Paylaş
DİYARBAKIRLI gazeteci dostumuz Naci Sapan yazıyor: “1990’lı yıllara geri dönüşün resmini önümüze koydular. Bize bu resmi yorumlayın diyorlar. Hayır yorumlamayacağız. Çünkü doğru bir resim değil. Biz/bizler o resmi giderek soluklaşması, rengini kaybetmesi için, bir daha parlatmamak üzere arşivleyip paketlemiştik. Hatta hep birlikte sarıp sarmalayıp paketlemiştik. Öneri de muhataplardan gelmişti. Değer verilmiş, kıymet kazanmıştı. Öneri toplumsal nezaketle buluşmuş, anlam kazanmıştı. Şimdi bize; ‘O paketi tozlu raflardan indirip, tozunu üfleyip, yeniymiş gibi yeniden sunuyoruz’ diyorlar. Neden kabul edelim?
Demokratik siyaset mi? Silahlı siyaset mi? Aşamasından geçmedik mi? İki seçenekten hangisini tercih edeceğimizi hep birlikte test edip, birlikte karar vermedik mi? Böyle bir soruyu, böyle bir ikili tercihi Türkiye’nin gündemi haline getiren, kabulümüze sunanlar sizler değil miydiniz? Sizler... Yani devlet, AKP iktidarı, PKK-KCK, Öcalan, DBP-HDP... Silahlı mücadelenin demokratik mücadele ve siyasete evrildiğini, evrilmek zorunda olduğunu siz bizlere dikte ettirmediniz mi?
Türkiye halkları sizlerin sözlerine, pratiğine güvenerek, inanarak 90’lı yılların o çirkin fotoğraflarının arşivde, tozlu raflarda kalmasına ve solmasına karar vermedi mi?
Şimdi bize, ‘Yeni bir şey üretemedik, yeni bir yöntem bulamadık, bulmaya da hiç niyetimiz yok, alıştığımız yöntemden vazgeçemiyoruz, tası da hamamı da değiştiremiyoruz, aynı göbek taşında aynı tellakla sizi keselemeye devam edeceğiz’ diyorsunuz. Hayvan zaten terli, aynı tellağın kesesine ihtiyaç yok.
Zaten o eski tellak/tellaklar da iyi tellaklar değilmiş, kiri de iyi temizleyememişler. Temizlemiş olsalardı, hâlâ o fotoğrafları tozlu raflardan indirmeye, yeniden bakmaya ve halkların beğenisine sunmaya, bu kadar çaba sarf etmeye gerek olmayacaktı! O nedenle; ‘silahlı değil, demokratik’ siyaset diyoruz. Kendimizi kirimizden kendimiz arındıracağız. Kir bırakan tellaklarınız sizde kalsın.”
IŞİD, Menzil ve Adıyaman’da bir düğün
1980’den sonra Türkiye’nin gündeminde yer alan Adıyaman Menzil Seydalılar Türkiye’de hayli fazla. Menzil grubu değişik zamanlarda farklı partilileri desteklediler, ancak desteklerini açıkça ortaya koymadılar. AKP, ‘paralel’ olayından sonra cemaatlere ve tarikatlara karşı mesafeli davranıyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da ağalar ve şeyhlerin, AKP’ye karşı mesafeli duruşu da AKP’nin oy oranını düşürdü.
CHP de HDP’nin ‘dalgası’ nedeniyle bölgede dikkat çekilecek şekilde ‘zedelendi’... Bölgede HDP’li bir üye “Olası bir seçimde, HDP’nin 100-120 mertebesinde milletvekili çıkarabileceğini” iddia etti. CHP’nin oy oranı da yüzde 20’lerde kalırmış. Muhtemel seçimde biz aksini söylemek isteriz. Bundan sonraki seçimin iki galibi olacaktır; CHP ve HDP...
Erdoğan, Davutoğlu ne yaparlarsa yapsınlar; AKP’nin oyunun artmayacağını, aksine ineceğine söyleyenlerle de karşılaştık. Adıyaman’da da herkes moralsiz; daha doğrusu memlekette huzur sıfır... Daha havalimanına iner inmez... Adıyaman’ın IŞİD ile anılmış olması, hem Adıyaman halkını hem de Menzil’e bağlı olan Seydalıları ve müritlerini aşırı ölçüde rahatsız etmiş... Antalya Piyano Festivali’nin yapımcısı ve Fazıl Say’ın eski menajeri Kadir Dursun ile birlikte katıldığımız Hayriye-Zafer Ersoy’un kızları Dilay ile Zeliha-Şevket Gürsoy’un oğulları Gökcan’ın Grand Adıyaman Oteli’ndeki düğünlerinde bu konunun bu kadar anılmasına şaşırdık. Zafer Bey, eski CHP İl Başkanı; uzun yıllar Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığı’nı yürütmüş; tekstil sektörünün Adıyaman’a gelmesine neden olmuş. Hayriye Hanım da, işkadını; son seçimde İstanbul 2. bölgeden aday adayı oldu. “Erken seçim olursa yine mücadele etmeyi düşündüğünü” söyledi. Dünürleri Şevket Gürsoy da CHP’li bir aileden geliyor; CHP İl Başkanlığı yapmış, üç seçim öncesinde CHP’den milletvekili seçilmiş; ancak hemen AKP’ye geçmiş. İki dönem milletvekilliğinden sonra 7 Haziran’da aday gösterilmemiş... Davetlilerle konuşurken, bir gazetenin IŞİD şüphelileri ile ilgili olarak ‘Yine Adıyaman’ başlığını atması kenti ayaklandırmış neredeyse... Kadir Dursun “İstanbul basınında yazılanlara bakmayın, örneğin Paris’tekiler bu olaydan ne kadar etkileniyorsa, Adıyaman ve şirin ilçeleri Tut ve Besni de aynıdır. Adıyaman, Cumhuriyet’in en önemli değerlerinden biridir, Güneydoğu’nun Diyarbakır’dan sonra en aydın ilidir” dedi... Ancak yerel gazeteler isyan halindeydi. Sakin bir turizm ve tarım kenti Adıyaman... Nitekim düğüne tanıdığımız birçok ismin ‘endişe’ duyup gelmemesi ilginçti... Akşam CHP’li bir grupla konuşurken, Adıyaman sakin bir kent ama burada 400 IŞİD evinin bulunmasına AKP’liler, valiler, emniyet müdürleri ne diyecek? Adıyamanlılar tarafından sevilen bir kişi olan eski CHP Milletvekili Umut Oran, Sosyalist Enternasyonal toplantısından yeni dönmüştü. Düğüne İl Başkanı Abuzer Tanrıverdi ile Merkez İlçe Başkanı Hanifi Çavuş ile birlikte katıldı; “Beştepe’nin seçim hükümeti tuzağına kimse düşmemeli” dedi partililere... (Tut’taki ‘Dut Bahçem’den bahsedeceğiz.)
Paylaş