Kent yaşamının yarattığı yorgunluk, insanların doğaya olan özlemi, son yıllarda yayla turizmine olan ilgiyi doruk noktaya çıkarmıştır. Geçmişe oranla bugün daha fazla insan, düzenlenen yayla turlarına katılmaktadır. Karaşar Beldesi’nin Eğriova Yaylası, Ankaralıların bu konudaki tercih alanlarından biridir. Ankara’nın gizli cenneti olarak adlandırılan bu yayla, çam ormanlarının içinde uzanan gölü, kekik kokan vadileri, ahşap evleri, sahip olduğu zengin bitki örtüsü ile doğaseverlere kucak açmaktadır. Güzellikleriyle göz kamaştıran bu yaylanın doğal kaynakları, geçmiş yıllarda sahip çıkılmaması, ihmal edilmesi ve yanlış uygulamalar nedeniyle tehdit altındadır. Süreç, Eğriova Yaylası’nda bulunan iki önemli su kaynağının, Bolu İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından, üç yıl önce özel bir firmaya kiralanmasıyla başlamış. Bilirkişilerin raporlarından yansıyan bilim ve akıl dışı saptamalar, iktidara yakın çevrelere uzanan rant iddiaları ile de gündemdeki yerini korumaktadır. Karaşar Belediyesi ve Derneğinin kiralamanın iptali için açtığı davalar ise devam etmektedir. Yöre halkının yaşananlardan rahatsız ve kaygılı olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur. Ancak, 15 Kasım 2010’da Eğriova Yaylası’nda bulunan su kaynağında yapılan bilirkişi incelemesini izlemek ve dertlerini anlatmak için gelenlerin sayısının 150’yi bile geçmemiş, bu güne kadar sessiz tepkilerin güçlü bir haykırışa dönüşmemesi ise kat edilecek mesafenin zorluğunu ve uzunluğunugöstermektedir. Eylemlerinin bir sonuç doğurmayacağını düşünerek harekete geçmeyen Karaşarlılara 21. yüzyılın usta yazarlarından B. Brecht’in şu ünlü sözünü hatırlatmanın faydalı olacağı düşünüyorum; suyunu, havasını, doğasını, ekmek kapısını yitirmek istemeyen Karaşarlılar, öncelikle örgütlenmeli ve ciddi, uygulanabilir bir yol haritası belirlemelidir. Bu dava için hayatı pahasına mücadele veren Karaşar Belediye Başkanı Ali Özdamar’a sonuna kadar destek verilmelidir. Boynunda sarayın idam fermanı taşıyan Mustafa Kemal Paşa’yı Dikmen sırtlarında karşılayarak tarihimizdeki onurlu yerlerini alan Karaşarlılara yakışan, doğasına sonuna kadar sahip çıkmaktır. Karaşarlıların bu davada gösterecekleri duruş, kazanacakları başarı, Karaşar Zeybeği’nin gücünü ve kararlılığını dosta düşmana bir kez daha gösterecektir. Hikmet ERTAN
Hukuksuzluğa karşı çıkmalıyız
BİR ülke düşünün ki mahkemeler tarafından verilen kararlarla mahkûm edilmiş Aydın Menderes’in ismi en büyük havaalanından birine, Mustafa Muğlalı ismi ise kışlalara veriliyor. Memleketin başbakanı halkın duygularını sömürmek için seçim meydanlarında katledilenlerin ismini anınca kahraman, aydınlar anınca mahkûm oluyor. Mahkemeler yapılan yargılamada hukuku uygulamaktan, açık kanun maddelerini ihlal etmekten çekinmiyor. Bilindiği üzere Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı, Hizbullah sanıklarının tahliyesinin Yargıtay C. Başsavcılığı tarafından verilen tebliğnamenin sanıklara 9 ay boyunca tebliğ edilemediği ve bu süre içinde de CMK 102. maddedeki sürenin dolduğu ve bu nedenle de sanıkların tahliyesine karar vermek zorunda kaldıklarını açıklamıştır. Bunları, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Pınar Sağ 10 ay hapse mahkum edilmesi için yazıyorum. Bu davanın ise hızı dikkat çekicidir. Yine Hizbullah davasında savcının görüşünü tutuklu sanıklara 9 ay boyunca tebliğ etmeye çalışan yargının, Pınar Sağ davasında savcının görüşünü tebliği için 1 gün dahi beklememesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü herkes bir kez daha görmüştür ki dostlara adil davranılır düşmanlara yasa dahi uygulanmaz. Çağdaş Hukukçular Derneği
Bu bir ayrıcalıktır
KAMU hizmeti yapan polislerin askerlikten muaf tutulması bize göre ayırıcalık yaratmaktır. Yoksa “Polis askerlik yapmasın” diye İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’a Okyanus ötesinden bir talimat mı geldi acaba? Neden bu ayırımcalık yaratılıyor acaba? Peki, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, müsteşar, bürokrat, valiler, kaymakamlar, hakimlar, savcılar, avukatlar, MİT mensupları, üniversite eğitim üyleri, doktorlar ve saire gibi sayısız insanlar da kamu hizmetinde görev yapmaktadırlar. Öyle ya, o zaman bu insanlar da ‘polis gibi’ askerlik yapmasın. Kamu görevini yapan belli bir grubun askerlik görevinden muaf tutarsan, bunun adı ayrıcalıktır. Bize kalırsa, Türk vatandaşı olan kim olursa olsun, askerlik görevini yapmakla mükelleftir diye düşünüyoruz. Bunun için İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın “polis askerlikten muaf tutulsun” uygulamasını çok yanlış ve haksız buluyoruz. İsmet AKSAN ismetaksan@hotmail.com
GÜNÜN SÖZÜ
“Biz öyle açılımla, şuyla, buyla halkı kandırmak istemiyoruz. Bizim düşüncelerimiz açık. (Cemevleri için) İnsanlar bir yerde ibadet mi yapmak istiyorlar buyursunlar yapsınlar. İbadetine saygı göstereceksiniz. Onu siyasallaştırmayacaksınız. Açılım yapacağım, gelin arkama bana oy verin, geleceğim iktidara sonra sizi kandıracağım bunu yapmayacağız, biz AKP değiliz.” (Kemal Kılıçdaroğlu)