Paylaş
CHP’de iki günlük bir ‘hareketlilik’ yaşanacak. Özgür Özel ilk olarak bugün adaylık çıkışında bulunacak, yarın da İzmir İl Kongresi’ne katılacak. Durumu özetlersek, belediye başkanları ve delegeler ‘Araf’ta dememiz gerekiyor. Araf kelimesinin dilimizdeki anlamı arada kalmaktır. Böyle durumlarda sıkça kullandığımız bu kelimenin dini yönden anlamı ise kötüler ve iyilerin sınıfına sokulmayan, inançlı günahkârların veya günah ve sevapları eşit olanların gideceği geçici arınma yeri olarak bilinmektedir.
Yani delegeler ile belediye başkanları ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilecekler!
Bir özet daha yaparsak Kılıçdaroğlu mu Özel mi?
Zamanın ruhunu kim temsil edecek bakalım. (Kurultay inşallah zamanında yapılır)
Araf’ı iyilikle kötülük arasında bir tercih yapamamak olarak nitelendirdiğimize göre, şimdiki delegeler ve belediye başkanları Özgür Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir tercih yapamıyor ve gelişmeleri bekliyor diye görüyoruz.
Ama toplumun taleplerini kim iyi değerlendirirse başarı onun olacaktır.
2009 seçimlerini hatırlarsak... Baykal kamuoyunda olumsuz bir figürdü. Hatırlarız, birçok il ve ilçede belediye başkanları Baykal’ın kentlerine gelmemesini istiyordu.
Geçmişte yaşanan bu somut örneği dikkate almak gerekmez mi?
Hatta Ecevit-İnönü çekişmesini de örneğimize almak durumundayız.
Aynı figür sözcüğünü Kılıçdaroğlu için kullanmak gerekmez mi?
TRİBÜNDEN SAHAYA İN
12 Eylül’ün 43. yılında Silivri Cezaevi’nde Merdan Yanardağ, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ı ziyaret eden eski DİSK Genel Başkanları ve CHP eski milletvekilleri Süleyman Çelebi ve Musa Çam, “Sevgili Uğur Mumcu’nun da dediği gibi 12 Eylül sermaye sınıfının işçi sınıf üzerindeki tahakkümüdür” dediler ve bir çağrıda bulundular. Çelebi ve Çam şöyle dediler:
”Başta ana muhalefet partisi olmak üzere demokrasiden yana partiler, siyasi çevreler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, emek ve mesleki örgütleri ve toplumsal muhalefet örgütleri hemen harekete geçmelidir. Tribünden seyretmek yerine sahalara çıkmalıdırlar. Çünkü 12 eylül devam etmektedir. Toplumsal muhalefet yeniden dirilerek ayağa kalkmalıdır!”
İMAMOĞLU İSTANBUL İL KONGRESİ’NE HAZIRLANIYOR
İmamoğlu, İstanbul’da üç bölge ilçe başkanları ile toplantı yaptı. 12 Eylül Salı günü Yenikapı İBB tesislerinde yapılan 2. bölge ilçe başkanları toplantısı olaylı geçti. Parti içi siyaset için İBB‘nin imkânlarını kullanmak ne kadar etiktir not olarak düşelim. Toplantıda ‘değişimci’ Zeytinburnu İlçe Başkanı Metin Doğan yaklaşık 25 senedir ilçe başkanı... Kılıçdaroğlu’na ağır eleştirilerde bulundu, kendisinin ve ekibinin değişmesi gerektiğini ağır bir dille aktardı. Ayrıca Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’a seçimde kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Artık CHP’de gelenek oldu; başka bir ilçenin belediye başkanı başka bir ilçenin seçimine belediyenin gücünü kullanarak niye müdahale eder?
Bunun üzerine Sultangazi İlçe Başkanı Kemal Avseren söz alarak Metin Doğan’a “Sen 25 senedir ilçe başkanı değil misin; önce değişimi kendinden başlat. Ayrıca böyle ağır eleştiriler getiremezsin, Kılıçdaroğlu Genel Başkanımız. Ayrıca teşekkür ettiğin Rıza Akpolat, İnan Güney ve ekibi benim kaybetmem için mücadele etti, onlarla hesaplaşacağız” dedi.
Daha sonra Beşiktaş İlçe Başkanı Ali Can Şen, “Metin Doğan’ın tüm dediklerine katılıyorum ve teşekkürünü kabul ediyorum” diye konuştu. Soru şu; Rıza Akpolat, “Kılıçdaroğlu’nun yanındayım” diyor. Kendi seçtirdiği ilçe başkanı ise ‘Değişimci’ ilçe başkanını destekliyor.
Toplantılara katılan, bizi arayan bazı ilçe başkanları İmamoğlu’nun adayı İstanbul İl Başkanı olursa, genel başkan adayı olabileceğini söylüyorlar. İmamoğlu, bu tartışma esnasında sadece “Sakin olalım arkadaşlar” diyerek müdahale etti.
MESAJ PANOSU
İYİ’DEN POST-MODERN ‘ZIMMİ İTTİFAK’
- İYİ Parti’nin yerel seçime kendi adayları ile gitme kararı; tepki oyları ile zımmen CHP’ye, MHP’ye yarar. Geriye kalanı ise İYİ Parti’nin etinin budunun kaç olacağı ile ilgili. T. Ç.
KAYBEDEN ‘GEÇİŞTİREN KILIÇDAROĞLU’ OLACAK
- CHP’nin bir duayen ismi bize bir not göndermiş; dikkatle okuyunuz:
“Kılıçaroğlu, 14/28 Mayıs seçimlerinde tüzük ve parti programına uymadan, seçim stratejisini, sloganları, ittifak ortağımız partilere ‘ulufe’ gibi 39 vekili vermeyi ‘tek başına’ yaptı, başarı vadetti. Ne yazık ki millet bunları tutmadı, oy vermedi. Kılıçdaroğlu ve CHP, tabii ki millet kaybetti.
Hani yetki ve sorumluluk?..
K.K. seçim gecesi istifa etmemekle, seçim, sandık güvenliği, seçimlerin değerlendirmesi konusunda üç ay geçmiş olmasına karşın hâlâ bir açıklama yapmamış ve sorunları, kendine duyulan güvensizliği zamana yayarak ‘geçiştirme’ siyaseti izlediği içindir ki her geçen gün saygınlığını yitirmekte. Milletin kendisine ve CHP’ye güveni azaltmaktadır.
Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlığı bırakmaz ise millet CHP’yi bırakacak ve yerel seçimlerde de başarı sağlanamayacaktır.”
44 YIL ÖNCE VEFAT ETMİŞTİ
Türk Dil Kurumu (TDK) Başuzmanı A. Dilaçar, 19 Aralık 1979 günü ölmüştü. Mehmet Boz şu açıklamayı yaptı.
“Yaşamım burada, TDK’da masamda bitsin isterim, dileği hastalığı nedeniyle gerçekleşmese de Atatürk’ün isteğiyle üstlendiği TDK Başuzman sanını ömründe onurla korumuştu.”
Okunması gereken iki yazıdan alıntı:
1- Soyadını ona Atatürk verdiği için yazılarına hep ‘A.Dilaçar’ (Agop Dilaçar) diye imza atmış. Kendi deyişi ile bu soyadı, onun gerçek adıydı. Bu adı yaşamı boyunca Atatürk ve Türkçe sevgisiyle birlikte onurla taşıdı
2- Atatürk’ün amaçladığı Türkçe yazısından:
Atatürk’ün dili onarma tasarısı türlü evrelerden geçmiştir. Bu tasarının ilk ereği, bence 1. Dünya Harbi yıllarında belirmiştir.
1917’de Almanca yazılı bir Türk bilgisi kitabında eski harflerimizle yazılı ‘kaba Türkçe, orta Türkçe, fasih Türkçe’ biçimindeki ayırtları görünce Atatürk’ün öfke ile irkildiğini ve kabasını, fasihini (anlaşılır) bırakarak, gazete dilinin herkesçe anlaşılmasını bir baş erek olarak gösterdiğini anımsıyorum.”
İKİ SOSYALİST PARTİ BİRLEŞTİ
Türkiye Sosyalist hareketinin iki önemli akımından gelen iki sosyalist parti; Ankara’da bir araya gelerek, Cumhuriyet Partisi (SCP) ve Toplumcu Kurtuluş Partisi (1920 TKP) birleşerek Türkiye Sosyalist Partisi’ni (TSP) kurduklarını açıkladılar.
Mehmet Bedri Gültekin’in vefatından sonra SCP Genel Başkanlığı’na getirilen matematik mühendisi Yılmaz Ersezer TSP Genel Başkanlığı’na, TKP 1920’nin Genel Sekreteri (Başkanı), öğretim üyesi İsmail Kaplan genel sekreterliğe oybirliğiyle seçildi. Seçilen yöneticiler Anıtkabir’e giderek Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulundular.
TSP’nin kuruluş bildirgesinde özetle “Canla başla çalışacağız, NATO’dan çıkacağız. Amerikan üslerine el koyacağız. Tam bağımsız Türkiye’yi kuracağız” deniliyor.
BİLİYOR MUSUNUZ?
- BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın sosyal medya hesabından, ‘Çeşitli millet, çeşitli devlet, çeşitli bayrak, çeşitli vatan’ anayasanızı kabul etmeyeceğiz’ paylaşımı yaptığını ve “Türkiye’de anayasal değil, anayasalı düzen var” dediğini...
Paylaş