18 yıldır Türkiye’de yaşayan ve ‘Wall Street’ gazetesinin temsilciliğini yürüten Hugh Pope’ın yeni kitabı ‘Sons of the Conquerors’ (Fatihlerin Oğulları) Amerika’da yayınlandı.
Kitap tarihsel olarak karşılaştırmalı bir biçimde Türk Cumhuriyetleri’ni ve Türkiye’yi konu alıyor. Ancak Türkiye’nin bölgedeki ekonomik ve siyasal gücünden dolayı kitabın asıl vurgusu Türkiye üzerine... New York’ta, George Soros’un başkanı olduğu Açık Toplum Enstitüsü adlı sivil toplum örgütünde bir konuşma yapan Pope’ın tanıtım konuşmasını www.sansürsüz.comsitesinde özetleyen gazeteci Elif Özmenek şunları yazıyor:
‘Kitap 6 bölümden oluşuyor. 1. bölümde Pope, ‘Fatihler’ kavramı üzerinde duruyor. Bugün birçok insanın, Türklerin Ortadoğu’yu binlerce yıl yönettiğini unuttuğunu söyleyen Hugh Pope, özellikle Batı dünyasının bunu hatırlamamasını iki ana sebebe bağlıyor.
Türklerin, I. Dünya Savaşı’nı Batılı güçlere kaybetmesinden dolayı Batı’nın, Türkiye’yle ilgili hatırladığı birçok şeyin savaş propagandasının bir parçası olması ve tarihsel olarak Batı’nın Türklerle sürekli savaşmasının hafızalara kazınması... İkincisiyse Türklerin tarih boyunca devletlerinden başka büyük bir şey yaratmamaları.
Hiçbir zaman kendilerine ait bir edebiyat oluşturamayan Türklerin her zaman gittikleri yerlerin dilini, kültürünü ve hatta dinini aldıklarını belirten Pope, Türklerin kültürel olarak kendilerine hiç güvenmediklerini düşünüyor.
Ancak dünyanın unutmasına rağmen, Türkler arasında ‘fatih’ kavramının azalmadığına inanıyor Hugh Pope...Türklerin bu kavramı bilinçaltında sürekli yaşattıklarına örnek olarak da Başbakan’ın AB’den müzakerelere başlamak için tarih alarak döndüğü zaman Türkiye’de ‘Avrupa Fatih’i olarak karşılandığını hatırlatıyor. Futbol takımlarının da Avrupalı bir takımı yenmesi durumunda her zaman Viyana kapılarındaki günleri hatırlatan ifadelerin basında kullanılmasına dikkati çekiyor.
‘Liderlik’ kavramı üzerinde de duran Pope, Türkiye’de güçlü liderlerin genelde devrildiğini ve bunun çok sık yapılmasından dolayı güçlü bir devletin oluşmadığını belirtiyor. Türklerin yalnız bir tarihinin olmasının sebebini tarih boyunca geçimlerini ‘yağma ve talanla kazanan bir ülke’ olmasına bağlayan Pope, bugünlerde bile Maliye Bakanı’nın IMF toplantılarının ardından Washington’dan dönüşünde gazetelerin bunu ‘seferden’ dönülüyormuş havasında yansıttığını vurguluyor. ‘İslam Ala Turka’ başlığı altında ise, İslamiyet’in, değişik Türk cumhuriyetlerinde değişik biçimlerde hayat bulduğunu anlatıyor, Türklerin daha ılımlı İslam’ı seçmelerini Türkiye’nin ekonomik olarak daha güçlü ve eğitimli olmasına bağlıyor.
Türkiye’de milliyetçiliğin son zamanlarda arttığını belirten Pope, Türkiye’de Kürt karşıtlığının açık şekilde görüldüğüne, ancak bunun ‘Kürt karşıtlığı’ olarak dillendirilmediğine, onun yerine olayların ‘bayrağa değer veren’ bir toplum tutumuyla kapatılmaya çalışıldığına dikkati çekiyor. Hope, ‘Bunu çok garip bulduğunu’ belirterek, başka hiçbir ülkede böyle bir şey görmediğini de sözlerine ekledi.’
Hope’un, 2000’de o zamanki eşi Nicole ile yazdığı ‘Turkey Unveiled’ adlı kitabı da 2004’te ‘Çıplak Türkiye’ adıyla tercüme edilmişti.
Aynı gazetede yazan ve Türkiye’yi ‘Avrupa’nın hasta adamı’ olarak nitelendiren Robert Pollock’tan sonra Hope’un,Türkiye’ye eleştirel bir bakış sergileyen son kitabı Türkçe’ye çevrildiğinde çok tartışılması bekleniyor.
‘Tekel olayı’ TBMM’ye yansıdı
TEKEL’deki gelişmeleri sık sık gündeme getirdik. Ortadaki bütün gerçeklere, belge ve bilgilere karşın siyasi irade nedense bir şey yapmaktan hep uzak kaldı. Buna rağmen yargı gerekeni yaptı ve Tekel’in yurtdışından usulsüz olarak getirdiği 2. el makinelerin iadesine karar verildi.
Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari de bunu itiraf etmek zorunda kaldı ve ‘Makineleri geri verdik, hiç zarar etmedik’ diye de ekledi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu dün kamuoyunu altı aydır meşgul eden sorunu Meclis’e taşıdı. Dün Başbakan ve Maliye Bakanı’na 16 soru yöneltti.
Tayyip Erdoğan’asorulan sorular içinde; Tekel’in 8 adet paketleme makinesinin getirildiği İspanyol TMS firmasının bu ihaleyi nasıl kazandığından başlayarak, kiralamanın nasıl gerçekleştiği, alım bedelleri, Tekel Üst Kurulu’nun karşı itirazına kadar bir dizi soru yer alıyor. Kumkumoğlu, ‘Bu sonuçlara yol açan sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Konuyla ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu harekete geçirdiniz mi?’ diye sordu.
Kemal Unakatın’a da Tekel Yönetim Kurulu’nun, kuruluşundan hemen sonra Veserfrucht adlı 25 bin Euro sermaye ile kurulan firmaya 200 milyon dolarlık ‘kaliteli’ tütünün nasıl satıldığından, kamunun zararının olup olmadığına kadar birçok soru yöneltiliyor ve ‘Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun Tekel’le ilgili 2003 yılı raporunda, ‘tütün satışlarının deneyimsiz firmalara satışı yerine, başka yöntemlerin denenmesi’ yönündeki uyarısı doğrultusunda Bakanlığınızca ne tür çalışma yapılmıştır?’ deniliyor.
Kumkumoğlu, soru önergeleriyle ilgili olarak ‘Tekel’de yaşananlar şu anda Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin küçük bir yansımasıdır. Dilerim, Tekel’de ve benzeri kurumlarda yaşanan olumsuzluklar, gelecek iktidarlar için o uygulamaları yapanların Yüce Divan dosyalarını oluşturmaz’ diyor.
DYP de CHP gibi oldu
DYP Büyük Kongresi öncesinde muhalifler ortaya çıkmaya başladı. DYP’de beklenen değişimin gerçekleştirilmediği gerekçesiyle 3 yıl önce ABD’den gelerek siyasete atılan M.Ali Bayar partisinden istifa etti... Bir başka tepki de, DYP Ankara eski İl Başkanı Nevzat Ceylan ile DYP İstanbul eski İl Başkanı Süleyman Soylu’nun ortak açıklamasıyla ortaya çıktı. Ceylan ve Soylu, ‘Seçimle gelen, seçimle gidecek, hiçbir teşkilat görevden alınmayacak’ sözüne karşın bazı illerde il başkanları 7 defa değiştirilerek (Mersin 7, İstanbul ve Bursa 4’er) 200’e yakın il başkanının, 1000’den fazla ilçe başkanının ve 30.000’den fazla da yönetim kurulu üyesinin görevden uzaklaştırıldığını belirterek ‘DYP misyonundan uzaklaşmıştır.14-15 Mayıs’ta gerçekleşecek kongrede dağ fare doğuracaktır’ iddiasında bulundular.
Soylu, 2002seçimlerinden sonra DYP’den uzak dururken; Bayar,Ağar’ın yardımcısıyken görevinden istifa etmişti.
Benim de postam kayboldu
ABD’den 5-6 ay önce İzmir’deki oğluma buradaki ‘Barnes and Noble’ adlı kitabevinden yaklaşık 120 dolarlık bir hediye kitap paketi yolladım. Ancak bu paket oğluma ulaşamadı. Barnes and Noble paketin Türkiye’ye teslim edildiğini söyledi. Sonuç alamayınca firma ödediğim parayı iade etti. Türkiye’ye teslim edilen ama sahibine verilmeyip kaybolan paketin başına neler geldiğini ne ben ne de onlar öğrenebildiler. Sizce ne olmuştur o pakete?
Edip AKPINAR-ABD
Mesaj Panosu
BU ülkeyi savaşarak değil ama satarak bitirecekler. Devlete ait olması gereken ne kadar kuruluş varsa hepsini teker teker satıyorlar. Bu ne zaman son bulacak, daha doğrusu daha satılacak ne kaldı?