Başbakan’a tepkiler O vekilleri lojmanlardan kim çıkardı

BAŞBAKAN Milletvekillerinin ekonomik durumlarını anlatırken ‘Arkadaşlar lojmanlardan çıkmışlar, şu anda da ciddi anlamda dardadırlar, bunu böyle biliniz’ diyor ya...

Okurlarımızın yanıtları hemen geldi.

Ankara’dan İhsan Karacanoğlu diyor ki:

‘Sayın Başbakan, vekiller lojmanlardan ‘çıkmışlar’ diyor. Halbuki onların oturmamasını bizzat Başbakan’ın istemediğini daha unutmadık. Sayın Erdoğan 11 Kasım 2002’de, ‘Sizden halka umut verecek, önemli bir ilk adım bekliyorum. Bu da milletvekili lojmanlarında oturmamanızdır’ demedi mi? 400 villa ve 176 konut satılıp gelir sağlanacaktı. Satış fos çıktı, ancak 32 tanesi satıldı. Boş lojmanların aylık 300 milyar lira gideri de cabası...

Aslında maksat başkaydı; aday olanların çoğu tanınmıyordu. Acaba oraya kaç türbanlı milletvekili eşi gelecekti, kaç çocukluydular? İran’daki görüntüleri andırmaması için o lojmanlarda oturmalarına engel olunduğunu biz biliyoruz. Başbakan’ın bugün arkadaşları (milletvekilleri) için ‘lojmanlardan çıkmışlar’ diye bir ifade kullanması doğru değil. Çoğu vekil, Ankara’da kira yükü ile karşı karşıya kaldı. Başbakan vekillerin acıklı durumunu ortaya koyarken, memura verilen %4.1 gibi bir düşük oranlı bir zammın gerekçesini göstermek istiyor. Hiç bir iktidar döneminde sayıca bu kadar görülmeyen dış gezileri ve gezilerin kalabalık heyetlerle yapılmasını, Mercedes saltanatı gibi dikkat çeken konuları gerekçe olarak göstermek isteriz.’

VATANDAŞ NE HALDE

‘1930 Trabzon doğumluyum’ diyen ve İstanbul Bahçelievler’de oturduğunu bildiren Kenan Eyüpoğlu da ‘Başbakanın vekiller aç ve darda ise vatandaş ne halde!’ diye soruyor:

‘Kanunlar çıkarılırken oturumlarda kaç milletvekilinin bulunduğu TV’lerden izliyoruz. Oturum başkanı ‘kabul edenler’ veya ‘etmeyenler’ der demez, ‘kabul edilmiştir’ diyor. Eğer demokrasi varsa milletvekilleri nerede, boş duran koltuklara yazık değil mi? Sayın Başbakan’ın milletvekillerinin durumunu gündeme getirince Turgut Özal’ın ‘Benim memurum işini bilir’ sözünü hatırlamak istemiyorum.

Sizin de babanız bordro muhkumu değil miydi Sayın Başbakanım? Sizi okutmak için neler çekmiştir? Ya bizler? Bazılarımız var ki çocuklarını okutabilmek için neyi var, neyi yoksa satıyor. ‘Biz de feraha ereceğiz’ hülyaları olan zavallı gençlik mezuniyetten sonra kahve köşelerinde sürünüyor.

Sayın milletvekilleri, sizlere umut bağlayıp oy veren bizlere şükredin.

Sayın Başbakan’a bir şey daha hatırlatayım; bakanlık sayısını çok bulup düşürecektiniz hani! 550 vekil çok değil mi? Bütçeyi rahatlatırsanız, iş takipleri, yolsuzluklar, talanlar, imar durumları da ortadan kalkar.

Ulu Tanrım bütün vatandaşların sonunu hayırlı getirsin.’

Makina mühendisi Reha Koşukçu, ‘Eğer milletvekilleri bu kadar zor durumdaysa, yurtçapında asgari ücretlilerden başlayarak bir yardım kampanyası açılmasını öneriyorum’ diyor.

Vatandaş kendisiyle dalga geçindiğini anlarsa yanıtlar böyle olur.

Baraj mı iktidar mı

CHP’
nin eski Genel Sekreteri ve genel merkeze karşı oluşturulan muhalefetin ‘Temsilciler Kurulu’ başkanlığına getirilen Ertuğrul Günay, delege seçimlerindeki ‘ayak oyunları’na karşı yasal yollara başvuracaklarını belirterek karşılarındaki manzarayı şöyle anlatıyor:

‘Kurultayı yine bildikleri taktikle yapacaklar. Hukuksuzluk yine karşımıza çıkacak. Eğer parti bu yönetimle devam ederse önümüze iki tercih ortaya çıkacak:

CHP barajı aşacak mı, aşamayacak mı?

Yoksa AKP’yi geçecek mi, geçemeyecek mi?

Genel merkez yöneticileri o koltuklarda oturmaya devam ederlerse, CHP yine barajla karşı karşıya kalacaktır.

Tarihi soruyu yineliyorum:

Baraj mı, iktidar mı?

Bir ekip kurmayı istemem; ama artık ‘müdafaa-i hukuk’ bilincine ihtiyacımız var.’

Günay, ‘Kim üye, kim delege, bunları kimse bilmiyor. Adımızı bilmediğimiz ‘partililer’ ortaya çıkartılıyor, oy kullanıyorlar. Feraceli kadınlara bile oy kullandırıyorlar. Başka bir şey söylemeyeceğim.’

Mustafa Sarıgül’ün ihraç kararının yargıdan dönmesi üzerine CHP’de kavga sürecek.

Edelman hep müdahaleci

ABD
Büyükelçisi Eric Edelman giderayak Diyanet İşleri Başkanlığı’na mektup yazıp camilerde verilen hutbelerde ‘Allah katında hak din İslam’ denilmesini eleştirmiş ve misyonerlere yönelik tepkilerden rahatsız olduğunu söylemiş. Bu, misyonerlik için Edelman’ın ilk müdahalesi değil. Uğur Yıldırım’ın ‘Türkiye’de Misyonerlik’ (Otopsi Yayınları) kitabından okuyoruz:

Diyarbakır’da misyoner kilisesi hakkında dava açılması, ABD Ankara Büyükelçiliği’ni harekete geçirdi. 20 Nisan 2004’te ABD Adana Konsolosu W. Scott Rold ve Ankara Büyükelçiliği Ekonomik İşler Müsteşarı Scot Marciel, 28.3.2004 yerel seçimlerinde 6 partinin ittifakıyla SHP’den aday olup seçilen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret ettiler. (...) Müsteşar Marciel, Diyarbakır ziyareti sırasında yetkililerden misyoner kilisesi hakkında açılan davanın son durumu hakkında bilgi aldı! (...) 12.5.2004’te ilk celsede misyonerler beraat etti! (...) Duruşmayı ABD Adana 2. Konsolosu Deborah Harf ile Uluslararası Af Örgütü ve Güney Afrika Kilise Örgütü üyelerinden oluşan 10 kişilik yabancı heyet de izledi.’

Bu yazı, ABD’nin bu işlere ilk müdahalesi olmadığını göstermiyor mu?

GÜNÜN SÖZÜ

‘Halk, sol partilerin bir araya gelmesini istiyor. Ancak, testiyi kıranla taşıyan arasında bir farklılık yaratamazsanız, sol partileri asla bir araya getiremezsiniz. Siyasi yaşamım boyunca hiç testi kırmadım. Testiyi hep omuzlarımda taşıdım. Halkın bunu bilmesini, hakkımı vermesini istiyorum.’

(SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın)

MESAJ PANOSU

BAŞAKŞEHİR
4. Etap 1. Kısım’da İkitelli Spor Kompleksi var. Büyükşehir burasını bitiremedi ve sonunda terkedip gitti. Tesisin durumu içler açısı, camlar kırık, kapıda bekçi bile yok. Nabi KÜÇÜK

HAZIRLADIĞI ‘AKP’nin siyasal kimliği’
adlı anketin tartışma yaratması üzerine görevinden alındığı bildirilen Eminönü Belediye Başkan Vekili Şaban Kızıldağ’la ilgili açıklama yapan Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, ‘Görevden alma gerçek değildir. Kızıldağ, 17 Haziran tarihi itibariyle bir ay izne ayrılmıştır’ dedi.
Yazarın Tüm Yazıları