Beşiktaş’ın mutlu başkanı Namoğlu!

BEŞİKTAŞ ilçesinin iki alanın imara açıldığını ilk kez 18.12.2002 tarihinde yazmıştık.

Ihlamur'daki eski oduncular ile Etiler'de Trafik Vakfı'nın otoparkının bulunduğu alanlarınını imara açması için ‘‘Herşey Beşiktaş için’’ demişti Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu... İkisi de 'market ve otoparklar'la donatılan 'hizmet alanları'nı, okurlarımızdan gelen tepkiler ışığında yeniden gündeme getirmemize Namoğlu'nun kızdığı anlaşılıyor.

Acaba ne kadar haklı?

Biz Beşiktaş'lılar adına yeşil alan olması gereken 4'er dönümlük iki alanın neden ranta kurban gittiğini; iki ihalenin de kat karşılığında nasıl Polat İnşaat'ta kaldığını sorguluyorduk.

Bu alanlar, geçmiş dönemin Belediye Başkanı Ayfer Atay tarafından 'ihtiyaçlar düşünülerek' projelendirilip imarlı duruma getirilmiş olabilir.

İnşaat Mühendisi Namoğlu bu projeleri -Atay döneminde yapılan Maya sitelerinin yoğunluğundan rahatsızlığını belirttiği gibi- iptal ederek Beşiktaşlıların nefes alacağı yeşil alanlara dönüştürebilirdi.

Ama yaptıklarını doğal olarak savunuyor; ‘‘Mevcut belediye binası ile evlendirme dairesinin Beşiktaş ilçesine yakışmadığını, yenilerini yapmakla da gurur duyduklarını’’ söylüyor.

İKİ MEYDAN GİTTİ

Namoğlu
iki alanın oluşan durumunu şöyle açıklıyor:

‘‘Ihlamur'daki yere kat karşılığı evlendirme dairesi %60 zemin üstü yeşil park (Sevgi Parkı) ve zemin altı otopark yapılmıştır. Diğer bölümü ise inşaatı yapan firmaya bırakılmıştır.

Etiler'de daha önce Trafik Vakfı'na otopark olarak kullanılan arsa da Belediye binası olarak projelendirilmiş ve inşaatına başlanmıştır. 1.bodrum ticari zemin katı ön ve arkadan 400 m2 dükkan, 2. bodrum müteahhite otopark, onun altı 3. kat ortak otopark, 4. kat Belediye otopark, binanın zemin girişin 800 m2 alanı ve üzerindeki 4. kat yaklaşık 6500 m2'lik alan Belediye Hizmet Ofisi olarak hizmet verecektir. Aytar Caddesi'nden, bu binaya giriş yolu verileceği gibi Akmerkez bağlantı yoluna da geçiş sağlanacaktır. Her iki proje de şahısların değil kamunun yararı ve Beşiktaşlıların ihtiyaçları göz önünde tutulmuştur.’’

SAĞLIKLI BEŞİKTAŞ

İhale, Polat İnşaat'
a göre düzenlendiğinden usulsüzlük olduğu nasıl iddia edilebilir ki!..

Belediyenin açıklamasında ayrıca, 23.6.2003'de kaçak diye yazdığımız Levent, Seher Yıldızı Çiçeği Sokak'taki yapı, H. Berrin Taylan'a aitmiş..'Çatı aktarma ve yenilemesi ile tamirat ve değişiklik' yapılıyormuş, kaçak yapı söz konusu değilmiş... Ve (biz yazdıktan sonra) konu 26.6.2003'de Valiliğe bildirilmiş. Leventtekiler şimdi bu binada hangi polikiliniğin açılacağını merak ediyor.

Evet Namoğlu'nun, geçen seçimlerde vadettiği sağlıklı bir Beşiktaş bu mu? 18.4.1999 seçimlerinden bir gün önce Hürriyet'te ‘‘Etiler Akmerkez'in arkasındaki iki ticaret merkezinin (Maya) açılmasıyla birlikte Nispetiye Caddesi'nde hareket etmenin olanaksız hale geleceğinden’’ yakınıp, boş alanların altına otopark, üstüne çocuk parkları, spor ve gezinti güzergahları yapacağını vadetmişti; bu alanlara hizmet binası ve marketler değil... Önümüzdeki seçimlerde bu rantın hesabını Namoğlu'na sormazlar mı?

Üç unsur


GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 27.3.2003 tarihinde Diyarbakır'da, TSK'nın Irak savaşına bakışı konusunda iç kamuoyuna ve dış dünyaya bir dizi mesaj veriyor. Kuzey Irak'a müdahale konusunda üç şartın olduğunu söylüyor:

‘‘1- Kuzey Irak'ta Türk ordusunun unsurları bulunuyor. Bu kuvvetlere vaki olabilecek bir saldırı... 2- Savaşın gelişmelerine bağlı olarak büyük bir mülteci akımı olasılığının başgöstermesi... 3- Bölge silahlı güçlerinden birinin diğer birine veya sivil halka saldırıda bulunması suretiyle oluşabilecek istikrarsızlık.’’

Yoruma gerek yok; nereden nereye geldiğimiz acı tablo halinde ortada.

Vagonun son yolcusu


İSTANBUL aşığı mı diyelim? Evet; İstanbul arkasından ağlıyor Çelik Gülersoy'un...

İstanbul muhakkak ki bir hayranını kaybetti. TURİNG'in babasıydı Gülersoy, değil İstanbul'un Türkiye'nin yüz akıydı. Gülersoy tarihine sahip çıkmanın önemini bilerek herkese örnek olmalı. Kapıkule'den Soğukçeşme Sokağı'na, Yıldız Sarayı'ndan Hidiv Kasrı'na, Topkapı Sarayı'ndan Büyükada Kültürevi'ne kadar bize kazandırdığı sayısız eser asla gündemden inmeyecek. Gülersoy gibi çağdaş beyinler çoğaldıkça Türkiye toplumsal gelişimini sürdürecek.

Büyükada'dan onu çok seven dostlarından biri ‘‘TURİNG, Çelik Bey'in başlayıp da bitiremediği eserlerin takipçisi olmalıdır; çünkü onun en büyük arzusu budur’’ diyor.

O, bu eski trenin son vagon yolcularındandı.

İstanbul'a bir damla değil çok katkın oldu Sayın Gülersoy...

Rant merkezi Göltürkbükü


‘SAHİPSİZ Bodrum’’ (28.6.2003) başlıklı yazımızda Göltürkbükü belde belediyesinin yaptığı yasadışı imar uygulamalarını sergilerken, bölge sakinlerinden 'kaçak villa' ve işgal edilen Hazine arazileri ile ilgili inanılmaz gerçekler bir bir ortaya çıkıyor.

Ancak önce Belediye Başkanı ANAP'lı H. İbrahim Kaynar'ın avukatı İsmail Boncuklu'nun yaptığı açıklamayı özetleyelim:

‘‘Belediye başkanınca, imarsız yerlere imar izni verildiği, Hazine arazileri üzerine konut yapımına izin verildiği hususları doğru değildir. Müvekkilim yasalar çerçevesinde görev yapmaktadır. Kanunsuz bir işleme asla izin vermemiştir. Hazine arazileri üzerindeki binalar maalesef 25-30 yıl önce yapılmış binalardır. Bunun kanıtı da 1972'de yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tescilleri yapılan bu arazilerin tapudaki kayıtlarına üzerlerinde 'bina' bulunduğu şerhinin işlenmiş olmasıdır.’’

Boncuklu, Göltürkbükü'nde Hazine'nin turizm amaçlı kiraladığı iskelelerin kullanım bedellerinin belediyece değil Milli Emlak tarafından tahsil olunduğunu söylüyor. (Biz bazılarından neden belediyenin para aldığını soruyorduk.)

23 İTİRAZ YAPILDI

‘‘Muğla
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca 1.3.2003'te onaylanan imar planları 14.5.2003'te askıdan indirilmiş olup, az sayıdaki vatandaşlarımızın itirazları dışındakiler kesinleşmiştir. Yazınızda 250 bin dolara satıldığı belirtilen Havana Evleri'nin imarla ilgili müracaatları da bu bağlamda mütalaa edilmesi gerekir. (Bodrum Mal Müdürlüğü, belediye meclisinin bu kararına karşın SİT alanındaki 23 ayrı noktaya itiraz etti, kararların yine olumsuz çıkması karşısında Hazine, İdare Mahkemesi'ne gidebiliyor.)

Belediyemizin, Hazine adına kayıtlı bulunan 350 dönümlük arazisini kiralama talebi olmamıştır. (Bu yer 1. derece doğal SİT alanı olan Akdeniz gölü; ama belediye başkanı bir bölümünü çoktan futbol sahası için doldurttu.)

Müvekkilim Kaynar'ın belde halkına hizmetten başka bir düşüncesi olmamıştır. Çevreye olan duyarlılığı ve beldesine arıtma tesisi kazandırmasından dolayı Avrupa Çevre Örgütü'nce plaketle ödüllendirilmiştir. Hiçbir usulsüzlüğün, yanlışın ve kanunsuzluğun yanında yer almamıştır.’’

Her şey güllük gülistanlık!

Ancak beldenin muhtarları Süleyman Demir ile Sedat Köse ve Belediye Meclis üyesi İsmet Aybey'in Muğla Koruma Kurulu'na yazdıklarından oluşan sorular (diğer yazı), başkanın pek de masum olmadığını gösteriyor.

Biat, itaat ve sadakat


ANKARA'dan bir okurumuz önemli bir konuya dikkat çekiyor: YÖK veya YEK önemli değil. Hangi kültür; öğretme mi, öğrenme mi?

Öğrenme kültürüne kavuşamayan, çağdaşlaşmayan Türkiye marka olamaz.

Okurlarımızdan tepkiler geliyor: Hükümet neden taslağı kamuoyunda tartışmaya açmıyor, aba altından sopa gösteriyor; CHP neden kolları sıvamıyor diye... Kamuoyunun desteğini almayan bir yasa, AKP'nin biat, itaat ve sadakat anlayışından öteye gidemez.

Bilimsel öğretim, çağdaş eğitim yolu aklın yoludur.

Üç unsur


GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 27.3.2003 tarihinde Diyarbakır'da, TSK'nın Irak savaşına bakışı konusunda iç kamuoyuna ve dış dünyaya bir dizi mesaj veriyor.

Kuzey Irak'a müdahale konusunda üç şartın olduğunu söylüyor:

‘‘1- Kuzey Irak'ta Türk ordusunun unsurları bulunuyor. Bu kuvvetlere vaki olabilecek bir saldırı... 2- Savaşın gelişmelerine bağlı olarak büyük bir mülteci akımı olasılığının başgöstermesi... 3- Bölge silahlı güçlerinden birinin diğer birine veya sivil halka saldırıda bulunması suretiyle oluşabilecek istikrarsızlık.’’

Yoruma gerek yok; nereden nereye geldiğimiz acı tablo halinde ortada.

Plancı koruma kurulu üyesi


GÖLTÜRKBÜKÜ Belediye Başkanı Kaynar'a, beldesinde neler 'kaynattıklarını' sormaya devam ediyoruz:

- Parsellerde inşaat hakkı 90 metrekare olmasına karşın 120 metrekare ve daha fazla olması nedeniyle İmar Kanunu'na ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na aykırı davranmaktan yargılandığınızı neden gizliyorsunuz?

- Konut olarak kullandığınız taşınmazın arsası tapuda 200 metrekare iken üzerine 300 metrekarelik binayı nasıl yaptınız? Havuzunuzun yeri Hazine'ye mi aittir?

OTELİNE KAÇAK KAT

- 80'er metrekarelik iki arsa üzerinde kurulu bulunan 'Fidele Otel'inize Ocak ayında 3. katı atarak, rantçıların iştahını daha da kabartmadınız mı? Mülkiyeti belediyenize ait 'Güverte Restaurant' kaçak değil mi?

- Hakkınızda basit onarım yapılacakmış gibi belediyece verdirttiğiniz tadilat ruhsatları, Hazine işgalleri vs. gibi uygulamalar karşılığında hiç 'bağış' veya 'bahşiş' aldınız mı?

- Kışın 500 kişinin oturduğu bir yeri 4-5 milyon kişinin oturacağı bir belde haline dönüştürmek üzere yüzlerce dönüm araziyi gerçekten park ve belediye hizmet alanı için mi projelendiriyorsunuz? Yoksa bu alanları belediyenin üzerine geçtikten sonra plan değişikliği ile imara mı açacaksınız.

- 'Bodrum plancısı' olarak bilinen Muğla Koruma Kurulu'un yeni üyesi Yard. Doç. İbrahim Bakır'a, Göltürkbükü'nün imar planlarını yaptırmanız her ikiniz açısından da ne kadar etiktir?

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır.’’

(Eflatun)

MESAJ


İETT'te zor koşullarda görev yaptığımızı biliniyor. Bizler nemalarımızın ana paralarını bugüne kadar alamadık. İETT yöneticileri neden tatmin edici bir açıklama yapmıyorlar?

İETT şoförleri
Yazarın Tüm Yazıları