Bülent Ecevit’i bırakın halkın gönlünde yaşasın

CHP, adının Zonguldak'a verilmesi önerisini geri çekti

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk önergeyi geri çektiklerini belirtirken gerekçesini de şöyle açıklıyor:
“Aradan geçen süreçte kanun teklifimizin birleştirildiği teklifin, Türk eğitim sistemini taşıyacağı olumsuz nokta, Bülent Ecevit isminden yola çıkılarak, toplumun tüm kesimlerince Sayın Bülent Ecevit gibi ortak payda oluşturmayan, bugün hayatta olan ve belli bir siyasal klikle özdeşleşen isimlerin başka üniversitelere de veriliyor olması ve Zonguldak kamuoyunda Sayın Bülent Ecevit isminin tartışmaların odağına çekilmeden yaşatılması arzu ve isteği, Sayın Rahşan Ecevit’in de yaşanan süreçten rahatsızlığı göz önünde tutularak vermiş olduğumuz kanun teklifimiz geri çekilmiştir. Ancak, Sayın Bülent Ecevit, tüm Zonguldaklıların ve ülkemizin vazgeçilmez, unutulmaz değeridir. Onun isminin her türlü tartışmanın dışında yaşatmaya çalışmak hepimizin ortak arzu ve isteğidir.”

Nişantaşı’nda başıma ne geldi

YEŞİLÇAY çifti Şişli Osmanbey’de çalışıyorlar. Dün öğle yemeği için dışarıya çıkıp Nişantaşı’na doğru gidiyorlar. Giderken önlerini bir adam kesmiş ve elindeki Atatürk kartpostalını kendilerine uzatmış.

Gerisini Fırat Yeşilçay’dan dinliyoruz:

“Biz de aldık. Sonra ‘Yardımda bulunabilir misiniz’ dedi. Dilencilik yaptığını anladım. Atatürk’ü sömürmeye çalıştığı için kızdım ama bir şey demedim, kartpostalı
geri verdim.

Dönüşte başka bir adam, aynı şekilde önümüzü kesti. Dayanamadım, ‘Atatürk’ü sömürmeye utanmıyor musun?’ dedim. ‘Sen kimsin ki Atatürk’ü savunuyorsun, kendine bir aynada bak’ dedi, eşimin yanında. Tabii sinirlendim, ‘Ayağını denk al’ dedim. O esnada yanımızdan geçen orta yaşlarda bir kadın da olaya dahil oldu, ‘Bunları sürekli zabıtaya şikâyet ediyoruz, bana mısın demiyorlar, bitmiyorlar’ dedi. Ben de onları bitireceğimi söyleyerek Halaskargazi Caddesi’ndeki zabıta müdürlüğüne şikâyet ettim. Zabıta bununla çok ilgilendi. Yarım saat geçmeden zabıtadan telefon geldi ve bu kişilere ceza kesildiği ve ellerindeki kartpostallara da el konulduğu bilgisi verildi.

Açıkçası son günlerdeki Atatürk düşmanlığının ve sömürüsünün doluluğunu yaşadığımdan bu kadar hassas davrandım. Zabıta da şaşırtıcı bir şekilde olaya hızlıca elini attı.

Bahsettiğim kişiler: Vural Kızıloğlu TC Kimlik: 46141036690; Aydın Girgin: 39550700436. Sizinle paylaşmak istedim.”

Tiyatroda oynanan tiyatrolardan bir sahne daha..

Bir Kürt halk türküsü

FAZIL Say, ‘Mezopotomya’ adlı ikinci senfonisini Cumhuriyet’te imzalı yazdığı yazıyla duyurdu. “Eserinin, Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında, 23 Haziran’da Haliç Kültür ve Kongre Merkezi’nde, Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Senfoni Orkestrası’nın yorumlayacağını” açıklayan Fazıl Şay şöyle diyor:
“Mezopotamya, ‘Nâzım Oratoryosu’ ve ‘Hayyam Klarnet Konçertosu’ gibi, özenle bir şahsı anlatmaya çalışan bir eser değil; Richard Strauss’un kendi başyapıtı olarak gördüğü ‘Bir Alp Senfonisi’ için dediği gibi, ‘Bir ineğin süt vermesi gibi’ tarzındadır kanımca...”
“Tüm doğallığıyla, 42 günde bestelemiş, 10 bölümlü, 55 dakikalık, 130 kişilik bir dev orkestra için kurgulanmış, 190 sayfalık el yazımı orkestra partisyonunu kapsayan bir senfonidir” diyen Fazıl Say, bu eserinin kendisi için bir aşama olduğunu da anlatıyor ve diyor ki: “Mezopotamya’nın ana teması, Urfa bölgesinden bir Kürt halk türküsüdür.”

Clooney, Ayhan Işık’ın oğlu mu

YAZARIMIZ Özdemir İnce dostumuz, bir dönemin ünlü gazetecilerinden Tevfik Yener’in ‘İstanbul Aşk Ekmek Hayal’ kitabını okumuş, dedi ki: “Aslında kitabın adı, demode kaçmasa ‘Bir Zamanlar Beyoğlu’ ya da ‘Bir Zamanlar İstanbul’ olabilirdi. Kitabın yazarı da Tevfik Yener adında bir antika adam: Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi’nin öğrencisi, reklam ve gazete ressamı, gazete yaratıcısı, gazeteci, meraklı ve koleksiyoner...
‘İstanbul, Aşk, Ekmek, Hayal’ (İnkılap Kitabevi), 14-15 yaşında kendini Beyoğlu gecelerine vurmuş bir yeniyetmenin kaleminden çıkmış bir gizli tarih... Neler yok içinde? 6-7 Eylül, Hilton’daki donsuz süperstar, Beyoğlu pastaneleri, meyhaneleri, sazları ve barları, Adnan Menderes, Bölükbaşı... 1948-2010 yılları arasında aşk, ekmek, şöhret, nefret ve hayal peşinde koşanlar...
Kitabın, gazetelerin aktüalite sayfalarının, televizyonların dikkatinden kaçmış olması çok şaşırtıcı. Örneğin, kitabın 349. sayfasında yazar, ‘George Clooney, Ayhan Işık’ın oğlu mu?’ diye soruyor. Bu müthiş iddia gözlerden nasıl kaçar?
Aslında Tevfik Yener, George Clooney’nin halası, dönemin büyük şarkıcısı Rosemary Clooney.
Ayhan Işık 1959 yılında Hollywood’a gitmişti. George Clooney’nin güzel annesi ve TV sunucusu babası ile birlikte çekilmiş fotoğrafları varmış.
Tevfik Yener, ‘Ayhan Işık 1960’ta Amerika’daydı. 1961’de George Clooney doğdu. Babasının Ayhan Işık olduğunun ileri sürülmesine bu tarihlerin yanında Clooney’nin Ayhan Işık’a evladı kadar benzemesi neden olmalı. Ayrıca annesi ile babasına hiç benzememesi’ diye yazıyor.
Ayrıca George Clooney’nin halası durup dururken, George’un babasının Ayhan Işık olduğunu neden söylesin?”
Yener’in yanıtını bekliyoruz.

Biliyor musunuz

- BİLGİ Üniversitesi ve TÜSES’in Erdal İnönü’yü anma toplantısında ‘Ortadoğu’daki Gelişmeler Bağlamında Türkiye’nin Değişen Konumu’ başlıklı panelde Nihal İncioğlu (moderatör), Osman Korutürk, Soli Özel, Gencer Özcan’ın konuşacaklarını (Cumartesi, 14.00-17.00; Bilgi, Dolapdere)...

- İZMİR Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ın, MEB Ömer Dinçer’e çağrıda bulunarak “tüm okulların fiziki sorumluluğunun ilçe belediyelerine ödenekleriyle birlikte devredilmesini” önerisinde bulunduğunu...

- ÖZCAN Atamer’in yönetiminde çıkan Ataköy Gazetesi’nin 20. kuruluş yılının Bakırköy bürokrasisi, belediye mensupları, siyasi parti temsilcileri ve gazetecilerin katılımı ile Ataköy Sheraton Otel’de kutlandığını...