Paylaş
Kanunun gerekçesinde “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir, iki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir, bu ise duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder” ifadeleri yer alıyor.
Mustafa Kemal “Ülke çocuklarının birlikte eğitim ve öğrenim görmek zorunda” olduğunu, öğrenim birliğinin ülkenin ilerlemesi için büyük önem taşıdığını...” ileri sürmüştü.
Son dönemlerde, İmam Hatip öğrenimine ağırlık verilmesinin etkisi, MEB’in yeni müfredatında görülmeye başlandı.
Evrim, Atatürkçülük gibi mefhumlar belirsizleştirilirken, cihat kavramı, selefi dönem referanslarına göre sisteme giriyor.
Kocaya itaat, ibadet seviyesine çıkartılıyor, genç yaşlarda evlilik ‘örf’ olarak, dayatılıyor.
Sonuç olarak, tekli bir yapı görünümü altında yeni müfredatta dini (selefi/mezhebi) argümanlar kullanılarak, öğrenim/eğitim birliği ilkesi ihlal ediliyor.
‘SÜPER İMAM HATİPLER’ GELİYOR
EĞİTİM İş, öğretim kurumları haftalık ders çizelgelerinin iptali için Danıştay’da dava açtı. Bakanlık, 30.5.2017’de yayınladığı kararda, imam hatiplilere ‘süper’ imtiyazlar vermişti. Fen ve Sosyal Bilimler, Yabancı Dil, Spor ve Sanat programı uygulayan Anadolu İmam Hatip’lileri gibi yeni kavramlar türetilmişti. İmam Hatipler, ‘dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere’ programlar uygulayan okul olarak tarif edilirken, imam-hatiplerin aynı zamanda bu diğer okul türlerine ilişkin programları da uygulayabilmesinin önü açılmıştı.
Eğitim-İş, “Bakanlığın bu ince oyunu ile imam hatiplilerin ayrıcalıklı bir konuma gelmesi hedefliyor. Bu eşitlik ikesinin ihlalidir ve uygulama açıkça mevzuata aykırıdır” diyor, AİHM ve yerel mahkeme kararlarını bakanlık dikkate almadığı için Yargıya gittiğini bildiriyor.
SAMİ SELÇUK’A CEVAP
YASSIADA garabetlerini köşenizden savunan Prof.Dr. Sami Selçuk’a, Salim Başol’un hatırasını savunmadan önce demokrasi adına katledilen müteveffa (taksirli suç ile öldürülen) üç şehidimizin (Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın) hak ve hukukunu anmadığı için kınıyorum. Ülkemiz, adalet adına hakkı, hukuku katleden sıfatlılardan ve zihniyetlerinden ve de baskılarından kurtulmalıdır. Biz demokrasi isliminde hakça yaşamak istiyoruz.
Yalçın KOÇAK-Demokrat Parti 7. Genel Başkanı
BİLİYOR MUSUNUZ
TERMİK VE İNSAN HAKLARI
YERYÜZÜ Derneği’nin düzenlediği ‘Termik Santralleri ve İnsan Hakları Sempozyumu’nun yarın 10.30’da Kadıköy Barış Manco Kültür Merkezi’nde yapılacağını... BARIŞ
Manço’nun kostüm, aksesuar ve kişisel eşyalarının yer alacağı serginin yarın 13.00’de Marmara Park AVM’de açılacağını... SEFERHİSAR Belediyesi’nin ilçenin kurtuluşunun 95. yılının dünden itibaren Ulamış ve Sığacak’ta kutlanmaya başladığını, pazartesi günü de Levent Yüksel ve Suzan Kardeş konserlerinin olduğunu... SİVAS Kangal’daki tek icra memurunun, haziran başında ‘FETÖ’cülükten tutuklanmasından sonra İcra Müdürlüğünde Haziran başından beri işlem yapılamadığını...
TEKİRDAĞ BÜYÜKŞEHİR’DEN REKOR 11 İLÇEYE 11 OKUL
TEKİRDAĞ Büyükşehir Belediyesi’nin 11 ilçeye 11 okul projesi çerçevesinde Çorlu’da yaptırdığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk Spor Lisesi’nin dün törenle Milli Eğitime teslim edildiğini, TBB Başkanı Kadir Albayrak’ın “Söz verdiğimiz gibi bu okullardan 9’unu teslim ettik, ikisini de iki ay içinde vereceğiz. Bunlar için 56 trilyon harcadık; Çorlu’daki okulun örneği Türkiye’de yok; 11 okul yapan 30 Büyükşehir içinde böyle bir yatırım yapan da yok” dedi.
PANO
- YELKENLİ yat ile 2 yıllık dünya turuna çıkan (yardımcıları Volker Braun, Murat Baltutan) turizmci Kadir Uğur, kendisini Antalya ve Kuşadası’ndan (23 Ağustos) uğurlayan dostlarına teşekkür mektubu yazarak, Yunanistan’ın Korinth Kanalını geçerek önceki gün Adriyatık-Korfi Adası’na ulaştıklarını duyurdu.
(www.bentour-weltumsegelung.com)
- HUKUKÇULAR Derneği Başkanı Cavit Tatlı, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün katılımıyla Adli Yıl açılışının bugün Haliç Kongre Merkezi’nde 18.30’de yapılacağını açıkladı.
ŞERİF MARDİN NE İSA’YA NE MUSA’YA YARANDI
TÜRKİYE’nin dünya çapında tanınmış sosyoloğu Prof. Mardin’in vefatı üzerine, Mardin’in sosyolojiden meslektaşı ve dostu Serdar Taşçı’ya “Mardin, Osmanlı’yı hortlatan kişi midir? Kendisi ve eserleri hakkındaki görüşünüz nedir?” diye soruyoruz.
Taşçı şunları söylüyor:
Şerif Mardin, genel olarak her sosyoloğun, ‘içinde olduğu toplumu yazma’ dezavantajına sahipti. kast ettiğim şu; sosyolog herkesin bildiğini sandığı konularda yazıyor, dolayısıyla ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranıyor.
Ayrıca Mardin, resmi ideoloji ve hakim sosyolojik paradigma dışına çıktığı için eleştirilmesi gayet anlaşılır bir durum. Daha sonra kendisine bağlı başka bir hakim sosyolojik görüşün ortaya çıkmış olması da ilginçtir.
Tabii O, çok önemli iki kuşağın temsilcisi. Bu iki kuşakta Ömer Lütfü Barkan, Niyazi Berkes, Fuad Köprülü, Mustafa Akdağ, Hilmi Ziya Ülken, Ahmed Hamdi Tanpınar, Behice Boran, Tarık Zafer Tunaya, Sabri Ülgener, Mümtaz Turhan, Süheyl Ünver, Halil İnalcık gibi farklı görüşteki kişiler yer alıyor. Her biri klasik ilerlemeci ve pozitivist tezleri daha derinlikli olarak soldan veya sağdan, hatta Kemalizm bakış açısından eleştirmişti.
Mardin ‘merkez-çevre’ ya da ‘mahalle baskısı’ gibi popülarize olmuş yaklaşımları bir kenara özetle şunu söyler: Batıya ve rasyonele yönelirsin ama senin toplumunda etkili olan ve davranışları belli yönde etkileyen dini ve kültürel kodlar vardır. Bunları izlemeden, inkar ederek bir tarih, bir sosyoloji düşünülemez.
Bu yaklaşım Mardin’i ilerici-pozitivist tezlerden de, mukaddesatçı tezlerden de uzak tutar.
Said Nursi kitabında olduğu gibi istediği konuyu incelemesi onu ‘gerici/ dinci/nurcu’ yapmadığı gibi, teoloji bilgisine sahip olduğunu da göstermez. Bence Gazzali ya da İbn Haldun gibi isimler yanlış okunmuş, Said Nursi ise gereğinden fazla önemsenmiştir.
Osmanlı’ya gelince: Niyazi Berkes ya da Mustafa Akdağ gibi Kemalist ve sol düşünce insanları da Osmanlı, üretim ilişkileri ve din meselesi konuşulmadan Cumhuriyet’in anlaşılamayacağı teziyle Mardin ile bir noktada birleşirler. Mütefarrika, 2. Mahmud, 3. Selim, Tanzimat ve Meşrutiyet deneyimi, Yeni Osmanlılar ve Jöntürkler anlaşılmadan, Cevdet Paşa, Ahmet Mithat, Namık Kemal, Mizancı Murad, 2. Abdulhamid, Ahmet Rıza ve Sabahattin, Akif, Gökalp etrafındaki tartışmalara bakmadan Atatürk ve devrimleri beslendiği kaynaktan temelsiz kalır.
Mardin resmi ilerlemeci ideolojinin gazabına uğrama pahasına Weberyan-anlayıcı sosyoloji üzerinden Türk Modernleşmesi’ni okuyor, günümüz tartışmalarının köklerini orada buluyordu. Bu yaklaşımı sınıf merkezli Marksist paradigmadan eleştirmek mümkün. Ancak Mardin’e yönelik gerici, nurcu ya da Osmanlıcı gibi yaklaşımlarda bulunmak vicdansızlık olur.
Mardin’in ‘Jöntürklerin Siyasi Fikirleri’ başlıklı kitabının sonuç kısmının okunması bile geçmişten günümüze içinde bulunduğumuz durumu anlamaya yeterli olur. Öğreneceğiz ki eski ile şimdi belli bir sürekliliği takip ederek yeni ve hatta karşıt sandığımız formlara bürünüyor.
Farklı tezlere toplum olarak açık olmalı, Mardin gibi isimler bu toplumda daha çok fazla yetişmeli, kendi toplumsal tarihimizi Bernard Lewis, Arnold Toynbee ve Erik Zürcher gibi yabancı isimlerin egemenliğinden kurtarmalıyız.
TMO TABAN FİYATI REVİZE ETMELİ
KARADENİZLİ üreticiler, fındık fiyatının düşüklüğü karşısında bu yıl da hayal kırıklığı yaşıyor. TMO’nin alımlarabaşlaması da fındıkçının derdine çare olmadı.
Rekolteden yüzler gülüyor ama fiyatlardan umduğunu bulamayan üretici deyim yerindeyse kan ağlıyor.
Borcundan ötürü ürününü erkenden pazara indirenler zorunlu olarak tüccara 8-9 lira arasında satıyor. Oysa fındığın maliyeti 8.75 lira.
Yani el elde baş başta. 9 liradan satılan fındık maliyetini ancak karşılayabiliyor.
TMO’nun 10-10.5 TL’lik taban fiyat üreticiyi memnun etmediği gibi, soğuk duş etkisi yarattı. TMO ürün bedelini peşin vermiyor.
Zaten piyasayı belirleyen üç beş tekel firma ile alivreciler üreticinin çaresizliğinden istediği rakamı belirleyerek, alım yapıyor.
Onlar ne derse o oluyor serbest piyasada... Karadenizli yoksul üreticinin tekel firmaların insafına terk edilmemesi için TMO önceden açıkladığı taban fiyatı revize ederek en az 13 liraya çıkarmalı.
Devlet babalığını göstererek üreticinin yüzünü güldürmeli. Hem Tarım Bakanı “Fındık üreticisini ezdirmeyeceğiz” dememiş miydi?
Şükrü KARAMAN
FAKIBABA’YA ÇAĞRI
FATSA Ticaret Borsası Başkanı Ali Feyzi’nın, Bakan Fakıbaba’nın fındık fiyatını revize etmediği takdirde kendi ayağına kurşun sıkmış olacağını söyledi.
Ali Feyzi, TMO’nun fındık fiyatını 10 lira olarak açıklamasına tepki gösterdi. Başkan Feyzi, bakanlığın fındık fiyatının revize etmesi gerektiğini kaydederek, “Tarım Bakanlığı bir algı oluşturdu. Kamuoyunda bir beklenti yarattı. Fındık fiyatının borsa da yazmaması ile ilgili sözlü uyarı yaptı. Bunu kamuoyu ile paylaştı basın açıklaması ile. Bunu açıkladığın zaman 8.50 ve 9 TL rakamlarını az görüyorsun demektir. Eğer 9’lu rakamları az görüyorsan ayın 8’inde de Tarım Bakanlığı Giresun’a geliyorsa, burada bu fındığın fiyatını ileri yönde revize etmezsen üreticiyi sırtından vurmuş olursun. Bu algıyı oluşturup bu fiyatı arttırmazsan o zaman bu milletin ahını alırsın. Tarım Bakanlığı bu açıklamaların akabinde fiyatı arttırmazsa kendi ayağına kurşun sıkmış olur. Fiyatı artırırsa lafımız yok, eyvallah” diye konuştu.
Paylaş