Gazete, hoş bir şey yapmış;
Osman Bölükbaşı'nın o tarihe kadar siyasette kullandığı unutulmayan sözcükleri derlemiş....
‘‘Bölükbaşı gibi veda’’ başlıklı yazının girişinde sözcüklerin
'yüksek sesle ve hızla okunması' öneriliyor.
İsterseniz deneyin.
Bölükbaşı, Millet Partisi'nin (MP) genel başkanıdır; yandaşları kendisinden görevi sürdürmesini ister. O tepkilidir:
‘‘Allah aşkına üzerime varmayın beyler. Hastayım, yataktayım. 25 yıldır paspasınız oldum, fazla dayanamam. 25 yıldır fazilet, demokrasi, adalet mücadelesi yaptık da ne oldu?’’
Seçimlerde partisine oy vermeyenleri eleştirir:
‘‘Bu memlekette demokrasi olmalı. (...) Aslım, soyum temiz, Anadolu'
dan... Kimse döndüremedi beni doğru yolumdan; ne ölümden korktum, ne zulümden. Bütün sözleri mertti Bölükbaşı'
nın... Aman menefaat musluğundan bir tas da ben doldurayım diye götürüp oyunu başkasına veriyor. Ama Bölükbaşı
ne yapsın, bu millet Bölükbaşı'
yı alkışladı, İnönü'
yü karşıladı, oyunu Demirel'e verdi.’’
İnönü'nün, CHP Genel Başkanlığı'nı
Ecevit'e kaptırmasından da endişelidir
Bölükbaşı:
‘‘İnönü'
nün devrildiği zaman Bölükbaşı
ne yapsın? Ümidim yok ama Allah bu milletin başına kıblesi belli olan adamlar getirsin.’’
Kendinin yumuşaklığına da tepkilidir:
‘‘Politikada yüzümüzün yumuşaklığından donumuzun ağı kurumadı.’’
Mücadelesinin değer bulmaması karşısında seçmenlere sitem eder:
‘‘Bölükbaşı'
nın harman savurması nasıl olurmuş göreceksiniz dedik, mücadele ettik, vesikaları konuşturduk, bavullar dolusu vesikayı konuşturduk, ne demişiz o zamanlar; Hz. Ömer'
in adaletini getireceğiz demişiz, boynu büyük benizi sarıların koruyucusu, namuslu sermayenin yanındayız, demişiz. Radyolardan konuşmuşuz, bohçada ne varsa ortaya dökmüşüz, ipliklerini pazara çıkarmışız. MP'
nin işareti kartaldır; mührünü Kartal'
a bas demişiz, ama ne olmuş, hep fakir evinden zengin evine gitmişler, fakir evine gelen mi olmuş.’’
Ve
Bölükbaşı siyasete veda eder:
‘‘Ümidim yok ama Allah
bu milletin başına kıblesi belli olan adamları getirsin. Hepinizi Allah
'a emanet eder, arzı veda ederim.’’
Bölükbaşı'nın ta 30 yıl önce söyledikleri bugün hálá geçerli; Allah kıblesi belli olmayanları bu milletin başına getirmesin!
Kadere bak
BÖYLE durumlarda kime niyet kime kısmet oldu derler.
MHP'nin önemli ideologlarından
Muzaffer Özdağ da geçen salı gecesi vefat etti;
Bölükbaşı ile birlikte cenazeleri bugün birlikte kaldırılacak.
Neler anımsanmıyor.
Bölükbaşı siyasetten çekilme kararı vermişti. 1960 ihtilalini yapan Milli Birlik Komitesi üyesi subaylardan
'14'ler' diye anılan grubun önderi
Türkeş ve
Muzaffer Özdağ sürgünden döndükten sonra öbür arkadaşları gibi siyasete atılmaya karar vermişlerdi. Bunlardan bir kısmı
CHP'ye girmek isterken;
Türkeş de bazı arkadaşlarıyla bir kongre darbesiyle
MP'yi ele geçirdiler.
Türkeş adını önce
'Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi' (CKMP), daha sonra da
MHP olarak değiştirerek
Türk siyasetine damgası vurdu.
Bölükbaşı, Türkeş gibi koyu, şöven bir milliyetçi değildi; eleştirilerinde daha çok mizahi unsurlar öne çıkıyordu.
Türkeş partisini radikal uçlara oturttu, ünlü
'komando'larıyla bugünkü ülkücü kadroları yetiştirdi.
Kadere bakın...
MHP'liler açısından bugün çok duygulu bir gün olsa gerek.
Mama teslim edildi
MÜNİH'ten
Ahmet Çetin'in köşemizde yer alan sitemi üzerine Gümrükler Başmüdürü
Ali Cevat Akın gösterilen duyarlığa teşekkür eden bir açıklama yaptı. Özetle söz konusu koli
Banu Çetinkaya adına
Adnan Menderes Havaalanı'na salı günü Lufthansa ile gelmiş. Ancak bu kişi o gün gümrüğe başvurmadığından koli
Çelebi İzmir İstasyonu'nun kayıp eşya ambarına konulmuş.
Çetinkaya'nın ertesi günkü başvurusu üzerine,
'ticari mahiyet ve miktarda bulunmayan eşya' dün 12.30'da gümrük müdürlüğü tarafından kendisine teslim edilmiş. Eşyanın
Çelebi tarafından teslim alındığına dair ambar kayıt defterine ait sayfayı da fakslayan başmüdür Akın, ‘‘Diğer taraftan aynı köşe yazınıza konu cep telefonları ile ilgili olarak da Başmüdürlüğümüzce Lufthansa nezdinde gerekli araştırma yapılmakta olup, neticelenmesini müteakip ayrıca bilgi verilecektir’’ dedi.
Biz de teşekkür ederiz.
Pire için yorgan yakmak
BAĞ-KUR denilen kurum esnaf ve tüccarın birer köle gibi her ay gidip çileli kuyruklara katlanarak para yatırdığı bir kurumdur. Vatandaşın ne demek olduğu buralarda görülmektedir. Verdiği hiçbir sosyal güvence yoktur. Çene kırığım için ameliyat olmam gerekmiştir. Nitekim, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde 3.5 saat süren bir operasyon geçirdim. Ancak
Malatya İl Müdürlüğü ameliyat giderimin karşılanmayacağını bildirdi. Çünkü gecikme faizi içinden 8 milyon borcumun olduğu söylenmiştir. Hiçbir insaf ve mantık ölçüsüne sığmaz bu gerekçe... 1999 Kasımı'ndan beri kendimi sosyal güvence altında sayıyormuşum da haberim yokmuş. Bana
‘Git borçlanarak yaptığın ameliyat giderleri için bir bardak su iç’ denmiştir. Ben de şimdi
Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne başvurarak, mümkünse hiçbir anlam ifade etmeyen üyeliğimin sona ermesini ve bugüne kadar ödediğim primlerimin yasal faizleri ile iadesini isteyeceğim.
Yücel Yüksel MERT-ANKARA Ah gariban öğretmenim
GÜMRÜKÇÜLER maaş adaleti için rüşvet aldıklarını söylemişler. Oysa işin aslı öyle değil. Çoğu
Türkiye'deki % 90 memurun iki katı para alıyor. İzahına gelince; odacı, hizmetli, taşıyıcı kadrosu gümrüğün en az maaş alan memurudur. Maaş dökümüne gelince:
Net maaş 380, fon 350, mesai 80; toplam 810 milyondur.
Bir de üstüne üslük okullar açılırken 150 milyon çocuk yardımı, ramazanda 300 milyon prim aldılar. Kurbanda da 300 milyon verilmesi kesin gibi... Bu ortamda maaş adaleti diyenleri anlayamıyorum.
İlkokul mezunu bir insan 800 milyonu; lise mezunu bir şube müdürü 1.1 milyarı beğenmiyor. Oysa ki gariban öğretmenim 400 milyon maaş alıyor.
KİPTAŞ roman gibi
KİPTAŞ'la ilgili yazımıza villa ve daire sahiplerinden gelen sayısız tepkilerden bazıları şöyle:
‘‘
KİPTAŞ başıboş ve yandaşlar kulübü gibi çalışıyor. Lütfen bu yolsuzluklar durdurulsun. Boğaziçi Konut, üyeleri aidat yoluyla soyuyor. Bütün alımların şaibeli olduğu söyleniyor. Çalışanların çoğu
SP ve
AKP yandaşı. Konutlardaki aksaklıkları ilettiğimizde top
KİPTAŞ'a atılıyor. 4. Etap 1. kısımdaki binaların kalitesi yazdığınız gibi gerçekten rezalettir; çatılar akıyor, duvarlar su çekiyor. Kesin teslimat yapmak için kapı kapı dolaşanlar, 'dairede hiçbir problem yoktur' yazılı kağıt imzalatmak istiyor.
Yusuf Yıldırım, Recep Akbudak ve
Ünal Kaçar'a ne olanaklar sağlandığını da.
Başakşehir'deki sorunları paylaşmak isteyenler
(groups.yahoo.com/group/basaksehir-ikitelli) sitesine girsinler.’’
KİPTAŞ'ın marifetleri yazmakla bitmeyecek gibi. Genel Müdür
İsmet Yıldırım'la bir araya geldiğimizde
KİPTAŞ'ın
'muhteşem' kaçak genel müdürlük binasını arsa sahibine (Büyükşehir Mesken Gecekondu Genel Müdürlügü'ne) 14 trilyona nasıl sattığını soracağız.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘ÖDP kimliği yerine eski aidiyetler öne çıkarıldığı için dışa dönemedik. Geleceğin Türkiyesi'ni sosyal demokrat ve diğer sosyalist kurumlarla birlikte şekillendireceğiz.’’
(Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Ufuk Uras)