Cumhuriyet tarihinin en önemli rüşvet mahkûmiyeti

HÜRRİYET'in geçen yıl mart ayındaki manşetini hatırlayın:

‘‘Düğmeye Ersümer değil, biz bastık. Ersümer'i çizin artık.’’

Bir jandarma komutanı böyle konuştu.

‘‘Çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almaya kimsenin hakkı yok.’’

'Beyaz Enerji' operasyonu başladığında önceki mahkûmiyet kararına kadar en çok tartışılan yolsuzluk ve rüşvet dosyası oldu.

Jandarma'nın başlattığı soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Talat Şalk, ANAP'ın boy hedefi haline geldi; taraflar arasında kıyamet koptu. Mesut Yılmaz soruşturma boyutunda Talat Şalk'a 'taraflı' davrandığı iddiasıyla ağır suçlamalarda bulundu. Şalk, kendisini ‘manik depresif ruh hali içinde’ olarak gösteren Yüksel Yalova'yı dava etti.

Hikmet Sami Türk, Şalk hakkında 'AB, Dünya Bankası ve IMF temsilciliklerinden bilgi ve belge istedi' diye disiplin soruşturması yaptırdı. Ecevit, savcıya yönelik olarak ‘‘Türkiye'deki uluslararası kuruluşlara yazı yazılarak Türkiye'nin itibarına gölge düşürüldüğünü’’ söyledi.

Cavit Kavak, telefonların dinlendiği iddiasıyla Şalk hakkında 10 milyarlık manevi tazminat davası açtı.

Jandarma fezlekesini bir TV kanalında yayınlayan medya mensupları daha sonra işlerinden oldu; devletin ajansının (AA), hiç ádeti olmamasına ve hazırlık soruşturması gizli olmasına rağmen DGM yedek hákimliğince alınan ifadeleri kamuoyuna yayınlaması dikkat çekti.

Aslında TEAŞ bürokratları hakkında güçlü kanıtlar bulunmuş, bir rüşvet ağı ortaya çıkarılmıştı.

ERSÜMER GİTTİ

CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal, TEAŞ'ta ortaya çıkan yolsuzluklar karşısında ‘‘O bakanın -Enerji Bakanı Cumhur Ersümer- derhal görevden ayrılması lazım’’ diye konuştu. Sanıklar, emniyet ve savcılık ifadelerinde yasal olmayan talimatları Ersümer'den aldıklarını belirtmişti. Ersümer iddianamede görevini kötüye kullanmakla suçlamış, ancak DGM Meclis'e suç duyurusunda bulunmamıştı. Bu durumdan sonra Meclis'te açılan soruşturmada Ersümer aklandı ama sonunda Bakanlık'tan istifa etmek zorunda kaldı.

Bu arada Dünya Bankası'nın yayınlanan bir raporunda; Türkiye'deki kamu ihalelerinin % 15'inin partilere ve çevresindekilere rant olarak gittiği ifadeleri yer aldı.

ÖZBEK PAŞA SÜRÜLDÜ

'Beyaz Enerji'
soruşturmasını yürüten Jandarma Harekát Başkanı Tümgeneral Osman Özbek, Kayseri'ye sürülerek istifa etmek zorunda bırakıldı. Emrinde çalışan ve soruşturmaları yürüten Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanı Albay Aziz Ergen, Jandarma Okullar Komutanlığı'na verildi.

SAVCI TALAT ŞALK OPERASYONDAN ALINDI

DGM
Savcısı Talat Şalk, 'Beyaz Enerji'den sonra operasyonel savcılıktan kızağa çekilerek duruşma savcılığına verildi.

Jandarma'nın soruşturma ekibi dağıtıldı; bu gelişmelerden sonra İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Gümrük Bakanlığı'na verilmek istenince hem bakanlıktan hem de partisinden ayrıldı.

Dava DGM'de görülmeye başlandı. Ancak çete suçları DGM'nin görevinden alınıp Ağır Ceza'lara verildi. Dosyanın gönderildiği 4. Ağır Ceza Mahkemesi, davaya bakmak istemedi; ancak Yargıtay'ın kararı üzerine duruşmayı 2001 Haziran'dan itibaren görmeye başladı.

Önceki gün verilen 9 ve 11 yıllık ağır hapis cezaları, trilyona yakın para cezaları bakanlıkta nelerin döndüğünü göstermiyor mu?

Biliniz ki... Cumhuriyet tarihinde ilk kez devlet ihalelerinde menfaat karşılığında rüşvet alındığı bir kararla ortaya kondu.

Dileriz, karardan sonra mahkûm olan bürokratlarla tuttukları avukatlar arasına 'parasal' bir anlaşmazlık çıkmaz!

ANAP Genel Merkezi ne mi diyor? Yargının ANAP'a çamur atmak isteyenlere gereken cevabı verdiği, 'ortaya atılan çete suçlamaları ve bakanlık bünyesinde çete organizasyonları ile ihalelere fesat karıştırıldığı itham ve iddialarının gerçek dışı ve bir hukuk ayıbı' olduğu...

Özkan’dan açıklama


DÜNKÜ ‘‘Tantan ve Özkan’’ yazısı üzerine Hüsamettin Özkan telefonla aradı. Bize çok alınmıştı, sitemlerini sıraladı.

Yazıdaki bazı bilgilere itirazı vardı:

‘‘Yazıda, 1991 seçimlerinde Sayın Bülent Ecevit ve diğer arkadaşlarımızla birlikte 7 milletvekili olarak Meclis'e girdikten sonra 4 arkadaşımızın CHP ve SHP'ye girdiği, benim ise DSP'deki çözülme nedeniyle DYP'ye ve ANAP'a davet edildiğim ve CHP'ye geçmeyi düşündüğüm; DSP'den istifamın Sayın Sadettin Tantan tarafından son anda engellendiği ifade edilmektedir. Belirtmeliyim ki, bu hikáyenin benimle ilgili bölümü gerçek dışıdır.

1991 seçimlerinde aday olarak politikaya girmemden bu yana herkesin gözü önünde yaşanan son gelişmelere kadar hiçbir zaman DSP'den ayrılmayı düşünmedim.’’

Özkan devam ediyor:

‘‘Tantan çok yakın dostumdur. 1991 seçimlerine girerken, beni milletvekili adayı olmak için ikna eden başta ağabeyim Necdet Özkan ile Sadettin Tantan'dır. Sayın Tantan, o zaman İstanbul'da Polis Teftiş Kurulu Başkanı'ydı.’’

Tantan'la görüştünüz mü?

- Her zaman görüşürüz. Ama bu olaylar sırasında görüşmedik. Herhalde yanlış anlama olur diye aramıyor.

Partiyi ne zaman kuruyorsunuz?.

- İstifalardan sonra daha üçümüz bir araya gelemedik. Artık bundan sonra geleceğiz.

Oral: Aracılık etmedim


MALİYE Bakanı Sümer Oral, 1991'de DSP Milletvekili seçildikten sonra Hüsamettin Özkan'ı o zamanki partisine davet etttiği iddiasına ‘‘Hayatımda hiçbir kimseye parti ile ilgili bir isteğim olmadı. Özkan'a da böyle bir teklif götürmüş değilim; ben yaşamım boyunca bu tür konular içinde olmadım’’ dedi.

Oral'ı yakalayınca bütçeyi sorduk.

- Kamu maliyesi, bütçenin altı aylık göstergeleri son derece olumlu. Bütçenin dengesi gayet iyidir; IMF programının da üzerindedir. Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu Taslağı üzerinde çalışıyoruz. Çağdaş bütçeye ilk adımı atıyoruz. Artık şeffaflık ve hesap verilebilirlik geliyor.

Bütçede etkin bir uygulama ile ciddi tasarruf yapıyoruz; kısıtlıyoruz. İşlerin iyi gittiğini söylemek istiyorum. Bu çalışmalar nedeniyle Maliye'deki arkadaşlarımla gurur duyuyorum.
Yazarın Tüm Yazıları