CHP Denizli Milletvekili, Meclis Eğitim Komisyonu üyesi Mustafa Gazalcı, eğitimimizin halini çok güzel özetlemiş:
‘MEB Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, göreve geldiğinden beri devlet okullarından çok özel okulların sorunlarını çözmeye çalışıyor. Onların açıklarını kapatmak için 10 bin yoksul öğrenciyi devlet parasıyla özel okullarda okutmaya kalkıştı. Şimdi de, Maliye Bakanı’na sunduğu ‘Özel Okullara Destek Paketi’nde; özel okullara vergi indirimi, bedelsiz arsa tahsisi, bu okullarda çocuğunu okutanlara faizsiz kredi gibi destekler öngörüyor.
Bu, eğitimi bir kamu hizmeti değil, özel kesimin alıp sattığı ticari bir alan olarak görme yaklaşımıdır.
Eğitimi adım adım özelleştirme anlayışıdır. Başbakan’ın ‘Eğitim işinden devlet çekilmeli, özel kesim yapmalı’ anlayışının yaşama geçirilmesidir.
Eğitimdeki payı %2’yi bulmayan özel okullarla ülkemizin eğitim sorunlarını çözmek olanaksızdır. Dünyanın her yerinde eğitim, devletin öncelikli işidir. Hele Türkiye gibi gelir dağılımı adaletsizliği büyük olan, %80’i yoksulluk içinde bulunan bir ülkede, devletin eğitim işinden ayrılması yoksul halk çocuklarının okumaması demektir. Yoksul halk çocuklarının zorunlu eğitimden sonra orta ve yüksek öğretimden uzaklaştırılması demektir.
Yıllardır eğitime bütçeden yeterince pay ayrılmaması sonucunda okullaşma oranı çağdaş ülkelere göre düşüktür.
İzlenen yanlış politikalar yüzünden devlet okullarında bile iki Türkiye’nin iki eğitimi vardır. Birinde çoğu varlıklı kesimin çocuklarının okuduğu olanakları iyi okullar, diğerinde de yoksulların yokluk içinde okuduğu okullar.
DEVLET OKULLARI YETİM BIRAKILDI
Niçin Anayasamıza göre parasız olması gereken ilköğretimin bütün harcamalarını devlet karşılamaz? Neden 12 yıllık zorunlu eğitim gerçekleştirilmez? Fiilen paralı duruma getirilmiş eğitimde velilerin yükü azaltılmaz?
Özel okul ve dershanelerin birçoklarının laiklik ve Öğretim Birliği’ne aykırı olduğu bir gerçektir. Üstelik özel okul ve yurtların denetimini de yönetmelik değişikliği ile Milli Eğitim Bakanı üstüne almıştır. Yani bakan istemedikçe bu kurumlar denetlenemeyecektir.
Eğitim bir ülkenin geleceğidir.
Çocukların, gençlerin bir bütünlük içinde, bilimsel olarak eğitilmesi ülkemizin en yaşamsal sorunudur.’
Bu tespitlerden sonra Gazalcı’nın Bakan’a uyarısı şu:
‘Sayın Hüseyin Çelik özel okullara, dershanelere harcadığı çabalar kadar, ödeneği olmadığı için birçok gereksinimi karşılanamayan, yükü velinin sırtına bırakılmış devlet okullarının sorunlarıyla da ilgilense daha iyi olacak.’
Yanlış mı?
İstanbul kimi yiyecek
MİMAR ve Kentbilimci Prof. Ahmet Vefik Alp, ‘İstanbul Tarantula oluyor’ başlıklı yazı göndermiş; imar uygulamalarına ağır eleştiriler getiriyor. Yazısına ‘Kaşif Dr. Reemer açlığa çare bulmak için hayvanları hızla büyüten radyoaktif bir serum üzerinde çalışıyordu. Tarantula örümceğinde dozu fazla kaçırınca ortaya korkunç dev çıktı. Hem Dr. Reemer’i yedi hem de şehirdeki insanları... 1955, Clint Eastwood filmini orta yaşlılarımız hatırlayacaklardır ‘ diye başlayarak şöyle diyor:
‘Son günlerde ülkemizin kalbi İstanbul’u dört yönde genişleten ancak altı boş projeler birbiri arkasına basında yer alıyor. 40 senedir plan, proje, altyapı hazırlığı olmadan akar kırsal nüfusun oy ve rant beklentileriyle beslenerek İstanbul’un güvenliğini, ekolojisini, tarihini, coğrafyasını, ulaşımını altüst ettiğini, şehrin kanser tümörleri gibi devleştiğini biliyoruz.
Haliç’e yerleşen sanayi İstanbul’un kuyusunu kazmıştı. Pendik-Tuzla tersaneleri şehrin kıyı sayfiyesini kesti attı. Kuş cenneti Tuzla kurudu. Olimpiyatköy gecekonduların arasına oturtturuldu.
Başbakanımız bunlara Silikon Vadisi, 3. Köprü, 7 Gökdelenli Haydarpaşa gibi sansasyonel projeler ekledi. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda in cin top oynarken şimdi de 3. havalimanından bahsediliyor.
Sayın Başbakan, Dr. Reemer’e heves etmesin. İstanbul’un genleriyle oynamasın, oynatmasın. Sonra aynen Tarantula gibi İstanbul hem onu yer hem bizi!’
Vapurlarımız
ARALARINDA Mehmet Güleryüz, Alp Orçun, Sumru Yavrucuk, Vecdi Sayar, Ufuk Uras, Oktay Ekinci, Genco Erkal, Lale Mansur, Dilek Zaptçıoğlu, İpek Çalışlar, Ayşegül Devrim, Kamil Masaracı, Ataol Behramoğlu’nun da imzaları olan 200’den fazla öğretim üyesi, sanatçı ve gazetecicilerin yeraldığı grubun, ‘İstanbul’a duyarsız kalmayacağız’ bildirisinde şöyle deniliyor:
‘Bakımı ve üretimi Türkiye’de yapılabilen vapurlarımızı seviyoruz! Onları bakımsızlaştırarak ?bakın artık eskidiler? deyip kaldırmak isteyen anlayışa karşıyız! Vapurları olmadan düşünemiyoruz! Vapurlarımızı vermeyeceğiz!’
Teşekkür ederim
KÖŞENİZDE dün (Niğde Bor)Akkaya Barajı ile ilgili yazımın yer alması üzerinden Niğde Çevre ve Orman İl Müdürü Ali Kumral aradı. Baraj için titiz bir çalışmaya girdiklerini, özellikle belediyenin baraja akan atıklarla ilgili arıtma tesisinin düzenli çalışması için uyarıldığını, 6 ay içinde Akkaya Barajı’nın bir kuş cenneti düzeninde korunacağını söyledi. NiğdeÜniversitesi öğretim üyeleri Bekir Necati ve Ahmet Karataş konu ile ilgili bir dizi çalışma başlatmışlar. Dün akşam (önceki akşam) 21.00 sıralarında filamingoların havada olduğunu bölgedeki dostlardan öğrendim. Normalde o saatte yerde olmaları gerekirmiş. Yazının çıkmasından sonra belki önlem almaya başlarlar. Çok önemli bir konuda çok yararlı bir yazı oldu. Sağolun.
Ömer Fethi GÜRER
Keçi düşmanı bir başkan
ADANA Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın, Ankara Çankaya’da açtığı 2. Fotoğraf Sergisi’nin davetiyesinde ‘Keçi bitkiler için bir felakettir. Bütün Akdeniz çevresi ülkelerde ormanları mahveder’ diyor.
‘Keçi, orman ve yeşil örtüyü yok ediyor, genç Toroslar’ın dik yamaçlarında flora kalmayınca, toprak bir daha dönmemek üzere akarak yok oluyor.’ 15 yıllık fotoğraf makinesiyle hep bunları görüntülemiş Durak...
Sergiyi Cumhurbaşkanı açacakmış ancak belindeki rahatsızlık nedeniyle gelememiş, sergiyi Devlet Bakanı Mehmet Aydın açmış.
- Neden keçi?
- Keçinin gezdiği yerde orman olmuyor, gelişmiyor. Onun için ya orman, ya da keçi; bir karar verilmeli. Zaten keçi lafını hiçbir ormancı etmez. Bu milli sorunların başındadır, yangından kötüdür. Sayın Osman Pepe, ormanları keçilerden koruyan tel örgüler için 22 trilyon harcandığını söylüyor.
- Siz öpüşmemekle tanınırken bu keçi düşmanlığınız nereden çıktı?
- Keçi lafını hiçbir ormancı etmez. Ederse, köylü kendisini şikayet eder, sürülür. Onun için bir tek ben laf ediyorum. Hafta sonları dağlarda gezerek ormanların keçiler tarafından nasıl tahrip edildiğini tespit ediyorum. Bu sergiyi bu amaçla düzenledim, toplumu uyarmak için.
(Cabbar’dan not: Sayın Aytaç Durak, dağdaki keçilerle değil de Adana’daki imar keçileriyle uğraşsa daha doğru olmaz mı?)
Zararlılara öneri
KASTAMONU Orman Bölge Müdürü Yılmaz Özcan, ağaçlara zarar veren kabuk böcekleriyle mücadele için bakın neler yapmış:
‘Yaptığımız araştırmalarla kabuk böceklerinin çoğaldığı bölgelerde kuş türlerinin azaldığını tespit ettik. Biz de başka bölgelerden böceklerin yoğunlukta olduğu bölgelere kuş transferi yaptık. Bu kuşlar için 2000 adet özel ev yaptırarak ormana bıraktık. Sakarca, ibibik, serçe, sığırcık gibi kuşlar kendi ağırlıklarının iki katı kabuk böcek yiyebiliyor.’
GÜNÜN SÖZÜ
‘Özelleşirmeninne olduğu Türk halkına anlatılmıyor. IMF ve Dünya Bankası, Arjantin’i özelleştirdi de ne oldu? 20-25 milyar dolar para aldılar, ülkeye maliyeti de 150-200 milyar dolar oldu. Türkiye içten ve dıştan karartılıyor.’
(DSP Genel Sekreteri Tayfun İçli)
Biliyor musunuz
AKARYAKIT kaçakçılığını araştırma komisyonunun çalışmalarını bitirdiğini ve raporunu bir hafta sonra TBMM Başkanlığı’na sunacağını... ASKERİ yasak bölgelerin kültür, turizm ve spor faaliyetlerine açılabilmesini öngören tasarının TBMM Başkanlığı’na sunulduğunu... CHP Genel Sekreterliği’nin genelgesinde ilçe kongrelerinin 2 Temmuz’da başlayacağı duyurulmasına karşın bazı ilçelerde (örneğin Ümraniye’de) ilçe kongresinin 25 Haziran’da yangından mal kaçırırcasına yapılacağını... ANKARA’da görevden alınan il başkanlarının daveti ile partiiçi muhalefet kanadının Konya Yolu’ndaki Puis Otel’de bir araya geleceğini... BURSA’da dil eğitimi veren bir firmanın etkinliğinde, zarf içinde bazı medya mensuplarına para verilmesini Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği, Bursa Halkla İlişkiler ve Reklamcılar Dernekleri tarafından ‘İletişim hakkı satılık değildir’ başlıklı bir bildiriyle kınandığını..
MESAJ PANOSU
ÖZEL halk otobüslerinde göz göre göre vergi kaçırılıyor. Vatandaş verdiği ücret karşılığında bilet almıyor, görevli de vermiyor. Ne vatandaş vatandaşlık görevini yapıyor, ne de biletçi... Kemal Unakıtan’ın kulakları çınlasın. Dr. Latif AKÇA
DİGİTÜRK abonesiyim. Ligler başlamadan önce Süper Paket’e aylık 64.8 YTL ödeyerek abone oldum. Liglerin bitmesine ve maç yayını olmamasına rağmen ayda 30 YTL fazladan ödüyorum. Madem maç yayını yok 30 YTL hangi hizmetin karşlığı?
Nilgün Erkmen-ETİLER
İDO, her cumartesi 100 km. uzaklıktaki Şile’ye sefer başlatıyor. Bostancı’dan 08.00’de kalkacak deniz otobüsü, 08.30’da Yenikapı’ya, 08.45 de Üsküdar’a uğrayıp 10.20’de Şile’ye varacak; dönüş ise 19.00’da Şile’den başlıyor.