Bilgisayar karaborsaya düştü

Bilgisayarsızlık tablosu hiç hoş değil, bu durumun faturası ağır olur. Kadıköy’den bir bilgisayar tamircisi aradı, “Yalçın Bey, bilgisayarlar karaborsa oldu” diye haykırdı.

Bu sıkıntıyı bir bilgisayar satıcısı anlatamaz.

Gaziantep’ten 12 yıl önce gelmiş, yaşamı yenisiyle eskisiyle hep bilgisayarlarla geçmiş.

“Çocuklar hem bilgisayar alamıyor, hem de eğitim yapamıyor. Arayan arayana...” diyor.

Bilgisayar da piyasadan çekilmiş, yani mal bulunmuyor, bir de bunun parçalarını düşünün.

“İkinci el bilgisayar 1500 lira olmuş, 1000 liralık tablet de 2 bin lira... Bazı bilgisayarları 1500 liraya bulmak mümkün değil.”

Olağanüstü bir durum yaşandığını, herkesin duyarlı olması gerektiğini söylüyor genç tamirci:

“Yardımsever ve şefkat sahibi kişiler, ihtiyaç dışı kalan bilgisayarlarını gençlere ve okul müdürlerine teslim etmelidir.”

ÇİN’DEN ACİL İTHALAT

Ayrıca Çin’den ithalat yapılmasını da öneriyor. Çin’de devlet eliyle 100-200 dolara ihtiyacı karşılayacak tabletler satın alınabileceğini söylüyor.

Bu arada Antalya’dan bir telefon. Alanya Kestel’deki Ayhan Şahenk İlköğretim Okulu’nun müdürlüğüne başvuran bir işinsanı, evlerindeki bilgisayarları bağışlamak istemiş, okulun kadın müdürü korkmuş, “İlçe milli eğitiminden izin alın” demiş.

Bir öğretmen böyle bir ‘bağış’ın getirilmesinden niye korkar ki!

Adamın içinde iş yapma isteği yoksa, salın ipini gitsin.

GÜNÜN SÖZÜ

“DEVLET pandemi süreci resmen sona erene dek, ülkenin her yerindeki her öğrencinin evine ‘sınırsız ve ücretsiz’ internet erişimi sağlamakla yükümlüdür. Devlet bunun için de yoksa ne için vardır?”

Ahmet Mümtaz TAYLAN

DİL GİDERSE

TÜRKÇE bizim ses bayrağımızdır. Bu bayrağı ilelebet zirvede tutmak bizim asli görevimizdir.

Dil, toplumun, ekip olmanın, tek yürek olmanın ana temelidir. Dili kaybedersek birlikte yaşama irademizi kaybederiz. Türkçe dünyanın en yaygın beş dilinden biridir. Etimolojik çalışmalar matematiksel bir örgüsü olan dilimizin tüm dünya dillerini etkilediğini, hemen hemen hepsine sözcük verdiğini ortaya koymaktadır. 

Bugün dilimize girmiş olan ne kadar Arapça, Farsça, Rumca, Rusça, Ermenice, Fransızca, İtalyanca, Bulgarca, Yunanca, İbranice sözcük varsa hepsi bizimdir. Hiçbirisini atamayız. ‘Hayat’ da deriz, ‘yaşam’ da deriz. ‘Zaviye’ de deriz, ‘açı’ da deriz. Bugün dünyanın en yaygın olarak kullanılan dili olan İngilizce; Fransızcadan, Arapçadan, Hintçeden binlerce sözcük almıştır. Bunlar artık İngilizcenin malı olmuştur. Biz de aynı perspektiften bakarak dilimizi geliştirmeliyiz. İsteyen ‘step’ desin, isteyen ‘basamak’ desin. Yasaklayarak, dışlayarak ilerleyemeyiz.

Teknoloji hızla gelişiyor. Hayatımıza ‘endüstri 4.0’ kavramı hızlıca giriş yaptı. ‘Nesnelerin interneti’ diye bir söz herkesin dilinde. Birbiriyle haberleşen makineler çağına girdik. Bu ortamda bilgi üretemeyen toplumların her şeyi yok olmaya doğru gitmektedir.

Dünya üzerindeki 215 irili ufaklı ülke arasında 17. ekonomik büyüklüğe sahip olan Türkiye’nin önü açıktır. Bizi hiçbir kuvvet geriletemeyecektir.  

Çağın gereklerine uygun, adaletli, projeci bir eğitim örgüsü oluşturduğumuz günü güzel dilimiz muasır medeniyet seviyesinin üzerinde olabilecektir.

Ali ÖZDEMİR

‘OTURMALI’ KAFELERDE GAZETE BULUNDURULMALI

İBB’nin, belediyenin mülklerine yüzde 560’a ulaşan oranlarda zam yaptığı gazete bayileri, büfelerinin yenilenmesi için 300 bin liraya ulaşan maliyetlerin ön ödemeleriyle tahsis edileceği haberlerine isyan ediyor.

Bu kadar yüksek meblağı ödeyemeyeceklerini söylüyorlar. 2 bin lira kira öderken, şimdi bu maliyetlerle 9 bin lira kira ödeyeceklerini anlatıyorlar. Bir okurumuzun gazetelerin okunurluğunun artması için önerisi şöyle: “Bakıyorum, ‘oturmalı’ bir sürü ‘kahve’ dükkânı açıldı, açılmaya da devam ediyor. Mahallemizde bunlardan biri var; eskiden iki-üç gazete koyardı. Fakat bunları kaldırdılar, biz de kızdık. Ama şunu diyorlar: “Bir müşterimiz geliyor; kahvesini, salebini içiyor ya da dondurmasını yiyor. Hele bu emekli ise bu gazeteleri okuma süresi 2-3 saati buluyor. Biz istiyoruz ki müşterimiz otursun, belli vakti gelince kalksın ki o boşalan koltuğa yeni müşteri gelsin. Ama böyle bir âdetimiz ne yazık ki yok.” Yani şunu öneriyorum: Kafelerde bir iki
masa, üç dört koltuk gazete okuma yeri olarak ayrılabilir. Bunu gazeteler de istemeli, gazete satışlarını arttırmak için bu konuyu belediyeler de düşünebilir.

BAZI EKABİR HASTANELER PANDEMİYİ TANIMIYOR

ÖZEL hastanelere mahkûm oldu milletimiz. Üniversite hastaneleri hizmet veremez hale geldi. Hocalar hasta kabul etmiyor, muayenehanelerini adres gösteriyorlar! ‘Şehir  hastaneleri’ pandemi hastanesi oldu, gidenin vay haline! Devlet hastanelerini bitirdiler. Özel hastaneler pandemiyi bahane etti, yüzde 400 zam yaptı. Canıyla cebelleşen yoksul halk özel hastaneye gidemez durumda zaten. Bazı ekabir özel hastaneler, ki ‘özelin de özeli’ korunan kollanan vakıf hastaneleri, pandemiden dolayı hasta kabul etmiyor. Yatakları boş olduğu halde “Doluyuz” diyorlar. Sağlık çökmüştür, parası olan hizmet alır durumdadır. Yoksullar tedavi, teşhis, sağlık hizmetinden yoksundur maalesef... Metin ALTAY

MESAJ PANOSU

ONLINE panel, 30 Eylül Çarşamba, konu ‘iklim değişikliği, ekolojik sorunlar ve Dersim’. konuşmacılar: Teoman Kumbaracıbaşı, Erik Westrate, Mehmet Maçoğlu, Naz Beykan, Nilgün Tayhan, Nilay Ateşoğlu, Göktan Gürcü, Deniz Yusuf İçgil, Güneşin Aydemir ,Ahmet Doğan, Ali Ogan, Nursun Doğru, Volkan Demirel, Mehmet Bidav, M. Ali Yıldız, Enver Doğan. Zoom: Host Kıvılcım Özmen Kayıt: yeşilmasaldersin@gmail.com.

ORDU Büyükşehir Belediyesi’nin Ünye’de yaptığı 4614 metrelik bisiklet ve yaya yolunda akıllı bisiklet ve engelli şarj istasyonları bulunacak.