Paylaş
BASIN kuruluşları ve mensupları; Türkiye’nin siyasi gündemi çerçevesinde, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere dair söylenecek bizim de bir sözümüz var.
Bu çerçevede; barajsız, demokratik ve temiz bir seçim için duyarlılıklarımızı birleştirmek amacıyla yaklaşık 1500 imzacı bir araya geldik.
Genel seçimi gözetim ve denetim çalışmamız, Türkiye’nin aydın ve sanatçılarının, meslek birliklerinin, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla önemli bir noktaya gelmiştir. Geldiğimiz noktayı tüm kamuoyu ile paylaşmak ve oluşturduğumuz bu duyarlı atmosferi daha da ilerletmek için bugün bir açıklama yapacağız. (Bugün 11.00-12.00; Taksim HILL Otel, Teras)
Güvenli Seçim Girişimi adına imzalar:
Tarık Akan, Rutkay Aziz, Fazıl Say, Genco Erkal, Zülfü Livaneli, Zeki Alasya, Müjdat Gezen, Arif Sağ, Edip Akbayram, Fatma Girik, Belkıs Akkale, Halit Ergenç, Hale Soygazi, Müjde Ar, Metin Akpınar, Meltem Cumbul, Şebnem Sönmez, Cezmi Baskın, Levent Ülgen, Altan Erkekli, Gezi Şehitleri Aileleri: Elvan, Korkmaz, Sarısülük, Ayvalıtaş, Atakan, Yıldırım ve Cömert aileleri.
Akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve meslek birlikleri başkanları ve yöneticileri: DİSK, ÇYDD. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Eşit Yaşam Derneği ile TMMOB ve bağlı meslek odaları, barolar, Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği gibi pek çok meslek birliğinin yönetici ve üyeleriyle, diğer sivil girişimler.
Türban AKP’nin tekelinde olamaz
CHP’den 2. türbanlı
CHP’de ikinci türbanlı aday, İstanbul 3. bölge milletvekili Nuriye Bakırcı kimdir? Kars Selim doğumlu; geçim zorlukları nedeniyle ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. Çocukluğu ve ilkokulu okuması köyde geçti
Ekonomik nedenlerden dolayı çok istemesine rağmen eğitimini yarıda bıraktı ve aile ekonomisine katkıda bulunmak için plastik sektöründe işçi olarak çalışmaya başladı. Daha sonra kendi işletmesini kurdu. 2003 yılında evlendi. 3 yıl sonra eşiyle birlikte inşaat sektöründe dar gelirli aileler için konut üretimine başladı. 30 yıllık çalışma hayatında çalışan kadınların sorunlarını bizzat yaşayarak öğrendi. ‘Evde otur, çocuk doğur, hizmet et’ rolüne hep itiraz etti. Özellikle iş hayatı boyunca kız çocuklarının okuması için büyük çaba sarf etti. Türkiye’nin birçok yerinde bu amaçla ilkokul, ortaokul, lise, fakülte ve yurt binaları yaparak, bağışladı. Zor durumdaki ailelerin çocuklarına burslar verdi. ‘CHP’nin bir neferi olarak milletime hizmet edeceğim’ diyen Bakırcı, ‘Neden CHP?’ sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Özgürlükler partisi olması ve eşit mesafede siyaseti ilke edinmesinin yanı sıra başörtünün sadece AKP’nin tekelinde olmadığını topluma anlatmak için...”
ANAD: NE İÇİN ADAYIM
CHP İstanbul 2. bölge aday adayı medya mensubu Çiğdem Anad, çalışmalarında seçmenlere ilginç bir açıklama yaptı: “Sizin seçtikleriniz CHP’yi iktidara taşıyacak. Önseçimle CHP’nin gerçek gücü ortaya çıkacak. Ben CHP’nin oylarını arttırmak için adayım. Bu seçimler ülkenin kaderini değiştirecek çünkü.”
-ÇANAKKALE’de savaşan 2. Ordu Sıhhiye Başkanı Dr. Refik Münir Paşa ile CHP 7. ve 8. dönem milletvekilliği yapan, aynı zamanda 1941’de Darülaceze Yardım Derneği’ni kuran eski İstanbul Barosu başkanlarından Prof. Dr. Mekki Hikmet’in torunu Zeynep Kesgingil 3. bölgeden en genç kadın aday adayı oldu...
-MHP Adana milletvekili aday adayı Cevdet Bozol’un verdiği demeçte, “Allah’ın sopası yok ama güç zehirlenmesi ile AKP’yi felç ediyor” dedi...
-ADANA’nın yerli kesiminden, DPT’den, Hacettepe’de akademisyenlik yapan Berke Duvan (40) kontenjan adaylığı için başvurdu...
Korkmaya gerek yok
ŞU açıktır ki, Türk halkı hangi kesimden olursa olsun kendi özel hayatına müdahaleyi asla kabullenmez. 7 Haziran seçim sonucunda da görülecektir ki bu müdahalelere halkın vereceği karar “Yeter be kardeşim, zaman zaman güzel şeyler de yaptın ama sıktın artık” olacaktır.
Seçim sonuçlarında AKP’nin % 38 bandında, CHP’nin % 28 bandında, MHP’nin % 18-19 bandında olduğu görülecektir. HDP’nin durumu başkalarının söylediği gibi belirsiz değildir. HDP barajı aşar, bu da Türkiye demokrasisi açısından en büyük kazancı olur.Bu nedenle geleceğe korkuyla bakmanın anlamı yok. Kısacası korkmaya gerek yok.
Abidin AYDOĞDU- Spor Spikeri ve Siyasal Stratejist
MESAJ PANOSU
-ÖSYM’nin sitesinde yer alan istatistiklere göre; Siirt, Bingöl, Batman, Bitlis, Muş, Adıyaman, Ağrı, Bayburt gibi 8 doğu ilinin, hem 2011 hem de 2012 KPSS iller sıralaması ‘genel kültür’ alanında ilk 10’da yer alması normal midir? Yoksa bu illerde de kopya çekilmiş olabilir mi? P.P.
-BALAYI yılları artık bitti! Şimdi kendi aralarında kapışma başladı. Bu henüz başlangıç, daha neler yaşayacağız neler... A. YAVUZ
-BAKALIM, AKP kaça bölünecek, kim kimin yanında yer alacak. T. EVREN
11. Kadir Has Üstün Başarı Ödülü Prof. Şerif Mardin’e verildi
TÜRKİYE’nin eğitim gönüllüsü Kadir Has’ın adına verilen Kadir Has Ödülleri sahiplerini buldu. 11. Kadir Has Ödülleri toplum-siyaset-ekonomi alanlarında önemli çalışmalara imza atmış iki isme verildi. Bu yıl “Toplum-siyaset-ekonomi” alanında verilen “Üstün Başarı Ödülü’nün sahibi Prof. Dr. Şerif Mardin oldu.
‘Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü’ne ise Koç Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şener Aktürk layık görüldü.
Kadir Has’ın adına verilen Kadir Has Ödülleri bu yıl 11. kez sahiplerini buldu. Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Can Has ve üniversite Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın ev sahipliğinde düzenlenen ödül töreninde Kadir Has Vakfı Başkanı Nuri Has ile üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler, Has Ailesi ile iş dünyasının önemli isimleri hazır bulundu.
Törende, Üstün Başarı Ödülü’nü alan Prof. Dr. Şerif Mardin din sosyolojisi; siyaset sosyolojisi; tarihsel sosyoloji, Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı dönemi entelektüel tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınıyor. Mardin, son 50 yılda sosyal bilimler alanına yaptığı ulusal ve uluslararası düzeydeki büyük katkıları, eserlerinin birer klasik olarak henüz aşılamaması, kitap ve makalelerinin düşünce tarihi alanına sağladığı büyük katkılar, çalışmalarının çığır açıcı derinliği, genişliği ve uzun soluğu ile olduğu kadar kişiliği ile de akademik çevrede belirleyici olması, bir kuşak akademisyen için rol modeli kabul edilmesi nedeniyle ödüle layık görüldü.
ŞENER AKTÜRK KİMDİR
‘Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görülen 1981 yılı doğumlu Doç. Dr. Şener Aktürk, akademik yaşamının erken bir evresinde yaptığı çalışmaları, bu çalışmaların uluslararası alanda sağladığı başarı, temel çalışma alanı olan uluslararası ilişkilerle sınırlı kalmayıp, makale ve kitaplarında, sosyal bilimler dünyasının farklı alanlarındaki sorunlara yanıt arama çabası nedeniyle ödüle layık görüldü. 2009 yılından bu yana Koç Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Aktürk, karşılaştırmalı siyaset; etnik politikalar ve milliyetçilik; Rusya, Doğu Avrupa, Avrasya siyaseti; ve niteliksel araştırma yöntemleri konularında lisans ve lisansüstü dersler vermektedir. Ödüllerin bu yılki konusu “toplum-siyaset-ekonomi” olarak belirlenmişti. Bu yıl “Üstün Başarı Ödülü” verilen isme 20 bin dolar ve “berat” takdim edildi. Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü’nün sahibi olan başarılı isim ise 10 bin dolar ve “berat” aldı.
Üniversite Mütevelli Heyeti Başkanı Can Has, Kadir Has’ın üniversiteyi kurmaya karar verirken, bu kurumun topluma bilimsel bilginin yol göstermesini, yön tayin etmesini istediğini belirterek “Ve istedik ki Üniversitemiz dışından da, değerli bilim insanlarının çalışmalarına katkı sağlayalım. Kadir Has Ödülleri bu anlayışın ürünü olarak doğdu.”
Vakıf Başkanı Nuri Has törende yaptığı konuşmada, “Kadir Has ve onun gibi hayırseverler, aslında Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk işadamlarıydı. Ortak hedefleri de memleketleri ve halklarıyla birlikte büyümekti. Kadir Has Vakfı’nın sıfırdan kurup da Türkiye’ye armağan ettiği okulların, hastanelerin, müzelerin, spor tesislerinin sayısı 60’a yaklaştı. Bunlar için harcanan rakam yarım milyar doları aştı. Bugün, Vakfımız Türkiye’nin maddi kaynaklar yününden en güçlü vakıfları arasındadır. Ülkemiz için en doğru projeleri, profesyonel bir yönetimle, büyük bağlılıkla gerçekleştiriyoruz” dedi.
Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın şöyle konuştu: “Kuruluşumuzun 18. yılında, 5.000’den fazla öğrencisi ile her geçen gün başarılarını artırmakta ve hedeflerini yükseltmektedir. Memleket ve dünya meselelerine katkı sağlamak, çözümler üretmek, alternatifler sunmak için çalışıyoruz.
Ödülleri de, başarıları ödüllendirmenin genel olarak zayıf kaldığı ülkemizde, ulusal ve uluslararası düzeyde önemli başarılara imza atmış, Türkiye’nin ve uluslararası toplumun gelişimine katkıda bulunmuş kişi ve kurumlarını ödüllendirerek desteklemeyi amaçlamaktadır.”
11. Kadir Has Ödülü Değerlendirme Kurulu aşağıdaki isimlerden oluştu:
‘Toplum-siyaset-ekonomi’ alanında verilen 11. Kadir Has Ödülleri Değerlendirme Kurulu, RektörProf. Dr. Mustafa Aydın, École des hautes études en sciences sociales Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Göle, YTÜ E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun N. Gülalp, Princeton University Öğretim Üyesi ve Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Rektör Yardımcısı Hasan Bülent Kahraman, Boğaziçi Üniversitesi ve Binghamton University Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağlar Keyder, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Uğur’dan oluştu.
Baştan kokan balık ile denizin tadı tuzu ve hayali
HİKAYEYİ bilirsiniz: Adamın biri balık tablasına eğilip, balığın kuyruğunu koklamaya çalışıyormuş. Balıkçı: Beyim, demiş; balık baştan kokar... Yanlış yeri kokluyorsun!
Adam: Biliyorum, demiş; bunun başının koktuğu her halinden belli de, kokuşmuşluk kuyruğa sirayet etmiş mi diye bakıyorum.
Bunlarınki de sanki o hesap. Sözde devlet adamları(!), halkın oylarıyla seçilmiş siyasetçiler; birbirine girmiş, küfrün, itirafın, rezaletin, rüşvetin, tehdidin, korkunun bini bir para; devletin itibarı, anayasa, yasalar, kurumlar ayaklar altında; ekonomi batmış, yoksulluk, çaresizlik, cehalet ve de ihanet tavan yapmış; bilmiş bilmiş adamlar ekranlara çıkmış, bak balığın kuyruğu kokmamış diye hâlâ halka masal anlatıyorlar. Koca balık bu reis. Yakalandı mı kokacağı bilinse de, çıkarırlar sudan eninde sonunda.
Boş verin bütün bunları. Ekranlardaki atışmalar kimsenin karnını doyurmaz. Açın rakınızı, koyun mezenizi!
Victor Hugo der ki, “Yaşayanlar, ölüler ve bir de denizciler vardır.” Yaşayanlara göre deniz; uçsuz bucaksız burçak tarlalarında uzanıp giden buğday başaklarının fısıldayan sesidir. Varsın yaşayanlar öyle bilsin!
Bana göre deniz; günlerce esen ‘poyraz’n ya da ‘karayel’in kulaklarımda çınlayan uğultusudur. Kıyıdaysam; yalçın kayalıklara vuran bembeyaz dalgaların ürkütücü heyecanı, ya da suskun kumsallarda sevişir gibi nazlı nazlı dans eden dalgaların ninni sesleri, teknedeysem; uçsuz bucaksız denizlerin içime doldurduğu sonsuzluğun büyüleyici huzurudur.
İster küçük bir koyda veya sahil kıyısında ol, istersen okyanusun ortasında, hatta denizi görüyorsa evinin küçük balkonunda, hiç fark etmez! Balığın baştan kokacağını bilenler için denizin tadı da, tuzu da, hayali de yeter namusunla insan gibi yaşamaya ve de yaşatmaya...
Tamer ŞAHİN
Hacettepe’de akıl dışı olaylar
HACETTEPE ‘Beytepe Yerleşkemizde yaşanan istenmeyen olaylar nedeniyle 24.03.2015 tarihinde lisans eğitim ve öğretimine bir gün süreyle ara verilmiştir” diyor genç okurumuz. Önceki gün yaşadıkları anlatıyor:
“Beytepe’de çok kötü olaylar yaşadık: Gerekçesi ne olursa olsun, birilerini linç etmeye girişmek, üniversiteye gelmiş ‘akıl sahibi’ varlığın yapacağı şey olmamalı. Eyleme katılan bazıları dışında, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün hocasının odasını basıp “o teröristi bize ver!” diye saldıranlar (benim de dahil olduğum birkaç kişi olmasa, o öğrenci ölebilirdi orada) mı dersin, “içeriye girip hepsini gebertelim bu vatan hainlerini” diyerek cam çerçeve indirenler mi dersin, Suavi Hocanın üzerine yürüyüp; “tabii ki bunları geberteceğiz!” diyerek benim önlerine geçmemi istemeyen, beni iten mi dersiniz! Bugün ‘akıldışı’nı gördük. Ben elimden geldiğince yatıştırmaya çalıştım, müdahil oldum. Ama birçok insan kılını bile kıpırdatmadı; bazı hocalar (çeşitli bölümlerden) ya çekip gittiler ya da odalarında oturdular. Peki ben neden olaya müdahil oldum? Çünkü gözlerimin önünde birilerinin linç edilmesini istemiyorum. Bir de şu var: “Yetiştirdiklerinden sorumlusun!” Bir akademisyen (hele bir de felsefeci ise) sorumluluktan kaçamaz. Bir yöneticiyi savunmak bana düşmez tabii, ama şunu söylemezsem duramayacağım: Rektörün öğrencileri okuldan çıkarma çabasını sosyal medyada “PKK’lı Rektör!” diye lanse edenler, gerçekten “aklını kaçırmışlar.” Bir durun ve düşünün!
Paylaş