Paylaş
Atatürk’ün en büyük özelliğinin asla rakiplerinin gündemini takip etmemesi olduğunun altını çizen Umut Oran, “Aradan geçen yaklaşık 100 yılın sonunda CHP için doğru bakış açısı da benzerdir. Sorunlar ne kadar büyük olursa olsun çözümlerin tamamının merkezine CHP’yi ve Cumhuriyet çocuklarını koymak gerekir. Bunu başardığımız anda gelecek aydınlıktır” dedi.
Öyleyse büyük bir özgüvenle şu sonuca ulaşılmalıdır: “İktidar bloğuyla sadece ‘sözle’ mücadele edilemez! Şimdi fikir ve eylemle mücadele zamanıdır. CHP kendi gündemini yaratmalı, kendi gündemine odaklanmalı ve tek başına iktidar olmayı hayal ve iddia etmelidir. CHP yönetimi gerçeği fark etmeli, kendini keşfetmeli, strateji değiştirmeli, değişime liderlik etmelidir. Artık bu yönde harekete geçmelidir.”
GÜNÜN SÖZÜ
“CHP’de parti içi demokrasi yok, tabandan da tepki yoktur. CHP demokrasi ve ‘parti içi demokrasi’ konusunda çok iddialı laflar eden ama bunun yüzde birini ancak gerçekleştiren bir partidir. Tek parti döneminde uzun süre ülkeyi yöneten İsmet İnönü’nün CHP Genel Başkanı olduğu 1950-1972 arasında CHP’nin işleyişi, bugünkünden çok ama çok daha demokratik idi. Genel başkanlığı sırasında örgütün adaylarını belirleme hakkı yüzde 85-95 oranındaydı. O da ‘ön seçim’ yoluyla yapılırdı. Ön seçimden şimdi söz eden bile yok.”
Eski CHP milletvekili Kemal ANADOL
BELEDİYE BAŞKANLARI DA KUTLANIR!
KORONAVİRÜS salgını devam ederken Artvin, Kaş, Anamur, Gökçeada’da hiç vaka görülmemesi dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra Bartın ve Gümüşhane illerinde de günlerdir korona vakasına rastlanılmadı. İnanılmaz çabaları sonucunda ayrım yapmadan bütün belediye başkanlarını kutlamak gerekiyor. Her belediye başkanının bütçesine ve becerisine göre akıllı uygulamaları var. Riskli ilçeleri salgından uzak tutmak da bir beceri işi. Örnek verirsek, 2019 verilerine göre nüfusu 510 bin 695 olan, 47 mahalleli İzmir’in Buca ilçesi. Geçen iki aylık sürede, Buca’nın aldığı önlem ve hayata geçirdiği çalışmalarla, ilçe için varsayılan olumsuz öngörüyü hızla tersine çevirmiş. Başkan Erhan Kılıç bizzat sahada önderlik etmiş. Ekipler kent merkezinden köylere kadar Buca’nın 3 bin 518 sokak ve 53 caddesinin tamamını Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü’nden onaylı ilaçlarla periyodik olarak dezenfekte etmiş. İlçedeki 101 okul, 92 cami, cemevi ve ibadethane, 269 park ve çocuk oyun alanı, 63 eczane, 145 taksi, 17 taksi durağı, hastaneler, polis ve jandarma karakolları, araçları, bankalar, noterler ve telekom gibi hemşerilerin bulunduğu tüm alanlarda sterilizasyon işlemi gerçekleştirilmiş. Pazaryerleri ve gıda merkezlerinde yapılanları ve maske dağıtımını yazmayalım. Hayatın her noktasında insan yaşamı kolaylaştırılarak alınan tedbirlerin sekteye uğramaması sağlanmış. Vatandaşın örnek çalışmalarıyla adeta imkânsızı başardığını söylediği belediye başkanı Erhan Kılıç bu sözleri ile gerçeği doğruluyor: “Türkiye’de en çok vakanın görüldüğü ikinci il olan İzmir’in en kalabalık ilçesi olmamıza rağmen, riskli bölgenin dışında kaldık. Buca’da vatandaş ve belediye el ele vererek koronavirüse geçit vermedik.”
BİLİYOR MUSUNUZ?
PROF. Dr. Ercüment Ovalı’nın “Çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemiz bilim insanına değer vermiyor, destek olmuyor” dediğini...
FENERBAHÇE’nin, “Atatürk’ün kulübümüzü ziyaret edişinin 102. yılı, kulübümüzün kuruluşunun 113. yıldönümü kutlu olsun” açıklamasını yaptığını...
KARS Belediyesi eş başkanları Ayhan Bilgen ile Şevin Alaca’nın iktidarın sistematik bir saldırı tehdidi altında olduklarını ve kayyım ataması olgusu ile karşılaşabileceklerini söylediklerini...
MESAJ PANOSU
CUMHURBAŞKANI, farklı siyasi görüşlere sahip halk kesimleri arasında ayırıcı değil, birleştirici olmalıdır. Hikmet Sami TÜRK
O VİRÜS ÇİÇEKÇİLERİMİZİ DE VURDU
ANTALYA’daki turistik otellerin, her türlü sebze ve meyve üretilen seracıların bu salgın nedeniyle uğradıkları zararları öğrendiğimizde küçük dilimizi yutacaktık neredeyse. Dün Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Yılmaz, Antalya’dan Serik’e giderken yoldan aradı, “Bitiyoruz ve batıyoruz” dedi ve ekledi: “Süs bitkileri sektörünün Türkiye’de yıllık üretim değeri yaklaşık 110 milyon Euro’dur. Koronavirüs/COVID-19 sebebiyle bu güne kadar zayi olan üretim değerimiz 40 Euro’yu buldu. Bu durum üç ay daha sürerse, her şeyimiz biter. Halbuki bu ay en verimli dönemimizdi. Ancak Avrupa’da mezatlar kapandı, her şeyimiz bitiyor. Çiçekler bir ay bekleyebilir. Ondan sonra ‘pazar’ kayboluyor.”
Yılmaz’ın verdiği rakamlar kötü. Sektör işletmelerinin yüzde 70’inin kapanacağı (özellikle borçlu durumda olanlar), özsermayesi ile üretim yapmaya çalışan yüzde 30’luk bölümün ise küçülmeye gideceği anlaşılıyor. Yaklaşık 100 bin kişiye doğrudan, 500 bin kişiye dolaylı istihdam yaratan işletmelerin ne kadar zor durumda oldukları her şeyi ortaya koyuyor. Tabii bunun sosyo-ekonomik sonuçlarının nereye varacağını anlatmaya gerek yok. “Hollanda’yı anlatmayalım. Sektörde maliyetler artmış, dolar da artmış, bundan sonra devlet bize nasıl yardım edecek? Biz nasıl toparlanacağız? İspanya ve Kenya’ya bakıyoruz, arkada ‘canavar’ gibi bekliyorlar Türkiye’nin kaybedeceği 77 ülke pazarına ‘dalmak’ için... Ne Sevgiler Günü kaldı, ne doğum günü ne de düğünler” diyor Yılmaz.
Paylaş