Yalçın Bayer: 'Benim köylüm' mahvolmuştur

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Faruk Yücel'le, Tekirdağ'da dünkü çiftçi mitinginin sonuçlarını konuşuyoruz.

‘‘Miting heyecan doluydu, 32 derecede binlerce çiftçi, 'Daneler Cotterelli'ye, saplar çiftçiye' diye bağırdılar. Hükümete mesaj verdiler, davul zurna ile geldiler, davul-zurna ile gittiler.

- Çiftçi ne diyor?

- İsyan ediyor, ‘Haklarımızı hükümet gasp etti' diyor.

- Tarım Bakanlığı, Trakya buğdayına 91.800 lira verdi. Ofis kaçtan alıyor?

- Bu brüt fiyattır, buğdayın kalitesine, baremine göre indirimler var, ayrıca % 4.5 stopaj, % 3 borsa tescil kesintisi yapılıyor, bu durumda 84 bin liraya düşüyor. Buğdayın ortalama maliyeti 120 bin lira. Çiftçi bu parayla ne yapabilir, borcunu nasıl ödeyebilir? Üreticinin çarşıya çıkmaya yüzü kalmadı. Dolayısıyla hükümet çiftçiyi dolandırıcılığa teşvik ediyor. Bu arada TMO'nin bir büyük ayıbı da var.

- Nedir?

- Malını teslim eden çiftçiden taahhütname alıyor; verilecek fiyata ve ödeme tarihine itiraz etmeyeceğim ve faiz istemeyeceğim diye... Bu dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir olaydır.

- TMO, buğday alımına başlarken bir yandan da depolardaki buğdayı satıyormuş...

- Evet burada anlattılar. Ofis, bir yandan 84 bin liraya buğdayı alırken deposundaki geçen yılın malını un sanayicisine 54 bin liradan veriyor. Ofis söz vermesine rağmen peşin ödeme yapmıyor. Paraya acil ihtiyacı olan çiftçi de tüccarın eline düşüyor. Tüccar ve küçük un fabrikaları fiyatı 65 bin liraya kadar düşürüyor. Bu fiyatlar çiftçinin mahkumiyetidir.

- Sınır ticareti de çiftçiyi vuruyor.

- Tabii... Düşünün sınır ticareti yoluyla Kazakistan'dan buğday, Rusya'dan pirinç getiriliyor. Üreticinn ne günahı var; ama çeşitli yollarla Tarım Bakanlığı'ndan izin alınmış. Çarşamba'daki çeltik, Konya'daki buğday üreticisinin ne günahı var? Bir de bakanlık alternatif ürün öneriyor. Üreticiye pamuk ekme domates ek, fındığı sök, şeftali ek diyor. İzmir'deki domates üreticisi Karacabey'deki domatesçiyle, Bursa'daki şeftali üreticisi, başka bölgelerdeki şeftali üreticileriyle düşman ediliyorlar. Fabrikalar, 'Bak şu fiyatı vermezsen, öbür bölgeden alırım haaa' diyebiliyor. Geçen yıl 80 bin liradan satılan şeftaliyi bu yıl 40 bin liraya alan yok.

Başkan Faruk Yücel, Malatya'da, Yerköy'de, Çanakkale'de Ziraat Bankası'na borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin cezaevlerine düştüğünü anlatıyor ve tarımdaki krizle ilgili olarak şunları söylüyor:

‘‘Yalçın Bey, siz ne soruyorsunuz; pamuk, ayçiçeği ve soya üreticisinin geçen yıldan 300 trilyon alacağı var. Off-shore'culara para var, köylüye yok. Geçen yıl buğday 72 bin lira iken, ekmek 35 bin liraydı; bu sene buğday 65 bin, ekmek ise 100 bin lira. Karpuz tarlada 10 bin lira, pazarda 150-200 bin lira... Bizim hakkımızı aracılar yiyor. Hakkımızı yiyenler bizi enflasyondan korumuyor.

Ölmekten başka

çaremiz kalmadı

'BU nasıl ülke' başlıklı yazınızı okudum, çok duygulandım. Her gün içimden geçirdiğim fakat kimseye bir şey söyleyemediğim sözleri siz dile getirmişsiniz, çok teşekkür ederim.

SSK emeklisiyim, aldığım maaş 110 milyon lira, eve gelen faturaların toplamı ise 100 milyon lira... 10 milyon lira ile geçinmek için ne yapmalıyım? 4 nüfusum var başka gelirim yok. Geçtiğimiz pazar mideme ağrı girdi. SSK Hastanesi'ne gittim. İğne vurdular; ‘‘Pazartesi gel sıraya gir bakalım’’ dediler. Sıra beklemeye gücüm yoktu. Bu nedenle özel bir hastaneye gittim. Doktor bir reçete yazdı. Reçetedeki ilaçlar 35 milyon lira tuttu. Eşimden dostumdan borç alarak ilaçları aldım. Her ay bir ilacın fiyatına yüzde 40 zam yapılırsa bize verilen % 2.1 zamla ne yapacağız? Bu durumda ölmekten başka çaremiz kalmadı. Ülkemiz sağolsun.

Mehmet OKTAY-İSTANBUL

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Bu halk üretemediği için fakir. Bu halk üretemediği ve fakir olduğu için devlet bu durumda... İşte bu kısırdöngüden çıkmak için 'yapısal değişim' şart.’’

(Planlamacı-Yazar Güngör Uras)

Ya Berlin'deki

Ermeni elçisine

ne yaptık?

DÜNYA'da ilk kez Berlin'de bir sivil toplum hareketi olarak '23 Berlin Gönüllü Büyükelçisi' seçildi. Seçilenlerin tümü Alman... Büyükelçilere bir de mentor seçimi yapıldı; bu göreve de tek Türk olarak Nazmi Kavasoğlu seçildi.

Binlerce kişi arasından seçilenlerin tümü mesleklerinde başarılı, toplumda saygın kişiler.

Gönüllü büyükelçiler için ABD, Japonya, Kanada, Fransa olduğu gibi Türk Büyükelçiliği de bir tanışma kokteyli verdi.

Kokteyle Ermenistan'ın Berlin Büyükelçisi de çağrılmıştı.

‘‘Hürriyet'in Kars'taki ‘Barış zirvesinde sınırdışı ayıbı' manşetiyle anlatacağım bu olay çok denk düşüyor’’ diyor Nazmi Kavasoğlu... Olayın gerisini Kavasoğlu'ndan dinliyoruz:

‘‘Ancak son anda Ermeni Büyükelçisi'nin katılacağını duyan Türk Büyükelçiliği, çok önemli bir diplomatik olaymış gibi 'İstemezük, istemezük! diye itiraz etti. Büyükelçi Tugay Uluçevik, ‘Ermeni Büyükelçisi katılırsa toplantıyı iptal ederiz' dedi.

Oysa böyle etkinlikler gerek Almanya'daki Türkler'e, gerekse AB adayı Türkiye'ye önemli puanlar kazandırmak için biçilmiş kaftandır. Dünyadaki yeni diploması sadece yaratıcılık, çalışkanlık, yeni ufuklara yol alma şeklinde gelişirken, bizimkilerin diplomasi anlayışı bu çerçeveye sıkışmış durumda.

Yaratılmış diyalog ortamlarını kendi ülkelerinin çıkarına kullanmak varken, susmak, kırıcı davranmak, sadece kurşun atmayı destekler. Sözün bittiği yerde silahlar patlar. Bu ilkeler diplomasinin A'sıdır. ‘23 Berlin Büyükelçisi ve Mentorları' projesinin amacı Berlin'in yerküredeki yeni konumunu yaratıcı projeler ile yeniden dünyanın en önemli metropollerinden biri haline getirmektir. Böyle bir hareketin içinde mentor olarak küresel düşünen, yerel karar verebilen bir deneyimli siyaset bilimcisinin, kendini çoktan kanıtlamış bir gazeecinin olması Türkiye'nin istedikleri arasında değil midir?

Türkiye dış ilişkilerinde daha ne kadar ‘Taş Devri' diplomasisi anlayışıyla davranacaktır. Böylesi bir dış politika Türkiye'yi hangi çıkmaz sokaklara iter. Bunları düşünen, yarını gören var mı?’’

KÜLTÜR Bakanlığı'na bağlı müzeleri öğretmen, öğrenci, er, gazi ve özürlüler ücret ödemeden gezebiliyorlar. Tabii ki itirazım yok, güzel bir uygulama. Lakin emekliler çok mu varlıklı? Hiç olmazsa biz emeklilere indirimli fiyat uygulanamaz mı? Yoksa emeklinin bu tür yerleri de mi gezmeye hakkı yok?

Ömer YAŞAR İSTANBUL

MERAM Belediye Başkanı Mustafa Özkan, iyi karneli öğrencilere kitap, kötü karnelililere de yastık dağıttıyor ve ‘‘Kötü karne alan çocuklarınızı dövmeyin, yastıklarınızı dövün!’’ diyor.

Yazarın Tüm Yazıları