BU konuyu uzun zamandır dile getireceğim ama belki Ankara Büyükşehir Belediyesi farkına varır da kendisi halleder düşüncesi hep erteledim. Ama nerde hiç akıllarına bile gelmedi.
Belki çok kişinin dikkatini çekmiştir.
Büyükşehir Belediyemiz 23.4. nisan 2008 Çocuk Bayramı kutlamalarını bir şenlik havasında gerçekleştirmiş ve bu kutlamaların hazırlıklarını ise aylar öncesinden planlamıştı. Hatta bu kutlamalar için bir sürü sponsorlar devreye girip şaşaalı kutlamalar yapılmıştı. Belediyemizin bütçesinden bir kuruş para bile harcanmamıştı.
Hatta Ferhat Göçer’in konseri de Kızılay Meydanı’nda yapılmış ve Ankara’nın bu meydanı ile Atatürk Bulvarı tarihinde görülmemiş biçimde çeşitli ışık ve projektörlerle süslenmiş ve Ankara gerçekten hafızalardan silinmiyecek bayram kutlamasını yaşamıştı. Sağ olsun Belediye Başkanımıza
bize bunları yaşattığı için de... Ama aradan nerdeyse 4 ay gibi bir zaman geçti o yeşil renkte ağaçların altına dekor olsun diye konulan projektörler gündüz vakti bile Sıhhıye Meydanı’nda Orduevi hizası boyunca havuzların hışırtıları ile beraber Kızılay Meydanı’na kadar acaba gündüzün o cayır cayır yanan sıcağında hangi karanlıkları aydınlatıyor da bizler farkında değiliz diye düşünüp duruyorum. Herhalde bu ışıkların aydınlatma paralarını da sponsorlar vermiyorlardır. Çünkü onların işi bayram gecesi kutlamalarından sonra bitmiştir sanırım... Bunlar belediyemizin bütçesinden bizlerden toplanan vergi paralarından çıkmaktadır.
GÜNDÜZ YANAN IŞIKLAR
Yazık değil mi biz vatandaşlara...
Bizlere suyu idareli kullanıp tasarruf yapın diyen sayın belediye yetkilileri, ilk başta tasarrufları kendileri yapsalar daha iyi olmaz mı?
Bugün yine öğlen sıcağında bulvar üzerindan geçerken bu durumu görünce o kadar içerledim ki... Hiç mi bir belediye yetkilisi veya çalışanı bu yanan güçlü ışıkları görmüyorlar? Üstelik buralarda havuzların bakım ve tadilatını yapan bir sürü elaman bu lambaların yandığını görüyorlar. Hiç mi bu insanların vicdanları sızlamıyor? Ondan sonra da suya zam yapmadık, diyorlar; faturaları 2 ayda bir konutlara gönderip zamlı tarifeyi uygulattırıyorlar. Yaptıkları gizli su zamlarını da, gündüzleri boşa yanan elektriklerin faturalarına ödüyorlar.
Yazıklar olsun baştaki bu sorumsuz insanlara... Bizler boşa para ödeyecek kadar zengin insanlar değiliz. Bu hayat şartlarında geçim derdine düşmüş insanlar olarak bizlerin kafalarımızı bu işlerle meşgul ettirmesinler.
Dilerim yetkili kişiler lambaları gündüz saatlerinda bile yakan bu sorumsuz insanlardan hesap sorarlar da bizlerde vatandaşlar olarak vicdanen bir nebze bile olsa rahatlarız.
Çünkü bu paralar bizim ceplerimizden boşa akan sular gidi heba olup gidiyorlar.
Kudret KAATSIZ
Ah korkusuz bir müfettiş olsa
BEBEK ölümleri ile ilgili yorumları ibret ve hayretle okuyorum. Sanki o bebeklerin ölümüne sebep olanlar değil de bebek sahibi olmak isteyen günahsız vatandaşlar suçlu.
Bebek ölümleri ile gündeme gelen ZTB Kadın Doğum Hastanesi’nde dönen büyük yolsuzlukları size bilgi olarak iletmek istiyorum.
Hastanede sarf malzeme, cerrahi malzeme, matbaa malzemesi, mefruşat alımları yıllardır aynı firmalardan yapılmakta ve bu şekilde büyük paralar paylaşılmaktadır.Bunlar zaten olağan işler haline gelmiştir.
Ancak bunlardan daha büyük boyutlarda yolsuzluklar inşaat işlerinde olmaktadır.
Zaten Bebek ölümlerine neden olan hastane enfeksiyonlarının sebebi devamlı yıkılıp yapılan ve belli kişilere büyük gelir sağlayan hastane inşaatlarıdır. Yılda 365 gün hastanede inşaat ve inşaat pisliği devam etmektedir.
Ancak işin daha önemli tarafı bu inşaatları 6 yıldır aynı kişinin yapmasıdır.
Yazacaklarımı şimdilik burada kesiyorum.
Bu işlerde bir tezgah vardır; bunları ancak yürekli müfettişler ortaya çıkarabilir.
H.A. Yasa dışı birşey yok
BİLKENT Murat Taksi Durak Başkanı Mehmet Hasbioğlu "Birileri de dur demeli" (3.8.2008) başlıklı yazıya şu açıklamayı yapıyor:
"Durağımız zan altında kalmıştır. Bizler taksi durağımız bölgesindeki taksi bekleme noktalarının yasal başvurularını yaparak, park taksi durak yerlerimiz çıkmıştır. Durak yerlerini alırken hiç kimseye yasa dışı birşey verilmemiştir. Zaten çok zor şartlarda para kazanan taksici esnafımız evini zor geçindirmektedir. Hatta birçok arkadaşlarımız senetlerini ve kredi kartlarını ödeyememektedir. Bu zor şartlarda taksici esnafından para istemek bence vatana ihanetle aynıdır. Bu iddalarda bulunanları ispata davet ediyorum. İhtiyacımız olan taksi bekleme noktalarının çıkmasında emeği olan en başta Birlik Başkanımız Mehmet Yiğiner’e ve tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederiz."
Ankara’da sanat
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın önemli bir açıklaması oldu. Gözden kaçacak gibi değil.
Sn. Bakan açıklamasında; Ankara’nın sanatta adeta yere düştüğünü ima ediyor!
Haklı olabilir ama biz şunu mu demek istediğini sizlerle paylaşalım:
’Ankara’da her gece bir konser’= Sanat= Melih Gökçek= Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olamaz!
O zaman Ankaralı’lar, Bakan Günay’ın başkentte sanatı ayağa kaldırmasını daha ne kadar bekleyecek!
Ülke genelinde başta İstanbul olmak üzere; özellikle başarılı olmaya aday projenin ’müze kart’ı ülkemiz vatandaşlarına olduğu kadar Avrupalı ya hem tanıtım ve ülkemiz reklamını içeren boyutlarda hayata geçirerek sunmalıyız.
Ankara’da sanat ile çok önemli ve değerli müzelerimiz; iç değerlerini kayıpsız koruyan anlayışla; seyircilerine ve misafirlerine hep ileriye hep çağdaşlığa yürüyen ortamlarda sunulmalı...