Paylaş
BALIKESİR’de yeni bir skandal... Kentin 12 km uzağındaki Kavaklı köyünde bir ‘dinamit ve mühimmat’ tesisinde neler üretildiği konusunda ihbarlar ortalığı karıştırdı. 560 dönüm arazide kurulu tesiste 300 kişi çalışıyor. Üzerinde çeşitli iddiaların bulunduğu bir tesis.
Bir emniyet yetkilisi, ‘Bu tesiste üretilen dinamitlerin nereye satıldığını araştırıyoruz’ diyor.
Üretimin bir kısmının “Irak’a gittiği” iddiasının da ayrı bir soruşturma konusu olduğu belirtiliyor.
Nitekim, bir kamyon dolusu patlayıcı maddenin Irak’ta yakalandığı öne sürülürken, tesiste geçen yıl 3 Haziran’da patlama olduğu ve 6 kişinin yaralandığı öğrenildi.
Uluslararası standartta üretim yapılmadığı, Afyon’daki gibi bir patlamanın bir faciaya sebep olabileceği belirtiliyor.
Ayrıca bu firmanın resmi
belgede sahtecilik yaparak üretim izni aldığı tespit edildiği, bunun üzerine -eldeki belgelere göre-
Tekirdağ Valiliği’ne atanmadan kısa bir süre önce İçişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı olan Enver Salihoğlu’nun, 13.02.2015 tarihinde Balıkesir Valiliği’ne bir yazı yazarak bu tesisin ‘üretim lisansının’ iptal edilmesi gerektiğini bildiriyor. Salihoğlu “Bahse konu patlayıcı madde ve satış izin belgesi ile patlayıcı madde depolama izin belgesinin iptal edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmesini” istiyor.
Ancak tesisin üretime devam ettiği belirtiliyor.
Firmanın sahibi İsmail Yavaşça ve oğlu Emrah Yavaşça’nın ‘sahte belge’ ile üretim izni almasının arkasında AKP’li ‘bazı güçlerin’ bulunduğu bildiriliyor. Cirosunun yüksekliğinden ötürü de son beş yıldır ‘vergi rekortmeni’ olduğu bilinen İsmail Yavaşça’nın, AKP’nin ilk kuruluşunda üç ay il başkanlığında bulunması bu desteğin iktidarın hangi yakın çevresinden olduğu sorusunu da gündeme getiriyor.
MHP’den bir kaynak “Stratejik bir ürünü imal eden böyle bir firma iktidar tarafından nasıl desteklenir? Bu tesise kim üretim izni verdi ve hâlâ da kollanıyor? İçişleri Bakanlığı bu ‘üretimi’ takip ediyor mu? Evrakta sahtecilik yapan bir firmaya Makine Kimya Endüstrisi bayiliği nasıl veriliyor” diyor.
Daha çok soru var; arkası artık seçimden sonra gelir.
Sempati, ahlak ve seçim...
“SEÇİM sandıklarına kafanızda bir silah ve düşman imgesi ile gitmenizi isteyenler insanlığa da dine de zarar veren cahillerdir. Acımak ve bağışlamak sempati duymak demek. Türkiye, insanları birbirilerine sempati ile bakan bir toplum olsaydı, acaba daha ahlaklı bir toplum olmaz mıydı? Her işe bismillah ile başlayan cahilin acımakla ve bağışlamakla ilgisi yok...”
(Doğan KUBAN)
‘Tehlikenin farkındayız’ diyenler kimler?
Hangi dua kabul görecek
SEÇİME saatler kala, ulema tarafında hareketlenme başladı, AKP yandaşı yazarlar, ‘Tehlikenin farkındayız’ başlıklı yazılar yazıyorlar, hür seçimden hangi tehlikeli sonuç çıkabilir? Yıllardır sandık güzellemesi yapanlarda, son zamanlarda, sandığa güvensizlik halleri baş gösterdi, iktidarlar “seçim ile gelir, seçim ile gider”, bugüne kadar söylenen bu değil miydi? Velev ki, giden iktidar, bu cenahın olunca, seçim sonuçları, niçin ve kimin için tehlikeli oluyor?
Asker müdahalelerinden sonra bağımsız özgür seçimler demokrasinin teminatı değil miydi?
İktidar, muhafazakâr/dindarlar geçinenlerde olunca, seçimden, sandık sonuçlarından münezzeh midir?
Bediüzzaman Saidi Nursi’nin son talebeleri (yaşları 90 üstü) iktidara oy vermek için karar almışlar, yollara çıkacaklarmış, Müslümanların kazanımlarının zayi olma tehlikesi varmış... Demokratik haklarını kullanmaları takdire şayan ama, sanırsınız ki iktidar güç kaybederse, zındıklar işbaşına gelecek, bu nasıl bir ötekileştirmedir... Nasıl bir kendi gibi olmayana güvensizliktir...
Aralarında Cumhurbaşkanı’nın hocası da olan ulemalar, seçim gecesi Fatih Camisi’nde, iktidara destek için yapacakları “hayırların fethi, şerlerin defi” dualarına vatandaşları da davet etmişler. İktidarda olanlar bu kadar yılın sonunda, hangi şerleri, neden def edemediler, hangi hayırların fethini ihmal ettiler, bilinmiyor. Ama bilinen şu ki, dualar iktidar için. Ötekileştirilenlerin duaları ne olacak?
Son Anayasa referandumunda, o zaman kankaları olan ulema, “Ölüler bile evet demeli” propagandası yapmış, ahirete intikal edenleri de “Evet kampanyası”na çağırmıştı.
Bu seçimlerde de bir kampanya var ama daha dünyevi mekânlarda cereyan ediyor.
Bakalım Allah katında hangi dua kabul görecek?
A. Y.
Biliyor musunuz?
-Aziz Nesin’in yazılı ve görsel arşivinin (edebiyatı, mizahı, hayat görüşü, politik duruşu ve geleceğe bıraktıkları), doğumunun 100. yılı etkinlikleri çerçevesinde ‘Ömrüne Sığmayan Adam: Aziz Nesin 1915-2015’ başlıklı sergi, 9 Haziran-16 Temmuz tarihleri arasında Tophane’deki Tütün Deposu’nda açılacağını...
-CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal’ın, memurların zorla Erdoğan’ın mitingine götürülmesini Meclis gündemine taşıyarak İçişler Bakanı Sebahattin Öztürk’e 26 Mayıs’ta Hakkâri Yüksekova’da yapılan açılış törenine tüm kamu kurumlarına talimat gönderilmesinin ‘tarafsızlık ve devlete bağlılık’ hükümlerinin ihlali anlamına gelip gelmediğini sorduğunu...
Denizi yol yapan adam: Sadun Boro
-‘KISMET’ adlı teknesi ile dünyanın çevresini dolaşan Sadun Boro’nun heykeli, yapılaşmaya açılmaya çalışılan Kalamış’ta deniz ve doğa dostlarını selamlıyor
Kadıköy Caddebostan’dan dünya denizlerine açılan ve teknesiyle dünya turu yapan ilk Türk olan 87 yaşındaki Sadun Boro, hayatını kaybetti. “Kısmet” adlı teknesi ile dünyanın çevresini dolaşan Sadun Boro’nun heykeli, bugün yapılaşmaya açılmaya çalışılan Kalamış Marina’da bulunuyor.
Kadıköy Belediyesi, Sadun Boro, Oda Boro ve Kanarya Adaları’ndan yanlarına aldıkları kedileri Miço’yu Ersal Yavi ve arkadaşlarının yaptığı ‘Amatör Denizciler Anıtı’ ile Kadıköy’de ölümsüzleştirmişti. 2011 yılında açılışı yapılan anıtın açılış törenine Sadun Boro, eşi Oda, kızı Deniz ile katılmıştı.
-DENİZİ doldurup “duble” yol yapmak yerine ataları gibi denizi yol yapan Sadun Boro; ufuğa baktıkça seni anımsayacağız. Sunay AKIN
Paylaş