ALTIN Madencileri Derneği Genel Koordinatörü Maden Yüksek Müh. Dr. Muhterem Köse, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın ’Türkiye’deki altın rezervi üç yıllık ihtiyacımız kadar’ başlıklı oda yönetiminin maden ve maden arama konusundaki görüşlerini eleştiren bir açıklama gönderdi.
Köse’nin açıklaması şöyle:
"Türkiye’de maden aramalarına para harcandıkça yeni yeni maden yatakları bulunuyor. Örneğin, 1990 öncesi Türkiye’nin bilinen altın rezervi 16 ton idi. 1990 sonrası altın madeni aramalarına harcanan risk sermayesindeki artışa paralel 2007 yılında Türkiye’nin altın rezervi 700 tona ulaştı.
Bugüne kadar sürdürülen arama çalışmaları sonucunda 6500 ton altın potansiyelimizin 700 tonunun nerede olduğu ortaya konmuştur. Bundan sonra maden aramalarına harcanacak risk sermayesine bağlı olarak, geride kalan altın rezervlerinin yerlerinin de tespit edilip üretime hazır hale getirilmesi mümkün olacaktır. Aramalara paralel olarak Türkiye’nin altın rezervindeki artış yıl itibarıyla şöyledir: (Ton) 1990: 16, 1995: 75, 2000: 340, 2007: 700 (Kaynak: Altın Madencileri Derneği)
Ülkelerin maden aramacılığına harcadıkları risk sermayesi ne kadar fazla ise yeni maden yatakları bulma imkánı da buna paralel olarak artış kaydetmektedir.
Örneğin, 2000 yılında yeni petrol yataklarının bulunması için ABD’de yılda 20 bin sondaj kuyusu açılırken, Türkiye’de yaklaşık 10 petrol kuyusu açılmakta idi.
Dünyada maden aramalarına en çok kaynak harcanan ülkeler sıralamasında Kanada, Avustralya, ABD, Peru, G.Afrika başı çekmektedir. Son yıllarda maden arama harcamalarına en çok risk sermayesi harcayan ülkelerden birisi de Rusya’dır. Örneğin, 2000 yılında Rusya maden aramalarına yılda 16 milyon dolar harcarken, 2004 yılında bu rakam 151 milyon dolara çıkmıştır.
Bilindiği gibi Rusya ekonomisi büyük ölçüde yeraltı zenginliklerine dayanmaktadır.
Rusya’nın 2006 yılındaki toplam ihracatı 318 milyar dolardır. Söz konusu ihracatın yaklaşık % 80’i doğalgaz, petrol, maden ve orman ürünlerinden sağlanmıştır. (Metals Economics Group)
ABD’DE MADENCİLİK
2006 yılında yakıt dışı maden ve bunlara dayalı sanayilerin ABD ekonomisine katkısı, yaklaşık 2 trilyon dolardır. Bir başka ifadeyle ABD’de maden ve madenciliğe dayalı sanayilerin GSMH’deki payı % 16’dır. (Mineral Commodity Summuries 2006)
Ülke olarak hangi zenginliklerin üzerinde oturduğumuzu bilmek zorundayız. Maden bulunmadan madencilik yapılamayacağına göre, maden arama faaliyetlerini engellemek değil, teşvik etmek zorundayız.
Aksi takdirde zengin kaynakların fakir bekçisi olmaktan öteye gidemeyiz.
Yılbaşı kutlamasını iptal saçmalıktır
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Taksim’de planlanan yılbaşı kutlamalarını iptal kararı tam bir fiyaskodur. Devlet, ’ben vatandaşımı koruyamam, o yüzden yasaklıyorum’ zihniyetiyle aczini sergilemektedir. Bu iptal kararı yurtdışından yılbaşı ve sonrası Türkiye’ye gelmeyi planlayan yabancılara nasıl bir mesaj göndermektedir? Londra, New York gibi kentlerde de terör tehdidi olmasına rağmen bu ülkelerde kutlama iptali diye bir saçmalık duyulmuş mudur?
Terörün temel hedeflerinden biri de devleti topluma çaresiz, zayıf ve aciz göstermektir.
Sn. Topbaş ve ekibi, Güneydoğu’daki askeri harekátın bahanesinin arkasına saklanarak aldıkları bu kararlarından derhal geri dönmelidir. Cem TOKER
Biliyor musunuz
KADIKÖY’de bulunan Türkiye’nin ilk, İstanbul’un tek Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü’nde görev yapan 14 müzik öğretmenini MEB, ders kitaplarını yazmak üzere okuldan çekince müzik bölümünde eğitimin durduğunu... BÜYÜKÇEKMECE Gerçek Gazetesi’ne göre, Beylikdüzü’ndeki Fatih Sultan Mehmet Camii İmamı Hasan Hakyemez’in cuma namazı sonrasında verdiği vaazda "Çalışan kadının kocasını aldatacağını ve nefsine hákim olamayacağını" ileri sürerek cemaatten eşlerini çalıştırmamasını istediğini bildirdiğini... ANTALYA Tabip Odası, Alanya Mahmutlar Sağlık Ocağı’nda görevli Dr. Mevlut Sönmez’in, evinin önünde kar maskeli üç kişinin saldırısına uğradığını bildirerek, bu olayların altında sağlık alanındaki haksızlıkların kaynağı olarak hükümetlerin uyguladığı yanlış sağlık politikalarının yattığını açıkladığını...
Şapkadan tavşan çıkarmak
CHP’nineski Konya İl Başkanı Dr. Hüsnü Bozkurt, delege seçimleri ve parti içi demokrasiyle ilgili görüşlerini aktardığı yazısında özetle şöyle diyor:
"Günümüz Baykal CHP’sinde istense bile -ki asla istenmemektedir- zaten gerçek partililiğe dayanan bir üye -delege - yönetici zinciri oluşturulması ve sürdürülmesi olanak dışıdır.
Koca ülkede birkaç il dışında parti örgütü diye sözü edilebilecek bir yapı ne yazık ki kalmamıştır. İlçe ve il binalarının büyük çoğunluğu fiilen kapalıdır, işlevsel anlamda ise zaten yoktur.
Parti örgütleri böylesine ’yok’ edilince; kuşkusuz partinin halkla iletişim kurması, siyaset üretmesi, ürettiği politikaları tartışması, genel merkeze iletmesi, genel merkez politikalarını halka taşıması, genel merkezi denetlemesi, gerek gördüğünde de değiştirmesi gibi doğal parti işlevleri zaten ham hayal olmaktadır.
Her kurultay ve seçim döneminde şapkadan çıkarılan tavşanlardan oluşturulan vitrinler, uyduruk komisyon raporlarına dayandırılan ve kimselerin ciddiye almadığı projeler, her seçim döneminde devşirilen 0 km. adaylar, yenilenen -ama asla özüne dönmeyi düşünmeyen- ilkeler (!), politikalar, kurullar, Şeyh Edebali’den mülhem ’Anadolu solu’ garabetinden ’Derwish’ imalatı ’Sosyal-Liberal Sentez’ ucubesine sürüklenen omurgasızlık, ’6 Ok’u ninesinin resmi sayan aymazlık ve nihayet PM, MYK ve Meclis grubu yaş ortalamasından saçılan zavallılık... Acı, ama gerçek ne yazık ki budur."
BİR hesap da benden... 8 milyon aileye kömür yardımı yapılmış. Türkiye’de aile sayısının 17 milyon kadar olduğu söyleniyor, küçük bir oran hesabı yaparsak, ulaştığımız sihirli rakam % 47 olmuyor mu? Yaşar EREN
DURSUN Uyar’ın kanında bozukluk varmış... Gurbette yaşam savaşı verenlerin paralarını iç ederken de bu bozukluk var mıydı?Tunca AYKUT