PaylaÅŸ
 Tüketici Fiyat Endeksi ve 2004 yılı Hane Halkı Tüketim anketi sonuçları üzerinden yapılan hesaplamaya göre geçen yılın ağustos ayından bu yana enflasyon en yoksul 20’lik dilim için %11.08'i bulurken, en zengin dilim için %10.69 olarak gerçekleşti.
Yani düşen enflasyon dar gelirliyi ezmiş; mutfakta yangın sürüyor.
- Domates, karpuz gibi meyvelerdeki yüksek düşüş oranları, diğer gıda ürünlerindeki artışı gizledi. Dar gelirlinin en çok harcama yaptığı ekmek, pirinç, makarna gibi ürünler ciddi şekilde arttı.
- 81 üründeki fiyat düşüşü, 269 üründeki artışa baskın geldi.
- Benzin % 3 oranında düşerken, toplu taşıma araçlarında ortalama artış %4’ü buldu.
- Kiradaki artış ise %1.98 oldu.
Sendikanın 'çarşı'yı tespiti ise şöyle:
"Resmi olarak açıklanan enflasyon rakamlarının ne kadar gerçeği yansıttığı tartışmalıdır."
"Ben kamunun diliyle konuÅŸuyorum."
(Recep Tayyip ErdoÄŸan)
Spor-Toto'dan 'deli dumrul' parası
Bahis bayilerinden 6.000 $ isteniyor
İSTANBUL'dan bir İddaa bayi anlatıyor:
"Spor-Toto Teşkilatı'na bağlı olarak futbol bahis oyunları bayisiyim. Üç dört yıl önce bayi olurken 2.000 dolar makina, 500 dolar da teminat bedeli ödedik. Bayilik büyük para kazandırmıyor. Geçen Temmuz'un 27'sinde 'teminat' adı altında 500 dolar daha istediler. Yeni bir sürpriz daha oldu; eylül ve kasım sonuna kadar iki taksit halinde 6.000 dolar daha talep ediliyor. AKP iktidarı, bizi bu bayilikten kaçırmak mı istiyor? Bu yolla da bizlerden boşalacak bayilikleri yandaşlara mı dağıtmak istiyor? Bu durum Maliye Bakanlığı'nın şarap üreticilerine yaptığının bir örneği sayılmalıdır."
BEŞİKTAŞ Belediye Başkanı İsmail Ünal, 'Biliyor musunuz'daki dünkü yazı üzerine şu 'bilgilendirmeyi' yaptı:
"Çağdaş Levent Derneği'nin, mevcut binaların genellikle tadilat yapılarak işyerine dönüştürüldüğü hakkındaki şikayetlerini içeren dilekçeleri, 7 adet olmayıp daha çok sayıdadır. Bu tür şikayet konuları çok eski yıllara dayanmaktadır. Yapılan müracaat ve şikayetlerle ilgili her türlü yasal işlem yapılarak yasal sürelerde cevap verilmiştir. Ayrıca, şikayetlerle ilgili yasal işlemlerle ilgili cevapların, yasal süreler içerisinde azami titizlik ve dikkatle verildiğini de vurgulamalıyım.
İSTANBUL Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nazır Şentürk, "Güler'in plazması" (6.9.2006) başlıklı yazı üzerine şu açıklamayı yaptı:
"Sayın Valimiz Muammer Güler; standı gezdiği sırada plazma TV ile ilgili basın mensuplarınca görüşünün sorulması üzerine, dijital teknolojinin dünyadaki gelişimi sonucunda böyle çok işlevi olan ürünü herkesin kolaylıkla kullanabileceğini, hatta ilerideki bir zamanda MOBESE'de de bundan yararlanılabileceğini, söz konusu plazma TV'yi satın almadığını ve bu konuda herhangi bir kaynağın ayrılmadığını" ifade etmişlerdir.
- ŞEHİTLİĞİ ve askerliği bu kadar hafife alan başbakana karşı, muvazzaf ve emekli hiçbir asker tepki göstermedi. Yer yerinden oynamalı; bu kişi, ümmeti ile beraber istifa etmeliydi. "Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir" diyerek şehit olmayanları yan gelip yatıyor diye niteleyen siyasi otoritenin zaafları yüzünden pisi pisine ölme yeri de değildir.
Ä°smail FINDIK-Emekli Albay
- ŞEHİT olan asteğmenin hain askeri Abubekir Polat yakalanmış. Hiç boşuna askeri mahkeme açılmasın. Asteğmenin birliğine geri iade edilsin. Cezasını orada çeker. Başbakanımızın deyimiyle 'şehit olmak askerlik gereği' ise 'eğitim zaiyatına uğramak' da, askerlikte normal bir olaydır. Benzer bir şeyi Apo'ya yapacaksın. Madem AB öyle istiyor, Apo'yu bir sabah kimseye haber vermeden teröre en çok kurban veren il hangisi ise onun ana meydanında serbest bırakacaksın.
Kerem AKCASU
- BUGÜNKÜ (dünkü) şiirinize istinaden Nazım Hikmet'in konuyla ilgili bir başka şiiri vardır. Türkiye'nin muhtemel Irak Savaşı'na katılımı Ankara'da pazarlık edilirken bir hatırlatma... Kore Savaşı günlerinde Amerikalı bir yetkili (Mr. Dalles) Türk askerinin çok ucuz olduğunu, günde 23 sente mal olduğunu söylemiş. O günlerde başta iktidar olmak üzere kimse sesini çıkarmamış.Nazım ise dayanamamış, bu şiiri yazmış. (Ahmet Kemal ŞENPOLAT)
23 sentlik asker
Mister Dalles,/sizden saklamak olmaz,/hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Â
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti,/Ankara'da 23 sente,/yahut iki kilo kuru soğan,/yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,/elli santim kefen bezi yahut,/yahut da bir aylığına/yirmi yaşlarında bir tane insan.
erkek,/ağzı burnu, eli ayağı yerinde,/üniforması, otomatiği üzerinde,/yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,/belki tavşan gibi korkak,/belki toprak gibi akıllı/belki gençlik gibi cesur,/belki su gibi kurnaz/(her kaba uymak meselesi),/belki ömründe ilk defa denizi görecek,/belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles (tanesi 23 sentten yani)/satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden/İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,/seksen beş onda altısını yahut/bir çift iskarpin parasına.
Â
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,/herhalde bunu sizden gizlediler:
Â
Size tanesini 23 sente sattıkları asker/mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,/mevcuttu otomatiksiz filan,/mevcuttu sadece/insan olarak/mevcuttu, tuhafınıza gidecek,/mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,/daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,/mesela, Mister Dalles,/yeller eserken yerinde sizin New-York'un,/kurşun kubbeler kurdu/o gök kubbe gibi yüksek,/haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek./Halı dokur gibi yonttu mermeri,/ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
/ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,/sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,/zulüm gibi,/hürriyet gibi,/kardeşlik gibi sözlerin,/dövüştü zulme karşı o,/ve istiklal ve hürriyet uğruna/ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,/ve yarin yanağından gayri her yerde,her şeyde,/hep beraber,/diyebilmek için,/yürüdü peşince Bedreddin'in.
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:/922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles,/Herhalde bütün bunları sizden gizlediler,/ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,/yarın çok pahalıya mal olursa size,/bu 23 sentlik asker,/yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,/her millet gibi büyük Türk milleti.
Nazım Hikmet RAN (1953)
İSTANBUL İtalyan Lisesi 9. sınıfta 4 dersten sınıfta kaldım. Bütün yaz not yükseltme sınavlarına çalıştım. Geçen yıl yapılan sınavın bu yıl yapılmaması beni perişan etti. Bir ders ve bir not için bir yıl kaybediyorum. Bakan
Hüseyin Çelik'ten bu sınavın yapılmasını sağlamasını istiyorum. Başka okullarda 6 dersten kalanlar bile bir üst sınıfa devam edebiliyor. Bu eşitsizliğin giderilmesini ve bize de böyle bir hak tanınmasını istiyorum.
İdil KOYLUÇ-İSTANBUL
- EDREMİT Tansaş'ın önünde çirkin boyutta yüksek ve büyük tabelalı bir direk var. Bu market herhalde pek mühim. Yoksa bu direk, kentin ana meydanında bulunan Atatürk heykelinin tam karşısında ve ondan daha heybetli durmazdı değil mi? Edremit'in halkı, resmi zevatı ve öğretmenleri bile umursamıyorlar; herhalde farkında bile değiller. Eminim marketin ucuzluk ilanlarını hemen görüyorlar.
Emel Ülkü VERAL
- CHP'li Ali Kemal KumkumoÄŸlu'nun, Dr. Lülfü Kırdar Kartal EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesi'nin ek yoÄŸun bakım ünitesinin yılbaşından beri neden hizmete açılmadığını gündeme getiriken, bunun nedeninin çevredeki bir özel hastaneninÂetkisinin olup olmadığını sorduÄŸunu...
- HARAMÄ°DERE'deki Energy-Isı Market'in bugün 11.00'deki açılışına CHP Genel BaÅŸkanı Deniz Baykal'ın katılacağını...Â
Torpil ve adam kayırmacılığı
DEVLET memurluğuna girişte haksızlığın önlenmesi amacıyla, merkezi sınav sistemi uygulaması getirilmiştir. Ancak; yapılan bu düzenleme ile de torpil ve adam kayırmacılığının önüne tamamen geçilemediğini düşünmekteyim. Zira, bazı kurumlar daha sonra sözlü sınav yaptıklarından, bu da birtakım dedikodu ve şüpheye neden olmaktadır. Ayrıca; 657 Sayılı Kanun'un 59. maddesine dayanılarak 'istisnai memur' unvanıyla sınavsız müşavir ve özel kalem müdürü alınmaktadır. Söz konusu uzman memurlar; emsallerine göre bilgi ve yetenek olarak farklı konumda olmadıkları gibi, yurtdışından da ithal edilmemektedir. Hal böyle iken, özel statü ile işe alınmalarını yadırgamaktayım. Bununla birlikte, gariban fakat beyninden başka güvendiği kimsesi olmayanların iyi derece ile üniversite bitirip evde otururlarken; nüfuzlu kişilerin çocuklarının, anılan kanunun 4/B maddesine istinaden sözleşmeli olarak işe yerleştirilip, daha sonra da kadrolu yapıldıklarını zaman zaman basından öğreniyoruz.
KADROLAÅžMA MI
Bütün bunların, iktidarlara kadrolaşma imkanı verdiği kanaatindeyim. Bu sebeple, siyasilerin saltanatlarını sürdürebilmeleri amacıyla; soruna çözüm getirmeye dair samimi bir çalışmaları bulunmamaktadır. Bu durumların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak, kamu kurumlarına (TSK dahil) alınacak memur adaylarının seçiminde; tüm branşların, mevcut Kamu Personel Sınavı'na (KPS) dahil edilmesi ve sözlü sınavların da ilgili kurumlardan ayrı olarak, üniversite öğretim üyeleri ile yargı mensuplarından oluşturulacak merkezi komisyon marifetiyle yapılmasının daha adil olacağını değerlendirmekteyim. İşsizliğin büyük boyuta ulaştığı ülkemizde, kurumların kişilere özel açtığı kadrolar için yapılan sözde sınavlar; neticede, insanları hayal kırıklığına uğratmakta ve devlete olan güveni de zedelemektedir.
Süleyman ALTUNER
BAŞTA Denizli, Manisa olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinde geçimini bağcılıkla sağlayan üzüm üreticisi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ürününü değeriyle satamamaktadır.
Çoğu kurak topraklarda bin bir emek ve harcama sonucunda yetişen bağlardan 4-5 yıl sonra üzüm elde edilmektedir. Bu yüzden yoksul üretici başlangıçta bağ yetiştirmek için borçlanmaktadır.
Ancak hükümetinizin uyguladığı aşırı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) nedeniyle şarap fabrikaları yeterince şarap satamadıkları, ellerindeki stoku eritemedikleri gerekçesiyle şaraplık üzümleri bu yıl ya hiç almamakta ya da değerinin çok altında fiyat vermektedir.
Bu arada dışarıdan yurdumuza niteliksiz şarap sokulmakta, turistik otellerde kendi kaliteli şaraplarımız yerine vergisi, niteliği düşük şaraplar verildiği söylenmektedir.
Devlet üzüme destek vermediği gibi şaraba aşırı vergi koyarak üzüm üreticisini, şarap ve turizm sektörünü cezalandırmaktadır.
Üzüm üreticisi büyük bir sıkıntı içerisindedir, geleceğe ilişkin kaygılıdır. Üzümlerin kesim mevsimi yaşandığından ivedi olarak sorunlarının çözülmesini beklemektedir.
1- Sofralık ve şaraplık üzümlerin değerlendirilmesi için hükümet olarak ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Üzümü desteklenecek tarım ürünleri arasına almayı düşünüyor musunuz?
2- TEKEL’in içki bölümü özelleştirildikten sonra üzüm üreticisine devletin desteği bitti. Piyasa koşullarında ezilen üreticiyi korumak için TEKEL'in yerine üzüme taban fiyat verecek bir birim düşünüyor musunuz?
3- Şaraplarımızın yurtiçinde ve dışında değeriyle satılması, yabancı firmalarla yarışabilmesi, turizm sektörünün gelişmesi için aşırı olan ÖTV miktarını düşürecek misiniz?
OTELLER NE YAPIYOR
4- Yurtdışından ülkemize dökme ya da şişelenmiş şarap dışalımı (ithalatı) yapılmakta mıdır? Eğer yapılıyorsa ne kadar vergi ile ne miktar yapılmaktadır?
5- Otel grupları yurtdışından doğrudan şarap dışalımı yapmakta mıdır?
6- Geçimini bağcılıktan sağlayan binlerce üreticinin üzümlerinin değerlendirilmesi, iç ve dış pazarda satılması için üzüm suyu, pekmez, sirke, şarap işletmelerinin daha çok yapılması yolunda teşvik, destek ve çalışmalarınız var mıdır?
Mustafa Gazalcı- CHP Denizli Milletvekili
Kredi kartları için şifre neden istenmiyor
KREDİ kartlarında başlatılan şifre uygulaması maalesef alışveriş merkezlerinin büyük bir çoğunluğunda kullanılmıyor. "Neden şifremi istemiyorsunuz?" dendiğinde "Biz bankayla anlaşmalıyız, önemli değil daha bu uygulama tam başlamadı, fark etmez çektim artık" gibi vb. cevaplar veriliyor. Peki ama neden şifrelerimizi aldık ve artık kartlarımızı daha güvenlikli kullanabileceğiz diye sevindik ki... Zaten kartı veren kişiden kimlik sorulmuyor. Şimdi de şifre istenmiyor, ne olacak peki? Kapkaççılara yada kartlarımızı kötü niyetle kullananlara gene bol bol fırsat verilmeye devam ediliyor. Soruyorum size yok mu bu uygulamaları yapan mağazaları şikayet edebileceğimiz bir yer, yada yok mu bunlara verilecek bir ceza?
Melahat BEDEL
Teknik öğretmenler yalnız bırakıldı
MESLEKİ ve Teknik Eğitimin önemi ülke gelişmişliği ile doğrudan ilgili olan bir gerçektir. Ortaöğretimdeki payı % 30 olan ve bu payı her geçen yıl azalan Mesleki ve Teknik Eğitim, uygulanan katsayı kısıtlamalarıyla her geçen gün ülkenin daha da derin bir meselesi haline gelmektedir.
Sanayi atılımının eşiğinde olduğumuz şu zamanda Mesleki ve Teknik Eğitimin ortaöğretim ve yükseköğretimdeki bu sıkıntıları Türk milletini maalesef mesleksiz ve niteliksiz bireylerden oluşan bir toplum olmaya sürüklemektedir.
MEB'de istihdam edilemeyen ve özel sektörde ise TMMOB'nin tekelci politikaları nedeni ile ısrarla unvan ve yetki verilmeyen on binlerce Teknik Eğitim Fakültesi mezunları (teknik öğretmenler) mesleki ve teknik eğitimin yüksek öğretimde ki ve özel sektördeki kanayan yarası olmaya devam etmektedir.
Teknik Eğitim Fakülteleri, teorik mühendislik dersleri yanında uygulamalı laboratuar-atölye dersleri ile ayrıca bunlara ek olarak eğitim formasyonu derslerinin de okutulduğu fakültelerdir.
Öğrenci karakteristikleri genelde Meslek ve Teknik Lise mezunlarından oluşmaktadır.
Bizler teknik öğretmenler olarak ilk öğretimden sonra Meslek Lisesi (3 yıl) veya Teknik Lisesi (4 Yıl) ve devamında Teknik Eğitim Fakültesi (4 Yıl) olarak mesleklerimizde 7-8 yıllık mesleki ve teknik eğitim alarak, devletimiz tarafından en çok yatırım yapılan teknik güç olarak karşınızda durmaktayız.
Teknik Öğretmen unvanı ile Meslek ve Teknik Liselerde görev yapan mezunlarımız yanında, sanayide görev yapan mezunlarımız da bulunmaktadır. Teknik Öğretmenlik dışında aktif olarak çalışan mezunlarımız unvan sorunları yaşamakta, çok rahat iş bulabildikleri halde iş ve bilgi emeklerinin karşılıklarını alamamaktadırlar.
Ülkemizin sahip olduğu bu güçlü teknik potansiyelin görmezlikten gelinmesi, hem ülkemizin gelişmesi hem de son teknolojik gelişmelerin sanayiimize uyarlanmasında büyük bir kayıp olarak karşımıza çıkmaktadır.
 Mesleksiz ve niteliksiz bir millet olmaya "dur!" demenin vakti geldi!
Teknik Eğitim Fakültelerinin, Teknoloji Mühendisliği Fakültelerine dönüştürülerek bu okul mezunlarının hak ettikleri unvan ve yetkileri alması, bunun yanında meslek lisesi öğrencilerinin üniversite sınavında önünde büyük engel teşkil eden katsayı probleminin çözümlenmesi ve diğer lise mezunları ile eşit kulvarda yarışmalarına olanak sağlanmalıdır.
Bunlar mesleksiz ve niteliksiz bir millet olmaya dur demenin tek yoludur...
Erhan YERDELEN-Teknik Öğretmen
PaylaÅŸ