Paylaş
Anketten sonra, yapılması tavsiye edilen temayül yoklamasının olmayacağını öğrendik. Eğer yapılsaydı, CHP örgütünden asla oy alamayacak olan, halihazır merkez belediye başkanı Opt. Dr. Adem Dalgıç çekilecekti. Çünkü, ne yazık ki geçtiğimiz 4.5 yıl, halktan ve parti örgütünden uzak durup, yurtdışı seyahatleri ve işadamları ile ilişkilerinin dışında herhangi bir faaliyetini görmediğimiz Dalgıç, zaten hayatında ilk defa geçen dönem CHP’ye oy vermiş biridir. Ne parti bilir, ne de halkın dilinden anlar. Önleri açık kalsın Faik Öztrak güçlenmesin diye kentimizin iki milletvekili Candan Yüceer (Çerkezköy) ve Emre Köprülü (Çorlu) kendisine inanılmaz destek veriyor. Unutmasınlar, milletvekilliği seçimleri öncesi parti teşkilatı sandığa gidecek. Tekirdağ’ın muhtemelen 600-800 trilyonluk bütçesinin emanet edileceği başkan adayının bu iki milletvekilinin ikbalinden daha önemli olduğuna inanıyorum. 4.5 trilyona yapılacak Muratlı Caddesi ihalesinin yaklaşık 16 trilyona, son yapılan ve 7 trilyona yapılabilecek asfalt ihalesinin 11 trilyona yapıldığını göz önünde tutarsanız, halkın parasının nasıl çarçur edildiğini de anlarsınız. Bunlar sadece iki örnek!..
Tüm bunları bir genel başkanın süzgeçten geçirmesi gerekir. Oy deposu olan bir ilde neler döndüğünü bilemeyen bir genel başkan her konuda kandırılmaya hazır olmalıdır. Birileri size
yalan söylüyor Sayın Kılıçdaroğlu... Tekirdağ Büyükşehir için sandığı koyun ve doğruyu görün. Bunu hem partiniz hem de Tekirdağ için yapın. Yoksa bu kente yazık olacak.
Bedia İLERLER-TEKİRDAĞ
(‘0282 Tekirdağ’ gazetesi sahibi Bedia Hanım dürüst ve çevresinde sevilen bir gazetecidir; aynı şeyleri Çorlu için de ifade ediyor. Bir şeylerin yanlış yapıldığını açıkça ortaya koyuyor. Partili olmadığını özellikle belirtiyor. Erdoğan, Çorlu’ya AKP Milletvekili Özlem Yemişçi’yi, Tekirdağ Büyükşehir’e de Özel İdare Müdürü, sevilen ve dürüst bir kişi olan Mustafa Yel’i aday gösterdi; her iki kent de elden giderse kimse şaşırmasın!... Çorlu’dan aday adayları Av. Ayhan Civan ile tiyatro sanatçısı Orhan Kurtuldu da tepkili; önseçim talebiyle bugün Ankara’ya gidiyorlar. Ünal Baysan’lı Çorlu dahil 5 ilçede adayların hangi yöntemle belirlendiğini sorarken, aynı yöntemi büyükşehir ile diğer 5 ilçe için de uygulanmasından endişe ediyorlar. MHP’nin adayının geçen dönem CHP’den aday adayı olan tıpçı Prof. Dr. Nail Yılmaz olduğu öğrenildi.)
Günün sözü
“ÖNCE aileme sonra büyük Türkiye’ye, CHP’ye ve çalıştığım gazetem Cumhuriyet Gazetesi’ne teslim oluyorum. Bundan sonraki yaşamımın sonuna kadar mücadele edeceğim. Bir girdim, bin çıktım.”Mustafa BALBAY
İlla da önseçim
“TÜM aday adayları, CHP İstanbul il ve ilçe örgütleri bütün üyelerin katılacağı bir önseçim ya da eğilim yoklaması istiyor. Bilindiği gibi CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi aday adayları olan Celal Doğan, Prof. Semih Eryıldız, Gürsel Tekin, Can Ataklı ve Mustafa Sarıgül önseçim talep ediyor. Keza İstanbul il ve ilçe başkanlıkları da aynı talebi dile getiriyorlar. Ben de önseçim yapılırsa aday olacağım. CHP parti yönetiminin bu ortak talebe kulak vermesini diliyorum. Önseçim CHP’ye seçim kazandırır!” (Eski CHP İstanbul İl Başkanı ve PM üyesi Ali Özcan)
25 yıllık belediye başkanı desteğe geldi
Münih’i nasıl tarif ediyor
“SAYIN Ude, Münih kentini fiziki olarak anlatır mısınız, dediğimizde şu yanıtı vermişti:
Üçte biri konut, üçte biri orman, üçte biri de havalimanı demişti. Bu soruyu, her karşılaştığımızda yanımızdaki belediye başkanları veya meclis üyeleri öğrensin diye sorar; aynı yanıtı alırdık. Biz de bu soruyu bizim başkanlara sorduğumuz zaman ‘Ihh, bizim sınırımızda bağ var, tarla var, üniversite var, liman var, tren var...” derken ama böyle bir hesap yapmadıkları ya da bilmedikleri için sistematik bir yanıt veremezlerdi.”
Christian Ude’nin beşinci dönem görev süresi yeni yıldan sonra bitiyor.
İşine birikletle gidip gelen ve sağcıların egemen olduğu Bavyera eyaletinin başkentinde 25 yıldır halkın yoğun desteğiyle belediye başkanlığını sürdüren Ude’nin görev süresi iki-üç ay sonra bitiyor.
Ude ilk olarak Maltepe’ye geldi ve CHP adayı Ali Kılıç’a destek için çarşı pazar dolaştı.
Kılıç’ın Maltepe Belediye Başkanlığı süresince gönüllü olarak proje danışmanlığını üstleneceğini belirten Ude, “Münih ve Maltepe arasında köprü olacağım. Uzun yıllar belediye başkanlığım süresince edindiğim bilgi ve tecrübeleri Maltepe’ye Ali Kılıç ile el ele vererek taşıyacağız. Ali Kılıç ile süren 40 yıllık dostluğumuzu Maltepe’ye hizmet vererek sürdüreceğiz” dedi.
Siyasi mi dini mi
“ÜST kimliğimiz Türk değil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır” demiş Başbakan. Peki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ne deniyor? “Türk” denmiyor mu?
“Müslüman” kelimesi, siyasi kimliği mi belirtir, din kimliğini mi?
Böyle zorlamalarla niçin uğraşıyor?.Dinçer ÖNAL-Hukukçu
Batı Trakya Derneği iki etkinliğe imza attı
KIBATEK’in (Kıbrıs-Balkanlar-Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu) bu yıl 33’ncüsünü düzenlediği Edebiyat Şöleni’nin onur konuğu olan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği hafta sonu iki etkinliğe imza attı. Ege Palas Oteli’nde düzenlenen dayanışma gecesi renkli görüntülere sahne oldu. KIBATEK’in etkinliğine katılan 20 ülkeden aralarında gazeteci, şair, yazar ve Kosova Parlamentosu’ndan Fikrim Damka ve Müferra Şimik’in de bulunduğu 25 konuk katıldı.
Geceye, CHP İzmir Milletvekilleri Musa Çam ve Birgül Ayman Güler, Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’un yanı sıra Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Yalçın Bayer ile çok sayıda davetli katıldı. Gecede konuşan Batı Trakya Derneği İzmir Şube Başkanı Aydın Özcan, Batı Trakya’da yaşayan soydaşların yaşadıkları sıkıntıları dile getirerek bu sorunların çözümü için mücadele ettiklerini söyledi. Özcan, Batı Trakya Türklerinin Lozan Antlaşması ile Yunanistan’da bırakıldıklarını, Batı Trakya Türklerinin halen müftülük, vakıf malları, eğitim sorunu gibi önemli ve yaşamsal konularda birçok sorunu olduğunu, sivil toplum örgütlerinin AİHM kararlarına rağmen tam olarak özgür bir şekilde yaşatılamadığını, kaldırılan Yunan Vatandaşlık Yasası 19. Madde mağduru soydaşların halen vatansız olarak yoğun bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını, uygulanan %3’lük ülke geneli seçim barajı nedeni ile bağımsız milletvekili seçilememesi, azınlık basınının birçok dava ile karşı karşıya kalması ve ekonomik krizin bölgede çiftçilikle yaşamlarını idame ettirmeye çalışan kişileri büyük ölçüde etkilediğini söyledi.
Batı Trakya Türklerinin sadece Yunanistan’da değil, anavatan Türkiye’de de sorunları olduğunu, başta çalışma izni ve buna ilişkin para cezaları, ikamet, Batı Trakya’lı öğrencilerden 3-5 kat fazla alınan okul harçları, SGK sorunları gibi sorunları bulunduğunu belirten Özcan, azınlık olarak hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti ve her iki ülkeyi de bu sorunların çözümü konusunda göreve davet etti. Özcan, Yunanistan ve Türkiye’nin ekonomik ve kültürel ilişkilerinin geliştirilerek dış ticaret hacminin mevcut durumdan daha üst seviyelere çıkarılmasını, iki ülkenin turizm alanında ortak hareket etmesi gereğini ve iyi koşuluk ilişkilerini bu sayede üst seviyelere çıkarmaları temennisi ile konuşmasını noktaladı.
Özcan’ın akabinde söz alan BTTDD Genel Başkanı Taner Mustafaoğlu, Aydın Özcan’ın yapmış olduğu konuşmada Batı Trakya Türk azınlığının sorunlarını çok iyi bir şekilde dile getirdiğini, bu mevcut sorunlarla uzun yıllardır mücadele ettiklerini, yılmadıklarını ve yılmayacaklarını belirtti. İzmir milletvekilleri Musa Çam ve Birgül Ayman Güler ise Batı Trakya Türklerinin gerek Yunanistan’daki gerekse de Türkiye’deki sorunlarının takipçisi olacakları sözünü verdiler.
Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi’nde gerçekleştirilen ikinci etkinlikte ise “Lozan’dan Günümüze Batı Trakya Türkleri” konulu panel gerçekleştirildi. Aydın Özcan’ın sunduğu panelde Prof. Dr. Nazif Mandacı, Yrd. Doç. Dr. Türkan Başyiğit, Yrd. Doç. Dr. Turgay Cin ve Dr. Hasan Ahmet konuşmacı olarak katıldılar. Panel, katılımcılara Av. Aydın Özcan’ın sunmuş olduğu plaket töreninden sonra sona erdi.
Terra Madre (Toprak Ana) Günü etkinliğinde neler yaptık
BEN, Slow Food “Yağmur Böreği” Birliğinin Lideriyim. Slow Food birlikler halinde büyür. Yağmur Böreği dedemden kalma ananevi bir börek ismidir. Yağmur duasına çıkan kişilerin dualarının kabulu için o köyün varsıl aileleri tarafından dağıtılan bir hayır böreğinin ismidir, dedem Selanik mübadillerindendir.
Birlik olarak Her sene kutladığımız Terra Madre (Toprak Ana) Günü etkinliğinin bu sene konusu Ermeni, Rum, Sefarad Mutfağıdır.
Buluşma Yerimiz: Balat Kültür Evi Vodina cad. no 41 fener balat
Etkinliğimiz bedelsizdir, Balat Küğltür Evi bizi ağırlayacak. Bir açık masa etrafında toplanarak, yemekleri, tarifleri ve ninelerimizden dedelerimizden kalan anıları paylaşacağiz. Ermeni Rum ve Sefarad mutfağından hazırlanan mönümüz söyledir.
Slow food hareketinin her sene aynı günde 10 Aralık’ta tüm dünyada kutlanan Toprak Ana Günü, etkinliği bu network içindeki gıda üretim ve tüketimi ile ilgili olan birimleri birbirine bağlayan slow food felsefesi düsturundaki iyi, temiz, adil üretim yapan ve bunları tüketen tüm kişileri biraraya topalayan bir etkinliktir.
2004 yılından beri 160 ülkede kutlanan bu global gün, gıda birliklerini biraraya getirir, bölgesel ekonomilerde gıda üretimini, vizyonunu paylaşır, çevreye saygılı geleneksel bilgi, biyoçeşitlilik ve tat üzerinden şekillenmiş bir çok etkinlikde konunun kişilerini buluşturur. TM gununde local pazarları, gıda çeşitliliğini koruyan balıkçılar, çiftçiler, hayvan üreticileri, aşçılar, eğitimciler ve gençler gibi gerçek gıdanın politik aktörleri arasında networkün sağlamlaşması hedeflerindendir. Bu gün tüm sürdülebilir üretim, yerel karar vericiler ve birlikler için bir fırsattır.
TMD birçok çeşitte kutlanabilir; piknikler düzenlenerek, gıda odaklı filmler, kültürel söyleşi ve paylaşımlar,çiftlik gezileri, okul bahçeleri kumu üzerine çalişmalar, pazar gezileri, tat eğitimleri, üretici ve şeflerin biraraya geldiği etkinlikler, biyoçeşitlilik çalışmaları veya tüm bunların paralelinde çalişmaların sergilendiği aktiviteler.
Böylece korunmaya çalışılan çeşitlilik ve vizyon dünyanın binlerce noktasında aynı anda vurgulanarak kuvvetlenmektedir.
Ayfer YAVİ
Torun Fırat’ın isyanı!
ŞEYH Said’in torunlarından eski RP Erzurum Milletvekili Abdülillah Fırat, dedesinin ismini kullanarak BDP’nin desteklenmesini isteyen “çakma torun”a karşı “Kimse dedemin ismini kullanmasın” diyerek hem BDP’ye olan tavrını belli etti, hem de Şeyh Said İsyanı’nın “ırkçı değil, dini” bir hareket olduğunu savundu.
Şeyh Said İsyanı’nı tarih çeşitli yönleriyle değerlendirmiştir. Biz burada isyanın dini mi, ırkçı mı olduğunu tartışmayacağız. Dini olsa ne olur, ırkçı olsa ne olur. İsyan, isyandır; bu yönüyle de tarihe mal olmuştur. Bunları tartışmak tarihçilerin işidir.
Torun Fırat’ın sözleri, bizi terör örgütü ve onun siyasi destekçilerine karşı takındığı tavırdan dolayı ilgilendirmektedir.
Erzurumlu olmam, onun da eski Erzurum milletvekili olması hasebiyle Abdülillah Fırat’ı yakından tanırım. Fikirlerimiz hiçbir şekilde uyuşmasa da, onunla insani boyutta bir dostluğumuzun olduğunu, kendisini insani duruşlarıyla sevip takdir ettiğimi söyleyebilirim.
Kürtlükle ilgili dürtülerini zaman zaman dini referanslar eşliğinde açığa vursa da, onun BDP’den yana olmadığını, terör örgütüne ise hiçbir şekilde sempati duymadığını yakinen bilenlerdenim.
Şimdi geliyorum Fırat’ın isyanına:
Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Abdurrahim’in torunu olduğunu iddia eden Behram Bilgin isimli kişi, birkaç gün önce yaklaşık 100’e yakın akrabasıyla birlikte Diyarbakır’daki DTK binasında bir açıklama yapmış ve yerel seçimlerde BDP’yi destekleme kararı aldıklarını duyurmuştu.
Torun Fırat, geçtiğimiz gün, bir nüshasını şahsıma da gönderdiği açıklamasında, Behram Bilgin’in sözlerine işaretle “Burada serd edilen görüşler tarihi gerçeklikten uzak, Şeyh Said Efendinin tarihsel duruşu ve mefkûresine aykırı olup seçim dönemlerinde siyasi partilerin kamuoyunu yanıltmak pahasına olan ucuz propagandalardan ibarettir.” Diyor ve ardından şunları ekliyor:
“Şeyh Said Efendi hiçbir kişinin, görüşün veya siyasi partinin devamı ve yandaşı olmadığı gibi Hucurat Suresinin 13. ayetinde buyurulduğu gibi; ‘Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.’ Hz. Muhammed (s.a.s.) Veda Hutbesi’nde; ‘Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arabın arab olmayana arab olmayanın da arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır.’ düsturları ile hareket etmiştir.”
Torun Fırat, terör örgütünün İmralı’daki liderinin dedesiyle ilgili kanaatinin olumluluk taşımadığını da iyi bilenlerdendir. Öcalan, 2000 yılında Şeyh Said ile ilgili şunları söylemişti:
“Şeyh Said isyanı taviz koparma amacıyla Kürtleri ateşe atmıştır. Bu isyan Kürtler için büyük felaket oldu. Barzani ve Talabani böyle ortaya çıktı. Kürt, namusuyla oynandı, ateşe atıldı.”
Bu sözlerin, Fırat ve Şeyh Said’in kimi bazı aile üyeleri üzerinde kabul edilemez bir etki bıraktığını tahmin etmek zor değildir. Torun Fırat’ın isyanını Öcalan’ın yukarıdaki sözlerine de bakarak analiz edebiliriz.
Sonuçta eski RP Milletvekili Abdülilah Fırat terör örgütü yanlılarına ve BDP’ye şunu söylüyor:
“Dedem, insanları sizin gibi dinsizliğe değil, saadet ve selamet yoluna teşvik etti. Dedem için öncelik, kavmiyetçilik değil, din olmuştur. Dedemizin adını kirli ağızlarınıza almayın!”
Fırat, açıklamasının sonuna Al-i İmran Suresi’nin bir ayetini eklemeyi de ihmal etmiyor:
“Mü’minler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler.”
M.Necati GÜNGÖR
erzurumajans.com
Ekrem İmamoğlu hakkında bir değerlendirme
CHP Beylikdüzü adaylığında ilk sırada çıkan eski ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu kimdir;
Bu anlatımı bir medya mensubu yaptı:
Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu, Trabzon’da inşaat malzemesi pazarlarken bir yanda müteahhitlik yapmıştır. 1984 ve 1987 yılları arasında Trabzon ANAP Merkez İlçe Başkanlığında bulunmuştur.
ANAP’da parti için demokrasiyi öne çıkarmış bir siyasetçi olarak bilinir. 1987 seçimlerinde temayüle
değil de genel merkezden yapılan atamaya kızıp siyasete küsmüştür.
Aile 1990’lı yıllarda İstanbul’a göç etmiştir.
İmamoğlu ailesi bugün için Beylikdüzü’nün etkili müteahhit guruplarından biridir. Kendisine yakın olan isimler, ”Ekrem İmamoğlu’na siyaset için bir kuruş yardım yaptım diyen birisi çıkamaz, sadece yemekli gecelerde birileri bilet aldım diyebilirler” diyor. İki seçimi de güçlü bir delege yapısıyla kazanmıştır.
Her yıl siyaset için harcadığı 300-400 bin lira İmamoğlu ailesi için bir daire parası demektir. Ve siyaseti birilerinin desteği ve finans desteği ile değil kendi mali imkanlarıyla yapmaktadırlar.
Kendisi hakkında yürütülen kampanya ise babasının yaptığı Beykonakları Sitesi ile ilgilidir ki, Beylikdüzü’nde bulunan yüzlerce site aynı durumdadır. Aynı iddialar buna benzer tüm siteler için söylenebilir.
Belediye Başkanlığı için eğilim yoklaması öncesinde Ekrem İmamoğlu’nun afişlerinin Esenyurt Belediyesi’nin araçlarıyla asıldığı iddiası ise aşağılık bir iddia ve kuyruklu bir yalandır. Bu iddiayı gündeme getirenler bir taşla iki kuş vurmaktadırlar. Bir, İmamoğlu’nu AK Parti ve Esenyurt Belediye Başkanı destekliyor... İki, Esenyurt Belediye Başkanı Kadıoğlu, CHP’li bir belediye başkan adayını destekliyor.
İmamoğlu ilçe başkanı olduğu günden itibaren İstanbul’un en çalışkan ilçe başkanlarından biridir. Ve klasik CHP siyaseti dışında, toplumun tüm farklı kesimleriyle ilişkisi olan, tüm etkinliklerde yer alan, yeni siyasetçi tipinin tipik bir örneğidir.
Aile yapısı ve görüntüsüylede modern bir görüntü sergilemekte, yerel seçimlerde AK Partililerin ve mevcut belediye başkanı Yusuf Uzun’un en çok çekindiği adaydır.
Ve bugün için İmamoğlu dışında bir aday tercihi CHP Beylikdüzü örgütünün 2004 ve 2009 yılına benzemeyecek bir şekilde çözülmesi demektir ki, bundan en çok memnun olacaklar AK Partililer olacaktır.
Beylikdüzü’nde 2009 yerel seçimlerini doğru analiz edemeyenler, 2014 yılı için Beylikdüzü AK parti aday adayları üzerinden doğru bir analiz yapamayanlar soyut düşüncelerini anlatmaktadırlar.
Bugün için AK Parti seçmeninden oy alamayacak bir CHP Belediye Başkanının Beylikdüzü’nde seçim kazanması mümkün değildir.
Öztürk, örgütü ciddiye almadı
CHP’nin Kadıköy Belediye Başkan adayları dün örgüte projelerini anlattılar.
İlçe Başkanı Necati Ekşi’nin örgüt adına Kalamış Wyndham Marina’da düzenlediği kokteyl biçimindeki toplantıya yaklaşık 1000 kişi katıldı.
Kadıköy Belediye Başkan adayları Dr. Ali Kiriş, İnci Beşpınarlar, Ali Kahriman, Nur Kemal Okutan ve Aykurt Nuhoğlu katılarak örgüte kendilerini ve projelerini sundular.
“Örgüt ön seçim istiyoruz” sloganlarının atıldığı toplantıda İlçe Başkanı Ekşi de “Kadıköy’ün dinamik bir örgüte sahip olduğunu ve önseçim istediklerini” yineledi.
38 belediye meclis üyesinden 4’nün gelmesi dikkat çekti. Bunlar; Kasım Keskintaş, Vahit Hacaloğlu, Fahrettin Kayhan ve Hasan Gökpınar’dı.
Bunun yorumu şöyle yapıldı:
“Selami Öztürk bu toplantıya katılmaya cesaret edemedi; kendisini örgüte anlatmak istemedi, çünkü yapılacak eleştirilerden korkuyordu. Daha doğrusu kendisini örgütün üstünde sayıyor demek doğru olur. Bunun anlamı da adaylığını ‘garanti’ altına almış demek değil midir bu? Büyük saygısızlızlık olarak kabul ediyoruz.”
Sanıyorum bu tartışma daha da sürecek.
Beşiktaş; Çilekli ve Büyükhanlı
BEŞİKTAŞ Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın Çilekli spor tesisleri ve Büyükhanlı ailesinin açıklamaları üzerine Beşiktaş Belediyesi’nden bir grup belediye meclis üyesi kendisine sorulmak üzere bir not gönderdiler.
Sorular ilginç:
1- Çilekli spor tesisleri BJK Onursal Başkanı Süleyman Seba ile Beşiktaş Eski Belediye Başkanı Ayfer Atay tarafından protokolle BJK kulübüne verildiği doğru mudur?
2- Belediye başkanlığınız döneminde Çilekli tesislerini BJK Kulübünden alıp Bahçeşehir Üniversitesi’ne 10 yıllığına kiraladınız mı?
3- Çilekli tesislerinde bulunan olimpik yüzme havuzu iptal edilip yerine bina yapıldı mı? Yapıldıysa bu binanın ruhsatı var mı?
4- BJK eski yönetim kurulu üyesi Büyükhanlı tarafından Beşiktaş Yıldız’da yapılan (eski Gamgam’ların arazisi) inşaatın imarı 6.250 m2 iken döneminizde imarı 43.981.65 m2’ye çıkarıldı mı? Planlarda bu yerde gözüken çocuk parkı
ve itfaiye alanı ne oldu?
5- Belediye başkanlığınız döneminde Akatlar’da Çiftçiler Holding’e ait planlarda okul alanı gözüken yeri imara açtınız mı? (Okul alanını ana okula çevrilerek M2’den kazanılarak)
6- BJK’da beraber yöneticilk yaptığınız daha sonra belediye de işçi olarak
işe aldığınız Cem Bilge’nin, çevrenizdeki iddialara göre, 3 rezidans aldığı, birçok gayrimenkül sahibi olduğu doğru mudur? Bir milletvekili ile birlikte bu tapuların aynı gün, aynı yövmiye numarası ile satışının gerçekleştirilmesi bir tesadüf eseri müdür? Sizin de böyle bir daireniz var mıdır?
7- BJK’da çalışıken belediyede işe alıp özel kalem müdürü yaptığınız Mustafa Gündüz’ün kendi ve oğlu üstüne kaç gayrimenkulu vardır.
Paylaş