BİR dostumuz memurlar.net sitesindeki ’tekzip’ diye başlık atılan yazıyı haber vermeseydi, TBMM Genel Sekreteri Ali Osman Koca’nın, ’TBMM, Maliye’nin Tasarruf genelgesine ne kadar uyuyor’ (5.9.2007) tarihli açıklamasını görmeyecektik.
Meclis sitesinde de ’açıklama’ olarak yeralan örtülü ’sade suya tirit’ yazısı ne gariptir ki, bize gelmedi. Açıklama elimize geçmemiş olmasına ve Koca’nın adı hiç geçmemesine karşın bu metni cevap hakkına saygı duyduğumuz için yayınlıyoruz:
1- TBMM’de fiilen temizlik hizmeti yürüten hizmetli personelin tamamı İç Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde görev yapmaktadır. İç Hizmetler Müdürlüğü’nde 5.9.2007 tarihi itibarıyla 212’si kadrolu, 89’u geçici personel (657/4-C) olmak üzere 301 hizmetli personel bulunmaktadır. Bu sayı yazıda belirtildiği gibi 1000 olmadığı gibi bu seviyelere yaklaşmamıştır.
TBMM’de, TBMM Başkanı, Başkanlık Divanı ve 550 milletvekilinin makam hizmetleri, hizmetli kadrosundaki elemanlar tarafından sağlanmaktadır. Söz konusu personel sadece temizlik hizmeti ile değil, makamlara verilen hizmet ile de görevlidir.
Özel sektörde ve kamu kurumlarında, temizlik hizmeti, hizmet alımı yoluyla yapılmaktadır. TBMM’deki temizlik ihtiyacının da mevcut kadrolar ile karşılanması olanağı ortadan kalktığından, ihtiyaç duyulan destek için, gerekli teknik donanım ve eğitimli elemanlara sahip, profesyonel bir firmadan faydalanılması planlanmıştır.
2- TBMM’nin güvenliği açısından firma elemanlarının genel bilgi toplama işlemleri TBMM Koruma Müdürlüğü tarafından yapılmıştır. Her bir personelin sabıkasızlık ve arşiv araştırması belgesi alınmıştır. Ayrıca, tıpkı kadrolu personele uygulandığı biçimiyle güvenlik soruşturması işlemleri de başlatılmıştır. Güvenlik tedbirleri ile ilgili önlemler de teknik şartnamenin 8. maddesinde yer almaktadır. Söz konusu firma elemanları TBMM’nin genel alanlarında görevlendirilmiş olup, diğer temizlik hizmetleri halen kadrolu personelimiz tarafından yürütülmektedir. Firma elemanlarının çalışmaya başlamasıyla, kadrolu personel kurum içinde eleman açığı bulunan yerlerde görevlendirilmiştir.
3- Temizlik hizmeti alımı için düzenlenen ihale 16 Şubat 2007 tarihinde KİK bülteninde, 19.2.2007 tarihinde yerel gazetede ve TBMM internet sayfasında ilan edilmiş, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 19. maddesi kapsamında açık ihale olarak yapılmıştır.
Söz konusu firma ile sözleşme 25.7.2007 tarihinde yapılmıştır. İhaleyi alan Adalı Ltd. Şti. ihaleye katılan 28 firmadan biridir. Hazırlanmış olan ihale şartnamesi gereği, katılımcı firmalardan iş deneyim belgesi istenmiş olup, adı geçen firma da yasal olarak düzenlenmiş, noter onaylı iş deneyim belgesini ihale dosyasında sunmuştur.
Kanun gereği, hizmet alımına ilgili birim yöneticilerince karar verilmektedir. Yapılan bütün işlemler hukuka ve mevzuata uygundur.
4- TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı ile ilgili iddialar tamamen yoruma dayanmaktadır. TBMM’ye bağlı Sosyal Tesisler’de, mevcut ve emekli milletvekilleriyle ailelerine hizmet verilmekte, kurum bünyesindeki bütün hizmetlerde kalite standartları gözetilmektedir. Bilgilerin doğru haliyle kamuoyuyla paylaşılmasını rica ederim."
Genel Sekreter Koca, esas konuları ’es’ geçerken tabii ki kendi dönemiyle ilgili uygulamaların bir yanıtı da olacaktır.
Bekleyiniz.
Demokrasi buysa ben demokrat değilim
SÖZCÜ Gazetesi, "Terör örgütü örgütü PKK üyesi olduğu gerekçesiyle Gebze Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sırada milletvekili seçilerek Meclis’e giren DTP’li Sebahat Tuncel, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan dáhil tüm teröristlerin elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmasını sağlayacak Siyasi af talebinde bulundu" diye yazdı. Tuncel Hanım bu açıklamayı ’demokrasi’ (!) adına yaptığını da ifade etmiş.
Ülkemizde, bir yerleri gücendirmeyelim felsefesiyle; ülkeyi parçalamak, laik Cumhuriyet’i yıkmak isteyen şeriatçılara, bölücülere göz yumuluyor, ’demokratikleşme’ adı altında tavizler veriliyor. Şeriatçılar, Atatürk’e, Cumhuriyet’e sövüyor, laikliğe küfrediyor, din devleti istiyor. Bölücüler; ’Apo’ya özgürlük’ diye yürüyüş yapıyor, slogan atıyor. Kürtçü gruplar, ’Federasyon isteriz’ diye devlete baş kaldırıyor. Güvenlik güçlerimize haince saldırılar yapılıyor. Sonuçta, Türkiye bir iç savaş ortamına sürüklenmek isteniyor. Parçalanmak isteniyor.
"Bölücü, ayrılıkçı teröristlerin azgın eylemlerine karşı ne düşünüyorsunuz?" diyen gazetecilere; Recep Tayyip Erdoğan "Özgürlüklerinden ve demokrasiden taviz veremeyiz" diye cevap veriyor,. Günlük hayatta, huzur ve güvenliğimizi bozan işleri yapanlar da, demokratik hak ve özgürlüklerini mi kullanıyorlar?
Kadını tepeden tırnağa kapatacaksın... Ordu’ya söveceksin... Nedir bunun adı? ’Demokrasi’
Bu ülkede hak ve özgürlükler, Türklere başka, Kürtlere başka mı uygulanıyor? Kürtlerin (ya da PKK’nın) ’insan hakları’ var da, onların acımasızca, öldürdükleri, 35 bin insanın ’yaşama hakları’ yok mu?
Bu hükümet, ’demokrasi’ diyerek, kendi emellerine ulaşmak için her şeyi yapacak. Bu gözden kaçırılıyor. Bunun altında türban var, İslami motifler var. Bütün bunlar demokrasinin gerekleri ise ve de demokrasi buysa,biz demokrat değiliz!
Cemil DENK- E.Albay, araştırmacı-yazar-ANKARA
GÜNÜN SÖZÜ
"İlişki yönetiminden değil, ülke yönetimine ilişkin yapılan işler sonucunda sayın başbakanımızın böyle bir tasarrufta bulunması, böyle bir onuru vermiş olması bizim sorumluluğumuzu artırıyor."
(Başbakanlık Müsteşarlığına atanan Diyarbakır Valisi Efkan Ala)