Devlet yönetimi ve köktendincilik

AKP hükümeti, 6 Ocak 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bir genelgeyle Ulusal Deprem Konseyi’ni (UDK), 'uygulama alanı kalmadığı' gerekçesiyle ortadan kaldırdı. Hem de konsey üyelerine dahi haber vermeden!

Gerekçeyi duyan da, %98’i deprem kuşağında olan ülkemizde artık deprem tehlikesinin kalmadığını düşünür. Oysa biliyoruz ki ülkemiz büyük bir deprem tehlikesi altında.

Aklıma 'bizim darbeci generalin' çok samimi dostu olan; 'kardeşim Ziya' diye hitap ettiği Ziya-ül Hak’ın ülkesinde olup bitenler geliyor.

1977’de bir darbeyle Pakistan'ın başına geçen Ziya-ül Hak, hava durumu tahminlerini bile 'Allah’ın işine karışmak' olduğu gerekçesiyle yasaklatmıştı

Ulusal Deprem Konseyi’ni kaldıran iktidarın ise hangi akla hizmet ettiğini anlamak güç. Bu kararın arkasında, deprem fonlarını kafasına göre kullanma isteği de olabilir, devleti dine göre yönetme isteği de. Zaten, geçenlerde de bir profesör trende kıblenin yönünü sormamış mıydı?

Hakkı ÜLKÜ- CHP İzmir Milletvekili

AKP, Vali Güler'i siyasete alet etti

İSTANBUL İl Özel İdaresi'nin hizmetlerini parti propagandasına dönüştüren, AKP Büyükçekmece İlçe Örgütü'nün yayınladığı broşür tepki uyandırdı. Yayınlanan broşürde İdare'nin amblemi kullanılırken, Vali Muammer Güler'in daha önce ki konuşmalarından alınan cümleler, broşür için özel yazılmış gibi gösterildi. Büyükçekmece'de kamu adına yapılan yatırımları hükümete mal etmek isteyen ilçe örgütünün yanıltıcı broşürüyle ile ilgili olarak ANAVATAN Büyükçekmece İlçe Başkanı Ahmet Şahin "İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresi siyasi ayrım yapmaksızın, tüm İstanbul halkına hizmet veren kurumlardır. Bu kurumların bir siyasi partinin propaganda dergisinde kullanılması dikkat çekicidir. Hele Valilik makamını siyasi menfaatlere alet etmek ne kadar doğrudur?" şeklinde konuştu.

Bu broşüre karşı 'Bu dergi kimin' adlı bir broşür bastıran ANAVATAN ilçe yönetimi broşürde yer alan bilgilerdeki yanlışlıkları tek tek sıraladı.

BÜYÜKÇEKMECE KAYMAKAMLIK BİNASI: Dergide İl Özel Özel İdare ve İl Genel Meclisi'nin katkılarıyla tamamlanan Büyükçekmece Kaymakamlık Hizmet Binası'nı elbetteki İl Özel İdare'mizin yapması gerekiyordu. Ama İl Özel İdare'nin bir türlü yapamadığı Kaymakamlık Hizmet Binası'nın tamamı Büyükçekmece Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. İnşaatında İl Özel İdaresi'nin bir kuruşluk katkısı olmamıştır.

BÜYÜKÇEKMECE DEVLET HASTANESİ: Dergide Büyükçekmece Devlet Hastanesi'nin 2006-2008 yılları arasında tamamlanmasının hedeflendiği söylenmektedir. Halbuki olayın aslı aşağıdaki gibidir. Büyükçekmece'de ki Semt Polikliniği'nin olduğu yerde bir devlet hastanesi yapılması için Büyükçekmece Belediyesi 150 bin YTL harcayarak proje yaptırdı ve hastane yapımı için 4.5 dönümlük arsayı İl Özel İdaresi'ne verdi. Daha sonra bu arsa yetmez dediler, Büyükçekmece Belediyesi arsayı 8,5 dönüme çıkarttı ama Sağlık Bakanı'mız bu arsayı da yeterli görmemiş ve hastanenin Büyükçekmece'de yapımından vazgeçmiş. Halbuki Büyükçekmece Belediyesi'nin yaptırdığı projede 8,5 dönüm arsa üzerinde altı katlı yapılacak hastane binası, 250 yatak kapasiteli olabiliyordu. Bu projenin Büyükçekmece'den kaldırılmasının takdirini Büyükçekmece halkına bırakıyoruz.

ENVER PAŞA KÖŞKÜ: Anıtlar Kurulu, Büyükçekmece Belediyesi ile yaptığı protokolle, Enver Paşa Köşkü'nü belediyenin yapması karara bağlanmıştı. Belediye 100 bin YTL harcayarak restorasyon projesini tamamlamıştı. Daha sonra yapılan görüşmeler sonucu Enver Paşa Köşkü'nün restorasyonu İl Özel İdaresi'ne bırakıldı. İl Özel İdaresi bütçesinden restorasyon için ayrılan para 3 milyon 200 bin YTL değil, 300 bin YTL dir. Buradaki verilen bilgide aşırı derecede abartılıdır.

KAPALI SPOR SALONU: Kitapçıkta tamamı İl Özel İdaresi tarafından yapılan Kapalı Spor Salonu'nun yaklaşık 2 milyon 500 bin YTL'ye malolduğu belirtilmektedir. Burada da bilgilerin bir bölümü eksik, bir bölümü de aşırı abartılıdır. Kapalı Spor Salonu'nun 10.000 m2 olan sahih ve 7,5 milyon YTL değerindeki arsası Büyükçekmece Belediyesi'nce tahsis edilmiştir. İl Özel İdare'mizde Kapalı Spor Salonu'na 1,5 milyon YTL harcamada bulunmuştur. Bu hizmetlerin dışında Gürpınar ve Bahçeşehir belediyelerimizin de yaptığı hizmetler bu kitapçıkta AKP'ce sahiplenmekte, bu belediyelerimizden hiç bahsedilmemektedir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca örneğini görmediğimiz bu kitapçıkla ilgili yanlışlıkları ve hataları, kamuoyumuzIa paylaşıyoruz ve tüm yetkilileri böyle bir yanlışlığın hem düzeltilmesi hem de bir daha yapılmaması için duyarlı olmaya davet ediyoruz.

(Dağıtılan İl Özel İdaresi amblemli, Vali Muammer Güler önsözlü (!) broşürün içinden 'AKP Üye Giriş Beyannamesi' çıkması da ayrı bir skandal...)

Roche: Halkı bilgilendiriyoruz

ROCHE'den açıklama: 'Roche Akıllanmıyor' (16.2.2007) başlıklı okur mektubundaki ifadelerin yanlış anlaşılmasını önleyebilmek, çalışmanın gerçek içeriğini ve rasyonelini anlatabilmek amacıyla aşağıdaki detayları bilginize sunuyoruz.

2005 yılı sonlarında dünyayı ve Türkiye’yi ciddi biçimde tehdit eden kuş gribi salgını nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) harekete geçmiş, bir yandan 'Acil Yanıt Stok'u adı altında ilaç stoklaması yaparken, bir yandan da tüm ülkelere olası bir pandemi salgını halinde alınacak önlemler konusunda uyarılarda bulunmuştu. WHO ilk olarak ülkelerden nüfuslarının kendi belirleyecekleri bir kısmını kapsayacak şekilde ilaç stoku yapmalarını istedi. (Ref:1)

Dünyada griple etkin mücadele konusunda yoğun çalışmalar yürüten Roche, halen kuş gribi tedavisinde etkili tek oral ilaç tedavisini sağlayan kuruluş olarak o tarihten bu yana çalışmalara ciddi destek sağlıyor. Toplam 75 ülkenin pandemi stoğu için talep ettiği ilacı sağlayan Roche, şu ana kadar WHO'ya pandemi stoğu için 5 milyon kutunun üzerinde ilaç bağışı yapmış bulunuyor. WHO'nun ve hükümetlerin çalışmalarının dışında Avrupa'nın pek çok ülkesinde şirketler de kriz senaryolarına pandemi planını ekledi ve olası iş gücü kayıplarını önlemek üzere çalışan sayısı kadar ilaç alımı yapıyor.

Havaların sıcak gitmesi nedeniyle gündemimize geç giren ancak son günlerdeki gelişmelerden de anlaşıldığı kadarıyla geri dönen kuş gribi, ülkemizi ve dünyayı halen tehdit ediyor. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Pandemi Planı (Ref:2) yürürlükte ve çok sıkı tedbirlerle hastalığın yayılması önlenmeye çalışılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın ulusal düzeyde yürüttüğü bu çalışmalara destek olmak amacıyla Avrupa’daki örneklerini de göz önünde bulundurarak bizler de özellikle şirketleri kuş gribine karşı bilinçlendirmek amacıyla bir çalışma yürütüyoruz.

Olası bir kuş gribi pandemisinin şirketler ve ülkemiz ekonomisi açısından yaratacağı riskleri anlattığımız, konunun uzmanı ekibimizle genel olarak griple ilgili bilgilendirme yaptığımız özel toplantılar düzenliyoruz. Bu toplantılar kesinlikle satış amacı taşımamakta; Roche’un 100 yılı aşkın süredir yürüttüğü AR-GE çalışmalarının sonucunda elde ettiği birikimi paylaşma sorumluluğu ve insan sağlığına verdiği önemden kaynaklanmaktadır.

Referanslar:

www.who.int/mediacentre/factsheets/avian_influenza/en/index.html, www.grip.saglik.gov.tr

Kıraç'ta neler oluyor

BÜYÜKÇEKMECE'ye bağlı Kıraç Belediyesi Çakmaklı Mahallesi, 3 parsel, 255 ada, F2 1 D18 D2 D Pafta numaralı Tetaş Tekstil İthalat İhracat Ticaret A.Ş'ye ait 30 bin m2 alan üzerinde kaba inşaat devam ederken, (ki bunun bunun da 6 bin m2 si kaçak inşaattır) AKP'li Belediye Başkanı Hamit Öncü buraya iskan vermiştir.

Böyle bir iskan izninin verilmesi hem akıllara durgunluk verecek ölçüdedir, hem de başkanın kimlerden güç aldığı sorusunu akla getirmektedir.

Bu kaçak inşaata mahsus iskan belgesi ve fotoğraf, iddiamın kanıtıdır.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kendi grubunda konuşurken "Bizim belediyelerimizde en ufak bir yolsuzluk sezildiğinde ve belgelerle açıklandığında derhal 184. maddeyi devreye koyarım" sözlerinı unutmamak elde değil.

Sayın Başbakan bunları öğrendiğinde mutlaka "Hamit Bey, bunlar nasıl oluyor?" diye soracaktır.

Beldemizin yağmalanmasını, imar dışı uygulamalar yapılmasını istemiyoruz. Kanunla, nizamla hiç alakası olmayan bu gibi işlerin aydınlatılmasını ve hesabının sorulmasını istiyoruz. Bir kere kaba inşaatı devam eden bir yere iskan verilmesi suçtur. Bu iskanın, büyük bir olasılıkla bir banka kredisinin alınması nedeniyle yapıldığı halkımız arasında kulaktan kulağa konuşulmaktadır.

HAFRİYAT VURGUNU

Bir başka olay da, hafriyat işleridir. ANAP'lı Büyükçekmece sınırlarından da alınan yerlerle yaratılan (dereler bile kapatıldı) hafriyat dökme alanını kim kiralamıştır, paralar kime gitmektedir? Bir kamyon hafriyat fişi 90 YTL'dir, fakat belediyenin kasasına kaç lira girdiğini kimse bilmemektedir.

(Kaç hafriyat kamyonu geldiğini zabıtalar kontrol ederken, o zabıtaları da bir başka belediye mensubunun kontrol etmesi dikkat çekicidir.)

Belediye Başkanı, bu usulsüz yapı kullanma iskan izni haberini kimin dışarıya sızdırdığını öğrenmek için belediye görevlilerini sorguya çekeceğine, eski bir öğretmen olarak, pasif olmayı bırakıp bir yardımcısı ve danışmanını sorgulayarak, kendi vicdanı ile hesaplaşması gerekmektedir.

Bizim inşaat sahibiyle hiçbir sorunumuz yoktur. Asıl sorun bu usulsüzlüğe göz yumarak Kıraç'ı perişan eden belediye yönetimidir. Bunun hesabını sormak da yargıya düşmektedir.

Oruç KAMBEROĞLU

ANAVATAN Kıraç Belde Başkanı

MEB'in kararı öğrencilerimiz için risk oldu

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın 118688 sayılı Lise ve Ortaokullar Yönetmeliği'nin 89. maddesini tümüyle değiştirmesi nedeniyle, söz konusu yönetmelik Resmi Gazete'de yayınlandığı 3 Şubat 2007 tarihi itibarıyla "Öğrencilerin ilköğretim diploma notları, mevzuatla belirlenen oranlarla merkezi sınav puanına eklenir" hükmünü getirerek bu sene merkezi sınava girecek öğrencilerin sınav puanına Anadolu Liseleri veya Özel Okullar ayrımı yapmadan ilköğretim diploma notlarının belirlenen oranlarda ekleneceğini düzenlemiştir. 7. ve 8. sınıflarda bulunan öğrenciler için büyük risk taşıyan ve mağduriyetlerine sebep olacak olan söz konusu düzenleme, hukukun birtakım ilkelerine aykırıdır. Bu nedenle söz konusu yönetmeliğin değiştirilen 89. maddesinin iptali amacıyla ivedilikle dava açılması gerektiği kanısındayım. Açılacak olan bu dava, ne kadar çok mağdur olan kişi tarafından Danıştay’ın önüne getirilirse yürütmenin öncelikle 7. ve 8. sınıflar için durdurulmasında o derece etkili olacaktır.

Av. Figen SAMURAY

fsamuray@superonline.com

İmam nikâhını özendirenler

İMAM nikâhı yasallaştı mı ki kaç gündür TV ekranlarında gündeme oturdu.

Özellikle sabah programlarında sunucu da, konuk da rahatlıkla imam nikâhlı eşlerden ve çocuklarından bahsediyor. 'İmamlı nikâhlı eş' diye bahsetmek suç sayılır ve mahkeme yolu açılırdı.

Yoksa Medeni Kanun'da değişiklik mi yapıldı? Ya da her şeye alıştırılmaya çalışılan ülkemizde imam nikâhlı çokeşliliğe de mi alıştırılmaya çalışıyoruz?

Neden hiç kimse bir tepki göstermiyor?

Bu ülkede savcılarımız da uyuyorsa...

B. AYSEL

Dinçel'e saygısızlık

ÖNCEKİ akşam Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'ne 'Yaprak Dökümü' adlı oyunu izlemeye gitmiştik ki; kapıdaki duyuruda, Savaş Dinçel'in rahatsızlığı sebebiyle oyunun kaldırıldığını, yerine başka bir oyunun konduğunu gördük. Buraya kadar olan durum olağandı. Ta ki, gişe camekanında Dinçel'e ait hastalık teşhisinin fotokopisini görene kadar... Dinçel'in 'tromboze hemoroid' olduğunun izleyiciye iletilmesinin kime ne yararı olabilir ki? Bir tiyatrosever olarak kültürel yozlaşmanın sıkça yaşandığı günümüzde, elimizde kalan bir avuç değere sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum.

Şermin UÇAR

Sağlıktaki yolsuzluklar

ÖZEL hastanelerle ilgili yazılarınızı okudum ve maalesef ülkenin içinde bulunduğu durum karşısında artık umudumu neredeyse kaybettim diyebilirim. Çünkü maalesef Türkiye'de en büyük yolsuzluk sağlıkta olmakta ve özellikle bu hükümet tarafından sağlığın ticarileşmesi ve denetimsizliği, 1 olan sağlık yolsuzluğunu 10'a çıkarmış bulunmaktadır. Biz vatandaş olarak gerekli şikayetleri yapıyoruz ama maalesef sonuç koca bir sıfır. Mesela Diyarbakır'daki gözlükçüler.... Devlet kaynaklarından ne alıyorlar? Yıllardır bu böyle. Biz namuslu insanlar durumu savcılığa polise şikayet ettik. Dava açıldı ama 3 yıldır devam eden bu davalardan elde kesin deliller olmasına rağmen bir sonuç çıkmadı. Yolsuzluğa, hırsızlığa bir ceza verilmiyorsa bu adamlar da "Madem cezası yok o zaman devleti soymaya devam" demekteler.

Ahmet İNAN

Teşekkür

NAZİLLİLİLER'den bir not: "Nazilli'ye civan gibi bir emniyet müdürü geldi. Yıllardır süren hırsızlık, fuhuş, gasp, uyuşturucu, çek senet mafyası gibi suçlarda % 90 azalma oldu. İlçemiz yaşanabilir bir ilçe oldu. Demek ki istenirse olabiliyormuş. Bir grup Nazillili adına emniyet müdürümüze takdirlerimizi iletiyoruz.

Biliyor musunuz

- GÜNEŞ Gazetesi'nin eski çalışanlarının 19 Şubat saat 19.30'da gazetenin 25. kuruluş yıldönümünü Ali Sami Yen Stadı'nın arkasındaki Park Restoran'da kutlayacağını (aybars.hunalp@showtv.com.tr)...

- ARDAHAN Milletvekili Ensar Öğüt'ün, bölgeler arasındaki sosyal ve ekonomik alandaki farkların kapanması ve insanın insana yakışır şekilde yaşayabilmesi için hazırladıkları projenin tanıtımını yarın 12.00'de aynı Park Restoran'da yapacağını...

- RTÜK'ün, 'devletin bölünmez bütünlüğüne karşı yayın yaptığı' gerekçesiyle Anadolu'nun Sesi Radyosu'nu kapattığını...

- KÖLN'de açılışı Başbakan Erdoğan tarafından yapılan, AKP'ye yakın Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin Genel Başkanı Dr. Fevzi Cebe'nin 'görevini tam olarak yerine getirdiği inancıyla bayrağı bir arkadaşa devretmek' üzere istifa ettiğini...

İZLEYİN

- İLK kez bir belediyenin imar usulsüzlükleri bir video paylaşım sitesinde yayınlandı. İsmi bizde saklı bir okurumuz Zeytinburnu Belediyesi'ne dönük yolsuzluk iddialarını çektiği videolarla gündeme getiriyor. 'Y1453' rumuzlu okurumuzun; "SİT alanına yapılan Emelda Deri", "Denizatı Kent", "Belediye Başkanı'nın yaptırdığı kaçak çatı katlar", "Olivium" ve "Deniz Feneri Derneği için yaptırılan kaçak merkez binası" başlıklı videoların You Tube'da izleyebilirsiniz.

////////////

Mesaj Panosu

- 21. YÜZYIL Türkiye Enstitüsü'nün düzenleyeceği 'Aralık 2007 Kerkük Referandumu' öncesinde Kerkük meselesinin değerlendirileceği Kerkük'ü Unutma Kongresi, bugün 13.30'da Maslak Princess Hotel'de yapılıyor. Konuşmacılar: Prof. Ümit Özdağ (21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı), Ahmet Muratlı (ITC Ankara Temsilcisi) ve Vedat Yenerer.

Belediyeler Hıristiyan vatandaşlarımız için neden cenaze hizmeti vermiyor

GÜZEL Türkiye’mizin dünyaya açılan kapısı olan Atatürk Havalimanı'nın da sınırları içerisinde bulunan Yeşilköy Mahallesi'nin muhtarıyım. Bizler burada Müslüman-Hıristiyan hep kardeşçe yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz.

Geçenlerde Yeşilköy Ermeni Kilisesi'nde ilçemizin ileri gelenleri ile toplantıdaydık. Burada geçen bir konuşmada cenazelerinin sadece özel cenaze şirketleri tarafından kaldırıldığı, bununla ilgili devletten herhangi bir yardım alınmadığı söylendi. En ucuz cenaze masrafının 2.000-3.000 YTL olduğu

belirtildi. Cenaze işleri benim bildiğim kadarıyla belediyeler tarafından yürütülmektedir. Neden bizlerin belediyelerinde Hıristiyan vatandaşlarımız için cenaze arabaları, din görevlileri bulunmaz? Bence aynı ülkede yaşayan aynı bayrak altında askerlik görevini yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını severek isteyerek taşıyan Hıristiyan vatandaşlarımızın da belediyelerin bu hizmetlerinden faydalanması gerekmektedir.

Bülent YURTSEVER

Okulların altı otopark olsun

GEÇEN günlerde Altıntepe'de Ahmet Rasim İlkokulu'nun yıkılarak yerine daha sağlam bir okul yapılacağını öğrendim. Bu inşaatın altına o yörenin otopark ihtiyacını karşılayacak ve okula da bir döner sermaye katkısı sağlayacak, hatta bir savaş anında da sığınak olarak kullanılabilecek bir kapalı otopark yapılamaz mı?

Öyle yerler var ki Milli Eğitim Bakanlığı, yap-işlet-devret modeliyle bu yerleri otopark karşılığı verse, cebinden beş kuruş çıkmaz, o yörenin de otopark ihtiyacı giderilmiş olur.

Bu projenin uygulanmasına örnek istiyorsanız, Altunizade'deki Capitol İlköğretim Okulu'nu gidip tetkik edebilirsiniz.

A. Asaf EREM-MİMAR

Bir kendimiz olamadık

AÇIK açık söylüyorum; Kurtlar Vadisi'nin hiçbir bölümünü kaçırmadım, kaçırmadığım gibi üstüme paltoyu çekip, cebime bıçağı koyup ortalıkta Polat Alemdar edasında da dolaşmadım.

Sizce suç Kurtlar Vadisi'nde mi? Yoksa onları izleyip kendini kaybeden bizler ve buna ellerinde imkan olmasına rağmen çocuklarının Polat olmaması için hiçbir çaba sarf etmeyen ailelerde mi?

O, aileler değil miydi Polat Alemdar ve arkadaşları Irak’ta Türk askerinin intikamını alırken, sinema salonlarında alkışlayıp 'aldık öcümüzü' diye bağıranlar. O, aileler değil miydi Kurtlar Vadisi'nin her yayımlandığı gün evlerine kapanıp, diziyi çoluk çocuk beraber izleyen?

Polat Alemdar, Türk'ü kurtarırken iyiydi de mafyayı çökertirken mi kötü?

Neden kendimizi bu kadar kaptırıyoruz anlamıyorum. Ne kadar basiretsiz bir milletmişiz her şeyden etkilendik.

Tarkan’ı örnek alıp, onun gibi dans etmeye çalıştık.

İlhan Mansız’a bakıp, saçlarımızı onun gibi yaptık.

Beckham’a uyup, her hafta imaj değiştirdik.

Sertap Erener olup, İngilizce şarkı söylemeye çalıştık.

'Deli Yürek' olup, ağır çekim dönüşler yaptık.

Seymen Ağa olup, kendi oteritemizi yerleştirdik.

Polat Alemdar olup, mafya gibi davrandık.

Haluk olup, taş fırın erkeğini gösterdik.

Tuğba Özay olup, her yerde mankeniz edası ile dolaştık.

Fatih Terim olup, Milli Takım'ı Dünya Kupası'na götürmeye çalıştık.

Kadir İnanır’ı örnek alıp, yıllarca ağır ağabey olduk.

Yaptık, ettik, olduk, bittik te bu saydıklarımın arasında bi kendimiz olamadık be...

Faik TAŞER

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları