Paylaş
“İl kongresinden rahatsız olan ne kadar çok CHP’li siyasetçi varmış” demek gerekiyor. Kurultayda bunun etkileri ortaya çıkacak. Önceki akşam Yeşilyurt Polat Renaissence otelinde İstanbul il başkanlığı ve büyük kurultay değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya 29 ilçe, 7 belediye başkanı katıldı. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu’nun davetine Ali Kılıç (Maltepe), Battal İlgezdi (Ataşehir), Erdem Gül (Adalar), Turan Hançerli (Avcılar), Ali Rıza Akpolat (Beşiktaş), Kemal Deniz Bozkurt (Esenyurt) katıldılar. Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı yoktu.
39 ilçe başkanından Kadıköy, Beylikdüzü, Küçükçekmece, Sarıyer, Beykoz, Şişli ve Üsküdar katılmadılar; Kartal, Büyükçekmece ve Sultanbeyli ‘mazeret’ bildirdiler.
Katılmayan isimlerin Oğuz Kaan Salıcı’nın başını çektiği ‘10 Aralık Hareketi’ne yakın isimler olduğu dikkat çekiyor.
Ev sahibi olarak bir konuşma yapan Dr. Kerimoğlu, bu toplantının yapılacağını duyan ve rahatsız olan il başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun telefon ettiğini, “Büyük kurultay öncesi il başkanının bilgisi olmadan böyle bir toplantının yapılmasını doğru bulmuyorum” dediğini ve kızdığını söylüyor.
Kerimoğlu buna gerekçe olarak “Biz büyük bir aileyiz. Bu tür toplantılar bizim daha çok kenetlenmemize sebep oluyor, partimizi nasıl büyütürüz, bunu sağlamaya çalışıyoruz” diyor.
Bize gelen bilgiler bu yönde... Bu gelişmeler karşısında Kaftancıoğlu bugün kurultay delegelerini toplamaya karar veriyor.
Anlaşılıyor ki, 28-29 Mart tarihindeki kurultay öncesinde, ‘kazan’ın ilk ateşi İstanbul’dan yakılıyor.
Bakırköy’deki toplantıda en çok eleştirilen isim Kaftancıoğlu oluyor. İl kongresine tek aday olarak çıkması, antidemokratik tavırları, Kılıçdaroğlu’nun desteği ile örgüte sırtını dönmesi ve bazı başkanları kapıda bekletmesi gibi eleştiriler...
Toplantıda bir komisyon kurulması kararı da çıkıyor; amaç diğer illerdeki kurultay delegeleri ile temasa geçilmesi ve en az 20 ismin PM’ye sokulması... Bu, geleceğe dayalı hassas bir konu. Malum, belediye başkanlıkları ve milletvekilleri adaylarının PM’de onaylandığı unutulmamalı. Bize anlatılanlara göre kurultay, liste savaşları nedeniyle ‘sert’ geçecek. Kılıçdaroğlu bugüne kadar seçimlere ‘çarşaf liste’ ile gitti. ‘Muhalif kanat’ aynı uygulamanın olmasını istiyor. Eğer genel başkanın çevresindeki genel başkan yardımcıları, MYK üyeleri kendi gizli ajandalarına uygun hizipçi, dar kadrolu blok liste ve isim dayatmasına giderlerse, blok listenin arkasına saklanırlarsa, Kılıçdaroğlu’nun sert bir tutum takınabileceği yorumları da gözden uzak tutulmamalı, deniyor. Çarşaf liste olursa, birçok MYK üyesinin PM’ye giremeyeceği biliniyor. Yani nereden bakarsanız bakın, sıkıntı büyük.
“İstanbul il kongresinde, Kılıçdaroğlu’nun isteği üzerine Kaftancıoğlu’na ‘evet’ dedik, seçtik, ancak o iş orada bitti” diyen ilçe ve belediye başkanlarının, şimdiden “İrademizi kurultayda kimseye teslim edemeyiz, irade ilçe başkanlarınındır; aksi CHP’ye ihanet olur” çıkışı yapması, kulislerin daha da hareketleneceğinin göstergesi sayılıyor.
Bakırköy toplantısında Ekrem İmamoğlu da eleştirilen isimlerin başında yer aldı. “İşe alımlarda örgütün beklentilerinden çok MHP ve İYİ Partililerin isimlerinin kollanması, CHP’li ve ‘solcu’ isimlere ‘öcü’ gibi bakılması” eleştirileri hiç yabana atılacak gibi değil. İmamoğlu’na istenildiğinde ulaşılamaması başka bir yakınmaydı.
İzlenimimizi sorarsanız... Kılıçdaroğlu’nun desteği ile seçilen Kaftancıoğlu örgüte hâkim değil; Kılıçdaroğlu blok listede diretirse kurultayda ‘karışık işler’ gündeme gelebilir.
GÜNÜN SÖZÜ
“ÇİN, tedavi yöntemlerinde en gelişmiş ülke konumunda. Çünkü deneyimleri çok fazla ve giderek tedavi protokollerini her geçen gün geliştiriyor ve mükemmelleştiriyorlar. Türkiye, bu konuda Çin’i izleyerek tedavide en ileri düzeye çıkabilir.” -Orhan BURSAL
KORONAVİRÜSÜN ZENGİN-FAKİRİ
HER ülkede sınırlı sayıda koronavirüs vakaları içinde bu kadar çok ünlü isim ve politikacı olması normal değil!
Bence zengin ve güçlüler ilk belirtide test ediliyor, fakirler ise virüse yakalanmış olsa bile teste ulaşamıyor. O sebeple açıklanan rakamları 10 değil, 100’le çarpın. -Selçuk R. ŞİRİN
SOSYAL MEDYA ‘TEMYİZ MAKAMI’ MIDIR?
M.Y.’nin şu eleştirisine ne diyorsunuz: “Sosyal medya, adeta bir temyiz makamı durumunda, mağdurların haklarını savunuyor gibi görünüyor. Aslına bakarsanız bu tür konularda savcılıkların ve mahkemelerin verdikleri ilk kararlar kanunlarımıza göre doğru. Çünkü tutuklama bir cezalandırma aracı olarak kullanılamaz ve hangi suçlarda tutuklama kararı verilebileceği de sarih biçimde kanunlarda yer alıyor. Ama popülizm o hale gelmiş durumda ki, kanunları bilmek ve uygulamak durumunda olan merciler bile kendilerini bu popülizmden kurtaramıyorlar.”
DEPREM TEHDİDİ NASIL AZALTILIR?
DEPREMLERİN insan faaliyetlerine yönelik tehditlerini yok etmek ya da en aza indirmek, ülkelerin güvenliği ve bağımsızlığı kadar önemlidir. Bu nedenle deprem gerçeği ile karşı karşıya olan ülkemizde, ulusal bir deprem etki değerlendirme stratejisi ile kapsamlı arazi kullanım ve mekânsal gelişim planı ve deprem güvenli bina uygulamaları prosedürü konularında kısa, orta ve uzun vadeli politikalar, toplumumuzun tüm kesimlerinin katılımı ile oluşturulmalıdır.
Peki, deprem tehdidi arazi yönetim politikaları ile nasıl azaltılabilir?
Bu amaçla ve siyaset üstü bir yaklaşımla, sadece bugünü değil aynı zamanda geleceğimizi de planlayabilecek özerk yapıda bir ‘ulusal kalkınma afet ve arazi yönetimi konseyi’ kurulmalıdır. -Prof. Dr. Ali KAHRİMAN
BİLİYOR MUSUNUZ?
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in “Yem fiyatları fırladı, süt fiyatı değişmedi, peynir 90 lirayı gördü. Gıda ürünlerindeki fiyat artışı tüketiciyi etkiliyor. Yani besici batıyor, tüketici alım yapamıyor” açıklamasını yaptığını...
Paylaş