Paylaş
Tarihçi Sinan Meydan da kendisine ‘el cevap’ diyor. Aynı zamanda bir kitap adı; yani “Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ‘Tarih Tezleri’ne EL CEVAP” (İnkılap Kitabevi)
Meydan, kitabında sadece Başbakan’a değil, onun erken Cumhuriyet tarihine bakışını biçimlendiren Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu gibi tarihçiler ile Başbakan’ın danışmanlarına da cevap veriyor. Üstelik Sinan Meydan, kitabındaki bütün iddiaları da belgelerle kanıtlıyor. Nerede söylenmiş, tarih ve yer adı vererek, ciddi bir arşiv taraması yapmış; kolay değil... Başbakanlığa bağlı bütün devlet arşivleri başta olmak üzere 400 kitaba atıfta bulunuyor; 60 süreli yayın (dergi) ve 30’a yakın elektronik kaynak (internet sitesi) 40’a yakın günlük gazete taranmış bu çalışması iki yıl sürmüş...
Sinan Meydan, EL CEVAP’ta Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği aşağıdaki ‘tarih tezleri’ne belgelerle cevap verdiğini iddia ediyor:
CHP, İnönü camileri kapattı, sattı, ahır, yatakhane, depo, parti merkezi yaptı! Türkçe ezan zulümdür! Türkçe ezan milletin değerlerine saldırıdır! Türkçe ezan iç karartıcıdır! CHP Kuran-ı Kerim’i yasaklattı, ezanı susturdu! Ezanı Menderes’in DP’si (tek başına) aslına çevirdi! Dersim isyan etmedi, bahanelerle operasyon yapıldı! Seyit Rıza isyancı değil din mazlumudur! CHP, İnönü Dersim’de katliam yaptı! Dersim Harekâtı’nda zehirli gaz kullanıldı! Ali Çetinkaya yüzü kapkara bir katildir, cellattır! Ali Çetinkaya İskilipli Atıf Hoca’yı düzmece bir mahkemeyle “Kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine” diyerek idam ettirdi! “Neyi ördün?” Türkiye’yi demir ağlarla CHP değil AKP ördü! Atatürk dönemi antropoloji çalışmaları ırkçıdır! İsmet İnönü dinsel içerikli kitapları yasaklattı! Üç-beş çanak çömlek Marmaray’ı dört yıl geciktirdi! - Kanuni’nin ömrünün 30 yılı at sırtında geçti!
ve daha fazlası...
‘Akl-i Kemal’ (4 cilt), ‘Atatürk ile Allah Arasında’, ’Cumhuriyet Tarihi Yalanları’ (2 Cilt) ve Parola Nuh: Atatürk’ün Gizli Kurtuluş Planları’ gibi kitapların yazarı olan Meydan, kitabında sadece Başbakan Erdoğan’ın ‘tarih tezleri’ne tek tek belgelere dayalı olarak cevap vermekle kalmamış, Başbakan Erdoğan’ı, bilime, kültüre, sanata, topluma, siyasete ve tarihe bakışı çerçevesinde derinlemesine incelemiş, bir anlamda Başbakan Erdoğan’ın entelektüel, kültürel birikim tarihini de yazmış.
EL CEVAP’ta ayrıca Atatürk’ten sonra emperyalizmin Türkiye’de tarih yazımına nasıl müdahale ettiği, 1950’den itibaren hazırlanan tüm ders kitapları gibi tarih kitaplarının da emperyalizm elinden geçtiği, 1950-1960 arasında Menderes’in de tarihle yüzleştiği, ‘Karşı Devrim’in Kara Kutusu’ diye adlandırdığı Necip Fazıl’ın gizli misyonu, N. Fazıl’ın Büyük Doğu dergisi ve kitaplarında erken Cumhuriyet tarihini nasıl çarpıttığı belgelerle gözler önüne serilmiş.
Özetle, EL CEVAP’ta 1950’den 2013’e Cumhuriyet tarihinin neden, nasıl ve kimlerce çarpıtıldığı gözler önüne serilmiş ve Cumhuriyet tarihiyle ilgili en çok merak edilen konulara belgelerle açıklık getirilmiş
Bu kitap ezber bozar!
Meydan “iddialarda ısrar edildiği takdirde bu iddialara her ortamda cevap verebileceğini” söylüyor. Kendisini TV’ye davet eden olur mu acaba?
Gezi, Ulagay’a da kitap yazdırdı
OSMAN Ulagay, ‘Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak-Gezi Direnişi’nin yazdırdığı kitap’ (Doğan Kitap) adını taşıyor. Bir yıl önceki kitabında “Türkiye kime kalacak?” sorusuna ,“Yalın bir gerçek var. Türkiye eskisi gibi olmayacak. Çünkü dünya hızla değişiyor ve dünyadaki değişime ayak uyduramayan ülkelerin, liderlerin, iktidarların başarıyı yakalama şansı kalmıyor. Türkiye şimdi yeni rüyasını arıyor” diyor. Ulagay, ufuk açıcı ve sorgulayıcı bir beyin fırtınasına davet
ediyor okurlarını...
(TÜYAP Kitap Fuarı’nı ziyaret etmeyi unutmayınız.)
Güncel
TÜRKİYE İran olmayacak dedik ama İran’ı çoktan solladık; Afganistan’la tampon tampona gidiyoruz, arkadan selektör yapıyoruz.
(İstiklal Akarsu)
AMAÇ gündem belirlemekti, hasıl oldu. Üç gün (Başbakan, Avrupa’dan dönene dek) öğrenci evleriyle oyalanırız artık.
(Deniz Zeyrek)
BAŞBAKAN, polise kapıyı çaldırıp evlilik cüzdanı kontrolü mü yaptıracak?
AKP’ye destek veren liberaller; “Yetmez ama evet” diyenlere duyurulur.
(Mahmut Tanal)
Özel hayatın korunması ve konut dokunulmazlığı nedir?
İNSAN Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 12. maddesi “Hiç kimse özel hayatı,ailesi, konutu veya yazışmaları hususlarında ‘keyfi karışmalara’ maruz kalamaz.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi “Herkes özel ve aile yaşamına,konutu ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”
Anayasanın 20. maddesi “Herkes,özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”, Anayasanın 21. maddesi “Kimsenin konutuna dokunulamaz” hükümlerine amirdir.
- AİHM’ye göre, özel hayata devlet müdahalesi insan hakkı ihlalidir.
AİHM’ye göre; (Başbakana yanıt)
- ÖZEL HAYAT: ’Başkalarınin bakışlarından uzakta yaşayabilme hakkı; bireyin kendi kişiliğini geliştirme ve gerçekleştirme için hemcinsleriyle,özellikle duygusal ilişkiler kurmak ve bunu devam ettirmek hakkı’dır.’
(Komısyonun R.Van Oosterwijck/Belçika ve K.Y./Belçika. 1982 Kararları.)
- “Kişinin bireysel davranışını ilgilendiren kurallar koyduğu her durumda, devletin özel hayata müdahelesi vardır. Bu müdahale demokratik bir toplumda gerekli olan ölçüde olmadığı durumlardada Sözleşme hükmü çiğnenmiş olur.” (Mahkemenin, Burghartz/İsviçre,22.2.1994,280-B sayılı temel içtihatı.)
- ‘Sözleşme,sözleşen devletlere yalnızca “müdahale etmeme” gibi negatif bir mükellefiyet yüklemekle yetinmemiş, onlara, aynı zamanda, koruma altına alınan hak ve özgürlüklere saygıyı sağlama,yani bu hakların fiilen ve gerçekten kullanılmasına imkan verecek tedbirleri alma pozitif görevini de getirmiştir.’
(Mahkemenin,Leander/İsveç 26.3.1987,A 116 ve Gaskin/İngiltere 7.7.1989,A 160 Kararları.)
- ‘Koruma altına alınmış bulunan haklara özel kişilerden gelecek müdahalenin önlenmesi de devletin pozitif yükümlülüğünün gereğidir. (“Yatay Uygulama-effet horizontal”) Bireyler arasındaki ilişkilerde de bu haklara saygıyı sağlayacak tedbirlerin alınması da devletin görev ve sorumluluğudur. (Mahkemenin, ArztefürdasLeben/Avusturya,21.6.1988,A 139,Costello-Robertes/İngiltere 25.3.1993 A 247,vs.Kararları.)
- ‘Kişinin varoluş biçimini serbestçe belirlemesi bireysel haktır. Devletin onun cinsel davranışlarına karışması,çoğunluğun azınlığa belirli bir ahlak anlayışı empoze etmesi,Bireysel Hak ve Özgürlüklerin ihlali taşır.’(Mahkemenin Dudgeon/Birleşi Krallık 22.10.1981 Kararı)
--‘Konut,bireyin yerleşik olarak yaşadığı ve Özel hayatını sürdürdüğü yerdir.
AİHS nin 8.Maddesi,temel olarak bireyin konutuna devlet veya temsilcileri tarafından yapılan müdaheleye karşı koruma sağlar.’(Mahkemenin,Chappel/İngiltere,30.3.1989, A152,Niemitz/Almanya,16.12.1992,A 251,vs Kararları.)
Sedat VURAL-Avukat
Ecevit için böyle düşünenler de var
ECEVİT hakkındaki duygulu yazınız için teşekkürler.
Ancak size katılmıyorum. Türk solunun bu hallere gelmesinin en önemli nedenlerinden birinin Ecevit’in kaprisleri olduğunu düşünüyorum.
İstanbul ve Ankara belediye seçimlerinin kaybedilmesinin baş sorumlusu olarak Ecevit’i görüyorum.
70’li yıllarda gençliğimi ’Karaoğlan’ın izinde geçirmiş biri olarak Bülent Ecevit’in 80 sonrası yaptıklarını kabul edemiyorum..
Kendisini rahmetle anıyor ve asla saygı beslemiyorum.
Dürüstlügü saygı duymam için yeterli değil maalesef.
Türkiye’nin bugünkü günlerine gelmesinde Kenan Evren ne kadar suçlu ve sorumlu ise, Ecevit’in de en az Evren’in yarısı kadar suçlu ve sorumlu olduğunu düşünüyorum.
Tarih, birgün mutlaka Ecevit’in bu ülkeye verdiği zararları yazacaktır.
Çünkü tarih, eninde sonunda gerçekleri yazar...
Bülent KALELİ (1957)-Makina Müh.
Lütfi Doğan’dan Ecevit’e; siyasette ahlak ve özgürlüklerinin adamı
GAZETECİ yazar Mehmet Canpolat’ın yazısını görünce çok duygulandım. Bu sabah güzel insan başlığı içinde öncü demokrat, her konuda ulusunu insanını önde tutan güzel insan Ecevit’in aramızdan ayrılışının 7. yılında duygularını çok güzel belirtmiş. Bütün sözlerine katılıyorum. Çok sevdiğim hiç ayrılmak istemediğim Diyanet hayatından, o güzel insanın açıkladığı siyasette ahlak ve insan özgürlüklerini temel alan düşünceleri karşısında, birlikte Malatya Milletvekili olarak meclise katıldım. Onun kurduğu kabinede Devlet Bakanı olarak görev aldım. Kıbrıs çıkartmasında Türk ordusunun ilk çıkartma gemisinin kahramanlarının zafere kavuşma duasını yaptım. O günün gözü yaşlı korkusuz kahramanlarını ve onların Başbakanını ahlaklı kahraman kişiliği ile tekrar seyrediyor; hepsine birden dualarımı tekrar ediyorum. Başbakan Sayın Ecevit’i siyasette ahlak deyip gözleri yaşaran o güzel insanı saygıyla ve dualarımla anıyorum.
Ruhu şad olsun.
Dr. Lütfi DOĞAN-Eski Diyanet İşleri, Eski Devlet Bakanı
ANKARA MANZARALARI
Parasını ödedik ama çivi bile çakılmadı
ANKARA Haymana Çağ Termal 4. Etaptan dükkan aldım. parasını ödedim. Aralık 2012 bitmesi gereken inşaatın bazı kısımları halen kaba inşaat seviyesinde, bazı kısımları bodrum katta. Ramazan Bayramı’ndan beri aradığımızda inşaat başlandı, başlanacak, müteahhitle anlaştık gibi ifadeler kullanılıyor; ama şu ana kadar bir çivi dahi çakılmadı. (Bütün inşaat sezonu yatıldı, önümüzde kış bahane hazır) Bu soruları yüzlerce kez soruyoruz yöneticilerilerinize, çağrı merkezlerinize ama sağlıklı yanıt alamıyoruz. Ne zaman inşaat başlanacak? Ne zaman bitecek? Televizyonlarda satışlar ve reklamlar devam ediyor ama bize sağlıklı bilgi veren yok, dört yıldır sabırla bekliyoruz. Daha ne kadar bekleyeceğiz.
H. A.
Randevu alamıyoruz
BU sabah (6.11.2013) saat 08.00 den 09.45’e kadar Ankara’daki evimden İbni Sina Hastanesi’ni, muayene randevusu almak için 16 defa aradım, maalesef son defası hariç hiç görüşme yapamadım. Aradığımda devamlı meşgul çalan telefon, açıldığında ise görüşmelerin kayıt altına alındığını ve iyi hizmet edebilme laflarından sonra randevu sekreterine bağlayacağını söylüyor. Sekreter bağlantısında ise, sekreterlerimiz diğer hastalarla görüşme yaptığını söyleyerek, beklememezi istiyor. Telefonda bekliyorum ama yine ayni ses sekreterlerin görüşme yaptığını söyleyerek beklememizi istiyor. Bu işlem 4-5 kere devam ediyor ve sekreterle bağlantı yapılmadan hat kapanıyor. Bu şekilde her sefer 2-3 dakika telefonumuz görüşme yazıyor, Telekom’a. Bu işlemi bu gün 16 defa yaptığım düşünülürse toplan 30-40 dakika telefonu kullandım ama sonuç alamadım. Bu durumda benim gibi kaç kişi acaba telefonunu kullanarak telekoma ödeme yapıyor. Son görüşmede nihayet sekreter hanım çıktı ve bu gün alınacak randevuların sona erdiğini, yarın sabah 08.00 den itibaren randuvu talebinde bulunabileceğimizi söyledi. Başka bir gün 08.00’de 0312 508 35 08 numaralı telefondan İbni Sina Hastanesi’nden muayene alma denemesini yapın ve saçmalıkları görün. Telekom, hastane sekreteri ile görüşme yapılırsa telefon konuşma süresi yazsın, bu şekilde sekretere bağlıyoruz, diğer hastalarla konuşma yapılıyor gibi bahanelerle insanlardan telefon ücreti alınmasın.
Taner ŞUBAŞI
Çankaya’nın suları sürekli kesiliyor
ÇANKAYA ve değişik semtlerinde oturan ve sayıları artık milyonu bulan vatandaşlar, sürekli su kesintileriyle cezalandırılıyor. Bir kez değil, beş kez değil, haftanın pek çok günü mutlaka sular akmıyor. Bu ne ağır ve tehlikeli bir ceza! Allah göstermesin salgın hastalıklara yol açabilir.
“Acaba bu kesintiler, belediyeler arası bir sürtüşmenin eseri mi?” diyeceğim fakat; bizler su aboneliğini belediyeye olmadık, ASKİ adlı kuruma olduk. ASKİ de Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı... “Kesintiler Büyükşehir-Çankaya belediyelerinin sürtüşmesinden mi kaynaklanıyor?” diye akla gelmiyor değil. Belediyeler yarışacaklarsa; cezalandırmayla değil; vatandaşa hizmet kalitesini yükseltmekle yarışmalılar. ASKİ veya kim olursa olsun, suyumuzu sürekli ve muntazaman vermek görevleridir. Biz nasıl gelen faturaları düzenle ödüyorsak... Hatta adımıza yazılan fatura düzenlendiği anda, banka hesabımızdan o borcun ödenmesi için bankamıza talimat vermişsek... Bankamız, ASKİ’nin faturayı kestiği anda, hesabımızdan onlara para aktarıyorsa.... ASKİ de bizim suyumuzu gece ve gündüz sağlamak zorundadır. Suyun akmadığı günler için, önemli tazminatlar üzere dava açılsa; kazanılır! Çünkü kullanma suyunu vermemek sağlığımızı, hatta tüm ülke sağlığını tehdit etmektir.
Nazif KURUCU
Paylaş