Paylaş
Bu sayım için Belçika’nın en iyi iki istatistik uzmanından biri olan Camille Jacquart, Türkiye’ye davet edilerek nüfus sayımı ve istatistik konularındaki bilgilerinden faydalanıldı. Harf devriminden bir yıl önce 1927’de yapılan Cumhuriyet’in ilk genel nüfus sayımına göre; Türkiye genelinde 1.111.496 kişi okuma-yazma bilirken, toplam nüfus içerisindeki okuma-yazma oranı sadece % 8’di. Buna karşılık 13.629.488 kişi olan genel nüfus içerisinde 12.517.992 kişi (% 92) ise okuma-yazma bilmemekteydi. Aslında Harf devrimimizin öncesinde okuma-yazma oranları daha da düşüktü. Zira Arapça (Osmanlıca) alfabeyle iyi-kötü okuyabilenlerin önemlice bir bölümü yazma bilmemekteydi. Kadınlarda okuma-yazma oranıysa % 1’in de altındaydı. Sözgelimi 1927 yılındaki ilk bilimsel nüfus sayımı verilerimize göre Çorum vilayetindeki okur-yazarlık oranı kadınların nasıl cahil bıraktırıldıklarının kanıtı niteliğindedir. Okuma-yazma oranı % 4 (erkeklerde % 8, kadınlarda binde 9). Toplumuzda okur-yazarlık oranları harf devriminden sonra hızla yükselmiştir: Harf devriminden 7 yıl sonra yepyeni bir alfabeyle okuma-yazma oranı iki kattan fazla artış göstermiştir. Yıllara göre okuma-yazma oranlarındaki artış şöyledir: 1935’te % 19 (erkeklerde % 35, kadınlarda %8), 1950’de % 32 (erkeklerde % 48 kadınlarda % 17), 1965’te % 46 (erkeklerde % 65, kadınlarda % 28), 1980’de % 66 (erkeklerde % 81, kadınlarda % 50).
AKP yöneticileri her konuda miladı iktidara geldikleri 2002 olarak tanımladıkları için 2000 yılındaki okuma-yazma oranları ile verileri noktalayalım. 2000 yılında okuma-yazma oranı % 87 (erkeklerde % 94, kadınlarda % 79).
Toplumda okuma-yazma oranının % 5’in altında olduğu, kadınların % 1’inin bile okuma-yazma bilmediği bir cahiliye dönemi, Cumhuriyet ve aydınlanma devrimimizi korumak için yemin etmiş devlet görevlileri tarafından yere göğe sığdırılamamakta, Cumhuriyetimizin temel değerleri ve ilkelerine karşı pervasızca bir cephe saldırısı yapılmaktadır. Meclis çatısı altında kimi meczup ve sapkınlar, ‘Harf inkılabı köpekliktir’ diyecek kadar kendini kaybetmekte ve bu ölçüsüzlüğe göz yumulmaktadır. Ancak bütün çabalar beyhudedir, tarihin çarklarını geriye çevirmeleri mümkün değildir, çaresiz çırpınışları bu gerçeği görmeleri nedeniyledir ve son çırpınışlarıdır.
Ali Rıza ÜÇER
GÜNÜN SÖZÜ
“Demokrasinin temeli toplumu kimin yöneteceği değil, yönetimini beğenmediklerimizin şiddete başvurmadan, kan dökmeden yönetimden nasıl uzaklaştırılabileceği sorunudur.”
Karl Raimund
Popper, ‘Hayat Problem Çözmektir’ kitabından
CHP ve melezleşme
CHP’nin, Prof. Dr. Süheyl Batum’u partiden ihraç etmesi ne anlama geliyor? Batum’un ihraç işleminin parti tüzüğüne uygun olmadığı ve “hiç olmazsa usule uyulsaydı” itirazları, meselenin bir başka vahim boyutu, Anayasa profesörü ve partide önemli görevler yapmış bir milletvekilini, partiden ihraç işlemi, yangından mal kaçırır gibi yapılmamalı.
Batum, radikal cumhuriyetçi, ulusalcı ve sonuçta özet olarak, Atatürkçü bir siyasi ekolden geliyor. Aynı geleneğe yakın duran, Emine Ülker Tarhan da kısa bir süre önce partiden istifa etti. CHP tam da, AKP liberallerinin ve Kürtçü siyasetin istediği gibi, kurucu cumhuriyetçiler ve cumhuriyet projesinden sapmayanlar ile yollarını ayırıyor.
CHP’de giderek, etnik ve mezhebi siyasetin propagandasını yapanların sesleri öne çıkıyor. Etnikçi siyasetin CHP’de temsilciliğini yapan, bir değerli vekil, Tunceli isyanı ile ilgili olarak CHP adına, yayın yoluyla özür diledi. CHP’ye oy verenlerin kaçta kaçının, kendisi ile mutabık olduğundan habersiz, bir emri vaki ile partiyi, Cumhuriyet döneminin tartışmalı bir icraatı ile karşı karşıya getirdi. En azından ve siyasi etik zorunluluğu, disiplin soruşturmasına muhatap olması gerekirdi.
Dönemin şartları ve olayın oluşu bakımından, kim kimden özür dileyecek sorunu, öyle ayaküstü, TV programlarında, ‘coşkulanmalar’ ile çözülecek ve hafife alınacak kadar basit değil, uluslararası boyutu var vs...
TV programlarında uluorta özür dileyenler, AKP entelijansiyası (aydınlar topluluğu) ile birlikte, kabak tadı kıvamında, ‘Cumhuriyet’i şeytan taşlar gibi çekiştiriyorlar. Batum partiden ihraç ediliyor; aynı konuda bir başka milletvekili de daha ileri giderek, isyancıların torunlarını Meclis’e getirdi ve Bahçeli’nin Tunceli ziyareti hakkında ahkâm kestirdi. Nerdeyse, “Gelmesin” diyecekler, parlamentoda temsil edilen bir parti Tunceli’ye giderken, bu arkadaşlardan destur mu alacak! Sonuç olarak, çizdiği rota CHP’yi Atatürk Cumhuriyeti karşıtı sulara doğru sürüklüyor.
Filiz KANTARCI
BİLİYOR MUSUNUZ?
-SODEV’in 20. kuruluş yıldönümünde bugün 17.00’de Taxim Hill Otel’de, Prof. Dr. Korel Göymen’in ‘Sosyal Demokrasi, Sivil Toplum İlişkileri’ konusunda bir konuşma yapacağını...
-TÜRKİYE Liseliler Birliği’nin (TLB) bugün Ankara Belediye-İş Konferans Salonu’nda ‘Laik, Bilimsel ve Milli Eğitim İçin Gençlik Kurultayı’ düzenlediğini...
-BAŞKANLIĞINI Nebil İlseven’in yaptığı Toplumcu Düşünce Enstitüsü’nün bugün 14.00’te Eskişehir Odunpazarı Belediyesi Hasan Polatkan Kültür Merkezi’ndeki “Ekonomide Yapısal Dönüşümler ve Tarımsal Üretim; Beklentiler, Hedefler, Yeni Yaklaşımlar” konulu bir etkinliğinde, Prof. Dr. Zülküf Aydın, Cem Seymen, Musa Yaşa, Prof. Dr. Hurşit Güneş ve Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in konuşacaklarını...
-RUMELİ Balkan Federasyonu’nun ‘4. Olağan Genel Kurulu’nun bugün 14.00’te Fatih Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapılacağını...
-YILDIZ Teknik Üniversitesi ve Piri Reis Harita Gayrimenkul ve CBS Derneği işbirliği ile düzenlenen ‘2. Kentsel Dönüşüm Zirvesi 2014’ün bugün ve yarın Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu’nda gerçekleştirileceğini...
Hamburg’tan notlar...
Avrupa’dan 10 vekil aday gösterilmeli
- HAMBURG’ta, ADD Hamburg Başkanı, CHP Avrupa Birliği üyelerinden, Güneş Dergisinin sahibi, Giresun Eynesil’li Coşkun Coştur’un ‘Hamam’ı, Alman hanımlarının gözdesi adeta… Zaten adı Ertuğrul Özkök’le birlikte anılıyor. Çünkü Özkök, göçün 50. yılı etkinlikleri çerçevesinde hamama gelip üç Alman kadınla yıkanıp izlenimlerini Hürriyet ve Bild’e yazdıktan sonra müşteri akınına uğramış ‘Hamam’...
Eskiden Hamburg limanda çalışan ve gelen giden denizciler için ‘liman hastanesi’ olarak hizmet vermiş; Coşkun Coştur da buranın 1000 metrekaresini ‘hamam’ olarak kiralamış; Karadeniz yöresinin bütün yemekleri de sunuluyor; Karadeniz hamsisi dahi...
Coştur, Macaristan’da Estergon’da bir hamamın kurulmasına danışmanlık yapmış;
“Simit Sarayı nasıl ünlendi. Biz de Avrupa’da bir hamam zinciri kurmak üzere çalışmalara başladık”
Milletvekili seçimlerinde Avrupa’dan en az 10 adayın listelerde yer almasını öneriyor.
Yanındaki dostlarından gazeteci Mehmet Atak, eczacılık-ilaç danışmanlığı yapan Önder Gemicioğlu’nun da bulunduğu sohbette, şu isimler ortaya atıldı...
Erkan Erçin (Hamburg’lu, Çorumlu), Ertekin Özcan (Erzincanlı, Berlin’li), Hakkı Keskin (Eski Alman Milletvekili, Trabzon, Hamburg), Ahmet Güler (Trabzonlu, işadamı, Hannover), Hüseyin Adalı (Keşanlı, Frankfurt, Avrupa Rumeli Türkleri Derneği Başkanı), Yakup Divrak (Baden-Württemberg), Dursun Akçam (Avrupa ADD Başkanı, Köln), Cihan Sendan (Türk Alman Dostluk Federasyonu Başkanı, Münih), Şinasi Dikmen (Kabare sanatçısı, Ladik, Frankfurt), Erdal Tekin (Köln, Tunceli).
‘ALTONA MUHTARI’
- Hamburg’da “Altona’nın Muhtarı” olarak bilinen SPD’den Altona Belediye Meclis üyesi Behçet Algan’a da uğradık… Hayatını anlatan ‘Duvarlara Sorun Beni’ adlı kitabını hemen imzalayarak sundu. İnsanın bu kadar dostu olur mu; Schröder’den Kılıçdaroğlu’na, Özhan Canaydın’dan Ali Özgentürk’e, Uğur Mumcu’dan Aziz Nesin’e, Ahmet Kaya’dan İbrahim Tatlıses’e, Cüneyt Canver’den Şener Şen’e… Bu gibi ‘sempatik’ ve sivil toplum hizmeti yapan bu isimler, Türkiye’nin ‘elçileri’,bir anlamda Almanya’nın renkleri… Hiç boş durmuyor; arzusu Hamburg’un küçükbir kasabası olan Altona ile memleketi Ceyhan’ın kardeş şehir olmasını istediğini söylüyor. Bu arada Maltepe eski Belediye Başkanı Prof. Mustafa Zengin’in Altona ile kardeş şehir olmak üzere yaptığı girişimi, yeni başkan Ali Kılıç da sürdürmek istiyormuş; onun için kalabalık bir heyetle gelmişler Altona’ya… “Bana niye uğramazlar” diye hayli sitem etti.
Fatih Akın da Altona’lı; Behçet Algan’ın komşusu.... İstanbul’da Ermeni ilişkilerinin işlendiği ‘The Cut-Kesik’ filminin galasından sonra ‘memleketi’ Hamburg’a dönmüş; Behçet Algan “Fatih Akın kardeşimiz çok üzgün, beklediği ilgiyi göremediği için morali bozuk” dedi. Yörede bir çok Türk, sevdikleri Fatih Akın için “birileri onu kandırdı” diye konuşuyorlar.
- Süleyman Kayhan aydın bir öğretmen; alevi kültürü ile yaşıyor.”40 yıldır CHP ve SHP içindeyim, bir öbür verdim bu partiler için ama Türkiye’den umutsuzum” dedi. Sosyal Demokrat Halkçı Dernekleri Federasyonu’nda yıllarca Genel Başkan Yardımcılığı yapmış... Türkiye’de basılmak üzere bir şiir kitabı hazırlamış; ancak yayınevi çekince koyduğu için beklediğini söylüyor. “Biz bölünmez bir bütünuz” şiirini okudu; son kitası şöyleydi: “Alevi ve sünnisiyle /hanifi ve şafisiyle, /solcusu ve sağcısıyla /biz bölünmez bir bütünüz”
KORSANLAR PARTİSİ
Bu arada Almanya’da 2006’da kurulan Korsanlar Partisi bir çok yerde belediye meclislerine girdiler. 15 Şubatta yapılacak Hamburg Eyalet Parlamentosuna güçlü şekilde katılmak üzere örgüt yeniden oluşturulmuş. Hamburg Konsanlar Partisi Hamburg üyeleri, “Anayasayı Koruma teşkilatı kapatılsın” diye bir açıklama yapmışlar.
Bunun dışında ne mi istiyorlar? Hamburg’da Olimpiyat Oyunları için başvuru yapılmaması; şehir içi raylı toplu taşımacılığın geliştirilmesi, şehircilik, imar, iskan komisyon çalışmalarının halka açık ve şeffaf yapılması ve enerji tüketimi konusunda tüketicilerin büyük enerji tekellerinden bağımsız olarak kendi enerji kaynaklarını kurma ve kullanması... Bu konudaki dilekçeler oybirliği ile kabul edilmiş.
Almanya’nın yeni ayıbı
ARTIK evlerde, yemek ve yatak odalarında hangi dil konuşacağımıza Almanya kural getiriyor. Almanya’da koalisyonun büyük partisi Hristiyan Demokrat Partinin, Bavyera’daki partneri Hristiyan Sosyal Birlik Türkiye ve yabancı karşıtlığıyla anılan önemli bir partidir. Bunlarının Almanya’daki etkisi yabana atılamaz.
10 yıl önce Camilerde Almanca konuşulması istenmişti
Şimdi artık Türk halkının iş yerlerinin dışında, günlük yaşamda ve evde Almanca konuşmalarının gereklilik şartını getiren bir kanun teklifini parlamentoya getiriyorlar. Böyle bir girişim bundan 10 yıl önce Kuzey Ren Westfalya eyaletinde Hristiyan Demokrat Milletvekili, aşırı sağcı ve zamanın yabancılar Uyum Sorumlusu Thomas Kufen tarafından da getirilmişti. Artık Türkler, Camilerinde Almanca konuşsunlar, bizim ajanlarımız ancak o zaman “Türklerin teröre yatkın olup, olmadıklarını tespit edebilirler”, diye bir istekte bulunmuştu. O zamanki kurumumla buna karşı çıkmıştık.
Şimdi son getirilmek istenen kararla Almanya bu ülkede yaşayan kültürel açıdan 3 Milyon 50 binlik nüfusuyla bir azınlık konumuna gelen Türklere yeni bir baskı getiriyor. Buna karşılık diğer partilerden gelen tepkiler olsa da, bunlar çok cılız bir şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin de buna tepki göstermesi lazım. TAVAK Vakfı olarak bunu Almanya’da toplantılarla kamuoyuna duyuracağız.
2015 yılına girerken acaba Almanya’da ne kadar Türk kökenli göçmenimiz yaşamaktadır?
Almanya’daki Türkler konusunda herkes kendi kafasından bir sayı ortaya çıkarmaktadır. Buna göre Almanya’daki Türk kökenlilerin sayısı 2,5 Milyon- 3,5 Milyona kadar ortaya çıkarılmaktadır. Bugüne kadar resmi bir sayının tespiti yapmak güçtü ve doğruya yakın bir sayıyı ortaya çıkarmak için kimse fazla gayret göstermedi.
Bu konuda tam doğru sayıyı bulmamız belirli ölçülerden geçiyor. Almanya’da Alman Vatandaşlığına geçmesine rağmen hala Türk Vatandaşı olan insanlarımızın sayısını tam olarak bilmemiz neredeyse olanaksız. Genel olarak baktığımız zaman 2013 yılı sonunda Almanya’da, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşayan Türk göçmen sayısı Alman resmi kayıtlarına göre 1 milyon 549 bin kişi... 1999 yılı sonuna kadar Almanya’da Alman vatandaşlığına geçen Türk sayısının 957 bin olduğundan hareket etmekteyiz. 2000’den 2013 yılına kadar Almanya’da yeni vatandaşlık kanunu çıktıktan sonra Alman vatandaşlığına geçenlerin sayısını resmen 2000’de 82.600 olan Alman vatandaş göçmen sayısı 2013’de 27.970’e kadar düştü. Türkler’de, Almanya’da
2000-2013 yılları arasında Alman Vatandaşlığına geçen insanlarımızın sayısı 584.291.
TABLO
-1999 yılı sonuna kadar Almanya’da Alman vatandaşlığına geçen Türk sayısının 957.000
Almanya’da 2000-2013 yılları arasında Alman Vatandaşlığına geçen Türk sayısı 584.291
Alman Vatandaşlığına geçmiş Türk sayısının toplamı..... 1.541.291
Almanya’daki Türk Vatandaş sayısı.... 1.549.000
Almanya’daki TOPLAM Türk sayısı................... 3.090.291
Bunu 957.000 ile toplarsak ortaya 1.541.291. Bunun yanında 1.549.000 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var. Bu sayılara göre 2013 yılında Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanımızın sayısı 3.090.291.
Prof. Dr. Faruk ŞEN
Paylaş