Paylaş
İnsanlar eskiyle yeniyi karşılaştrırken bir taraftan yeniye uymak ve onu kullanmak durumunu yaşarken, diğer taraftan da eskiyi anlatır durur. Bu maziye geçiş halleri daha önce elindekini kaybetmiş olmanın hüznünüden midir ya da elindeyken eskiye veremediği değerin pişmanlığını çektiğinden midir nedendir bilinmez ama hep eskiyi arar durur.
“Aah ah nerde o eski bayramlar” derken bile bu arayış geçmişe duyulan özlemdir; bu arayış gün geçtikçe kaybolan değerlerin yitirilmesidir. Akıp geçen her dakika zamanımızla eskittiğimiz değerler olarak davranışlarımızda da değişime yol açar. Bu değişime öncülük eden genç kuşaklar olurken, zaman tüketmiş olan nesiller ise bazen onlara ya bir özlem ya da imrenerek bakıyor.
İNSAN HEP AYNI
Zamana ayak uydurmak çağın gerisinde kalmamak için her zaman kendini yenileyip değişirken geçmişte olan güzellikleri de unutamamak gerekir.
Yaşama geçirilen her davranış ve yenilik için geçmişe özlem duymak ve geçmişte kalmak yerine bugünleri yaşamayı gerektirir. Ne de olsa insan hep insandır ve bu çark böylece değişip gidecektir. Hiç bir şey aynı kalmayacaktır. Fakat bize bunları yaşatacak farklılıkta insanlar bulmak zor olduğu gibi mümkün de değildir. Çünkü farklılıklar olacakken farklılıkları yok eden bencillikler ağır basmaktadır, çıkarlar üstün gelmektedir. Bunlar da olacaktır ki iyi ve kötü anlaşılsın istisnalar hariç. Fakat bu farkı anlayabilecek kaç insan var ki? Bir farkı anlamak için de farklı olmak gerekir.
Kalite insanların görgü bilgi ve davranışlarıyla ölçülür. Bunun içindir ki kaliteli geçmiş kaliteli gelecek bırakır.
Kaliteyi seçmek yerine yine çıkarları seçersek hiç bir yere varılmayacaktır. Onun içindir ki bu “ahhh aah nerde o eski..” diyen kişiler yarattıkları eserlerin sonunda pişmanlık çekerek acı duymakla yetineceklerdir. Geçmişten günümüze değişen en önemli şey yine işsizlerin sayıca attığı gerçeği dururken! Biz bayramları nasıl yaşayabiliriz ki?
Songül GÜNSÜR
Kurban ve çocuklar
ALINAN kurbanlıklar ile çocuklarınızın kurduğu duygusal bağa dikkat çeken Reem Nöroloji Merkezi Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, dini vecibelerin yerine getirildiği sırada çocukların psikolojisinin de dikkate alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
- Dini vecibelerin yerine getirilmesi sırasında çocuklarına karşı sorumlulukları da ihmal etmemek gerekir.
- Soyut düşünme kavramına erişmeyen çocuklar kurban kesimini dini bir görev olarak değil, bir cinayet veya vahşet olarak algılayabilirler.
Hayvanın gözlerinin ve ayaklarının bağlanarak çaresiz bırakılması, çocuklarda duygusal yönden çöküntüye neden olabilir. Öldürme bilincine sahip olmayan bir çocuğun yanında ebeveynleri tarafından bir hayvanın kesilmesi veya kesilmesine müsaade edilmesi, çocuk tarafından hayvanların öldürülmesinin doğru bir davranış olarak algılamasına neden olabilir.
Ayrıca bu durum çocuklarda et yememeye sebep olabilir. Uyku düzenleri bozulabilir, kâbuslar görebilir ve hayvanlara karşı görüşleri tamamen değişebilir. Çocuklara özellikle bayram haftası süresince haber bültenleri de seyrettirilmemelidir.
— Öncelikle İslami geleneklerde yer alan ve halkımız tarafından da uygulanan kurban kanının çocuğun alnına sürülmesinden kati suretle kaçınılmalıdır.
‘Yenisini alırız’, ‘Bu dini bir görev’, ‘Allah böyle istedi’, ‘O seçilmiş bir hayvandı’ gibi açıklamalar çocukların anlayacağı şeyler değildir.”
Paylaş