Paylaş
İdeolojik birliktelik, örgütsel bütünlüğü, disiplini ve gücü yaratır. İdeoloji yerine kişiler temelinde örgütlenen partiler ise kişilerin ömrü kadar yaşar. Kurumsallaşamaz, politika üretemez, halka güven veremez ve iktidar da olamaz.
Seçim sonuçları ile beraber CHP içinde başlayan siyasi kimlik tartışmaları CHP’ye umut bağlayanları umutsuzluğa itmekten başka bir sonucu getirmeyecektir. Bu tartışmalarda öne sürüldüğü gibi CHP, ne sadece bayrağında altı ok olan tarihi bir partidir, ne sadece sosyal demokrat bir partidir, ne de siyasi kimliğini arayan bir partidir.
CHP bir ideoloji partisidir. Çünkü:
1. Köklerinde, ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık mücadelesi vardır.
2. Emperyalist işgale karşı TBMM’de demokrasinin kuralları ile kurtuluş savaşı veren tek siyasi yapıdır. Antiemperyalisttir.
3. TBMM’de demokrasinin kuralları ile cumhuriyet ilan ederek devlet kuran tek siyasi partidir. Devrimcidir.
4. Bayrağındaki altı ok, demokratik laik cumhuriyetin ve sosyal hukuk devletinin temel ilkeleridir.
CHP ideolojisinin temelinde;
- Katılımcı ve sivil toplumcu bir demokrasi yönetimi olan Cumhuriyetçilik,
- İnanç ve etnik temelde ayrımcılık yapmadan herkesi, ulusun eşit haklara sahip bireyleri olarak kabul eden Milliyetçilik,
- Demokrasi ilkesini tanımlayan Halkçılık,
- Sosyal hukuk devleti temelinde dengeli, sağlıklı ve huzurlu bir topluma ulaşmada devleti kurumsal bir çatı olarak gören Devletçilik,
- İnançlara saygılı, ama dinin siyasal ya da kişisel çıkarlara alet edilmesine engel olan Laiklik,
- Ulusun çıkarı doğrultusunda değişen koşullara en çağdaş ve en ileri çözümleri üretmek olan Devrimcilik olduğu için CHP, Kemalist-Atatürkçü bir partidir.
CHP ideolojisinin temeli olan bu ilkelerin, sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri olan; Özgürlük, Eşitlik, Dayanışma, Barış, Emeğin yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Dengeli kalkınma, Gönenç, Doğanın ve çevrenin korunması ilkeleri ile örtüştüğü için CHP, sosyal demokrat bir partidir. Sonuç olarak CHP, tarihsel kimliğe sahip, tam bağımsızlık ve ulusal egemenlikten yana, antiemperyalist ve devrimci bir ideolojinin partisidir. CHP’li olmak bireysel değil toplumsal, ulusal ve evrensel düşünmeyi gerektirir. Ben değil ‘biz’ olabilmeyi gerektirir.
Bugün, “CHP’liyim” diyen herkesin, kişisel çıkar ve beklentilerin ötesinde, tarihimize, ulusumuza ve geleceğimize karşı olan sorumlulukla CHP ideolojisi temelinde bir
araya gelmesi ve ortak akla ulaşmanın çabası içinde olmaları gerekmektedir. Tevfik KIZGINKAYA
Kulüp başkanlarını siyaset mi şımartır
ÜÇ büyüklerin (FB, BJK ve GS) adı geçtiği zaman akan sular duruyor. İmtiyazlı konumları her şeyin üstünde sayılıyor.
Siyaset, spor kulüplerinin üzerinde olabilir mi? Hayır!
Bir kulüp başkanlığı, her şeye bedeldir. Her konuda önündeki kapılar açılır.
Bu nedenle siyaset, futbol kulüplerinden çekinir... Bu, bakanlardan belediye başkanına kadar böyledir.
Bu 1960’lardan beri böyledir.
Kulüplere verilen/tahsis edilen alan ve statların tahsislerde bir şekilde yasalara aykırılık ve usulsüzlükler olmuştur.
Hep usulsüzlük vardır.
İmar planları dikkate alınmamış, yoğunluklar göz ardı edilmiştir.
Ormanlardan çevre anlayışı dikkate alınmayarak usulsüz yollardan antrenman sahaları tahsis edilmiştir (FB ve BJK’ye). Yeşil alan olabilecek çataklara stadyumlar (GS) yapılmıştır. Hazine’den, Trabzonspor’a benzinlik alanlar verilmiştir.
Sadece bu mu?
Yeşil alanlara AVM’ler, Hazine’den tahsisli benzin istasyonları, özel kolejler, kıyılara sosyal tesisler... Önce yap sonra ‘özel’ plan tadilatları ile yasal hale getir!
Üç büyükler arasında ‘şike’ olmaz... Anadolu kulüpleri ‘fukaradır’; hep onlar kucağa oturtulur.
Son ‘şike’ skandalında bir şey dikkat çekiyor.
Bu kulüplerin nasıl birer ‘kâğıttan kaplan’ oldukları ortaya çıktı; Türkiye’deki bir çok kurum gibi... Taraftarın, coşkusu her zaman kulübü doğru yola götürmez. Kişiye bağlı yönetimlerin keyfi uygulamaları bir gün ‘çöktüğü’nde geride bıraktığı maddi ve manevi kayıpları görerek yaşıyoruz.
Türkiye gibi ülkelerde 15 yıl başkanlık ne demektir?
‘Kadrolu’ kulüp başkanı olmaz!
Rezidanslar minareleri bastırıyor
‘ŞİKE’ye değinirken sadece kulüplerin ‘imtiyazı’ yoktur. Herkes bir yolunu bulduğunda eli rantın cebine girer. Bakın Ataşehir’de, Sahan Kebapçı’nın hemen yanında belediyenin çocuk parkı vardır. Yanında bir bina vardı parkın... Bahçedeki toprak bir güzel sıyrıldı, kot düşürüldü. Bodrumlar ‘kot’ oyunu ile açığa çıkarıldı. Belki 300 kamyon toprak atıldığını kimse görmedi! Böylece bir ‘kolej’imiz oldu! Özel okul fonksiyonu yok, ama ‘başkan’ böyle buyurmuş. Şimdi burası ‘kaçak’ mıdır, değil midir, siz karar verin. Kılıçdaroğlu bugün Ataşehir’e Nâzım Hikmet heykelini açmaya geldiğinde, belki bu yeri görür.
? Bitmedi... İstanbul’un silüeti giderek bozuluyor. Rezidanslar, kutsal mekânların minarelerini bastırdı. Kâbus gibi çöktü... Bir Beşiktaş, Teşvikiye’de, eski SSK gayrimenkulü yerinde yükselen devasa binaya Maçka rezidansı deniliyor. Boğaz’ın karşısında müthiş bir kütle halinde yükseliyor. Yıkılan Park Otel inşaatında bile bu kadar yoğunluk yok. Yazık oluyor İstanbul’a demek yetmiyor artık.
Biliyor musunuz
- ORDU Ünye’deki icra dairesindeki reklam panosu için Şekerbank’tan yapılan açıklamada “Yazıda reklam olarak bahsedilen unsur, geçtiğimiz yıl şubelerimiz aracılığı ile dağıtımını yaptığımız ve üzerinde bankamız logosunun da bulunduğu, mukavva üzerine saat ve takvim uygulamalı mütevazı bir promosyon malzemesidir” denildiğini...
- FRANSIZ Carrefour ve Alman Real adlı büyük marketlerin Gaziantep şubelerini kapattığını, yerel marketlerin ise daha düşük fiyatlarla canlılığını sürdürdüklerini...
Paylaş