Paylaş
1939 Erzincan doğumlu, SBF mezunu olup, kaymakamlık, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara, İzmir, Kocaeli Valiliği, YÖK üyeliği, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, Sayıştay Başkanlığı, 1999 RP İzmit Milletvekilliği, TBMM Başkan Vekilliği, AKP Genel Başkan Yardımcılığı ve son olarak da Milli Savunma Bakanlığı görevlerinde bulunan tecrübeli bir bürokrattır... Bürokrasi ve siyasi tecrübesini, 1974'lerde RP'nin 2. adamı Oğuzhan Asiltürk'ün yanında 'edinmiş'tir.
Gönül'le ilgili birçok konuya ve eleştiriye zaman zaman köşemizde yer verdik.
Gönül'ün adaylığı, eşi türban takmadığı için mi engellendi?
AKP'yi iyi bilen bir 'siyasetçi'ye bunu sorduk; "Hayır" dedi:
"Bülent Arınç, Gül'ü Köşk'e gönderme yolunu açarken, AKP'de üçüncü adamlıktan ikinci adamlığa yükseldi. Bunun için kendisini riske etti ama siyasi bir manevra ile kazandı."
- Vecdi Bey aday olsaydı ne olurdu?
- Karşısına daha önce söylediği gibi Bülent Arınç ile Abdüllatif Şener çıkacaktı. Bu durumda Tayyip Bey, kendi bünyesinden çıkardığı üç adamı yatıştırmak zorunda kalacaktı.
- İnanç farkları...
- Aralarında hiçbir fark yoktur. Başörtüsü veya türban esasta hiç önemli değildir. Esas siyasi hesaplaşmadır.
- Bülent Arınç...
- İstediği olunca muhafazakâr tabana (özellikle de SP'ye) "din değerlerini ben temsil ediyorum" mesajını vermiştir. Bülent Bey kazançlı çıkmıştır, bu pozisyondan.
- AKP sorunu çözmüş oldu mu?
- Nereden baktığınıza bağlı... Abdullah Bey sorun üreten bir adam olmaz. Türkiye'nin bazı temel değerlerini kabul etmese de, saygı duyacak ve gereğini yerine getirecektir. Orada çatışma yaşanmayacaktır. Gül, geçmişle ve devletle çatışmayacaktır. Merak etmeyin orası kavga yeri olmayacaktır. Bülent Arınç için ise aynı şeyi söyleyemem. Bu arada Gül'ün, hem Vecdi Gönül hem de Arınç kadar parti bağı kuvvetli değildir.
CHP VE MHP'YE PRİM
- AKP, bu krizden güçlenerek çıktı denilebilir mi?
- Tabandan aynı olumlu havayı alamazsınız. Başbakan, bu krizi çözdü ama bir kesim de ülkeyi gerdiği için kızgın; onlar iş ve aş bekliyor. Ne istihdam yaratılıyor, ne de gelir. Göreceksiniz, bu işten CHP ve MHP kârlı çıkacaktır. Bir kere CHP laik duruşu nedeniyle eline bir koz geçirmiş olacak ve dağılmış sol oylar 'kerhen' de olsa bu partiye gidecektir. 'Türkiye'yi sattılar' politikasını gündemde tutan MHP de prim yapacaktır.
GÜNÜN SÖZÜ
"Demokrasilerde başbakanlar, bakan tayin ederler; bizimkinde de cumhurbaşkanı...
(Ahmet Tan)
Vuuu bu midur Muslimanlık!
BEN Karadenizliyim. Bizim şive ile anneannem ve babannemin sözleriyle anlatayım:
Ula bu ne biçun Muslimanluktur. Kaşlari boyali, dudaklari boyali, gözler boyali. Kiyafetleri pahali, başortileri pahali. İşil işil parlayiler.
Namehremun karşisinda duriyiler. Vuuu! Bir başuni, bir açmaduğunuz kaldi. Oni da açun rahatlayun da.
Erkekleri ise yalan deyiler, hirsuzluk edeyiler... Bu midur Muslimanluk.
Takmişler başina bir orti, ortalukta firil firil kocalariyla gezeyiler.
Vuuu, bu midur Muslimanlık!
Olcay KAR
AKP, 'Deniz Feneri'ne para toplama izni verdi
ALMANYA polisinin, Frankfurt'daki Alman-Deniz Feneri bürosuna yaptığı operasyon çok ciddi sayılmalıdır. Hele, Erdoğan'ın son Hannover gezisinde, 'yeşil sermaye' mağdurlarını bir Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği altında örgütleyen Muhammet Demirci'nin, Almanya Başbakanı
Merkel'e dönük sözlerinden sonra herkesin gözleri önünde Başbakanlık korumaları tarafından dövülmesinden sonra...
Başbakan Erdoğan, geçen kasım ayında AKP gruptaki konuşmasında Güneydoğu bölgesindeki sel felaketinden söz ederken, insanı yardımların bölge halkının mağduriyetini azaltmaya büyük katkıları olduğunu belirttiği Deniz Feneri Derneği, Kızılay ve bölgede çalışan diğer yardım kuruluşlarına teşekkür ederek, başarılar dilemişti.
Hemen belirtelim, Almanya'daki Milli Görüş ile Türkiye'dekiler arasında resmi bir bağlantı olmayacağı gibi aynı durum Deniz Feneri ile söz konusudur; ancak aralarında organik bir bağ olduğu bilinmektedir.
Almanya ve Türkiye'deki Deniz Feneri'nin faaliyetleri nedense pek gündeme gelmez; herkes de gidip paralar verip, kurban bağışları yapar. Türkiye'de kimse bunları sorgulamaz. Ancak Almanya'nın Deniz Feneri'ni bir süredir gözetim altında tuttuğu biliniyor.
Deniz Feneri'nin, 1998'de kurulan Frankfurt'taki merkezi ile Kanal7'nin adresleri aynı yerde olduğu gibi yönetimi ve çalışanları da aynı kişilerden oluşuyor.
Deniz Feneri'nin, Türkiye, Almanya ve müslüman ülkelerdeki etkinlikleri Kanal7'de, 'Karagümrük Yanıyor' dizinden tanınan Uğur Arslan tarafından sunuluyor. Deniz Feneri, AKP hükümetinden para toplama iznini Resmi Gazete'de yayınlanan bir kararname ile elde ederken, ÇYDD'ye bu hakkın verilmemesi eleştiri konusu olmuştu. Son kurban bayramında dernek, Türkiye'den 120 bine yakın kurban (210 YTL) parası toplamıştı.
Almanya'dan arayan bir okurumuz "Deniz Feneri operasyonu, PKK'ya yapılan operasyonun bir benzeri sayılmalıdır. Profesyonelce para topluyorlar. Bu 'yardım' kuruluşunun Yimpaş ayağı ihmal ihmal edilmemelidir" diye uyarıyor.
Bakalım, soruşturmada Türkiye'den kimlerin adı çıkacak?
Türbana selam
SAYIN Başbakan nihayet torbadan tavşanı çıkardı ve Sn. Gül'ün adaylığını açıkladı. Sn. Baykal'da, RTE aday olamadı diye kasım-kasım kasılıyor.
Dünkü gurup toplantısında RTE'nin aday olmamasını demokrasinin başarısı olarak gösterdi.
Yenilgisini, galibiyetmiş gibi anlatarak kendi seçtiği milletvekillerinden uzun-uzun alkış aldı.
Elbette onlarda bu yenilginin farkındaydılar ama önümüzdeki seçimde tekrar seçilebilmek için Genel Başkanlarına amiyane tabirle 'yağ çektiler' Sn. Baykal kendi yandaşlarını kandırabilir fakat milleti kandıramaz. İşin acı gerçeği şudur ki, artık 16 Mayıstan sonra saatler 100 yıl geri alınacak ve Türbana selam durulacaktır.
Çankaya'ya türbanı, temelleri 3 Kasım 2002'de atılan 'AKP+CHP Koalisyonu' taşımıştır.
'Sine-i millet'ten korkanların foyası meydana çıkmıştır ve umarım asıl tehlikenin ne olduğunun farkına varılmıştır.
Dün Sn. Gül'ün adaylığı açıklandığında dudaklarıma şu türkünün dizeleri düştü,
"Alçaklara kar yağıyor, üşümedin mi?
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?"
İ. Fırat AYKUT-Çatalca eski Belediye Başkanı
Sayın Baykal, bizi ititfaklara götür
İTTİFAK veya birleŞme umrumda değil. Ben tabanlardayım. CHP ise babamın ve dedemin partisi.. DSP, BCP, SHP, İP ve benzeri insanlar ile beraberim. Hiç ayrı değilim.
Hepimiz CHP kokenliyiz.
Partiler kurulmuş, kapat gel demokratik ve kolay değil.
Kontenjanlar verilsin. Kapatan kapatır. Kapatmaması gereken kapatmaz.
CHP listeleri ile seçime giriş ilk aşaması olsun. Cumhurıyete sahip çıkan tüm siyasi partileri CHP çatısı altında seçime zorlamalıyız.
Yapma Baykal; yapma... Yeter. Tarihte bir kere olsun.
Endişelerin ne kadar ciddi de olsa hesabını gözden geçir, aç ittifaka kapılarını, sen seç lütfen.
Bakın sayın Baykal; oyumuz sana gene de sana...
Ama lütfen bizi %20'lere, korku hapishanelerine hapis etme. Size sesim zor ulaşır biliyorum.
Bizi birliğe, bizi dirliğe, bizi Cumhuriyete götüren ittifaklara götür.
Tüm cumhurıyetçileri al; korku hapıshanelerı ileŞükrü YİĞİT
Mir Mehmet Fırat'ın 'u' dönüşü
ABDULLAH Gül, parlamentoya ilk kez 1991'de girdi; 28 şubat sürecinden sonra Erbakan'ın yasaklı duruma düşmesinden sonra 'yenilikçiler' olarak Recai Kutan'ın karşısına genel başkan olarak çıktı. Ancak FP'nin tabanı, henüz 'yenilikçi' olmaya hazır değildi. Ondan sonra bilinen süreç; Erdoğan'la AKP'yi kurmaları, 58. hükümeti kurması ve beş ay sonra Başbakanlığı Erbakan'a terketmesi...
Kutan'ın karşısına çıkan Gül'ün o zamanki destekçilerinden birisi de Dengir Mir Mehmet Fırat'tı.
Milli Görüş hareketini yeni çıkan 'Adil Düzen'den Dünya Gerçeklerine Siyasetin Sonu' (Elips Kitap) kitabında anlatan Prof. Mehmet Bekaroğlu, Fırat'ın, Kutan'dan sonra nasıl Gül'ü olduğunu ağzından şöyle naklediyor:
"Anadolu'da siyasetin profesyonelleri vardır. Bunlar hangi partide gelecek olduğunu sezerler ve oraya yönelirler. Bizzat tanıdığım, giyim kuşamı hal ve hareketleri ile kendilerini belli eden, benim siyasetin o...ları'dediğim birçok insan Tayyip Bey'in bürosunda..."
Dün Erdoğan, Gül'ün Cumhurbaşkanı olduğunu açıklarken Fırat, Gül'ün yanında oturuyordu.
Siyasetin cilveleri bunlar!
Ne demek 'arzu ettiğimiz standartlara' ulaşamamak
LAİK Türkiye'nin Başbakanı Sn. Erdoğan açıklıyor:
"Henüz arzu ettiğimiz standartlara ulaşamadık. Başladığımız işi bitirmeden bırakmayız.
Attığımız adım izlediğimiz strateji bizi hedefimize ulaştiracaktir. Onlar bizi anlayamaz. Adayımız Gül’dür."
Laik Türkiye’nin Cumhurbaşkani adayı ilk açıklamasını yapıyor; "Eşimin baş örtüsüne saygı duyulmalı."
Laik Türkiye’nin Ana muhalefet partisi genel baskanı, laikliğin yılmaz savunucusu 'En büyük Baykal' (EBB) ilk değerlendirmesini yapıyor; "Bu aday Türkiye için iyidir, Diğerlerini biz engelldik, biz başardık."
Baykal gibi bir muhalefetten ve Gül yada Erdoğan farketmez! Bu zihniyetin Çankaya’ya çıkmasından utanan bir vatandaş olarak bendeniz ilk sorumu soruyorum; "Sn RTE ve Sn. 'EBB' siz Türk halkının tamamını düşünce özürlü mü" pardon aptal mı sanıyorsunuz?
Ben bir kere daha bu halka güveniyorum. Eğer biz, O günün şartlarında Atatürk’le omuz omuza savaşmış insanların torunları isek, bu günün sartlarinda demokrasiye sahip çıkarak ve tamamen demokratik yollarla Hayrinisa Gül'ün Çankaya’ya çıkmasını engellemek boynumuzun borcudur.
Veli DEMİREL- Mainz-ALMANYA
Gül ve gizli anlaşma
İP Genel Başkanhı Doğu Perinçek, "ABD ile gizli anlaşma yaptığını itiraf eden Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olamayacağını" bildirdi.
Perinçek, bugün Ankara'da “Çankaya, ABD’nin ‘gizli plan’cısına teslim edilemez”
başlıklı bildiri dağıtacak.
PANO
- ŞAİR Can Yücel 8. ölüm yıldönümünde, 28 ve 29 Nisan'da İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, Kültürlerarası İletişim Derneği, TÜYAP ve Can Yücel ailesi işbirliğiyle İzmir'de düzenlenen 'Can Şenliği'nde anılacak.
Paylaş