Paylaş
Yeşil’in, yeni Başkanlık yönetim modeli hakkında bazı soruları ve endişeleri var.
Yeni modelde Başkan: Tek Adam... Danıştay idari işlemler hakkında artık “yerindelik” denetimi yapamayacak. Meclise paralel ‘Mini Kurullar Modeli’ getirilmiş. Bakanlıklar ve bakanlar ise adeta bir moderatör rolünde, izleyici-denetleyici ve danışma konumuna indirgenmiş. Başkanlık Ofisleri ise il yönetimlerinin ve/veya büyükşehirlerin merkezi uzantısı halinde mi örgütlenecektir?
Nihat Yeşil, “Sunulan yönetim modelinde bazı konular net değil” dedikten sonra devamında diyor ki:
“Ekonomi ve finans merkezli geliştirilen bu Başkanlık modelinde, kalkınmanın mekânsal ölçeği ve yönetim ayağı il ve bölge düzeyinde mi gerçekleşecek? Bir diğer deyişle bölgesel kalkınma alt ofisleri/konseyleri veya ajansları mı kurulacak? Kurulacaksa bunlar ne kadar yerel, özerk ve kime bağlı olacak ki ulus devlet modelinden ve TBMM’den azade olası kontrolsüz bir evrilmeye karşı fiili hangi fren mekanizmaları geliştirilmiştir?”
‘BEN KOLTUK SEVDALISI DEĞİLİM’
MALATYA Pötürge’de iki dönem belediye başkanlığı yapan Dr. Necdet Ayaydın, CHP’de İBB Meclis üyesi Hüseyin Sağ gibi tepkili: “Ben koltuk sevdalısı olmadım, hizmet etmek istedim, İstanbul İl’de görev yaptım, iki kez aday adayı oldum, herkes benden uzaklaştı. Sağlık konusunda o kadar çalıştım anlamadılar; 200 doktorla çalıştay düzenledim, kitaplar yazdım, kimse ilgilenmedi. CHP böyle olmamalı...” dedi.
CHP’nin oy kaybının hiçbir zaman genel merkezde sorgulanmadığına dikkat çeken Dr. Ayaydın, “Ne yazık ki, bu koca partide herkes yer kapma yarışında. Referandumda yüzde 52 hayır çıktı. Bu başarı nasıl yenilgiye dönüştü? Anlayamadık. İstanbul 3. bölgeye iki Tunceli ve iki Tokatlı aday konuldu. İstanbul Malatyalı adaysız seçime giremez. CHP’de bir grup var; genel merkez hiçbir araştırma yapmadan liste düzenliyor; benim bu kadar emeğine yazık değil mi?”
Kılıçdaroğlu ne yaptı?
KUMPASLARI bozdu. Millet ittifakını kurdu. Bütün renkleri parlamentoya taşıdı. Sandık güvenliğini sağladı. Yüzde 10 seçim barajını yerle bir etti. Kendisine rakip olan adayı cumhurbaşkanı adayı yaptı. Adalet için Ankara’dan İstanbul’a 430 km yol yürüdü.
Kaç lider bunları yaptı? Mesut KALENDER
AKP 65 BİN OY KAYBETTİ, İNCE CHP’Yİ İKİYE KATLADI
ERZURUM DEĞİŞİMDEN YANA
ERZURUM’da pazar günü Erdoğan’a oy veren 64.979 seçmen, Milletvekili seçiminde tercihini AKP’den yana kullanmadı. Cumhurbaşkanı’nın AKP Genel Başkanı olduğu da hesaba katılırsa, Erdoğan’a oy verip de AKP’den uzaklaşan 64.979 seçmen var. Yani AKP 4, MHP ve İYİ Parti birer milletvekili çıkardı.
1 Kasım 2015’te Erzurum’da kullanılan oyların %68.8’ini (275.427) alan AKP, 24 Haziran’daki oyların ancak %54.8’ini (238.924) aldı ve %14 oy kaybına uğradı. Yine 1 Kasım 2015 seçimlerini baz alırsak MHP oyların %14.3’ünü (57.997) almıştı. MHP 24 Haziran seçimlerinde ise oylarını %4.2 (22,779) arttırarak 80 bin 776 oyla Erzurum’da seçimi kazanan oldu.
İYİ Parti Erzurum’da kullanılan oyların %8.15’ini (35.503) aldı, Muhammet Naci Cinisli’yi gönderdi. Cinisli, Erzurum eski milletvekili Rasim Cinisli’nin yeğeni. Akşener’in oyu 27.852’de (%6.63) kaldı. Muharrem İnce %9.8’lik (41.516 ) bir oy sağlayabildi. CHP’nin oyu bir önceki seçimde %2.8 (12.062) iken bu seçimde %4.4’e (19,263) yükseldi. CHP, İnce’nin aldığı oydan 22.240 oy eksik aldı.
HDP’den Selahattin Demirtaş, oyların 40 bin 386’sını (%9.61) aldı. Milletvekilliği seçiminde ise 52.142 oya sahip oldu. Yani Demirtaş’ın partisi Erzurum’da %0.19’da kaldı.
Rakamlar yalan söylemez. İşte sonuç. Erzurum’da kim kaybetti!
EMEKLİYE BİR PARMAK BAL
24 Haziran seçimlerini fırsat olarak gören, taleplerinin birçoğunun karşılanacağını uman, iktisaden dar gelirli emekli ne yazık ki bir kez daha yanıldı, düş kırıklığı yaşadı. Seçim vaatleri arasında yeterince yer alamayan milyonlarca insan, 1000 lira ikramiye ile avundu. Yani ağızlarına sürülen bir parmak balla yetindi.
Oysa, 2000 sonrasında emekli olanları kapsayacak yeni intibak yasasının çıkarılması, yaşa takılanlara emeklilik hakkı verilmesi, sağlık hizmetinden yapılan kesintinin tamamen kaldırılması, aylık artışlarının altı aylık enflasyon yerine eskiden olduğu gibi seyyanen zamlarla yapılması, sendikalaşma hakkının tanınması gibi birçok talep vardı.
Yıllardır bu talepleri haykırmalarına karşın ne yazık ki bu seçimde de unutuldular. Halbuki onlar aslında bir aylık tutarında ikramiye istiyorlardı. Durum son derece vahimdir.
Şükrü KARAMAN
ANKARA’DA 16 BİN AVUKAT YARIŞACAK
ANKARA Barosu’nun ekim ayında yapılacak genel kurulu için gruplar çalışmaya başladılar.
Son iki dönemdir Ankara Barosu’nun başkanlığını yürüten Av. Hakan Canduran ile birlikte Av. Seçkin Arıkan, Av. R. Erinç Sağkan ve Ömer Lütfü Avşar 5 Temmuz perşembe günü yapılacak olan ‘Demokratik Sol Avukatlar’(DSA) Ankara Barosu’nun yeni dönem başkanlığı için yarışacaklar. Uzun yıllardır DSA ön seçimlerinin sonucu Ankara Barosu’nun genel seçimlerinde belirleyici oluyor. Bu nedenle DSA ön seçimine ayrı bir önem atfediliyor. Adaylar arasında özellikle Ankara Barosu’nun üye çoğunluğunu oluşturulan genç avukatların desteğini arkasına alan Av. R. Erinç Sağkan öne çıkıyor. #evetavukatıyız sloganıyla avukatlık mesleğinin son dönemde kaybetmekte olduğu itibarını yeniden kazandırma sözü veren Av. R. Erinç Sağkan tanıtım broşürleri ve afişlerinde çevreye olan duyarlılığını da belli ediyor. 16 bin avukatın üye olduğu Ankara Barosu için ayrıca Milliyetçi, Demokratik Sol, Çağdaş Avukatlar ve Baro’da Birlik grupları da yarışıyor.
AKP’Lİ KİME OY VERİYOR?
SEÇİM mesajına girmeden önce; seçimlerden önce yaptığım araştırmadaki Cumhurbaşkanlığı seçim tahminim: yüzde itibarıyla Erdoğan 54, İnce 30, Demirtaş 7, Akşener 6, Karamollaoğlu 3 şeklindeydi. Bu verilerimi Sayın Yalçın Bayer ile de paylaştım.
24 Haziran seçim sonuçlarına; AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan açısından bakmak gerekir. 16 yıllık AK Parti iktidarında temel olgu, seçmendeki Erdoğan sevgisiydi. Seçmen uzun yıllar şu düşünce ile hareket etti: ‘Vekil adayına değil, Erdoğan’a oyumuzu veriyoruz’ diyerek, Erdoğan’a ilgisini ortaya koymuştur.
Nitekim 24 Haziran’da AK Parti, 20 puan, Erdoğan’ın gerisinde kaldı. Acaba Erdoğan olmasaydı, parti yüzde 42’lik oranı alacak mıydı?
İşte seçmenin mesajları:
I- Öncelikle; her şey Erdoğan’dan bekleniyor. Yeni bir fikir, yeni bir proje ortaya koyan yazarlar, yorumcular ortaya çıkmıyor. Erdoğan’ın söylemleri bir kaç cümle ile değiştirilip kamuoyuna sunuluyor.
II- Vekil ve teşkilatların bir kısmı, yakın çevrelerinin dışında, halk ile bütünleşme çabası göstermiyor. Araya duvarlar örülüyor.
III- AK Parti’ye yapılan rekor adaylık başvurusunda yer alan aday adayları, değişik zeminlerde değerlendirilmelidir. AK Parti, teşkilata gösterilen ilgiyi göz ardı etmemelidir. AK Partiye gösterilen adaylık başvurularının; tarihteki tek örneği Demokrat Parti dönemidir. 1950’de Elazığ’da Demokrat Parti aday adaylığı için 600 başvuru yapılmıştı.
Sonuç olarak; seçmen AK Partiye şu mesajı verdi:
AK Partinin teşkilatı, vekilleri, belediye başkanları; Erdoğan’ın gösterdiği hizmet anlayışındaki performansı göstermeli ve öz eleştirilerini yaparak, iletişim kanallarını genişletmelidirler. Bireyler geçici, kurumlar ve teşkilatların kalıcı olduğunu unutmamak gerekir.
Dr.Ramazan TOPDEMİR
Paylaş