Çiftçinin borcu, 5.5 milyarlık tarım bütçesinin 2 katına çıktı

2009 yılına ait tarımsal destek bütçesi 5.5 milyar TL olarak açıklanmış. Ayrılan bütçeyle tarımın ihtiyacını ve çiftçilerimizin desteklemesini beklemenin şimdiden imkánsız olduğu anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Çünkü çiftçiye verilmekte olan destekler, maliyetlerin çok çok altında kalıyor. Tarımda rekabet koşulları zorlaşıyor ve AB’ye uyum nedeniyle tarımsal destekler yetersiz kalıyor; dolayısıyla da üretici perişan oluyor.

CHP Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’e bu konularda bir soru önergesi yöneltti. Diyor ki:

1- Tarım Kanunu’nun 21. maddesinde ’Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, Gayri Safi Milli Hasıla’nın % 1’inden az olamaz’ ifadesi yer almaktadır. Yasaya uygun bir bütçe hazırlanması dahilinde, tarımsal destek bütçesinin, 2009 yılında 1.111.438 milyon TL olacağı tahmin edilen GSYH’nin % 1’i olan yaklaşık 11 milyar TL olması gerekirken, şimdi 5.5 milyar TL’dir. Tarımsal Destek Bütçesi’nin kanunun emrettiği oranlarda hazırlanmamasının nedenleri nelerdir? Bu şekilde kanunları hiçe saymış olmuyor musunuz?

2- Bu şekilde hazırlanan bütçenin tarımsal destekler için yeterli olmayacağı şimdiden anlaşılmaktadır? Bu durum çiftçiyi gözden çıkarmak olarak algılanabilir mi?

3- Türkiye’de üreticinin bankalara olan toplam kredi borcu 2008 Haziran ayı itibariyle 11.9 milyar TL’ye çıkmıştır. Yani ülkenin toplam tarım bütçesi olan 5.3 milyar TL’nin 2 katı oranında, memleketin çiftçisi bankalara borçludur. Ülke nüfusunun üçte birini oluşturan tarım kesiminde, önümüzdeki aylarda sosyal bir patlama yaşanmaması için, çiftçilerin tarımsal kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi ve KOBİ’ler gibi sıfır faizli kredi kullanabilme imkánı getirilmesi yönünde bir çalışmanız var mıdır?

Biliyor musunuz

BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, yerel bir gazetecinin sorusu üzerine CHP’lileri ’ahlaksızlıkla’ suçlaması üzerine CHP İl Başkanı Gürsel Tekin’in verdiği yanıtta "Ahlaksız olan, haram yiyendir, kul hakkı yiyendir. Rüşvet yiyendir, arsaları yağmalayanlardır. Onlar önümüzdeki günlerde göreceklerdir. Topbaş’a İstanbul’u dar edeceğim, sözlerinden pişman olacak" dediğini...

İSTANBUL Büyükşehir Futbol Kulübü’nün Başkanı ve Küçükçekmece Meclis üyesi Göksel Gümüşdağ’ın AKP’den Başakşehir Belediye Başkanlığı’na aday adayı olmasından sonra amcaoğlu 2004 yılında DSP Meclis üyeliği aday adayı Gökhan Gümüşdağ’ın da CHP Küçükçekmece’den aday adaylığı için başvurduğunu...

CHP’den, makine mühendisi Demir Gonca’nın CHP Adalar’dan aday adayı olduğunu..

TEKİRDAĞ Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerini görevde bulunan Mustafa Yurdanur ve ekibinin, bazı dinci ve muhafazakár grupların oluşturduğu derneklerin baskılarına karşın 12 meslek grubunun 12’sini birden kazandıklarını...

Ben Bartın’da, eşim Hakkári’de olur mu

BEN Bartın’da, eşim Hakkári’de sözleşmeli öğretmen, 1 yıldır ayrıyız. Sayın Bakan, sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu öğretmenlerde olduğu gibi özür grubundan yararlanacağını her fırsatta söylemesine rağmen çoğu illerde olduğu gibi Bartın ilinde de sözleşmeli öğretmenlere açık gösterilmemiştir. Aile birliğinin korunması için sözleşmeli öğretmenlere il emri verilerek mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir. Sesimizi duyurmanızı rica ediyorum. Ozan ARICI

'Derin hukuk’

TÜRKİYE, Ergenekon ile yeni bir oluşum buldu... Kim niye alınıyor, niye aranıyor, belli değil... Ne soruluyor, belli değil... Ne kadar kalacaklar, belli değil... Ne zaman yargılanacaklar?.. Ne zaman çıkacaklar?.. Kaç dalga daha var; belli değil... Yani ’derin devlet’ten sonra...

'Derin hukuk’
da var...
Zafer YÖNDEM

Nâzım'ın mezarlığı
Bırakınız orada yatsın

SİZ, Názım’la alay mı ediyorsunuz? Yaşamı boyunca bu değerli ozana, bu Türkiye áşığı devrimciye dünyayı dar etmişsiniz, düşüncelerinden dolayı hapislerde çürümeye terk etmişsiniz, yaban ellerde bu dünyadan göçüp gitmiş, şimdi kalkmışsınız ölümünden 45 yıl sonra, kemikleri toprakla karışmış mezarını Türkiye’ye getirelim, diyorsunuz.

Buna hakkınız var mı?

Nazım, anıtmezarlık Novodeviçi (Kızlar) Manastırı’nda yatıyor. 19.3.2001’de ölen eşi Vera Tulyakova’nın, mezarda yer olmadığından yakılan külleri de Názım’ın mezarının hemen yanında gömülü.

Ölümünden iki hafta önce Hürriyet muhabiriyle konuşan Vera, "En büyük isteğim daha ben hayattayken Názım Hikmet’in tekrar Türk vatandaşlığına kabul edilmesidir" demişti. Ne yazık ki, bugünleri göremeden çok sevdiği Názım’ına kavuşmuştu.

Vera, Moskova’daki küçük bir Anadolu evi gibi döşediği, duvarlarında Názım fotoğraflarıyla donatılmış evinde anılarıyla yaşayarak geçirdi. Bugün o ev Názım Hikmet Müzesi’dir.

Her yıl 3 Haziran’da Novodeviçi Mezarlığı’ndaki kabri başında dostları ve sevenleri tarafından anılan Názım’ın mezarı, her gün onlarca Rus ve Türk vatandaşı tarafından ziyaret edilmekte, çiçekler bırakılmakta.Â

Bırakınız Názım ve Vera sonsuz uykularını orada sürdürsünler.

Semih KALKANOĞLU-Elk. Müh./Arş. yazar

2008’de Názım’ı 7 kez ziyaret ettim


ORHAN Karaveli’nin (11.1.2008) söylediklerini kıskanarak okudum. Bu görüşmenin bir anlığını yaşamayı çok isterdim. Bir şey eklemek isterim: Novodeviçi Mezarlığı’nı son olarak Aralık 2008’de olmak üzere Moskova’ya her gidişimde gezerim. Sadece 2008 yılında 9 defa gittiğim Moskova’da, Názım’ın mezarına 7 defa gittim. Yazınızda belirttiğiniz "Moskova mezarlıklarının alkoliklerin yuvası olduğu"na bu ziyaretlerimde şahit olmadım. Saat 17.00’de kapanan mezarlığa girmenin mümkün olmadığına saat 17.05’te vardığım bir gün, bütün yalvarmalarıma rağmen, kapıdaki muhafızların müsaade etmemesini yaşadım. Názım ve Vera’nın mezarları dahil hiçbir ünlünün mezarında bir tahribat görmedim.

Feridun FALAY-Mimar-Cenevre/İSVİÇRE

Yazarın Tüm Yazıları