Paylaş
Hürriyet Almanya baskısında dün 'Avrupalı Türk sandık istiyor' manşeti vardı.
Haberde özetle şöyle deniliyor:
"Türkiye'de yaklaşan genel seçim öncesinde, vatandaşlar Ankara'ya restini çektik. Artık yeter! Sandıklar Avrupa'ya gelsin, biz de oy kullanmak istiyoruz."
TAM Vakfı Direktörü Faruk Şen' "Vatandaşlarımızın gönlündeki adaylar Ankara'ya gönderilmelidir"; Almanya Türk Vatandaşları Konseyi Başkanı Yaşar Bilgin, "Eğer bir hak varsa ve hukuki engel yoksa, Avrupalı Türkler de mutlak surette oy kullanabilmeliler"; Avrupa Demokrasi Vakfı Başkanı Aydın Yardımcı, "Irak, Azerbaycan, Hırvatistan yapıyor da Türkiye yapamıyorsa, bu bizim siyasilerimizin ayıbıdır" diyorlar.
Bu arada Bosna Hersek'in de kendi vatandaşlarına oy kullandırdığını hatırlatalım.
BULGARİSTAN UTANDIRIYOR
AB'ye giren komşumuz 8 milyonluk Bulgaristan, yurtdışında yaşayan vatandaşlarına 2001, 2005 milletvekili ile 2006'daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 32 ülkede 144 sandık kurdu. Vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkı hakkını sağladı.
İktidar ortağı, HÖH partisinin Türkiye Temsilcisi Enver Hatipoğlu, son iki seçimde Türkiye'deki Bulgaristan vatandaşı Türkler için 14 ilde seçim yapıldığını belirterek "Son milletvekili seçiminde dünyadaki 144 sandıktan 76'ı Türkiye'deydi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de 43 sandık kuruldu. Bulgaristan'dan sandık müşahitleri geldi. Hiçbir sorun yaşanmadı."
TÜRKLER SINIR KAPISINDA
- Ne kadar oy kullanılmıştı?
- HÖH'ün 34 milletvekili çıkardığı son seçimde 41 bin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Georgi Pırvanov'a 55.984 bin oy kullanıldı; bunlardan 142'si de diğer adaya...
- Diğer ülkelerde...
- Şikago'da (ABD) 150 bin, Avustralya'da 80 bin, İspanya'da 70 bin, Kanada'da da 60 bin Bulgar vatandaşı yaşıyor. Avrupa'da yaşayan Bulgar vatandaşlarının sayısı 600 bin; Türkiye'de yaşayanların sayısı da 200 bin dolayında sanılıyor.
- En çok oy kullanılan hangi ülke?
- Tabii ki Türkiye... Son seçimde çeşitli ülkelerde kullanılan oy sayısı, Türkiye'deki oyla birlikte 200 bini buluyor. Örneğin, Amerika'da oy sayısının 1200, Fransa'nın 4000, İspanya'nın 3000 olarak hatırlıyorum.
Bulgaristan 'çifte vatandaşları'na oy hakkı verirken, Türkiye yurtdışındaki vatandaşlarına ancak gümrük kapılarında oy kullandırıyor.
2002 milletvekili genel seçimlerinde 115.459 oy kullanıldı.
Hâlâ 'tehlike'yi göremediniz mi
BİR öğretim üyesi dün arayarak "Şamar oğlanına döndük" yazısından etkilendiğini belirterek 'Türkiye Barışını Arıyor' konferansı için bir şeyler söylemek istediğini anlatıyor:
"MİT Müsteşarı Emre Taner 'Ulus devletin tehlikede olduğunu' söylüyor.
Başbakan 'Amerika, PKK'ya gerekli tedbiri almadı' diye şikâyet ediyor.
Konferansta Yaşar Kemal ilginç konuşmasında 'Dağdakilere terörist değil, gerilla diyelim' demeye getiriyor.
'Masum istekler', federalizm talebine kadar dayandı artık.
Bu sözleri yan yana getirerek ulus devletin tehlikede olup olmadığını dikkatle değerlendirmemiz gerekiyor.
Atatürk ne demişti: "Bu memlekette en birinci insan, memleketin ve milletin saadeti için uğraşan insandır."
Bu ülkede Uğur Mumcu, Kuzey Irak'ta PKK ile bağlantılı kim varsa ortaya koydu, müttefiklerin bağlantısını yazdıktan iki hafta sonra öldürüldü. Orgeneral Eşref Bitlis, PKK'nın arkasındaki gücü buldu, ancak uçağı düşürüldü. Doç. Necip Hablemitoğlu, bizim müttefik dediğimiz ülkelerin yaptığı istihbaratların Türkiye'deki yıkıcı faaliyetlerini tespit etti, bunları yazacak iken öldürüldü. Daha birçok Kemalist aydınlarımız suikastlara kurban edildi.
Bunlar ulusal devleti savunan vatanseverlerdi.
Peki bu isimler öldürüldüğünde biz ne yaptık; özellikle TSK, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü...
Evet... Bu ülkenin ve insanlarının birliğini, bütünlüğünü, namusunu korumakla görevli olan bu kurumlar ne yaptı?
Ulus devlet uzun yıllardan beri tehlike içine düşürüldü; hızlanarak da devam ediyor bu süreç...
İç kavgaya mı sürüklenmek istiyor Türkiye?
Tehlikenin nereden geldiğinin hâlâ mı farkına varılamıyor?"
Bu gerçekler siyasi partilerimiz için uyarı olmalıdır.
Bu kadar sahipsizlik olmaz.
Perhiz ve lahana
BİR yandan büyük tantanalarla yandaş müteahhitlerine ucuz konut yaptırıyorlar ve İstanbul'a göçü adeta teşvik ediyorlar, diğer yandan araç sayısına plaka sınırı koymayı düşünüyorlar.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Cem TOKER- LDP Genel Başkanı
AÇIKLAMA
16 Aralık 2006 tarihli köşenizde "Eczacılıkta sinsi oyun" başlığı ile bir CHP milletvekilinin görüşlerine yer vermişsiniz. Bu görüşler; Sayın Bakanımızın her vesile ile çeşitli mahfillerde defalarca kesin dille yalanladığı hiçbir dayanağı, kanıtı, belgesi olmayan asılsız iddialar, mesnetsiz suçlamalar ve iftiralardır.
Sayın Bakanımız, merkezinde insan olan ve bütün vatandaşlarımızın daha etkili bir sağlık hizmeti alabilmesini amaçlayan "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nı yürütmektedir. Bu program tamamen ulusal bir programdır ve milletimizin ihtiyaçları düşünülerek uygulamaya konulmuştur.
Bu program sayesinde bütün SSK'lı ve Yeşil Kartlı vatandaşlarımızın artık ilaçlarını serbest eczanelerden alabilmektedir. Yeter Söz Milletin köşesinde "milletimizin bu konudaki memnuniyetinin de dile getirilmesi" yerinde olacaktır.
Sağlık Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Bariyere bindirmede kim hatalı; sürücüler mi, kurumlar mı?
BUGÜNKÜ gazetenizin (16.1.2007) 3. sayfasında yer alan "Bariyerlere 120 Km. ile girdi, 2 ölü, 1 yaralı" haberiniz, Türkiye'de trafik kazalarında sık sık karşılaştığımız bir haber. Bir çok kimse bu tip ölümcül kazaları sürücü hatası olarak görür ve hayatını kaybedenler için üzülmek dışında kazaları önleyici hiçbir tedbir alınmaz.
Gerçekte suçlu sürücü mü, yoksa otoyol kenarlarına bariyerleri hatalı yerleştirenler mi?
Birkaç yıl önce iki aile farklı araçlarla, Almanya'da bir otoyoldan çıkış yaparken, arkadaki arkadaşımın aracı çıkış bariyerlerine 80-90 km. hızla çarptı. Bariyer; yol seviyesinden başlayarak hafif bir eğimle yükseldiğinden ve bariyerin başlangıcı lastik malzeme ile kaplı olduğundan, bariyere çarpan araç kayarak bariyer üzerine çıktı ve asılı kaldı.
Neticede ne araçta ne de araç içindeki kişilerde hiçbir hasar/yaralanma meydana gelmedi. Kısa süre içerisinde çekici tarafından bariyerlerin üzerinden indirildi ve kaza heyecanını attıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yola devam ettik. Eğer bu bariyer ülkemizdeki gibi hatalı yerleştirilmiş olsaydı, sanırım bu arkadaşımız ve ailesi bugün aramızda olmayabilirdi. Gelişmiş ülkelerde otoyol bariyerleri ve ses önleme duvarları belirli bir standartta yapılır ve başlama/bitim noktalarına çarpma halinde hasarı
azaltıcı fiziki tedbirler (uyarı levhaları/lastik usturmaçalar/yastıklar vb.) uygulanır. Bizde maalesef bu tip tedbirler pek yaygın değildir.
Türkiye'de oto yolların inşası, bariyerlerin yerleştirilmesinden sorumlu tüm resmi ve özel kurum, kuruluş ve oto yol müteahhitlerine soruyorum, bu tür kazalarda suçlu kim? Araç sürücüleri mi, yoksa hatalı bariyer düzenlemesi yapan kişi ve kurumlar mı? Her yaptığımız işte insan hayatına önem vermeyi birinci ve temel öğe olarak esas almayı ne zaman öğreneceğiz.
Tamer ŞAHİN
Koç Allianz, bana ceza mı vermek istiyor
8 Mayıs 2006 tarihinde Koç Allianz sigorta şirketinden aracımı sigortalattırdım. Geçenlerde başıma bir olay geldi. Aracım apartmanın önünde sanırım çocuklar tarafından çizilmiş ufak tefek çizikler. Daha sonra öğrendiğim bu tür mini hasarları sigorta şirketleri hasarsızlık indirimini etkilemeksizin yaptırıyormuş. Fakat Koç Allianz'ın anlaşmalı daha doğrusu tüm sigorta şirketlerinin anlaşmalı olduğu Auto King diye bir firma varmış oraya gittim ve bana söyledikleri, “Siz poliçenizi Ağustos ayında yaptırmışsınız biz Koç Allianz ile eylül de yaptık sözleşmeyi bu sebepten size yardımcı olamıyoruz”. Açıkçası sasırdım yanı aynı yıl içerisinde bir başka müşteriye farklı hizmet, bir başkasına farklı, buna inanamıyorum. Yani ben bir ay önce yaptırdım diye bana bir şekilde bir ceza gibi geliyor ve haksızlık diye düşünüyorum. Kendilerini aradığımda bana bir dahaki sözleşmenizde bunu telafi ederiz. Siz bende bir memnuniyetsizlik yarattınız ben tekrar neden size kasko yaptırayım ki?.
İbrahım AYVAZ-ANTALYA
////////////////
BÜYÜK emekler sonucu hazırladığınız ve komisyonunuzdan geçen Petrol Kanunu, Genel Kurulda görüşülmeye başlanılmıştır. Sonuçları itibarıyla ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dileriz.
Kanunun 36. maddesinde 'Biyodizel'in ele alınması nedeniyle kanun bizleri de ilgilendirmektedir. Malumunuz bu madde daha önce “Enerjinin Verimliliği Yasa Tasarısı” içinde yer almaktaydı. Tasarının içinde yer alan şekli Enerji Bakanlığında Sayın Müsteşar Sami Demirbilek'in başkanlığında yapılan geniş katılımlı toplantıda tarafların mutabakatı ile hazırlanmıştı.Sektörün tamamını asgari müştereklerde birleştiren 'Biyodizel' maddesinin
tabiî ki bütünüyle tarafları tek taraflı memnun etmesi mümkün değildir. Biz biyodizel üreticileri olarak gerekli feragatlerde bulunarak asgari müşterekte mutabık olduğumuzu ifade etmiştik. Genel Kurul'da görüşmeler sırasında komisyondan geçen haliyle tasarının yasalaşması büyün kesimleri tatmin edecektir. Bunun hilafına bir durum tek taraflı bir memnuniyete sebebiyet vereceğinden Biyodizel Üreticilerinin tepkisini çekecektir. Genel Kurulda “Biyodizel “ maddesinin Komisyonunuzdan geçen şekline sahip çıkacağınızı umuyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Tamer AFACAN
Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği
Genel Başkanı
Kaza yapan Mercedes’deki çantada neler vardı
DERİN devlet, siyaset ve mafya üçgeninde Türkiye gerçeklerini ele alan ve ilk 10 bölümü ile büyük ilgi gören Kod Adı'nın yeni sezon ilk bölümü 5 Şubat günü yayınlanacak.
Yeni bölümde 10 yıllık bir sır da aydınlatılacak ve kaza yapan Mercedes’ten kaybolan çanta ve içindeki evraklar ile ender bulunan bir silah, gün ışığına çıkacak. Kaybolan çantanın akıbeti ve kazadan hemen sonra Mercedes’in içinden nasıl ve kim tarafından alındığı da ekrana gelecek.
Dizinin 10. bölümü, üç kişinin ölümü ile sonuçlanan ve bir Mercedes’in, kamyona çarpması ile meydana gelen trafik kazası ile sonuçlanmıştı.
İÇİŞLERİ PLATO OLDU
Kaza sonrası yaşanan panik havası, emniyet teşkilatı, istihbarat servisleri, bürokrasi üçgenindeki gelişmeler ile yansıtılacak. Bu gelişmeleri yansıtmak üzere dizi için Ankara’daki İçişleri akanlığı önünde de çekimler yapıldı.
Ünlü trafik kazası ile ortaya çıkan ilişkilerin TBMM’ye yansıması, bu konuda bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması ve komisyona gelen emniyet ve istihbarat görevlileri başta olmak üzere tanıkların yaptığı şok açıklamalar da dizide ekrana gelecek.
Paylaş