vatandaşları arasındaki bu kavga, iki ülke arasındaki ilişkileri bozamaz ve bozmamalıdır.
4- Orta Asya'nın parlayan yıldızı Kazakistan'ı, ilk tanıyan devlet Türkiye'dir ve Türkiye'de 15-20 bin Kazak kökenli Türk vatandaşı ve Kazakistan'da da 150 bin civarında Mesket (Ahıska) Türkü vardır. Bu nedenle yazılan her kelimeye, söylenen her söze dikkat etmek gerekir ve eğer sözler hatalı olsa bile o halka değil, o sözü söyleyen şahsa mal etmek gerekir.
5- Bir kaç kişinin veya bir kaç yüz kişinin karıştığı bu olay iki ülke halklarına veya millete mal edilemez. Bu nedenle Türkler veya Kazaklar diye tarafları ayırmamak gerekir. (Türk vatandaşı bir grup veya Kazak vatandaşı bir grup ifadeleri kullanılmalıdır.)
6- Ayrıca olayı Türk vatandaşları içinde Kürtler çıkardı v.s. gibi ifadeler de yanlıştır ve daha tehlikeli sonuçlara yol açar. Türk vatandaşları (isçileri) içinde farklı halklar olabilir, bunu karıştırmamak gerekir. Çünkü ENKA Türkiye'nin en büyük ilk 3 inşaat firmasından biridir ve binlerce profesyonel kişi (mühendis, teknisyen, tekniker, usta, işçi, yönetici, işletmeci, hukukçu v.s) çalışmaktadır ve bizzat benim üniversiteden sınıf arkadaşım makina mühendisi, bu bölgede teknik müdür olarak çalışmıştır ve böyle bir çok iyi eğitim almış kişiler öncelikle kendileri ve aileleri için çalışsa da, aslında Türkiye ve
Kazakistan için hizmet etmektedirler ve Kazakistan'da misafirdirler.
Her iki tarafta bunun bilincinde olarak hareketlerine dikkat etmeli ve karşı tarafı rencide etmemelidir.
7- Ayrıca her iki taraf da karşılıklı olarak birbirlerine üçer aylık süreli vize dahi uygulamamaktadır. Bu olay Türk vatandaşı çalışanların durumunu da Kazakistan'a giriş çıkışlarını olumsuz etkileyebilir ve çalışma vizeleri almalarını etkileyebilir.
8- Ayrıca Kazakistan'daki en kaliteli liseler Türk liseleri (60 a yakın) ve Ahmet Yesevi Üniversitesi (Türkiye her yıl 100 milyon dolarlık kaynak ayırmakta) ve Süleyman Demirel Üniversiteleri, her iki ülkeye faydalı olacak kişiler yetiştirmektedir ve her iki ülkede karşılıklı binlerce öğrenci okumaktadır. Ayrıca Türkiye'de her yıl yüzlerce Kazak öğrenci üniversitelerden mezun olup ülkesine dönmektedir.
OLAYIN OLUŞMA SEBEPLERİ
1- Türkiye'nin en büyük inşaat firması da olsa ENKA'nın kendi elemanlarının bölgeye ve ülkeye intibakı ile ilgili gerekli eğitimleri vermemesi veya yeteri kadar verememesi... Özellikle alt kesim yöneticilerine (ustabaşı, formen ve düz işçi) Kazaklarla direkt muhatap olacak olan personele yönelik sosyal ve psikolojik ve yönetim dersleri, Kazakca dersleri gibi. (Aynı şekilde Kazak vatandaşlara da Türkiye ve Türkler hakkında intibak eğitimi verilmelidir)
Zira bizzat kendimde mühendis olarak bir çok Türk firmasında çalıştım ve Türkiye'den gelen yöneticilerden bazıları ve özellikle formen ve usta başı seviyesinde kişiler kendi altında çalışan Kazaklara çok sert davranabilmekte, ezmekte, küçük görmekte ve bazen küfürlü konuşmalar olmaktadır. Bunu belki de işi zamanında yetiştirebilmek için yapmaktadır. Zira biraz yumuşak davranma
durumunda, kişiler işi yavaştan alıp işi yetiştirememe tehlikesi de
vardır. Ancak, sebebi ne olursa, kaba ve hakir görücü davranışlarda
bulunulmamalıdır. Bir insanın kendi ülkesinde başka ülke vatandaşları tarafından azarlanmasının ne gibi psikolojik sonuçlar doğuracağı bellidir.
2-Kazak vatandaşları ve Türk vatandaşları arasında haliyle ücret
farkı vardır ve 2-3 misli civarındadır. Bu durumun Kazak vatandaşları tarafından kabullenilmemesi. Oysa bölgede çalışan Amerikalı veya Avrupalı bir mühendis 6-15 bin dolar ve 28 gün çalışıp 28 gün kendi memleketine gidebilmekte ve dinlenebilmektedir. Bu duruma Kazak vatandaşları neden ses çıkarmamaktadır? Çünkü bunlar BECHTEL firması çalışanlarıdır ve gerçek işverendir ve Kazaklarla sadece taşeron firma ENKA elemanları muhatap olmaktadır ve işi ENKA yapmaktadır ve Bechtel'e karşı Enka sorumludur ve bazen işi yetiştirmek için sert olmak durumundadır. Aslında bu olay bir yerde genel olarak Kazakistan’daki ücretlerin düşüklüğüne tepkidir. 3-Enka’nın aldığı veya alacağı işlerin meblağı çok yüksektir ve 30-
40 yıldır Bechtel’in vazgeçilmez partneri Enka'dır. Bu uyumlu çalışma Kazakistan’da da devam etmektedir ve edecektir. Bu büyük işlerden pay
alamayan özellikle bazı Rus ve Kazak firmaları suni olarak Kazak vatandaşlarını Enka'yı karşı ayaklandırmışlardır ve Enka'nın ve Türk vatandaşlarının gitmesini istemekte işleri kendilerinin yapabileceğini düşünmekteler ve pastadan daha büyük pay alma yarısı devam etmektedir fakat aslında bunu yapabilecek kapasiteleri yeterli değildir ve Bechtel, Enka ile çalışmak istemektedir ve 2000 den fazla Türk vatandaşı çalışmaktadır. Olayların esas sebebi budur.3- Ayrıca Kazakistan’a ilk gelen bazı Türk vatandaşlarının (sözüm ona işadamları) işlerinde dürüst olmamaları, Kazak partnerlerini aldatmaları ve özellikle bazı inşaat işlerinde çalışan kişilerin Kazakistan'da çok serbest yaşamaları ve Kazak kızlarıyla gönül eğlendirmede aşırıya gitmeleri de, genel olarak Türk vatandaşlarına karşı bir antipati oluşmasına sebep oldu. Bu durum aslında bütün Kazakistan genelinde yaygındır. Dolayısıyla çok dikkat etmek
gerekir. Aksi taktirde kontrolü alınamayacak olaylar oluşabilir. Fakat
bütün Türk vatandaşlarını bu kategoriye koymuyoruz. Dikkat edelim oyuna gelmeyelim, sakin olalım. Hani ne derler; Kol kırılır yen içinde kalır veya pireye kızıp yorganı yakma!
Yaşasın Türk-Kazak kardeşliği...”
Medeniyetten
Orta Çağ'aBAYRAM tatili münasebeti ile bir günlük bir gezi için ailemle Yedigöller'e gittim. Belki inanmayacaksınız ama medeniyetten Orta Çağ'a nasıl ulaşılır bu yolculukta öğrendim.Ankara’dan yola çıktığınızda bir 'zaman tüneli'ne girmiş gibi oluyorsunuz. Aynı ülke içinde üstelik dünyaca ünlü bir turizm beldesine ulaşırken modern bir merkezden ortaçağ yerleşkesine gitmiş gibi bir durumla karşılaşmak beni oldukça şaşırttı.
Sayın Çevre ve Orman Bakanı bir kez olsun bu bölgeye gitti mi? Sanmıyorum.Eğer gitmiş olsa Dirgine Orman İşletme Müdürlüğü sorumluluk sahası içerisindeki bu ilkelliğe sanırım isyan ederdi. Bayram tatilinde bölgede binlerce insan gitmişti ancak çile ve eziyette vardı.
Ben en son 20 yıl önce gitmiştim Yedigöller'e... İnanın bu yol o zaman bile daha iyi idi. Bir aracın ancak geçebileceği bir yoldan yüzlerce araç geçmeye çalışıyor. Ahşap köprüler ha yıkıldı, ha yıkılacak, uçurumlardan bir araç her an uçtu uçacak, bu ne zulüm, ne eziyet.... Bir de tabela orman yangınlarını 'Alo 177'ye bildirin. Cep telefonlarının çekmediği bir tane bile acil telefonun bulunmadığı bir yerde bu haber nasıl verilecek?Mengen ayrımından 48 km’lik mesafeyi 2 saatte gidebiliyorsunuz. Teknolojinin en gelişmiş ulaşım araçları ile gidilen bir yolda ortaçağ düzeni size felaketi önleme şansı tanımaz ki bir cankurtaranın veya itfaiye aracının oraya ulaşması en az bir saat alır. Üstelik burası National Park inanılır gibi değil.
Şahsınızda yetkilileri göreve çağırıyorum. Burası Orman içi yollar kapsamında Orman Genel Müdürlüğü'nün sorumluluk sahası içerisinde değerlendirilecek bir bölge... Lütfen daha duyarlı olalım. Her gün yüzlerce okul minibüsünün çocukları getirdiği bir o kadar turist taşıyan aracın geçtiği bölgeyi böyle başı boş bırakmayalım.
Acilen yolun yapılması ve insanların daha güvenli bir yola kavuşturulması toplumsal görevdir.Cenk KAPLANCAN
Paylaş