Paylaş
Mazot pazarında neler oluyor?
Doğu ve Güneydoğu'da sınır ticareti yoluyla yapılan eski adı 'kaçak', yeni adı 'ucuz mazot' pazarında büyük bir kavga yaşanıyor.
Daha eylül ayına kadar mazot ticareti serbestçe yapılabiliyordu.
Ancak hükümet, bu işin rezaleti çıkınca, ticareti disiplin altına aldı.
Irak, İran ve Suriye'den getirilen mazotun 'depocusu' olarak TPIC'nin devreye sokulup, verginin 'kavranması' bölgede sıkıntı yarattı.
'Haksız rekabet'in kime zararı oluyordu? Alım ve dağıtım konusu hukuk kurallarıyla bağdaşıyor muydu?
Daha önce yazdığımız iki yazıda bölge milletvekilleri Salih Yıldırım (ANAP) ile Haşim Haşimi (FP) yeni uygulamadan bölge insanının mağdur olduğunu; 'Vergi cenneti' Jersey'de kurulan TPIC'nin eliyle kollanan bazı dağıtım şirketlerinin kayrıldığını öne sürmüşlerdi.
Bu arada şunu belirtelim; hangi bölgede olursa olsun petrol ticareti bugün uyuturucu ticaretinden sonra dünyada en büyük rant kapısını açan bir sektör... Türkiye'de bu gerçek daha belirgin bir tablo oluşturuyor. Türkiye'de 8 bine yakın akaryakıt istasyonu bulunuyor. Bunların kapladığı alan, KKTC coğrafyasını buluyor. Bu istasyonlardan 1000'e yakınının hiçbir dağıtım şirketine bağlı olmadığı, ne satıp ne aldıklarının kontrol altında tutulamaması 'vurgun'un bir başka boyutu... Rant fazla olunca yabancı sermayeli Shell, BP; Total, Elf, Türk Petrol ile yerli şirketler OPET Petline, Aytemiz, Turkuaz, M.Oil, Tabaş ve Tuta arasında büyük bir rekabet yaşanıyor.
İşe siyasetçiler de karışınca başıbozukluk alabildiğine sürüyor. Ve petrol üreticisi olmayan Bulgaristan'dan bile petrol ürünü getirilebiliyor. Hani bir şarkı vardı. ‘‘Aman petrol, canım petrol’’
'Ucuz mazot'un bedeli ağır
DSP Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli bu sorunu gündeme getirmemiz üzerine arayarak 'Sınır ticareti yoluyla giren mazotun yarattığı sorunlar' başlıklı bir rapor hazırladığını, bunu hükümet ve partisinin yetkililerine sunduğu söyledi.
Raporda ilginç gözlemler yer alıyor. Olumsuz noktaları şöyle sıralıyor:
Akaryakıt dağıtım sektörü içinde yaklaşık % 20 civarında 'kayıt dışı' bir sektör oluşmuştur. Bu, rafineri üretim dengelerini ciddi biçimde bozmaktadır. (Fuel-oil üretim kapasitesi ülke ihtiyacının üzerinde olmasına karşın, Irak'tan şu ana kadar 900 bin ton 6 nolu fuel-oil ürünü için ithalat izni verilmiştir.)
Bu yolla ülkemize yaklaşık 4.5 ton motorin -mazot-, 1 milyon ton benzin ve miktarı tam olarak belirlenemeyen fuel-oil girmektedir. Buna göre, devletin yıllık vergi kaybı yaklaşık 2.5 milyar dolardır.
ARAÇ MOTORLARINI BOZUYOR
Ciddi bir kalite sorunu ortaya çıkmıştır. TSE, % 0.7'ye izin verirken, Irak'tan gelen motorinde % 1 oranında kükürt vardır. Ki bu AB ülkelerinde kabul edilenin beş misli fazladır. Yüksek kükürt oranı, bu ürünleri kullanan araçların motorlarında korozyona neden olmakta, ciddi hasarlar meydana getirmektedir. Dolayısıyla tüketicilere ve milli ekonomiye büyük zararlar vermektedir.
Motorin normal olarak parlamaz. Oysa bu ürün parlayarak patlayabilmektedir. Bu nedenle Türkiye'de birçok trafik kazasında çok sayıda kişi ölmüş, traktörden sızan mazotun parlamasıyla ormanlar yanmıştır.
Bayiler, resmi akaryakıt dağıtım zincirinde % 5 kárla çalışırken, getirilen mazottaki satışın kárı % 20'yi bulmakta, bununla Türkiye standart dışı petrol satılan bir ülke konumuna dönüşmektedir. (Araç sayısı artarken, 1998 satışlarında; benzinde % 0.9, motorinde % 13.5 ve fuel-oil'de de görülen %4.7'lik gerileme, ancak sınır ticareti yoluyla gelen akaryakıtın her geçen gün daha fazla girmesi ile açıklanabilir.)
GİDEN VE GELEN KİME YARIYOR
İstasyonlarda standart dışı ucuz fiyatlı ürünlerin ayrı pompalardan satışı ve bunun afişe edilmesi sistemi işlememekte, hiçbir kalite kontrolü yapılmamaktadır.
Sistemle büyük bir rant oluştuğundan, artık şaibeli kişiler direkt olarak bu işe soyunmakta ve örneğin Romanya'dan rafineri satın alma girişimlerinde dahi bulunulmaktadır.
Sınır ticareti iki tarafın sattığı malın eşit olması ilkesine dayalıdır. Ancak giden mal bedeli 15 milyon dolar, ithal edilen belgelenmiş mazot tutarı ise 277 milyon dolardır. Bu sınır ticareti nedeniyle kimlerin nasıl kár ettiği ortadadır!
Beyreli, soruna şu çözümü öneriyor: ‘‘Bu işle uğraşan kamyoncular için Irak'tan işlenmiş ürün yerine, ham petrol ithalatı uygulamasına gidilmelidir. Ya da Körfez Savaşı öncesi olduğu gibi ürünlerin yurda girmeden ihraç edilmesi uygulamasına başlanılmalıdır.’’
Üç haftada 10 yıllık vergi kazandırdık
YERLİ şirketlerin örgütü Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği'nin (ADER) açıklamasında, sorunun 'ucuz mazot'un kayıt altına alınmasından doğduğu belirtilerek, özetle şu konulara değinildi:
‘‘TPAO'nun yan kuruluşu TPIC, Habur'a getirilen mazotun dağıtımı için petrol şirketlerine teklif göndermiştir. Bu teklife Petrol Ofisi ve Tabaş cevap vermemiş, BP, Shell, Turcas, Selyak (Elf) ve Total ise konuya ilgi göstermediklerini yazılı olarak bildirmişlerdir. Opet, Petline, M-Oil, Aytemiz ve Tuta şirketleri ise talip olmuş, kendilerine talepleri doğrultusunda tahsis yapılmıştır. Yani ortada sisteme girmeyi isteyip de giremeyen bir şirket mi var ki, bu yaygara koparılmaktadır. Yoksa asıl amaç, son derece şeffaf ve hakkaniyete uygun olarak kurulmuş bu sistemi bir şekilde bozarak, vergi vermekten nefret eden eski aracıları yeniden devreye sokmak mıdır? Sayın Salih Yıldırım'ın her fırsatta sözünü ettiği 43 bin kamyoncu esnafı ve buna bağlı yöresel küçük iş sahipleri hayatından memnundur. Bunların hayatında kötüye doğru hiçbir değişiklik olmamıştır. Söz konusu mazotu Irak'tan getiren kamyoncular aynı kamyonculardır. Ancak şimdi mallarını vergi özürlü aracı-toptancılar yerine bir devlet kuruluşuna satmaktadırlar. TPIC, şoförün parasını anında ödemektedir. Devletin aylık KDV kazancı 10 milyon doların üzerinde seyredecektir. Dağıtım şirketlerinin ödeyeceği kurumlar vergisi de ayrıca ilave bir gelir olacaktır. Üç hafta gibi kısa bir sürede tahsil edilen KDV yaklaşık 2.2 trilyon liradır. Bu miktar, yörede son 10 yılda tahsil edilen verginin toplamından daha fazladır.’’
AÇIKLAMALAR
Mazotla ilgili önceki yazılarımıza gönderilen açıklamalar özetle şöyle:
OPET Petrolcülük AŞ'nin açıklaması: Opet pazar payı açısından Türkiye'nin 4. büyük petrol şirketi konumundadır. Kuruluşundan bugüne dek ortaklık yapısı hiç değişmemiş bir aile şirketidir. Ortakları; yönetim kurulu başkanı Fikret Öztürk ile eşi ve üç çocuğundan ibarettir. Son üç yıldır sürekli olarak Türkiye'nin en başarılı yerli dağıtım şirketi seçilmiştir. Şirketimiz yakında halka açılacaktır.''
PETLİNE Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Camadan, ortağının Elazığlı eski bürokrat Ali Armağan olduğunu, amcasının oğlunun oğlu olan Emniyet Müdürü Nihat Camadan'la ticari ilişkileri bulunmadığını bildirdi. Habur'da TPIC'le mazot ticaretinin kontrol altına alınmasının isabetli bir karar olduğunu söyleyen Camadan, ‘‘Devlet günde 300 milyar KDV girdisi sağlıyor. Sadece biz ayda en az 1.5 trilyon ödemeye başladık. Sistemin düzeltilmesi için bu işe girdik. Batılı şirketlerden daha iyi hizmet verdiğimiz ortada. Bölgeye de büyük katkıda bulunuyoruz’’ dedi.
Paylaş