Paylaş
1980’de İngilizce öğretmeni olarak göreve başlamış, pedagojik formasyon üzerine dersler vermiş. Emekli olduktan sonra Sütçü, depremlerle karıncaların davranışları arasındaki ilişkilere kafayı takmış. Karıncalardan sonra bulutların hareketlerini izlemeye başlamış. “Sonuçta depremle bulut hareketlerinin ilişkisi olduğunu tespit ettim” diyor.
Depremin nerede olacağını tahmin etmek mümkün mü?
Sütçü, bunun için aile fertleri ile (6 kişi) gece gündüz çalışıyor. Evinde kurduğu bir yapıda karıncalar için lokal araştırma yapıyor. Şimdiye kadar deprem tahmini konusunda üç makale yazmış:
1- 2013’te coğrafya konulu sempozyumda ‘deprem tahmininde bulutların rolü’ üzerine,
2- 2015’te atmosfer bilimleri konulu sempozyumda ‘meteorolojik olaylar ile deprem ilişkisi’ üzerine,
3- 2016’da uzaktan algılama konulu sempozyumda ‘meteorolojik uydu görüntüleri ile deprem ilişkisi’ üzerine yazdıklarını sunmuş.
Ve yaşamlarını yeraltında devam ettirip yeraltında olanları yeryüzündekilerden çok daha önce hisseden karıncaların davranış biçimleri üzerine de odaklanmaya başlamış.
Sütçü örneğin basıncın, rüzgârın, nemin, yağmurun, sıcaklığın etkili parametreler olduğunu tespit etmiş. “Sıra dışı değişiklikler de deprem öncesinde ortaya çıkıyor” demesi ilginç geldi bize.
Karıncaların davranışsal değişikliklerini çok önemsiyor. Bunu rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’ya anlattığında “Sakın karıncaları incelemekten vazgeçme” demesi de ilgisini arttırmış.
Kadir Sütçü şöyle konuşuyor:
“11 Kasım 1999 günü bahçemdeki erik ağacının gölgesinde karıncaların çay posası şeklinde kümeleştiğini gördüm... 12 Kasım 1999 günü Düzce depremi oldu, İstanbul sallandı. Karıncaların depremden kaçtığını düşünerek inceleme ve araştırmaya koyuldum. Karıncalarla koloni kurmak için altı yıl uğraştım, 16 Nisan 2006’da koloniler tamamlandıktan sonra gözlem ve deneye başladım. Karıncaların sıra dışı davranışları ile gökyüzündeki bulutlar paralellik sağlayınca da gökyüzünü incelemeye yöneldim.
KARINCALAR VE BULUTLAR
Gökyüzündeki bulutlar depremin işaretini verdiği zaman da uydu görüntülerini takibe aldım. ‘Deprem kuvveti organize sistemi’ adı altında bir sistem oluşturdum. Depremlerin yerini, büyüklüğünü, zamanını uydu görüntülerindeki (Türk Patent Enstitüsü’nden ‘sütçü bulutları’ markasını aldıktan sonra) oluşum, gezinme, yön istikâmeti, girdabını takip ederek depremleri analiz edebiliyor olduğumuzu gördüm. 20 yıldır çalışıyorum, ailece çalışıyoruz. Ben depremlerle meteorolojik olayların ilişkisinin yüzde yüz olduğuna inanıyorum. Üniversitelerin bu konudaki disiplinlerarası çalışmalarının faydalı olacağını düşünüyorum. Biz bilgilerimizi hiç akademik kıskançlığa mahal vermeksizin paylaşıyoruz, esirgemiyoruz. Üç makalemi de akademik toplantılarda anlattım. Bunları dünyaya da İngilizce olarak sundum.” (www.kadirsutcu.com/english.html)
*
Sarıyer’deki evinde konuştuğumuz Kadir Sütçü’nün anlattıklarını aktarmaya devam edeceğiz.
YÜREKTEN BİR ÇAĞRI
HARİTA ve Kadastro Mühendisleri Odası adeta yalvarıyor: “Kanal İstanbul’un tamamlanması halinde hem büyük bir kamu kaynağı boşa gidecek, hem de yüzlerce yıl tahribatı giderilemeyecek bir doğa katliamına neden olacaktır. Tüm bu sebeplerle buradan tekrar sesleniyoruz: Kanal İstanbul projesinden vazgeçin! Bölgeyi imara açmayın! Kaynakları ülkemizin krizden çıkması için kullanın!” Dinler misiniz?
‘BESİN ZİNCİRİNİ YOK EDER’
75 milyar dolara mal olacak hayaldeki kanal için İstanbul’un doğa yapısına ihanet ettiklerini itiraf eden iktidar sahiplerine ve bu projeye imkân vermemek gerek. İtiraf ettikleri bu ihanetin yeterli olmadığına inandıklarından, ihanete devam etmek için ‘İstanbul Kanalı’ adı ile hem Karadeniz’in hem de Marmara Denizi’nin faunasının ana besini olan besin zincirini yok edeceklerini bilmemekteler. Ayrıca inşaattan etkilenecek bölgenin florasını da yok etmeye kararlılıklarını her akşam ekranlardan seyrederken, “75 milyar dolarla neler yapılmaz?” diye bir sözüm geldi, söyledim. Metin ATAMER
‘İSTANBUL’UN İDAM FERMANI’
SICAK VE SOĞUK SU DENGESİ ALTÜST OLUR
ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi ve halen Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği’nde öğretim üyeliği yapan deniz biyoloğu Prof. Dr. Cemal Saydam da bu yapay kanalın sadece İstanbul’un yakın çevresini değil, Çanakkale’den Karadeniz’e hem Türkiye’yi hem de Doğu Avrupa’yı olumsuz etkileyeceğini, projenin hayata geçmesi ile Karadeniz’in soğuk ve tatlı olan suyu ile Akdeniz’den Marmara’ya, oradan da Karadeniz’e varan sıcak ve tuzlu su arasındaki dengenin tersyüz olacağını söylüyor.
Özel uzmanlık alanının Boğazlar, Marmara ve Haliç üzerine olduğunu bildiren Saydam şöyle konuşuyor:
“Marmara Denizi ile Karadeniz’i birbirine bağlayacak yapay bir su kanalı aslında”. Saydam, Kanal İstanbul’un ikinci bir İstanbul Boğazı yaratıp etrafını ticaret merkezleri ve beton sitelerle doldurulmak için tasarlanmış, bir nevi ‘İstanbul’un idam fermanı’ olduğunu belirtirken “Çözüm, bu kanalı hiç yapmamak” diyor ve ekliyor: “Projenin sahibi Türkiye olsa da etkileyeceği ülkeler ve doğacak sonuçlara bakılırsa bu felaketin sonuçlarının Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkeleri etkileyeceği unutulmamalı.”
BİLİYOR MUSUNUZ
- İSTANBUL Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi’nin düzenlediği ‘2019 Madrid İklim Zirvesi–COP25’ten İzlenimler’ başlıklı panelin bugün 18.00’de İstanbul Politikalar Merkezi, Karaköy’de gerçekleşeceğini...
Paylaş