‘Danışman’ kadroları

‘BİZLER belediyelerde ve diğer resmi kuruluşlarda kira parasını bile karşılayamadan çalışan memurlarız’ diye yazan bir okurumuz şunları anlatıyor:

‘‘Seçimle gelen başkanların kanuni emirlerini yerine getirmekle görevliyiz. Ancak başkanlar, yanlarına danışman olarak aldıkları bazı kişileri kayırmakta hatta onları başkan yardımcısı yetkisiyle donatarak bizleri bezdirmektedirler.

Bir örnek... Daha önce Bahçelievler'de başkan yardımcısı olarak görev yapan M.D.'dir. Kendisi Saffet Başkanın hemşehrisi ve Bayburt'un eski belediye başkanıdır. Orada seçimi kaybedince hiç tanımadığı İstanbul gibi bir yerde ve büyük bir ilçede başkan yardımcılığı yapmıştır. Son seçimde de, danışman olarak Beşiktaş'a 1. başkan yardımcısı olmuştur. Şimdi de birkaç yerden maaş aldığını duymaktayız; İETT denetçisi, Beşiktaş Belediyesi marketlerinde danışman ve yönetim kurulu üyesi olduğu doğru mudur?

Memurların birden fazla maaş almasının ve bir başka işte çalışmasının yasak olduğunu kanunlarda açıkça yazmıyor mu? Bu bir örnek; bunun gibi birçok 'görevli' var. Acaba kaç kişinin ekmeği ile oynanıyor?

Horoz sesinden bizi kurtarın


GÜNGÖREN Merkez Mahallesi Önder Sokak sakinlerinden: Hoparlörle mal satmanın hálá Güngören Belediyesi sınırları içinde devam etmesi şaşırtıcı değil mi? Bunların gürültüsü yetmezmiş gibi kentte alışamamış olmanın bilincinden uzak olan insanların beslediği horoz ve tavuk seslerinden sinirlerimiz bozuluyor. Belediyeye yaptığımız başvurulardan hiçbir ses gelmemesinden dolayı durumu köşenizden duyurmak istiyoruz. Artık caddelerin pisliği ve çevre kirliliğinden bahsetmek istemiyoruz.

Devlet tefeci mi?


986 milyon Bağkur borcumu ödeyemedim; iki yıl sonra 10 milyar oldu. Böyle artış olur mu? Devletimiz tefeci mi? Azını ödeyemeyen çoğunu nasıl öder?

M. Ahmet ÇELEBİ-İSTANBUL

Bu telaş neden?


ÜÇ büyük belediyenin (İstanbul, Ankara, İzmit) yeni kanunla kaybı -2001 yılı ölçü alındığında- sadece 203 trilyondur. 2001 yılı toplam bütçeleri yaklaşık 3.4 trilyon olduğuna göre eksilen payın oranı sadece %6'dır. Bütçelerinde doğacak %6 azalmadan dolayı bu kentlerin halkımızı paniğe sürüklemenin asla gereği yoktur. Hal böyle iken ortalığı mesnetsiz iddialarla yangın yerine sürükleme telaşı nedendir?

Aytaç DURAK-Türk Belediyeler Birliği Başkan ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı


Okuyan’ın gazabı


OSMAN Durmuş'un, TÜRKSEV Vakfı'na Yalova termal tesislerini devretmesi üzerine yürütmenin durdurulması istemiyle dava açan grup arasında bulunan TAM Dershanesi ortaklarından, fizik öğretmeni Muharrem İnce arayarak ‘‘Dilekçeyi verdikten sonra başıma ilginç şeyler geldi’’ dedi.

Yalova'daki dershaneye 17.00 sıralarında bir kişi hışımla girmiş, ‘‘Burada kimler çalışıyor, hemen bordroyu verin’’ demiş. Gördüğü personele ‘‘Siz kimsiniz? Bana 4 aylık bordronuzu getir çabuk’’ diye sormuş.

İnce şaşırmış, ‘‘Asıl siz kimsiniz?’’ karşılığını vermiş; ‘‘Ben SSK müfettişiyim, denetime geldim size’’ yanıtını almış. İnce, ‘‘Beyefendi oturun, size çay ikram edeyim, muhasebecimi çağırayım, ne isterseniz verelim’’ diye nezaket göstermiş.

Müfettiş: Ben buraya çay içmeye gelmedim, çabuk olun.

İnce: Beyefendi biraz sakin olun, yukarıda çocuklar sınav oluyor.

Müfettiş: Siz bana hemen vermiyor musunuz, ben polisle almasını bilirim.

Dışarı çıkmış, yarım saat sonra bir minübüs dolusu polisle geri dönmüş müfetttiş... Döndüğü zaman dershanede yerel gazeteci İbrahim Yurdagül de bulunuyormuş. Odaya 5-6 polis girmiş, telsiz anonslarıyla öğrenciler paniklemiş...

GÖZDAĞI VERİYOR

İnce
‘‘Görüntü bir randevuevi baskını gibiydi. Ders gören öğrenciler ve öğretmenler korku içinde kaldılar. Ancak müfettiş gazeteciyi görünce kibarlaştı. Tutanakla defterleri İstanbul'a göndermemizi istedi’’ diyor. Bunun kendisini korkutmak için için verilen bir gözdağı olduğunu belirterek, nedenini şöyle anlatıyor:

‘‘Ben CHP Yalova İl Başkanı'yım. Bundan bir süre Okuyan, Yalova'daki uygulamaları nedeniyle burasını 'Okuyan Cumhuriyeti'ne çevirdiği için arkadaşlarla Yalova tabelasının yerine 'Yaşarova' yazmıştık. Belki bunun hıncını çıkartarak bizi yıldırmak istiyor. Okuyan'a da burada benden başka muhalefet eden pek kimse yoktur.

Sigortasız işçi mi çalıştırıyorsunuz?

- Her işyerindeki gibi olabilir. Çünkü dershanelerde ders veren emekli öğretmenler genellikle sigorta edilmez. Depremden sonra zaten para kazanır halimiz yok. Esnaf dükkánını kapatmış, ceketini satmış; çocuğunun dershane parasını ödeyemiyor, atalım mı yani? Bunun gibi çok sayıda ücretsiz öğrenci okutuyoruz. Okuyan'la Yalova'nın Elmalı Köyü'nden de hemşeriyiz. Şimdi benden şafaat dilememi bekleyecektir. Ama dilemeyeceğim, sigorta cezası verilirse arabamı satıp ödeyeceğim.

Okuyan'ın 'özel müfettişleri' vardır; kendisine tabi olmayanların kafasını böyle kopartmak ister ama bunların çoğu da yargıdan döner.

Yaşama hakkımız elimizden alınıyor


DOĞALGAZ, su, elektrik ve telefondan sonra şimdi de emlak vergileri vatandaşı vuruyor.

2002 arsa ve emlak rayiç bedellerinde 40 kata ulaşan artışlarla geçen yıla oranla bir misli orandaki emlak vergileri, herkesi kara kara düşündürüyor. 200-400 milyon lira arasındaki vergileri yoksul insanların ödemesi mümkün mü?

Vicdanlar hiç mi rahatsız olmuyor?

Kriz nedeniyle işini kaybetmiş, maaş alamayan, gelir düzeyi % 75 oranında düşmüş, çocuğunu okutmak için güçlük çeken, pazara çıkamayan, ilaç alamayan milyonlarca insan kitlesine kesilen ağır faturalar adaletsizliğin, haksızlığın belgesi...

Ankara'dan Halis Taşçı, ‘‘Bu, sosyal patlama olmaz deyip bu insanların üzerine üzerine bu kadar gidip yaşama haklarını ellerinden almak değil midir?’’ diye soruyor.

Eline geçeni vergiye, zamlara yatıran insanlardan gülmesi, verim istenmesi mümkün olur mu? Olmaz... Bu anlayış 'vergi faşizmi'nden başka bir şey değildir.

İnsanlar devletine güvenip her şeye sabır çekiyor ama ülkeyi yönetenler bu milleti gerçekten düşünmüyorlar; boğazlıyorlar.


İthaf olunur

ARALIK
ayındaki faturalarım şöyle:

Doğalgaz 180

Apt. gider 30

Elektrik 50

Telefon 62

Su 35

Toplam 357

SSK emekli aylığımı soruyorsunuz: 285 milyon.

Türkiye iyi gidiyor ve ‘‘Benim SSK emeklim mucize yaratıyor’’ diyenlere ithaf ediyorum.

Hüseyin KAYSERİLİ-İSTANBUL

İki partiden haberler


DSP'den ayrılan Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün ‘Toplumsal Demokrat Parti'nin programı hazır. 55 kişilik kurucu listesi ay sonuna doğru İçişleri Bakanlığı'na verilecek. Kurucu listesi şimdilik saklı tutuluyor. Trakya bölgesi ile Siirt ve Ağrı dışında örgütlenmesini tamamladı. Kurucular listesinde Pişkinsüt'ten başka iki milletvekili daha yer alırsa parti, Hazine'den yaklaşık 800 milyar yardım alabilecek. Demirel döneminde, üç milletvekili ile parlamentoya giren Alparslan Türkeş için özel çıkarılan bir yasadan Pişkinsüt de yararlanmış olacak.

DP'nin ‘‘Değişimin Adresi Demokrat Parti-Kuruluşu 7 Ocak. Geliyoruz’’ şeklindeki afişleri Ankara ve İstanbul'daki reklam panolarını süslüyor. Afişlerin, Anayasa Mahkemesi'nin Erdoğan hakkındaki kararından sonra Melih Gökçek tarafından astırıldığı belirtiliyor. Gökçek iddiaları ‘‘DP'ye de girebilirim, bir başka yere de’’ diyerek geçiştiriyor. Peki DP'nin reklam bedellerini kim ödüyor?

‘Deli Dumrul’


BDDK ve Bankalar Birliği'ne...

Vadesiz mevzuatlardan yıllık işlem ücreti kesilmesine karşı okurlarımız büyük tepki gösteriyor. Bir örnek, 6 aydır hiçbir işlem görmeyen hesaptan 36 milyon kesilebiliyor. Bazı bankalar, işlem görsün veya görmesin bu bedelin alındığını söylüyorlar. Ama neyin karşılığı? Müşterinin haberi yok, hesaba bakıldığında ortaya çıkıyor. Bir açıklama yapın ki, okurlarımızı bilgilendirelim.

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Bir ülkede küçük insanlar büyük gölgeler veriyorlarsa o ülkede güneş batıyor demektir.’’

(İskandinav atasözü)

MESAJ


BOTAŞ yetkililerine sesleniyorum; Bursamızda doğalgaz dağıtımını Botaş yapmaktadır. Ama birçok işyeri ve evde doğalgaz kaçak kullanılmaktadır. Milyarlarca lira zarar bizim cebimizden çıkıyor.

Ahmet KİRAZ-BURSA

ENERJİ Bakanlığı doğalgaz fiyatlarını indirdi. Fakat elimize dün ulaşan faturalar yine eski yani 'kazıklı fiyat'tan hesaplanmış. Fatura; birim fiyat 295.490+KDV; ortalama birim fiyatı 329.898+KDV. Hesaplama ortalama fiyattan yapılmış. Bu ülkede doğru uygulamanın ne olduğunun sorulabileceği bir merci var mı? Aykut IŞIK-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları