Büyükşehir’in cinliği

ANKARA Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı yeni bir cinliği anlatmak istiyorum. Kanımca yine belediyeden bu yolla çok miktarda para çıkacaktır.

Melih Bey tüm okul, cami gibi umumi yerlerdeki çeşmelere tasarruf yaptırılacak diye her çeşmenin arkasına basit bir tampon filitre gibi bir aparat taktırıyor. Bu aparat suyun akışını azaltıyor. Buraya kadar herşey normal.
Ama bu aparata hiç gerek yok zira zaten bu çeşmelere gelen suyun vanasından ne kadar akmasını istiyorsanız rahatlıkla azaltabilirsiniz, hiç bir şey takmanıza da gerek kalmaz. Ama bu yolla bence birilerine büyük miktarda para mı kazandırılıyor sorusu akla geliyor.
Bunu Belediye Başkanı Melih Bey tüm okul ve camilerde yapmaya başlamış. Lütfen bu ‘harcamayı’ ortaya çıkarıp Ankara’daki okul ve camilerin yetkililerini uyarınız. Çok acil!
(Örnek: Kocatepe camisinin abdest alınan çeşmelerine takmış lütfen gidip inceleyiniz.)
Fatih VAROL

Kimleri kimlerden ‘açıyorsunuz’...


TÜRK‘üm, Kürtlerle birlikte büyüdüm. Lisede edebiyat öğretmenim bir Kürt bayandı. Türk dilinin tüm özelliklerini elden geldiğince en iyi bir biçimde bizlere öğretmek için didinip durdu.
Kasabamıza ilk sinemayı getiren Gürcü kökenli İbrahim Amcaydı. Anadolu‘nun o uzak köşesinden dünyaya minik bir pencere onun sayesinde açılmıştı.
Tiyatro yapan, Karagöz-Hacivat’ı bizlere ilk seyrettiren de ismini şimdi hatırlayamadığım bir Ermeni hemşehrimizdi.
Büyüdük, Yılmaz Güney nerede biz orada.
Onun filmleri kasabaya geldiğinde yağmur-çamur altında sinema kapılarında biriktik.
Şener Şen’in ‘Züğürt Ağa’ filmini en az yüz kere seyrederek hayatımıza bir hoşluk kattık; ‘Eşkiya’ filminde onunla birlikte damdan düştük!
Evimizdeki müzik kaset ve CD’lerinin yarısından fazlası İbrahim Tatlıses ile öteki Kürt kökenli türkücülerimize ait.
Türk sanat Müziğnin en güzide örneklerini Yaşar Özel’in o emsalsiz sesinden dinleme bahtiyarlığına ulaştık.
Yılmaz Erdoğan ne zaman yeni bir film yapacak diye, dört gözle bekliyoruz. Vizontele‘den 50 tane daha yapmasını bekliyoruz.
Şimdi bunlara kalkıp ‘size açılım getireceğim’ demek bizleri onlardan ayrı-gayrıymış gibi göstermek değil midir? Ben onlarla bir arada sade ve masumca yaşamış yaşamaya çalışan bir vatandaşım.
Kalkıp da birgün sormaz mıyım onlara ‘aramızda ne var ağabey birşey mi oldu?’ diye.
Geriye kalıyormuş devletin onlara karşı tutum ve davranışı!
Devlet sizsiziniz hükümetler sizsiniz... Onlara yani bu ülkenin tüm sakinlerine en güzel yaşam hak ve biçimlerini sundunuz da biz mi karşı çıktık?
Urfa‘ya, Diyarbakır‘a Oxford açtınız da itiraz mı ettik?
Roman kardeşlerimize özgü tiyatro yapabilme ve müziklerini geliştirebilme akademileri açtınız da onlara kalıcı işler buldunuz da biz mi isyan ettik?
Kimleri kimlerdenden açıyorsunuz Allah aşkına?
Kucaklaşmışız, kaynaşmışız. Dertte kederde yoksullukta acıda sevinçte yürğimiz hem bir hem de pır pır birlikte atıyor, nasıl birbirimizden açılacağız?
Başka işlere bakalım, başka!
Cemal YEŞİLYURT

DİL Derneği’nin düzenlediği ‘Dil- Ekin Söyleşileri’nde bugün dernek binasında 18.00’de yapılacak söyleşinin konuğu yazar Emin Özdemir.(Konur Sok. 34/4 Kızılay)

GÜNÜN SÖZÜ

“Yargıyı da alırsanız Cumhuriyet bildiğimiz Cumhuriyet olmaktan çıkar.”
(Deniz Baykal)
Yazarın Tüm Yazıları