Paylaş
TRT’nin eski yapımcısı ve yazar Nazmi Kal, Cumhuriyet’in kuruluşundan yalnız üç yıl sonra ülkemizin ilk şekerinin üretildiği fabrikanın çok kısa bir öyküsünü ‘Atatürk’ün Diktiği Ağaçlar’ kitabından aktarıyor.
“Cumhuriyet kurulduğunda çayımıza atacak bir topak şekerimiz yoktu. Çayı üzümle içerdik. Cumhuriyet’in ilk şeker fabrikasının temeli Uşak’ta atılmasına rağmen Cumhuriyet’in ilk şekeri Alpullu’da üretildi. Montaj 11 ayda bitirildi ve 26.11.1926’da işletmeye açıldı, ilk Türk şekeri
üretildi.”
28.11.1926’de Ulus gazetesi, yazar ve milletvekili Ahmet Ağaoğlu o günü şöyle anlatır: “İşte 30 bin dönümlük geniş bir ovada muazzam bir anıt. Bacalarını semaya kadar yükseltmiş, bölgeye can vermiştir. Kayışlar sürünüyor, çarklar dolaşıyor, makineler inliyor, yüzlerce küp hareket ediyor. İşte Türk şekeri. Herkes oraya koşuyor, bir çimlemik alıyor ağzına koyuyor. Ah ne tatlı şeker, herkesin yüzünde bir sevinç, kalbinde heyecan. Bu Türk’ün, Trakya’nın şekeri.”
Hülya ve evham deyip geçmeyiniz. Hülyasız milletler cansız kapılardır. İstiklal Savaşı da, Ankara-Samsun şimendiferi de, şeker fabrikası da bir hülya idi.
Bütün bu hülyalar hakikat olmuştur. Gazi’nin dehası ve yüksek iradesi bize rehberken başarılamayacak bir iş kalmayacaktır.”
Eski köylü, yeni sanayi işçisi Emrullah Beydeli’yi (1913) dinleyelim: “Fabrikaya girende 15’inde idim ama pelvandım ha nah bilekler büle büle. Gazi demiş kalkınacak memleket. Kuruldu ya fabrika mektepse mektep geldi, ziraatsa ziraatin hasını öğrendik. Benim babam ilk pancar dikenlerdendir. Macar ürgetti bize. Tarla işte büle büle sulanacak, büle büle dikilecek...
Fabrika Trakya düzünde yalnız iş değildir, ilimdir be yav ilim. Fabrikanın mektebi vardı. Paraysa girdi köylünün cebine. Miskin otururduk kahvede sekiz ay. Olduk burada işçi. Değil öyle ırgat, rençper, sanayi işçisi olduk be yav. A be elektrik gördük biz Alpullu’da... Hafta sonu gittim köye dedim babama ‘Görmüşüm cenneti koca ova kesmiştir ışığa’. Bir gün de anamı götürdüm. Gördü anam elektriği şaşırdı zavallı.”
500 DÖNÜM ARAZİSİ VAR
500 dönüm arazisi bulunan Türkiye’nin ilk şeker fabrikası olan Alpullu Şeker Fabrikası’nın, Emin Halebak’ın (Lüleburgaz) gerekirse fabrikayı alabileceğini duyurmasından sonra Hasan Akgün’ün (Büyükçekmece) çağrısı üzerine ve Trakya Belediyeler Birliği ve Tekirdağ Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın daveti üzerine, Trakya’daki tüm CHP’li belediye başkanları Tekirdağ’da bir araya geldi. Kadir Albayrak (Tekirdağ), Emin Halebak (Lüleburgaz), Fehmi Altayoğlu (Hayrabolu), Saim Kırcı (Alpullu) ve Enis İşbilen’den (Uzunköprü) oluşan bir komisyon kuruldu. Belediye başkanları, Alpullu’ya talip olacaklarını ortak bir deklarasyonla ilan ettiler. Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın da katıldığı toplantıda Hasan Akgün (Büyükçekmece), Türkiye’nin ilk şeker üreten fabrikası olan Alpullu Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesinin hukuki yollarla engellenmesini, engellenemezse Trakya halkı adına fabrikayı Trakya Belediyeler Birliği’nin (TBB) üstlenmesi kararı aldığını duyurdu.
Başkan Akgün “Fabrikada pancar şekeri üretimine devam edilmesini istiyoruz, ayrıca fabrika kampusu içinde bulunan tarihi mekânların da açık hava müzesi biçiminde korunması kararlılığındayız” dedi.
'DİZEL ARAÇ' TU KAKA OLUYOR
ALMANYA’da Anayasa Mahkemesi, ‘dizel motor’lar için çok önemli bir karar aldı. Buna göre, dizelle çalışan otomobillerin kentlere girişinde yasaklama kararını yerel yönetimlere bıraktı. Karar, hava kirliliğinden mustarip olan Leipzig kenti için alındı. Türkiye’de bir belediye böyle bir karar alabilir mi? Dizel otomobil üreten fabrikalar ile vatandaşların karşı karşıya geleceği açık.
KILIÇDAROĞLU DİRENEMİYOR
CHP yönetimi 9-10 Mart’taki olağanüstü tüzük kurultayında delegelerin onayına sunacağı tüzük taslağını hazırladı. Kılıçdaroğlu’nun 2014’te yılında MYK’da sözlü olarak uyguladığı ‘PM üyelerinin, belediye başkanı ve milletvekili adayı olmaması ve mevcut milletvekillerinin, ilçe belediye başkanı adayı olmaması’ yönündeki uygulamayı tüzük maddesi olarak hayata geçirmeyi planladığı ama buna MYK ve bazı PM üyelerinin ‘Belediye Başkan adaylığı’ düşündüğü için karşı çıkarak taslak tüzüğe ekletmedikleri ortaya çıktı. CHP lideri ise tüzük kurultayında oluşacak öneriye göre bu maddeyi dâhil etmeyi planlıyor.
BM SALONLARINDA ÖLEN İNSANLIK
BM Güvenlik Konseyi Guta’da ateşkes kararı almış, belli saatlerde bombardıman yapılmayacak, insani amaçlı tahliyelere imkan sağlanacakmış. Karar ateşkes zaman dilimi dışında, bombalama, katletme serbest manasına geliyor. BMGK, bu kararı ile Doğu Guta’da yaşayanların, öngörülen periyodlarda katledilmelerine zımnen izin vermiş olmuyor mu? Çocukları kadınları öldürmeyi, saatlik bir zaman çizelgesine bağlamak, BM’nin geldiği son ‘insanlık’ aşaması değil mi?
Ama kararın insani amaçlı mı yoksa barbar kavimlerin, mazlum halkları istilalarına, cinayetlerine yol veren, bir yok etme hakkı mı olduğu tartışmalı..
İnsanlık, Irak’ın işgali ile başlayan süreçte sırasıyla, Irak, Libya, Suriye’de öldü, ölüyor, öldürülüyor, kendi topraklarında ve kaçmaya çalışırken, Akdeniz’de, Ege’de, gömülüyor...
Son defin töreni BMGK’de yapıldı... Savaş suçlarına/insanlığa karşı suçlara karşı tedbir olarak, sadece beş saatlik bir fasıla üzerinde anlaşmaya varıldı. Üye ülkelerin tamamı tarafından imza altına alınmış, BM tüzüğünde düzenlenmiş haliyle BMGK, BM’nin güvenlik ve barışı korumakla yükümlü en güçlü organı, diğer organlar sadece tavsiye kararı alabilirken, BMGK tüm üye ülkeler için uygulanması zorunlu kararlar alabiliyor.
Bütün uluslararası katliamlardan, savaşlardan sonra, mahkemeler kurulur, Nürnberg yargılamaları ile başlayan süreçlerde dönemin suçluları sigaya çekilir, cezalandırır.
Önümüzdeki dönemde Ortadoğu’da yapılan bu kollektif yağma sona erince koalisyon güçleri, BMGK üyeleri, işlenen insanlık ve savaş suçlarının yargılama sürecinde, sanık sandalyesine oturtulacaklar mı?
Soru budur ve kaldı ise eğer insanlık vicdanı ancak bu yolla temizlenir, gerisi çürüyen/karalanan vicdanları rahatlatmak çabasıdır, ölmekte olan insanlık bakımından bir çare değildir. / Halide Edip DOĞRUSÖZ
BİLİYOR MUSUNUZ?
BEŞİKTAŞ’ta Murat Hazinedar’ın görevden alınmasından sonra CHP grubundan belediye başkanlığına getirilen ekonomist ve sendikacı kökenli Tahir Doğaç’ı ziyaret eden Hikmet Çetin’in Orhan Birgit, Ali Topuz, Erol Çevikçe ile birlikte kendisinin de en eski CHP’li üyeler arasında olduğunu belirterek “Eski bir mücadele arkadaşımdır. Her seçimde önseçimle katılmıştır. Kısmet onu bu yıllarda belediye başkanı yaptı. Kendisine dürüstlüğün yanında iyi işler de yap” öğüdünde bulunduğunu söylediğini...
Paylaş