Paylaş
Bu konudaki iddialar Ahaber’de Erkan Tan’ın programında gündeme geldi ve gazeteci Talat Atilla, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün konuya gerekli müdahaleyi yapmadığı değerlendirmesinde bulundu. Bunun üzerine programa katılan Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertan cevap hakkını kullanmak istediğini belirtti ve şunları söyledi:
“Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu seçimleriyle ilgili şikâyet dilekçesi vardır. Bu konuda yapılan inceleme sonuçlandı. Vakıf Yönetim Kurulu tüzükte belirtilen toplantı nisabına uymadan beş kişi ile toplantı yapmıştır. Kanuna aykırıdır. Bu nedenle, seçimin yenilenmesine karar verildi. Bu durum ilgililere ve mahkemeye tebliğ edilmiştir.”
Cumhuriyet Vakfı ile ilgili duruşmanın 24 Kasım’da yapılacağı belirtiliyor.
Cumhuriyet Vakfı ile ilgili taraflar şöyle:
Gazetedekiler: Akın Atalay, Hikmet Çetinkaya, Nebil Özgentürk, Önder Çelik, Musa Kart,
Dışarıdakiler: Alev Coşkun, Mustafa Balbay, İbrahim Yıldız, İnan Kıraç, Şükran Ketenci.
PROF. AYATA’DAN CHP’YE YOL HARİTASI
‘CHP Söylem Politika İdeoloji’ (Ka Kitap) tam 785 sayfa... Prof. Sencer Ayata derlemiş... “Sorunlar ve politikalar’, ‘Siyasi gündem ve CHP’nin bakışı’ ve ‘Otoriterleşme ve demokrasi’ başlıkları altında toplanan çalışma için Prof. Ayata “Bu kitap, Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu’nun 2010 yılından bu yana ürettiği binlerce sayfayı bulan metinlerden seçilerek hazırlanan bir derleme çalışmasıdır” diyor. Sunuş yazısında Kemal Kılıçdaroğlu şöyle diyor: “CHP yetişmiş kadroları, akılcı söylemleri ve tüm temel sorunlarımıza çözümler getiren plan ve projeleriyle Türkiye’yi yönetmeye hazırdır. Bu kitapta yer alan çalışmalarımız bu konudaki kararlılığımızı ve iddiamızı açıkça ortaya koymaktadır.”
Yani akademik bir çalışma; bize göre de CHP’ye bir yol haritası...
‘DÜRÜST OLDUM, FAKİR KALDIM’
ERDAL Özcan (64), 1980’lerden beri gazetecilik yapıyordu. Ona ‘Trakya’nın Ali Kırca’sı’ adı verilmişti.
Çünkü hem yazıyor hem de yerel TV’lerde programlar yapıyordu. Çok iyi bir gazeteciydi; doğrucu Davut’tu. Hürriyet, Cumhuriyet ve Doğan Haber AJansı’nın temsilciliklerini yürüttü. Eski milletvekili Yılmaz Alpaslan’ın çıkardığı ‘Devrim’ gazetesinin en usta muhabir ve yazarıydı. ‘Trakya Valisi’ de derdik kendisine, çünkü askeriyeden bürokratına, siyasetçisinden belediye başkanına kadar tanımadığı kişi yoktu.
İki sözünden çok etkilenmiştik; “Dürüst ve namuslu oldum, fakir kaldım”, diğeri de Çorlu Belediye İmamı Orhan Sağlam’ı her gördüğünde “Deh deyince gitmezse at/evde su isteyince vermezse avrat /bir de hayırsız çıkarsa evlat/cenaze evine ne gerek var; gir ağla, çık ağla” demesini... Cuma günkü hayli kalabalık olan cenaze törenine Emre Köprülü (CHP Tekirdağ milletvekili), belediye başkanları Kadir Albayrak (Tekirdağ), Ünal Baysan (Tekirdağ), Rasim Yüksel (Ergene), kaymakamlar Levent Kılıç (Çorlu), Fatih Kızıltoprak (Ergene), Çorlu ve Trakya’daki meslektaşları, siyasi partilerin ve STK’ların temsilcileri katıldı. Evli, iki çocuk ve iki torun sahibi olan Özcan’ın cenazesi Garaj Camisi’nde ikindi namazından sonra Çorlu Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
ÇEŞME’Yİ KORUMUYORUZ
DENİZTemiz Derneği/TURMEPA, Arkas Holding desteği ile İzmir Çeşme’de denizlerin ve kıyıların biyolojik çeşitliliğinin korunması ve kirliliğin önlenmesi amacıyla 10 yıldır çevreyi koruma çalışmasını sürdürüyor. Arkas TURMEPA II tarafından toplanan atık miktarı her yıl bir önceki yıla göre önemli oranda artış gösteriyor. Çeşme koylarında çalışan tekne 10 yılda; toplam 2.855 tekneden, yaklaşık 1.500.000 litre sıvı atık ve 6 tonu aşkın katı atık topladı.
Teknenin 10 yılda Çeşme’de topladığı yaklaşık 1.5 milyon litre atık su ile 12 milyon litre deniz suyunun temiz kalması sağlandı.
Toplanan atık su miktarı, yaklaşık 78 bini aşkın damacana suyun hacmine eşdeğer.
Çeşme’ye sahip çıkmayanları kınıyoruz.
BU GENÇLER İMAM MI OLACAK
ÇOCUĞUMU Beylikdüzü Galip Balkar Ortaöğretim Okulu’na yazdırdım. Okul tarafından “Okulumuzun imam hatibe dönüştürülmesini istiyor musunuz, istemiyor musunuz?” diye bir belge vermişler. Ben isteseydim çocuğumu imam hatibe yazdırırdım. Ortaokullar şu an kapasitesinin üzerinde, sınıflar ortalama 80 kişilik olmuş. Yeni açılan okullar imam hatip yapılmakta. Nereye gidiyoruz? Ne oluyor? Biz bu genç nüfusu mesleklere kanalize edemez isek, bunları imam yaparsak bu ülkenin sonu ne olur?
N.G.
SEÇİMDE OY KULLANDIK KİRA YARDIMINDAN OLDUK
SON seçimlerde oyumuzu kullanabilmek için nüfusumuzu, bir süreliğine İstanbul’dan, yazlığımızın bulunduğu Ayvalık’a almıştık. Bu arada Kadıköy-Göztepe Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi’ndeki dairemizin bulunduğu apartmanda ‘kentsel dönüşüm’ kararı alındı. Biz de kiralık ev bulup taşındık ve kira yardımı için başvuruda bulunduk. Kadıköy Belediyesi’nin ‘Kentsel Dönüşüm’ için hazırladığı broşürde belirtilen bütün şartları yerine getirdiğimiz halde bize kira yardımı yapılmıyor! Dairemizin tapusu, su, elektrik vd faturaları, ayrıca taşınma belgemiz olmasına rağmen Çevre Bakanlığı’nın yönetmeliği bize haksız bir şekilde uygulanıyor. Oy kullanmasaydık böyle bir durumla karşılaşmayacaktık, demokratik görevimizi yerine getirdiğimiz için kabahatli olduk! Biz emekliyiz, bizim durumumuzdaki insanların dikkate alınmasını bekliyoruz.
Sevil Göktay SİLAHLIOĞLU
Medeni Kanunun Yürürlüğe Girişinin 90. Yılında..
TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla, devletin ulusal egemenlik temeline dayandırılması, ülkede çağdaş uygar yaşam biçiminin yerleştirilmesi amaçlanmıştı. Henüz Anayasa’da laiklik ilkesinin bulunmadığı bir dönemde, hukuk devriminin ve laik hukukun simgesi olan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926’da TBMM’de kabul edilerek 4 Ekim 1926 da yürürlüğe girmiştir.
Medeni Kanunla kadın erkek tüm yurttaşlar özel yaşam ilişkilerinde eşit haklara sahip oldular. Aile Hukukunda kadın haklarının güvencesi ve ailede demokratikleşmenin ilk adımı olan Tek Eşlilik, Evlilik Yaşı, Resmi Nikah, Boşanmada Eşit Haklar, Kız ve Erkek Çocuklara Eşit Miras Hakkı kabul edildi.
Ancak, günümüzde Medeni Kanunun resmi evlilik kuralının göz ardı edildiğini, “imam nikahı” adı altında kadınların aile hukukundan doğan haklarını kullanamamasına yol açtığını; evlilik yaşı kuralının ihlal edildiğini, her yönüyle toplumun kanayan yarası olan çocuk gelinler sorunun devam etmekte olduğunu görüyoruz.
Atatürk devrimleriyle kazandığımız hakların bilincinde olan kadınlar olarak “Türkiyem nereye götürülmek isteniyor??” diye soruyoruz.
İKKB olarak, ailede demokrasi - toplumda demokrasi yolundaki mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyor, laik hukuka, Medeni Kanuna sahip çıktığımızı, geriye gidişe izin vermeyeceğimizi bir kez daha yineliyoruz.
Nazan Moroğlu- İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü
TBMM 6 ay içinde değişikliği yapmalıdır
SİLİVRİ Ağır Ceza Mahkemesi; 12 yaşındaki çocuğu defalarca istismar eden 73 yaşındaki sanığa 16 yıl ceza vermiş olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin 6 ya 7 oyçokluğu ile verdiği TCK m. 103’ün iki hükmünün iptal kararını gerekçe göstererek sanığı adli kontrol şartı ile serbest bırakmıştır. AYM’nin iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için gereken 6 aylık süreyi beklemeden verilmiş olan bu karar kamu vicdanını incitici ve mağdurun bir kez daha mağdur olmasına yol açacak olan bir karardır.
Görülmekte olan davalarda, bu yöndeki kararların bir daha verilmemesi için kanun koyucunun ivedilikle , cinsel istismarın temel hallerine ilişkin suç ve ceza tanımlarına açıklık getirmesi ve iptal edilen TCK m.103/1-2 hakkında en kısa sürede yasal düzenleme yapması gereklidir. Aksi halde mahkemeler arasındaki farklı uygulamaların, cinsel istismar gibi ağır bir suçun fail ve mağdurlarının daha fazla mağduriyet yaşamalarına yol açabileceği açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Kaldı ki 6 ay içerisinde bu düzenlemelerin yapılmaması halinde, 6 ayın sonunda çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarına ilişkin tüm davalarda sanıklara, mağdurlar sanki yetişkinlermiş gibi ceza uygulanacak yani sanıklara 12 yıldan fazla ceza verilemeyecektir. Çocuk Hakları Sözleşmesine de aykırılık oluşturan bu durumun bir an önce açıklığa kavuşturulması için Kanun Koyucunun bu konuda acilen düzenleme yapmasının gerekliliğini kamuoyuna saygı ile bildiririz.
Av. Süreyya TURAN- Türk Hukukçu Kadınlar Derneği Başkanı
‘Plastik Tanıtım Grubu’ açıklaması
Tanıtım Gruplarının en önemli işlevi sektörün yurtdışında tanıtılması ve ihracatının artırılmasıdır. Gerek büyük ölçekli gerekse KOBİ’lerin tek başlarına yurtdışı sektörel tanıtım için kaynak ayırması zordur. Yurtdışı tanıtımda sektörel güç birliğinin sağlanması ihracata da olumlu yansır. Plastik Tanıtım Grubu’nun kurulması da ilgili sektör kuruluşlarının talebinin ardından ve Genel Kurul onayları ile gerçekleşmiştir. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ekonomi Bakanlığı’nın da onayı alınmıştır. Bu süreç yaklaşık 2 sene sürmüştür.
Plastik Tanıtım Grubu, ilgili yönetmelikler kapsamında sektörde faaliyet gösteren temsilcilerden oluşan Yönetim Kurulunu oluşturma ve çalışma planını hazırlamaya henüz başladı. Oluşturulacak faaliyet planının Ekonomi Bakanlığı tarafından da uygun görülmesinin ardından Türkiye Plastik Sektörünün yurtdışı ve yurtiçi tanıtımının yanı sıra sektör ihracatını 2023 yılı hedeflerine ulaştırmaya yönelik faaliyetlerine başlayacak. Önemli bir noktanın da altını çizmek isterim ki, istenen verimin alınamaması durumunda sektörümüzün ve sektörel kuruluş temsilcilerimizin talebi, İKMİB ve AKMİB Genel Kuruluna katılan üyelerin kararı ile Plastik Tanıtım Grubunun faaliyetine son da verilebilir. Bu tür kararların sanki birliğimizin bir Yönetim Kurulunda alınmış gibi gösterilmesi son derece haksızca bir yansıtmadır.
Grup faaliyetlerinin finansmanı için yapılmaya başlanan aidat kesintisi 100 bin dolar ihracat yapan bir firmadan 50 dolar kesinti yapılacaktır. İhracat ciroları yüksek olan firmalardan yapılan kesintinin de aynı oranda yüksek olması doğaldır. Bu talebin bizlere sektörel sivil toplum örgütleri tarafından yapıldığını özellikle vurgulamak isterim. Aynı tanıtım yönteminin Deri, Makina, Narenciye, Fındık gibi birçok sektörde olduğunu düşünürsek bu düşüncenin başarılı örneklerinin çok yakınımızda olduğundan bahsetmeye de sanırım gerek yok.
Uzun yıllardır Türkiye ekonomisinin gelişimi için çalışan hem bir sanayici hem de uzun yıllardır Türkiye’nin en büyük ihracatçı birliklerinden birinin başkanı olarak tanıtımın önemine inanıyorum. Kaldı ki, sektörden alınan her kuruş yine sektör temsilcileri tarafından sektörün uluslararası alanda tanıtımı için kullanılacaktır.
Murat AKYÜZ-İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı
Paylaş